Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu yaşamını yitirdi

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu yaşamını yitirdi.

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 84 yaşında vefat etti. TBMM’nin 367 olan ‘karar yeter sayısı’ olmadan toplanmış sayılamayacağı yorumuyla tanınıyordu

SABİH KANADOĞLU KİMDİR?

Sabih Kanadoğlu, 20 Mayıs 1938’de İzmir’in Menemen ilçesinde doğdu.

Ortaöğrenimini İzmir’de bitirdikten sonra, Kabataş Erkek Lisesini bitirdi ve daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. 1959 yılında buradan mezun oldu.

Askerliğini Çubuk’ta yedek subay piyade asteğmen ve teğmen olarak yaptı. Burhaniye Hakim Adayı olarak mesleğe başlayan Kanadoğlu, sırasıyla Orhaneli ve Erzurum Cumhuriyet Savcılığı, Bingöl Sulh Hakimliği, Tokat ve Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı, İzmir Ceza Hakimliği ve Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi ile Adli Yargı Adalet Komisyonu görevlerinde bulundu.

“Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Hukuku” adlı eserinin yanısıra çeşitli yerlerde yayınlanmış makaleleri bulunan ve 1984 yılında Yargıtay Üyeliğine seçilen Sabih Kadanoğlu Yargıtay Büyük Genel Kurulunca 1994 ve 1998 yıllarında iki kez Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesi Başkanlığına seçildi.

Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesi Başkanı iken, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca gösterilen adaylar arasından 19 Aralık 2000 tarihinde Cumhurbaşkanınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına seçildi.

20 Mayıs 2003’de yaş haddinden emekliye ayrıldı. 22 Mayıs 2012 tarihinde Türk Hukuk Kurumu başkanlığına seçilmiştir.

BAHÇELİ’YE TELE1’DE YANIT VERMİŞTİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz sene bazı çevrelerin AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tekrar aday olamayacağı yönünde karanlık propagandalara başladığını savunarak, “Şayet bu tartışma genişletilip, Sabih Kanadoğlu ve buna benzer kuşkulu isimler ortamı germeye kalkışırlarsa üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmekten kaçınmayız” ifadelerini kullanmıştı.

Eski Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, TELE1 ekranlarından Bahçeli’ye yanıt vermişti. Kanadoğlu şunları dile getirmişti:

“Söze evvela anayasadan başlamak lazım. Anayasa’nın 81. maddesinde milletvekillerine 103. maddesinde de Cumhurbaşkanı’na, ona sadık kalacağına dair yemin görevi de vermiştir. O halde her şeyden önce; Anayasa hükümlerinin uygulanması halinde Anayasal bir devlet olmaktan bahsedilebilir. Eğer belirli bir şekilde anayasanın hükümleri uygulanmama yoluna gidilirse, o hükümleri boşa çıkaracak kanunlar hükümdeyse, kanun devleti haline dönülür. Eğer kanun da uygulanmıyorsa o devlet ne kanun devletidir ne anayasal devlettir. Yalnızca polis devletidir. “

“TÜRKİYE ARTIK BİR POLİS DEVLETİDİR”

“Aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti temel hak ve özgürlükler bakımından, çağdaş ülkelerden geri kalmış bir ülke değildir. Temel hak ve özgürlükler anayasada gayet açık şekilde güvence altına alınmıştır. Ancak hem laik jrö demokratik olduğu söylenen Türkiye ne laik ne de demokratiktir. O halde eğer kanunlar vasıtasıyla bu temel hak ve özgürlükler uygulanamıyor ise, kanun devleti haline dönmemiz mümkündür. Türkiye bugün kanunların bile uygulanamadığı bir ülke halindedir. Türkiye ne anayasal, ne kanun devletidir. Türkiye bugün bir polis devletidir. Çünkü kanunların uygulanmaması yoluna eğer bir halk oylaması sırasında yüksek seçim kurulu o kanunu uygulamıyor ve kendine göre yarattığı gerekçe ile bir halk oylamasını anayasa değişikliğini kendi arzusu, çıkarına uyduruyorsa; orda kanunun uygulanmadığı ülkeden yani bir polis devletinden bahsetmek mümkündür.”

 

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş son yolculuğuna uğurlandı