Yeni Çıkanlar | 19 Ekim 2020

Yayın tarihi: 18 Ekim 2020 Pazar 12:00 am - Güncelleme: 16 Ekim 2020 Cuma 3:58 pm

Tele1 Kitap editörleri, bu hafta da sizler için “Yeni Çıkanlar/Editörün Seçtikleri/Haftanın Kitabı” listelerini oluşturdular. Editörlerimizin seçkisinde edebiyattan tarihe, inceleme-araştırma kitaplarından politik eserlere ve hatıra kitaplarına kadar pek çok türde okunmaya değer kitaplar ve yayınevlerinin okurlarla buluşturdukları yeni eserler yer alıyor.

YENİ ÇIKANLAR

Faruk Duman

SUS BARBATUS 2

Yapı Kredi Yayınları

Doğanın tahrip edilmediği, ütopyaların diriliğini koruduğu, emeğin ve adaletin saygınlığını yitirmediği, masumiyetin egemen olduğu zamanların romanı Sus Barbatus!.

Faruk Duman’ın Sus Barbatus! üçlemesinin ikinci cildi Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.
İlk cildi 2018 yılında çıkan roman aynı yıl Orhan Kemal Roman Armağanı ile Cevdet Kudret Roman Ödülü’nü alarak geniş bir yankı uyandırmıştı.

Çetin kış koşullarında geçen ürkünç olaylarla dolu ilk cildin ardından ikinci ciltte bahar mevsimi bütün görkemiyle gözler önüne seriliyor. Romanın arka planını oluşturan siyasal olaylar iyice belirginleşerek hız kazanıyor. Üçüncü ciltte mevsim yaza dönecek ve üçleme 12 Eylül darbesiyle sona erecek.

Faulkner, Yaşar Kemal gibi yazarların kaleminde destanlaşan modern romanın çağdaş bir çeşitlemesini sunuyor Faruk Duman. Gerçeküstünün dilini yaratarak siyasal, tarihsel, toplumsal gerçekleri ete kemiğe büründürüyor.

“Aysel. Aysel. Yeniden değişmişti ya, artık başına gelenleri anlamıyor değildi. –Öleceğiz sandım, dedi, adamlar arkamızdan ne çok ateş ettiler öyle. –Bizi öldüremezler, dedi Faruk, zamanında ne demiş; Pir Sultan ölür dirilir. Duyan da, duyan da bunun bir şaka olduğunu zannedecek. Ama şaka değil. Gerçek.”

“Sus Barbatus!’un, yazınımıza sunulmuş bir armağan olduğunu söylemekten çekinmeyeceğim.” – M. Sadık Aslankara
“Sus Barbatus! eleştirel gerçekçi edebiyata mensup, klasik anlayışla kaleme alınmış bütün soylu romanlar gibi, bir döneme ve yöreye, zamandizinsel bir olay örgüsü izleyerek, inandırıcı karakterler yaratarak hakim olabilen bir anlatıdır. Sadece o kadar değil, ilerde görebileceğimiz gibi, nasıl bize özgü Yaşar Kemal geleneğini çeşitlendirerek aşabiliyorsa, klasik roman geleneğini de sürdürürken, çeşitli yollarla aşmaktadır.”

– Erendiz Atasü

593 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/sus-barbatus/

Michel Schneider

PROUST VE ANNESİ

Çeviren: Orçun Türkay

Everest Yayınları

Proust’un sonsuz bir döngü olan romanının özünde ne vardı? Geçmişi arayış mı? Gerçeği arayış mı? Yoksa bu ikisinin de kurucusu olan Anne’yi arayış mı? Michel Schneider’e göre, Proust büyük yapıtını ancak annesinin ölümünden sonra yazabilmişti, hem Anne’ye ulaşmak hem de Anne’yi aşmak için.

“Proust’un yazar oluşu, Anne’nin öpücüğünün, o ölüm siperinin, sevgi putunun çevresinde gelişir. Annesinden gelecek olan ve annesinin içinde bulunan, o olmazsa olmaz şeyin.”

Kayıp Zamanın İzinde en nihayetinde Anne’ye asla söylenemeyeceklerin, onun yokluğunda, ona yönelerek dile gelmesidir; çünkü edebiyat her şeyden önce Proust’la Anne arasındaki derin ve kopmaz bağdır.

Proust için yazmak, Anne’yi capcanlı ve sıcacık biçimde yanında tutma, ona eskiden söylediği sözleri yeniden söyleme girişimi olacaktır: Yazıda egemenlik altına alınan varlık, o eksikliğin yerini alan, geri dönen –aslında, anımsanan– öpücük. Ardından, tüm Kayıp Zamanın İzinde, o kayıp öpücüğü, Anne’den ayrılmayı, adeta ölü bir çocuğun ayaklarına benzeyen soğuk ayaklarını Anne gelip ısıtana dek oğulun yaşadığı bitmek tükenmek bilmeyen bekleyişi içerir.

311 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/proust-ve-annesi/

Melissa A. Schilling

DAHİLERİN TUHAF DÜNYASI

Çeviren:Tufan Göbekçin

Paloma Yayınevi

Dünyayı gerçekten değiştiren, yaratıcı dehalarıyla arka arkaya çığır açan yenilikler ortaya koyan insanları bizden farklı kılan nedir? Marie Curie ya da Elon Musk’ı aramızdaki yaratıcı insanlardan ayrıştıran özellikler nedir?

Yenilikçilik konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olan Melissa Schilling, bizi sekiz dâhinin (Albert Einstein, Benjamin Franklin, Elon Musk, Dean Kamen, Nikola Tesla, Marie Curie, Thomas Edison ve Steve Jobs) hayatına davet ediyor ve bu kişilerin ardı ardına çığır açan yenilikler yapmasının gerisinde yatan karakter özelliklerini ve deneyimleri tespit ediyor. Bütün yenilikçiler inanılmaz bir zekâya sahip olsa da sadece zekânın bu dâhilerin başarılarını açıklamaya yetmediğini, onları farklı kılan ve arka arkaya yeniliklere imza atmalarına sebep olan şeyin kişisel, sosyal ve duygusal tuhaflıkları olduğunu ortaya koyuyor.

Schilling, başarı olasılığını artıran karakter özelliklerinin kümeleşmesinin arkasındaki bilimi paylaşıyor ve yaşamlarımızdaki çığır açan yenilikçiyi beslemeyi öğrenmek gerektiğinin altını çiziyor.

344 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/dahilerin-tuhaf-dunyasi/

Ilinca Zarifopol-JOHNSTON

CİORAN’IN İZİNDE

Çeviren: Ümit Gurbanov

Ketebe Yayınları

Romanya doğumlu düşünür E. M. Cioran’ın yaşamını ele alan çok az biyografik eser vardır hele ki bu münzevi ve kışkırtmacı yazarın neredeyse sır gibi sakladığı Romanya’daki “karanlık” yıllarına dair daha da az çalışma bulunmaktadır. Ilinca Zarifopol-Johnston, elinizde tuttuğunuz bu eleştirel biyografiyi ortaya koyarak Cioran’ın yaşamındaki en büyük boşluğa, ilk gençlik yıllarından itibaren saplanıp kaldığı “İnsan nasıl olur da Rumen olur ve yine de kendisi olabilir?” sorusunun daha sonraları “doğmuş olmanın sıkıntısı” şeklinde evrenselleştirme sürecine, ışık tutmaktadır.

Zarifopol-Johnston, bu kitapta, Cioran’ın Dünya Savaşları Arası Dönem’de Romanya’da hüküm süren aşırı sağ milliyetçi politikaya ilgi duyan mistik devrimci yönünü ele almakta, onun bu dönemdeki yazılarını incelemekte ve nihayetinde 1937’de kendisini Fransa’da gönüllü sürgüne götürecek olan süreci irdelemektedir. Cioran’ın tüm yaşamını şekillendiren bu yıllar, onun 20. yüzyılın en ünlü Fransız ahlakçılarından birine dönüşmesini sağlayacaktır.

Kendisi de bir Rumen göçmeni olan Zarifopol-Johnston, 1990’ların başında Paris’te yaşayan yaşlı filozofu ziyaret etmiş ve yaşamının izine düşmüştür. Bu uğurda, Cioran’ın doğduğu köy olan Rășinari’ye gitmiş, Sibiu’da geçirdiği gençlik yıllarını, Bükreş ve Berlin’deki öğrencilik yıllarını ve nihayet Fransa’ya ilk geldiği dönemi incelemiştir.

Cioran’ın felsefesini oluşturan hayat hikâyesini ortaya koymayı amaçlayan bu kitap, yazarın bu arayışta kendi Romanya geçmişini de yeniden keşfeden otobiyografik anlatımıyla son bulmaktadır.

448 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/cioranin-izinde/

 

Elena Ferrante

YETİŞKİNLERİN YALAN HAYATI

Çeviren: Eren Yücesan Cendey

Everest Yayınları

Napoli Romanları ile tüm dünyada müthiş bir ilgi uyandıran Elena Ferrante, çok okunmasının ve sevilmesinin yanı sıra gerçek kimliğiyle de merak konusu olmayı sürdürüyor. Yapıtlarıyla 21. yüzyılın modern klasiklerini bir bir vitrine çıkaran Ferrante, Yetişkinlerin Yalan Hayatı’nda bizi insanın açmazını, aile bağlarının esnek dokularını keşfetmeye davet ediyor.

Napoli tepelerinde ayrıcalıklı bir çocukluk geçiren Giovanna, günün birinde babasının onu kötü şöhrete sahip, yıllardır görüşmediği kardeşine, Vittoria Hala’ya benzettiğini işitir. Bu beklenmedik bağlantıdan rahatsızlık hisseden genç kız, ailesinin geçmişini araştırmaya koyulur. Şehrin yoksul mahallelerinden birinde yaşayan halasını aramaya çıkar ve anne babasına duyduğu güven ve sevgi sarsılır. Giovanna şehrin birbirinden korkan ve tiksinen iki zıt bölgesinde avutulduğu görüntüyü değil, gerçeği aramaktadır: Biri nezaket maskesi takan yukarı Napoli, diğeri aşırılık ve bayağılığın mekânı aşağı Napoli. Bu ikisi arasında gidip gelirken, ikisinin de cevap veremediği veya kaçındığı gerçekle allak bullak olur.

Yetişkinlerin Yalan Hayatı, Ferrante tutkunlarının tadını iyi bildikleri yeni bir haz eşiği, yeni bir hikaye.

344 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/yetiskinlerin-yalan-hayati/

 

Üstün Dökmen

DİREKSİYON

Bir Kişisel Gelişim Romanı

Epsilon Yayınları

Usta yazar Üstün Dökmen, Direksiyon adlı romanında, düşünen insanı en çok meşgul eden konuları, özgürlüğü, mutluluğu ve aşkı zekice kurguladığı ve güçlü bir üslupla beslediği sürükleyici bir yol hikâyesiyle ele alıyor.

“Ben niçin sürekli çember çiziyorum? Gittiğim yol direksiyonuma benziyor. Ben mi çiziyorum çemberi, yoksa birisi mi çizdiriyor? Direksiyonumun patronu kim?”

Ateş, Canbal’a, “Kuyunun etrafında dönen beygirlerin gözlerini, günü, gece sansın diye mi bağlıyorlar?” diye sordu. “Yok, gözlerini bağlamalarının asıl sebebi, ileriye gittiğini sanması içindir. Eğer gözleri bağlı olmazsa beygir, aynı noktanın etrafında dönüp durduğunu anlar, bir süre sonra da durur, dönmeyi bırakır. Gözleri bağlı olduğu için döndüğünü fark edemez, çevredeki manzaranın hep aynı kaldığını anlayamaz, sürekli ileriye doğru gittiğini zanneder,” dedi.

Dolap beygirinin çemberi zorunludur, ya sizinki?

Aşk ya da iş hayatınızda bazen sürekli kendi çemberinizi sağlamlaştırmak yerine, çemberinizin dışına çıkıp dünyadaki yerinizi sağlamlaştırabilirsiniz.

184 s.

İstanbul 2020

https://tele1kitap.com/urun/direksiyon/

 

Marc Chagall

HAYATIM

Çeviren: İsmet Birkan

Jaguar Kitap

Chagall, Hayatını Anlatıyor.

Bir sanatçı nasıl doğar? Eğer Chagall’ın doğumundan bahsediyorsak cevap hazır: Ölü. Chagall’ın otobiyografisi Hayatım, ressamın doğarkan çıkan yangın sonucu “ölü doğumu”nu ve hayata dönüşünü anlatan satırlarla açılıyor. Sonrasında ise bir sanatçının doğuşuna kendi ağzından tanıklık ediyoruz. Chagall, tüm tablolarına sinen Vitebsk’i ve ailesini, tıpkı kendi resimlerinde olduğu gibi, düzyazıda da kendisine has bir üslupla anlatıyor. Etkileri İkinci Yeni şiirine dek uzanan Chagall, sanatçı olmanın bir sanat kolundaki yetkinlikten daha fazlası ve bir “duyuş farkı” olduğunu gösteriyor Hayatım’da.

Chagall tablolarının bugüne dek Türkçede eksik kalan parçası, İsmet Birkan’ın çevirisi ve Marc Chagall’ın kitap için yaptığı özel çizimlerle…

“Bu sayfalar boyanmış bir yüzeyle aynı anlamı taşıyor. Tablolarımda bir gizli köşe olsaydı bunları oraya sokuştururdum. Ya da belki kişilerimden birinin sırtına, ya da duvar resmimdeki Çalgıcı’nın pantolonuna yapışırlardı.”

“Ressamlar kadar şairlerin de çok öğreneceği şey var ondan. Ben kendi payıma, kimsede Chagall’daki kadar adamı çarpan, bozan, alıp götüren şiirsel çağrışımlar görmedim.” -Cemal Süreya

“Chagall bu imgeleri nereden buluyor bilmiyorum, kafasında bir melek olsa gerek.” -Picasso

192 s.

İstanbul 2020

https://tele1kitap.com/urun/hayatim-7/

Yevgeni Zamyatin

BİZ

Çeviren: Özlem Asiltürk

Dex Yayınevi

  1. yüzyılda yaşayan bir matematikçi D-503. Tek Devlet’in egemenliğini evrene yaymak üzere yola çıkacak İntegral’in yapımında çalışıyor. Tuttuğu kayıtlarda, geçmişteki mutsuz özgür
  2. “ben”liklerden, şimdinin mutlu tutsak “biz”liğine nasıl geçildiğini anlatıyor. Halinden çok memnun, yüzyıllar önce yaşamış insanların ilkelliğine acıyor, ta ki kendi “benliğini” görene kadar.

Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünyası’na ve George Orwell’ın 1984’üne ilham veren roman…

Yevgeni Zamyatin’in Sovyet Devrimi’nin ardından yazdığı ve 68 yıl boyunca Rusçada basılamayan Biz, dünya edebiyatındaki en güçlü distopyalardan biri olmayı sürdürüyor.

296 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/biz-12/

 

Jan Potocki

ZARAGOZA’DA BULUNMUŞ EL YAZMASI

Çeviren:

Kırmızı Kedi Yayınevi

Hayat hikâyesi romanlarla yarışabilecek, para basma makinesinin mucidi, Jan Potocki’nin 1815’teki intiharından önce tamamladığı tek romanı Zaragoza’da Bulunmuş Elyazması. Önce unutulmaya terk edilen, ancak yıllar sonra (1958’de) yeniden keşfedilen roman, o gün bugündür fantastik edebiyatın en önemli yapıtları arasında yer alıyor.

Onurlu, soylu, sözüne sadık Alphonse von Worden’in yaşamından on dört günün anlatıldığı romanda; deyim yerindeyse kahramanını ölümcül bir labirentin içinde dolaştırıp duruyor Potocki. Bunu yaparken, Kabalist öğretilerden Doğu metinlerine, şövalye anlatılarından ‘binbir gece masalları’na pek çok unsuru harmanlayarak erken modern bir romana imza atıyor.

“Saatler böyle derin bir sessizlik içinde geçerken, bir çanın beklenmedik sesi beni şaşkınlıktan ürpertti. Çan on iki kere çaldı. Bilindiği gibi hortlaklar etkilerini, yalnızca gece yarısından, horozun ilk ötüşüne kadar olan zaman içinde sürdürürler. Şaşırdığımı söyledim, bunda da haklıydım, çünkü çan önceki saatleri çalmamıştı.”

224 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/zaragozada-bulunmus-el-yazmasi/

 

Ernst Weiss

GÖRGÜ TANIĞI

Çeviren: Sibel Arslan Yeşilay

Dergah Yayınları

  1. Dünya Savaşı’nın son günlerinde Alman onbaşı A.H., Pasewalk Askeri Hastanesine getirilir. Savaşın yol açtığı histeriyle körlük sendromu yaşamaktadır. Görgü Tanığı savaş gazisi A.H.’nin, yani Adolf Hitler’in askeri hastane günlerini anlatıyor. Basıldığı günden beri kimse sadece bir kurgu mu yoksa hasıraltı edilmiş bilgilerden hareketle kaleme alınmış bir biyografi mi emin olamıyor. Hitler’in doktorunun gözünden 1900’lerin başlangıcından 30’lara Almanya’nın dönüşümüne görgü tanığı oluyoruz. Hitler’i histerisinden hipnozla kurtaran doktor eşliğinde, Hitler’in tüm Almanya’yı hipnotize ederek canavarlaştırmasına şahitlik ediyoruz. Weiss, Stefan Zweig ve Joseph Roth’la beraber çöken Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun son tanıklarındandır, Almanlar Paris’e girerken intihar eder. Geride bıraktığı, basıldığını göremediği Görgü Tanığı bir halkın karanlığa sürüklenişini, henüz karanlık bu halkı tamamen yutmamışken yazılmış bir kehanet.

“Doğrusu Franz Kafka’yla adil bir şekilde karşılaştırılabilecek birkaç yazardan biridir Ernst Weiss” Thomas Mann

236 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/gorgu-tanigi/