Yalan haberlere ‘özgürlük’ denildi! Genç oyuncu, yandaş medya ile verdiği mücadeleyi AYM’ye taşıdı

Yayın tarihi: 21 Ekim 2019 Pazartesi 1:41 am - Güncelleme: 9 Şubat 2020 Pazar 6:58 pm

Filinta, İstanbul Sokakları, Bugünün Saraylısı gibi dizilerden tanıdığımız oyuncu Umay Anadolu Kaboğlu, 15 Temmuz gecesi ezana yönelik küfürlü ifadeler içeren bir tweet attığı iddiası ile yargılandığı davadan beraat etmesine rağmen, hakkında çıkan haberlerle hedef gösterilmeye devam ediyor.

Röportaj | Büşra İlaslan

Filinta, İstanbul Sokakları, Bugünün Saraylısı gibi dizilerden tanıdığımız Umay Anadolu Kabaoğlu, 15 Temmuz gecesi Twitter hesabı hecklenerek adına atılan ezana hakaret içerikli bir tweet ile birlikte zorlu bir sürece girdi. Kabaoğlu dava sonucunda haklılığını ispat etti. Ancak mahkeme kararına rağmen karalama kampanyasından vazgeçmeyen yandaş medya, 25 yaşındaki genç oyuncuyu hedef göstermeyi sürdürdü.

Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen haklı mücadelesinden vazgeçmeyen Umay Anadolu Kabaoğlu ile konuştuk.

umay anadolu kabaoğlu

3 yıl önce twitter hesabınız hacklendi ve sizin adınıza ezana yönelik küfürlü ifadeler barındıran bir tweet atıldı. Bu tweet ile beraber sizin için zorlu bir süreç başladı. Heasabınızın hacklendiğini nasıl fark ettiniz ve fark ettikten sonra olay yargıya intikal edene kadarki süreci anlatır mısınız?

Gece saat iki buçuk, üç sularında atıldı bu ezana hakaret tweeti. Ben zaten on bir, on iki gibi telefonu bırakıp uyumuştum. Sabah uyandığımda İnstagram hesabıma gelen onlarca mesajla durumu fark ettim. Bir sürü küfür, hakaret ve insanlar tweetin ekran görüntüsünü bana atıp kızıyorlardı.

‘DAHA ÖNCE KULLANDIĞIM BİR İFADE DEĞİL, İNSANLAR DA ANLAR DİYE DÜŞÜNDÜM’

Tekrar Tweeter’a giriş yapmaya çalıştığımda parolamı kabul etmedi. Ben o an anladım başıma böyle bir şey geldiğinini. Ayrıca Facebook’tan da benzeri mesajlar gelmiş. Açıkçası, ‘’Densizin biri yaptı bunu ve insanlar da anlar’’ diye düşünmüştüm. Çünkü hem daha önce kullandığım bir ifade değil, hem de düşüncelerim hiç böyle değil. Daha hiç önce böyle şeyler yazmamışım. İnsanlar bunu fark eder ve anlarlar diye düşünmüştüm. Ama durum hiç de öyle olmadı.

O tweetin görüntüsü düzenli ve devamlı olarak özellikle İnstagram’da, farklı platformlara gönderildi. Bazı haber siteler bunu paylaşmaya başladılar ve ben bu paylaşımlar sonrası ben büyük bir lince uğradım.

‘CEVAP VERMEYE, KENDİMİ ANLATMAYA ÇALIŞIYORDUM’

Yüzlerce mesaj, hakaret ve tehditler… Ve ben 15 Temmuz Darbe girişiminden sonraki dört, beş günlük süre içinde gelen mesajlara cevap vermeye, kendimi anlatmaya çalışıyordum. Ama bir yerden sonra bunun anlamsız olduğunu fark ettim.

‘HESABIMIN HACKLENDİĞİ GÖRÜLDÜ’

Daha sonra insanlar şikayetçi oldukları için çok farklı karakollarda ifade vermeye başladım. Teröle Mücadele’de verdim ilk ifademi. Orada suçsuz olduğum kanıtlandı. Bu ifadelerin bir grup  tarafından haclendikten sonra kullanıldığı görüldü ve evime gitmeme izin verdi polisler. Daha sonra bir dava süreci başladı. Bu dava süreci devam ederken gelen şikayetler üzerine faklı farklı savcılara ifade verdim. 2 yıllık dava süreci boyunca zaten twitterım kapanmıştı. İnstagram ve Facebook hesabımı da kapattım insanlar bana ulaşmasınlar diye.

‘İKİ YIL BOYUNCA SUÇSUZLUĞUMUN KANITLANMASINI BEKLEDİM’

2 yıllık dava süresi boyunca bunun geçmesini ve suçsuzluğumun kanıtlanmasını bekledim. Hiç kimseye hiçbir şey açıklamadan. Çünkü insanların derdi dinlemek değildi. İlk duruşma oldu ve sonraSında ertelendi, ertelendi, ertelendi… Her şeyim incelendi: Telefonum, tabletim… Etrafımdaki insanlar sorugulandı. Defalarca gidip ifade verdim. Bütün bu incelemelerin sonucunda son duruşmada beraat ettim.

‘PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRMEYE BAŞLADIM’

Bu iki yıllık süre boyunca hem psikolojik tedavi görmek zorunda kaldım, hem var olan yapmaya hazırlandığım bütün işler iptal oldu.

‘BUGÜN, SENİ OKUL YOLUNDA ÖLDÜRECEĞİZ’

O zaman Marmara Üniversite’nde okuyordum. İletişim Fakültesindeydim. Gelen tehdit mesajları yüzünden okula da gidemedim bir süre malesef. Çünkü Anadolu Ajansı dava iddianamesini haber yaptığında ikamet adresim, okuduğum adres hepsi yazıyordu. Nerden ulaştıklarını bilmediğim bazı insanlar özel cep telefonuma ‘’Bugün, seni okul yolunda öldüreceğiz, giderken dikkat et.’’ gibi mesajlar atıyorlardı.

İlk başta bunları görmezden gelmek tabi ki çok zor. Kim olduklarını bilmiyorum. Nasıl insanlar olduklarını bilmiyorum. Bir süre beni okula arkadaşları ve annem babam götürdü. Beraatten sonra bu tehditler kesildi.  Hala bir yerde gördüğünde insanlar hakaret ediyorlar.

Ölüm tehdidi aldığınızı söylediniz. Arkadaşlarınızın ve akilenizin refakati dışında korunmak için başka önlem aldınız mı? Korunma talebinde bulundunuz mu?

Korunma talebinde bulunmadın bu süre içerisinde. Çünkü şiddet gören kadınlar bile korunma talebinde bulunup cevap alamıyorken benimkini kimse ciddiye almaz diye düşündüm. Ama psikolojik destek aldım ve hala devam ediyorum almaya.

Sosyal medya hesaplarınız profesyonel bir ekibin denetiminde. Bu ekip nasıl bir çalışma yapıyo? Sizi nasıl yönlendiriyorlar?

‘HABERLER HABER YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE  DEĞERLENDİRİLDİ’

Beraatten sonraki 1 yıllık süre içerisinde, internette var olan karalama kampanyası, kötü başlıklı haberlerin kaldırılması amacıyla tegzip yayınlanması için tam 27 tane dilekçe verdim avukatım aracılığıyla. Ve bu haberler ‘’kişinin haber yapma özgürlüğü’’ çerçevesinde değerlendirilip kaldırılmadı. Sadece iki platformda kaldırıldı ve o gazete de aynı içerikle bu durumu tekrar haber yaptı.

‘BU HABERDEN SONRA YENİDEN LİNÇ GİRİŞİMİNE MAĞRUZ KALDIM’

Bu haberden sonra yeniden linç girişimine mağruz kaldığım için profesyonel bir ekiple çalışmaya karar verdim. Ben yine twitter kullanmıyordum bu arada. 2 ay önce bu mevzu olunca bir twitter adresi açtım ve dedim ki ‘’Bakın şifresi bu, adresi bu. Bana küfürlü mesajları yazan insanların isimlerini bir yerde tutalım. Şikayette bulunacağım. Bana bu konuda yardım edin…’’. Onlar da sağ olsunlar sosyal medya hesaplarımı yönetiyorlar. Çıkan kötü haberlerle ilgili, karşı tarafla görüşüyorlar. Bir karalama kampanyası olduğunu öğrenenler haberi kaldırıyor, bir özür mesajı yayınlıyorlar. Tabi bu azınlıkta…

Aldığınız hakaret ve küfür içerikli mesajların daha çok kadınlar tarafından gönderildiğini ifade etmiştiniz. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

‘KADINLAR İÇİN, KADINLARA RAĞMEN, BUNU BİZİM YAPMAMAMIZ GEREKİYOR’

Bu beni çok üzüyor. Genel durum zaten üzücü. Hala şaşırdığım ve atlatmaya çalıştığım bir olay. Gelen mesajlarda, özellikle küfürlü mesajlarda, kadınların başka erkekleri güç olarak gösterip bana yapmak istedikleri şeyleri anlatan fantezi dünyaları var.

Ben kadına, hayvana, çocuğa şiddetin bu kadar yoğun olduğu ve bu gündemin hiç değişmediği bir ülkede başka bir kadının, hiç tanımadığı bir kadına bunları nasıl dileyebildiğini gerçekten anlamıyorum. Ve o kadınlara cevap yazıyorum. Kadınlar için, kadınlara rağmen, ‘’Lütfen bunu bizim yapmamamız gerekiyor. Benden nefret ediyor olabilirsiniz, kızmış olabilirsiniz ama bunu bu şekilde ifade etmek gerçekten çok korkunç geliyor ve bu beni gerçekten çok üzüyor.’’.

‘BANA DİLEDİĞİNİZ ŞEY, TECAVÜZ’

Bir hanımefendiye öyle yazmıştım,’’Bana dilediğiniz şey şuan tecevüz, bunu nasıl olur da tanımadığınız; 25 yaşındaki bir kız için isteyebilirsiniz? Bu çok korkunç değil mi?’’ deyince, ‘’Haklısınız galiba diye bir cevap aldım.

Bu durum olan şeylerin içinde gerçekten beni en çok yaralayan mevzu.

Şimdiye kadar bahsettiğimiz olayın psikolojik tarafı, bir de maddi boyutu var. Sizin bir mesleğiniz, çalışacağınız projeler vardı. Bu olay kariyerinizi nasıl etkilerdi?

‘MUHALİF BİRİ TRT DİZİSİNDE OYNAYAMAZ’

Flinta’da çalıştığım süre boyunca oradaki ekiple ve arkadaşlarımla çok güzel bir şekilde çalıştım çok da mutluydum. Tweet olayından önce her hafta bölüm yayınlandıktan sonra beni istemediklerini, muhalif olan birinin TRT dizisinde oynamaması gerektiğini söyleyip, sürekli bununla ilgili tweet atıyorlardı. ‘’Seni bu dizide görmek istemiyoruz, seni TRT’de görmek istemiyoruz’’ diye. 13-14 bölüm oynadım Flinta’da. Daha sonra başka bir teklif gelmişti, karakterin de ömrü bitmişti ve ayrıldım.  Dizide karakterin öldüğü bölümde ‘’Nasıl da ayağını yaydırdık’’ diye onlarca mesaj geldi bana. Tweet olayı sonrasında ‘’Biz senin ne olduğunu zaten biliyorduk’’ diye mesajlar aldım.

‘KÜÇÜK BİR HAYATIM VARDI’

Ben üniversite okurken çalışıyordum aynı zamanda. İkisini birden yürütüyordum. Ben sinema televizyon mezunuyum. Okurken setlerde oyunculuk yapıyordum. Zaten küçükken de tiyatrolarda oynuyordum. Şehir tiyatroları çıkışlıyım. Böyle küçük bir hayatım vardı aslında. Tek derdim okulu bitirip işime odaklanmaktı.

‘ÜÇ YILDIR OYUNCULUK YAPAMIYORUM’

3 yıl oldu okul biteli. Bu sürecin üstüne bir de yüksek lisans yaptım ben. Bu 3 yıldır bir sürü küçük küçük işlerde çalıştım ama oyunculuk yapamıyorum maalesef. Çünkü insanlar bir önyargıyla yaklaşıyorlar bana.

Tehditler yalnızca şahsınıza olmamış, yakın çevreniz de ciddi baskılara mağruz kalmış. Menajeriniz dahi tedit edilmiş… O olayı anlatabilir misiniz?

Ben ailesiyle yaşayan biriyim. İki tane kardeşim var ve o dönem özellikle  okulum ve ikamet adresim yayımlandıktan sonra en çok bundan dolayı korkuyordum. Birinin bana bir şey yapması değil de sevdiklerime bir şey yapası çok daha korkunç olur diye.

‘LÜTFEN, BENİMLE ÇALIŞMADIĞINI AÇIKLA’

Anneme, babama, kardeşlerime de bir sürü mesaj geldi. Ama menajerimin işi dolayısıyla adresi internette yazıyor. Benimle çalışmaya devam ederse ofisinin önünde bir eylem yapacaklarını ve gelen grubun öfkeli olacağını ve ne yapacaklarını kestiremeyeceklerini içeren bir tehdit maili almıştı o dönemde menajerim. Ben çok istedim ‘’Lütfen benimle çalışmadığını açıkla, sana bir şey yapmasınlar.’’ Diye. Ama o benimle olmayı tercih etti sağ olsun. Böyle bir açıklama yapmadı.

50-55 yaşlarındaki büyük teyzemin adresini bulup bize Umay’ın adresini ver yazanlar, okula gelip soranlar… Bir sürü şey. Bir ara ‘’Tamam ben buradayım, gelin ne yapmak istiyorsanız yapın, insanları rahat bırakın’’ noktasına geldim.

Dava sonuçlandıktan sonra da yapılan haberlerde olsun, yorumlarda olsun ithamlarından vazgeçmeyen bir kitle söz konusu…

‘MANTAR GİBİ ÇOĞALIYORLAR’

Tabi tabi. Dava sonucunu tamamen görmezden gelen bir kitle var karşımda. Şöyle zaten: Bu tweet atıldıktan 2 gün sonra 4-5 hesap daha açıldı adıma. ‘’Ben şu an setteyim kime ne diyorsunuz’’ yazan, özür dileyen, hala dalga geçen veya küfür eden hesaplar bunlar. İnsanlar o hesaplar kızdılar, ‘’Kızım herkesin başına gelir’’ dediler, yine küfrettiler… Hiçbir şekilde kontrol edemiyorum, mantar gibi çoğalıyorlar.

Peki dava sonucuna rağmen karalama kampanyasını sürdüren yayın kuruluşları hakkında yasal yollara başvurmayı düşünüyor musunuz?

‘KONU ARTIK  ANAYASA MAHKEMESİNDE’

Evet, zaten başladık. Bu var olan haber başlıkları hiçbir şekilde haber değeri olan ya da halkın haber alma durumuyla ilgili başlıklar değil. ‘’Sözde oyuncu’’ yazan var, ‘’Oyuncu bozuntusu’’ yazan var, ‘’Mahkemede kıvırdı yazan var. Sonucun yalan olduğuyla ilgili tegzip giden yerler nasıl haber yapabiliyor bunu gerçekten anlamıyorum. Ama ben artık o haber siteleriyle iletişim kurmaktan ziyade o haberlerin kalkmamasıyla ilgili durumu anayasa mahkemesine taşıdım. İki hafta önce dilekçemizi verdik. Konu artık Anayasa Mahkemesi’nde.

‘İŞİMİ GERİ ALMAK İSTİYORUM’

Anayasa Mahkemesindeki durum devam ederken işimi yapmak istiyorum tabi ki. Sinema okudum, yüksek lisansım ileri oyunculuk… Bu saatten sonra kalkıp muhasebeci olamam. Bu benim mesleğim. Bunu yapabiliyordum. İki üç tane kendini bilmez yüzünden artık yapamıyorum. Artık geri almak istiyorum.