Tanzimat dönemi şairlerimizden Muallim Naci, ‘Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür’ der. Yani, “İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır.” Toplumların hafızasının zayıf olmasından en çok yararlanalar da siyasetçiler oluyor genellikle. Bir süre sonra, daha önce söylediğinin tam tersini söyleyebiliyor. Ya söylediklerini unutuyor ya da toplumun unutmasına güveniyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP’ye geçmeden önce Demokrat Parti’nin başındayken Erdoğan'dan hesap soracağını söylüyor, yolsuzlukları, özelleştirmeleri, vergi adaletsizliğini gündeme getiriyordu. Neler diyordu Soylu? Bir kısmına şöyle bakalım:
"Bu millete yolsuzluğu kaldırayım diye söz vereceksin, yolsuzluğun içine batacaksın. Döneceksin millete 'beceriksiz' diyeceksin. Sensin beceriksiz."
"Eğitim işini de beceremedin, adalet işini de beceremedin. Ya vergi? Size söyleyeyim; her 100 liranın 70 lirası sizin sırtınızdadır. Tayyip Erdoğan 2002'de şöyle söylüyordu: Çok kazanandan çok, az kazanandan az alacağız. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çok kazanandan az alıyor, az kazanandan da çok alıyor. Milleti verginin altında inim inim inletiyor."
"Eğer ben Süleyman Soylu'ysam buradan herkese açıklıyorum; eğer tertemiz adamsan, eğer dürüst bir adamsam, arkamda bir tek kara leke olmadan karşınızda duruyorum. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerden hesap sormazsam namerdim”