Yaşatmayan koçlar

KADER HACKERLARI

Doğu Demirkol’ün yarın vizyona girecek filmi Yaşam Koçu da, Feyza Altun’un dikkatlere sunduğu şarlatanlar da benim ‘yeni nesil üfürükçü’ dediğim şifacılar. Bütün bu olup bitenleri yerinde görmüş, deneyimlemiş, gözlemlemiş bir insan olarak anlatmak istiyorum. Kurumsal olan-olmayan, eski-yeni tüm inançlara ve inanç felsefesine uzun yıllardır ilgi duyuyorum. Ganj’a da gittim, Mekke’ye de, Kudüs’e de. Peru’da, Meksika’da yerlilerle ritüellere de katıldım, Brezilya’da şifacıları da ziyaret ettim. İnsanlar neden yaşamlarındaki sıkıntıları gidermek için bu yolları seçiyor; merak ettim. Kimse de beni önyargılı olmakla suçlayamaz. Gayet objektif deneyimledim. Birinci neden insanların kolaycılığı. Hem kadere inanıyorlar hem de kaderi değiştirmek istiyorlar. Kader planını hacklemeye çalışıyorlar.

HERKESİN BİLDİĞİ SIR

Secret (Sır) kitabının yazarı isteyerek olduran tek kişidir. Zengin olmayı istedi ve kitaptan çok zengin oldu. E insanlar o kadar süre istedi istedi olmadı, sonunda inancı revize ettiler. Dediler ki istemekle değil, o enerjide (frekansta) olmakla olur. Bu ne demek? Zengin olmayı istemekle zengin olunmaz. Zengin olmayı hissedeceksin; zengin gibi hissedeceksin; işte o zaman olur. O frekansta oldun mu olmadın mı kimse kanıtlayamaz. Olmuyorsa sen o titreşimde değilsindir. Harika bir keriz silkeleme yöntemi…

SEVGİLİM BANA DÖNSÜN SEKTÖRÜ

YouTube’a girin bir dolu büyü, dua, ritüel var. Üstelik resmen din ve inanç kokteylleri yapmışlar. En çok da “Sevdiğini kendine âşık et” videoları bulunuyor. Bu “Eski sevgilim bana dönsün” gerçekten büyük bir sektör. En tatlı çalışmalardan biri Hawaii’den dünyaya yayılan “Hoʻoponopono” tekniği… Dört cümleyi tekrar ederek kendini affediyorsun ve yaşamın yoluna giriyor. Kadim (bakın bu kelime de bu sektörde çokomelli) bilgiyi Dr. Hew Len güncelliyor ve suç işlemiş akıl hastalarının yattığı hastanedeki herkesi şifalandırıyor. Bunu duyan Dr. Joe Vitale, Len ile birlikte Zero Limit kitabını yazıyor. Vitale kim? Secret filminin yıldızlarından biri. Zero Limit ise onun daha önce söz ettiği her şeyle çelişiyor. Bu işte iki şey para kazandırıyor: Terapi yapmak ve kitap yazmak. Tam kapitalist bunlar. Bir ürün ve onun bir vaadi var. Allayıp pullayıp reklamını, pazarlamasını yapıyorlar. İnanç dünya kurulalı beri sıklıkla sömürülmüştür ama daha önce sanırım inanç hiç satılmamıştır. Bayağı bayağı parayla inanç satıyorlar.

MATRIX VE SPİRİTÜALİZM PROPAGANDASI

Matrix filmi ve daha pek çok yapım ağır ‘spiritüelizm’ propagandası yapar. Açıkçası edebiyat ve sinema mistisizmi sever. Verimlidir çünkü. Spiritüelizm (tasavvufu da İslâm’dan daha çok etkilemiştir bana göre) dünyanın bir yansıma olduğunu söyler. Tıpkı Matrix’te olduğu gibi yeni nesil spiritüelistler yaşamda çeşitli programların işlediğine inanırlar ve yazılımın içindeki programları değiştirmekle yaşamın değişeceğine inanırlar. Bilgisayar icat olunmasaydı bunu kim bilir nasıl anlatacaklardı. Spiritüelizm iyi ve kötü kavramını reddeder. Ruh dünyaya deneyim için gelmiştir ve vazifeleri/rolleri vardır. Bu bakış açısıyla dünyanın en eli kanlı teröristlerini bile suçlayamayız. İyi ve kötü yoksa yargılamaya ve dolayısıyla cezaya gerek kalmıyor zaten. Zaten spiritüelizm de satılık.

MODERN İNSAN VE İNANÇ

20. yüzyılın ikinci yarısında Batı, Uzakdoğu inanç ve mistisizmine epey teşne oldu. Bunun sanayileşmeyle, teknolojiyle, ekonomik modelle fazlaca alakası ulunuyor ama konumuz bu değil. 21. yüzyılda ise içindeki boşluğu bir türlü dolduramayan insanların acılarına tanıklık ediyoruz. Modern dünyanın insanı misyonerliği, tebliği kişisel alan işgali olarak görüyor. Kurumsal dinlerdeki Tanrı dilini beğenmiyor. Bütün bu arayışların; mistisizme, şamanizme yönelmenin başka bir nedeni de bu. Aslında insan var olalı beri Tanrı’dan, doğadan, evrenden, ruhlardan bir şeyler istemiş durmuş. Hıdırellez’de dileklerimizi bir kâğıda yazar/çizer gül dalına asarız; ateşten atlarız. Modern üfürükçülükte ise kadim bir bilgi veya bilimsel bir bulgu alınıyor ve etrafı yeni hurafelerle örülüyor. Dolayısıyla daha karmaşık hale geliyor her şey.

KUANTUM VE NAZAR

Ben size ne anlatayım? Dişiliği aktive etmek için vajinaya titreşimli diş fırçası sapı sokulmasını öneren var, su içerken sağ ayak baş parmağını yukarıya doğru kaldırmanı telkin eden var, bilinçaltına sanki asansörle otoparka iniyor gibi inen var, dip köşe kuantum alan temizliği yapan var, çamaşır suyuyla karma temizliği yapan var. Var da var. Osho kamplarına gidip çılgınca sevişenler var. Tıpkı Doğu Demirkol’un filmindeki gibi bir baltaya sap olamamışların sanat terapi, müzik terapi, vs. yapmaları var. Kendi kilo veremeyen, kendi cilt problemini çözemeyen, kendi yalnızlığını bitiremeyen, kendi aç gözlülüğünü/egosunu kontrol edemeyen, kendi yoksulluğunu gideremeyen sözüm ona yaşam guruları! Nazar kuantum alana bir müdahale değildir.

107 MİLYAR DOLARLIK YOGA

Yoga endüstrisinin büyüklüğü 2023 yılında 107 milyar doları aştı. Hep hatırlatmak isterim yoga aslında taytla yapılan bir jimnastik türü değildir. Yoga bir spor değildir. Beş aşamalı zihinsel ve fiziksel bir disiplindir. Fiziksel olan bu aşamalardan sadece biri. İnsanların bu modern üfürükçülerin peşine takılmasının bir nedeni de sosyalleşmeye aracılık etmeleri. ABD’de alkolü bırakanların çember yapıp iç döktüğü AA’lar gibi benzerler bir araya geliyor; birbirlerine yaralarını açıp gösteriyorlar. Bunun nesi kötü diyebilirsiniz? Kötü olan şu: Kendini önemli hissetmek veya insanları kontrol etmek isteyen kimi egosantriklerin insanların hayatına paldır küldür dalmaları. Bu modern zaman üfürükçüleri hep mağduru suçluyorlar. “Bu senin başına geldi çünkü bunu sen istedin” diyorlar. Muhtemelen olduğundan daha kırılgan ve savunmasız bir hale gelmiş bir kişiyi daha da suçlu hissettirmenin nasıl bir yararı olabilir?

ALMAN MİSYONERİN TARTIŞMALI YÖNTEMİ

Kişinin kendi suçları bitmedi ama yenileri devreye girdi. “Bu senin karmik sınavın veya bu atalarından sana aktarılan bir bela” diyerek işi büyüttüler. Alman misyoner bir papaz ve sıkı bir patriyarka savunucu olan Bert Hellinger’in çok tartışmalı Aile Dizilimleri ve Sistemik Dizilimleri’nin kanserden cinsel sorunların giderilmesine kadar pek çok fiziksel ve ruhsal sorunu çözdüğü iddia ediliyor. Google’a girin Aile Dizilimi vaatleri havalarda uçuşuyor. Bir de modern bilimi ve tıbbı reddediyorlar. Kanser olsanız teşhisi modern bilim yapacak. Diyelim iyileştiniz, nasıl anlayacaksınız bunu? Modern, hani o sürekli laf ettiğiniz, bilim ölçecek, görüntüleyecek, test edecek, tespit edecek.

ÖLDÜRÜLEN MELEK DANIŞMANI

“Meleklerle Yaşamak” adlı kitabın yazarı ve yaşam koçu Beki İkala Erikli’yi 2016 yılında bir danışanı öldürmüştü, bilmiyorum hatırlar mısınız? Bu işler, modern de olsa üfürükçülüğe gelmez. Sonunda öldürülmek, ölmek bile var. Birkaç kişinin profilinde görmüştüm, “Sertifikalı Melek Terapisti” yazıyordu. Bilmiyorum ki sertifikayı melekler mi vermiş. Zaten içsel yolculuk öyle dışarıya yayınlayarak yapılacak bir şey değildir. Üç gün inzivaya çekildin ama bunu herkesle paylaşıyorsun. Bravo! Ve bunu yayınlayıp pazarlayan kişiye şifa bulmak için gidiyorsun. Tekrar bravo! Meditasyon, yoga, doğa yürüyüşü, ağaca sarılma insan bedenine ve zihnine iyi geliyor. Bununla ilgili bilimsel çalışmalar da var. Yapın. Yaptırın. İtirazım maneviyatın ürüne dönüştürülüp satılmasına. İtirazım spiritüel/dinsel egoya. İtirazım umut tacirlerine. Öyle Göbeklitepe’deki ağaca çaput bağlamakla dilekler kabul olsaydı, dünyadaki herkesin her türlü sorunu çoktan çözülmüş olurdu. Bedensel ve zihinsel sağlık için yapılacak son şey şarlatanların eline düşmek. İbn Haldun der ki: "Kimsenin iç âlemine karışma. Kimseyi iç âlemine karıştırma. Kimseye iç âlemini açma. Gizli tut, yan ama tütme."