Yargıtay “Hırsızlıkla suçlanan işçinin tazminatları ödenmelidir”
İşveren “kendisi ayrıldı tazminat hakkı yok” dedi
İşçinin tazminat taleplerinin işverence kabul edilmemesi üzerine konu yasal husumete dönüştü. Yapılan yargılamada işçinin tazminat taleplerini kabul etmeyen işveren ortada bir istifa durumu olduğunu ve işçinin kendi isteği ile işten ayrıldığını iddia ederek, davacının 23.09.2013 tarihinde istifa dilekçesi vererek işten ayrıldığını bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, davanın reddi gerektiğini savundu.
Yerel mahkeme işçinin aleyhinde karar verdi
Yerel mahkeme dosyayı inceleyerek işçinin hırsızlıkla suçlandığına dair bir delil olmadığını ve istifa ederek işten ayrıldığını kabul ederek işçinin tazminat taleplerini ret etti. Mahkeme kararında şöyle dedi;
“Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının davalı şirkete vermiş olduğu 23.09.2013 tarihli dilekçesinde işyerinde kaybolan bir yüzük nedeniyle kendisinin hırsızlıkla itham edildiğini, bu nedenle manevi olarak yıprandığı için çalışamayacak durumda olduğunu belirterek, tüm yasal hakları ödenerek işine son verilmesini talep ettiği ve bu tarihten sonra bir daha işe gelmeyerek iş akdini fesih ettiği, Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/133117 soruşturma nolu dosyasının incelenmesinde davacının davalı işveren tarafından hırsızlık olayıyla suçlandığına dair herhangi bir delil bulunmadığı, davacının istifa ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.”
Temyiz sonucunda Yargıtay işçiyi haklı buldu
İşçinin davayı temyiz ederek Yargıtay’a taşıması üzerine dosya yüksek mahkemece incelendi. İşçinin işten ayrılmasının sıradan bir istifa olmadığını tespit eden Yüksek mahkeme işten ayrılmaya işverenin sebep olduğunu belirterek aşağıda özetini sunduğumuz kararı verdi;
Dosya içeriğine göre davacı, davalıya ait işyerinde aşçı olarak çalışmaktadır. Hazırlık evrakına göre davalı şirketin yetkilileri işyerinde alyans çalındığını belirterek, mesai saatleri dışında evinde olan davacının evine geldiklerini, bir gün öncesi hırsızlıkla suçlanıp iş sözleşmesinin feshedildiğini, yetkileri olmadığı halde evine gelmelerinden dolayı şikayetçi olduğu, tazminatsız fesih için hırsızlıkla itham edildiğini, tehdit edildiğini belirterek şikayetçi olmuştur.
Yetkililerden bayan olan kişide yüzüğünün kaybolması nedeni ile aramak için gittiklerini beyan etmiştir. Davacı bu şikayetten sonra 23.09.2013 tarihli el yazısı dilekçesi ile hırsızlıkla suçlandığını, manevi açıdan çalışamayacağını, tüm yasal haklarının verilmesini talep etmiş, 26.09.2013 tarihli noter ihtarı ile de bunu tekrar etmiştir.
“Somut uyuşmazlıkta davacının alyansın kaybolması üzerine evine gelen yetkililerin davranışı ve suçlanması nedeni ile yasal haklarını talep eden dilekçenin salt istifa olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Kaldı ki davacı evine gelinmeden önce iş sözleşmesinin hırsızlıkla itham edilerek feshedildiğini iddia etmiştir. Olayları gelişimine göre işçinin iş sözleşmesini işverenin manevi baskısı ile feshettiği, feshe zorlandığı, gerçek anlamda işçi feshinden söz edilemeyeceği açıktır. Davalı şirket yetkilileri buna neden olduğundan kıdem ve ihbar tazminatının kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
(Y.9 H.D. E.2015/25545 K.2018/13176 T.18.06.2018)