Meclis Genel Kurulu'nda konuşan TİP Hatay Milletvekili Barış Atay, AKP sıralarına, "Bugün Şili'de, Ekvador'da, Lübnan'da, Azerbaycan'da "Kesinlikle sokağa çıkmaz." denilen insanların kendi iradelerini nasıl ortaya koyduğunu, nasıl karşı çıktıklarını görün, bakın, hiç aklınızdan çıkmayan Gezi'yi düşünün. Bu halk sizi iktidardan indirecek ama o gün emin olun, Gezi'yi mumla arayacaksınız" dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Barış Atay, Meclis Genel Kurulu'nda "Emekçiler açısından Türkiye'nin ekonomik ve güncel durumu" hakkında konuştu. Atay, Türkiye'de emekçilerin yaşadığı ekonomik zorluklara, bir süredir devam eden toplu intiharlara ve Rabia Naz'ın ailesi ile olayı araştıran gazetecilere yönelik baskılara değindi.
'BÜTÜN BUNLAR SİZİN SÖZ ETTİĞİNİZ REFAHIN NERESİNDE DURUYOR?'
Atay'ın konuşması şöyle:
"Peki, henüz iktidarının 5'inci yılında, geçinemediğini dönemin başbakanına söyleyen çiftçinin durumu nedir? 'Ananı da al git, artistlik yapma' cevabıdır. Kanser ilacını alamadığını bakana ulaşarak söyleyebilen Dilek'in durumu nedir? Cebine sıkıştırılan 3 kuruş paradır ve karşılığında verdiği 'Siz çaresizliği hiç tatmamışsınız' lafıdır. Peki, ya, ısınabilsinler diye çocuklarına saç kurutma makinasını açıp öbür odada intihar etmek zorunda kalan anne ya da pantolon alamadığı için canına kıymak zorunda kalan baba için durum nedir? Meclisin, belediyelerin önünde kendini ateşe verenlerin, Meclis çatısına çıkıp, iş bulamadıkları için intihara yeltenenlerin durumu nedir? Şu an onlarca fabrika, atölye, belediyeler önünde eylem yapan, halkları için şehirden şehre yürüyen ve zorbalıkla karşılaşan işçiler ya da hakları gasp edilen EYT'liler için durum nedir? Bütün bunlar sizin söz ettiğiniz refahın, büyümenin neresinde duruyorlar?"
"Bir halkın varlık sebebi nedir? Holdinglerinizi her geçen gün biraz daha zengin etmek mi? Her gün biraz daha yoksullaşan, her dediğinize "Tamam, ağam." deyip kendinize yeni uçaklar, araba konvoyları ya da yeni saraylar yaptırmanızı izlemek zorunda kalmak mı? Yaratılan korku devleti yüzünden bir kenarda başına gelecekleri beklemek zorunda kalmak mı?"
'KIZINI KAYBEDEN BİR BABA VE GAZETECİLER GÖZALTINA ALINDI'
"Rabia Naz'ın ölümünün aydınlatılması için babası Şaban Vatan aylardır, yıllardır bir çaba içerisinde ve tam sesi duyuldu, 'Komisyon kuruldu, araştırılacak' denirken Komisyonun Giresun'dan gelmesinden bir hafta sonra bugün gözaltına alındı, dün Kazım Kızıl ve Canan Coşkun arkadaşlarımızla beraber. Daha önce de akıl hastanesine kapatmaya çalışmıştınız kızını kaybeden bir babayı. Yoksulluktan intihar eden Fatih'teki 4 kardeşe akıl hastası yaftası yapıştırmaya çalıştığınız gibi."
TOPLU İNTİHARLAR
"Ne kadar maaş aldıkları tartışıldı. Hatta bir tanesinin 800 lira geçim desteği aldığı tartışıldı, 800 lira arkadaşlar, 800 lira alan bir kişi, haşa, nasıl intihara yeltenebilir mi ya, böyle bir şey mümkün mü Türkiye'de (!) Cumhurbaşkanı Yardımcısı aynı gün çıktı, "Yoksulluktan ölmediler" dediler, bütün aileyi araştırmış, bitirmiş. Aynı hafta Antalya'da bir aile ailecek intihar etti, Boğaziçi Köprüsü'nden bir yurttaş kendisini attı. Toplumun bütün psikolojisiyle oynadınız, ülkenin sosyolojisini bozdunuz ve bütün bunları defalarca duymanıza rağmen, yine karşımızda 'Ne diyor ya bu?' der gibi gülümsüyorsunuz; sizi de anlıyorum."
'ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDEN DAHA KÖTÜ BİR İSTİBDAT DÖNEMİ YAŞATIYORSUNUZ'
"Abdülhamit döneminden bu yana, belki daha kötü bir istibdat dönemi yaşatıyorsunuz ülkeye. O zaman 'yıldız' demek, 'burun' demek yasaktı Abdülhamit'i anımsatıyor diye; şimdi savaşa giriyorsunuz, 'savaş' demek yasak; başkasını zoruyla ateşkes yapıyorsunuz, 'ateşkes' demek yasak; 'kayyum atandı' demek yasak; hatta, ekonomik krize 'kriz' demek yasak. Ekonomi kötü algısı yaratmak terör örgütlerinin yaptıklarıyla eş değermiş, böyle buyurmuş damat bey. Bakınız, burası çokomelli: Mızrak çuvala sığmıyor artık."
"Orta Anadolulu bir aile büyükşehre yerleşir, bir bakkal dükkânı açar. İşler nispeten tıkırındadır, bakkal büyümeye başlar ama her gün bulgur yerler fakat ailenin parası vardır, bir kenara para atar. Gelinin çocuğu rahatsızlanır, ateşler içinde, para gerekir hastaneye gitmek için ama o parayla Kurban Bayramı'nda kurbanlık koyun alınır ve o gelin, bütün o feodal yapıya rağmen, cesaret edip o kurbanlık koyunun ipini söker. Bakın, burada birçok Meryem var, bu ülkede birçok Meryem'iz; siz de kayınbiraderisiniz, kayınpederisiniz, o çocuğu tedavi ettirmek yerine gidip kurbanlık koyun alansınız, ülkeyi kurbanlık koyun yerine koyansınız ama biz de o ipi sökeceğiz, haberiniz olsun. Siz sanıyor musunuz ki böyle sonsuza dek sürecek ya da baskıyla, cezaevi tehditleriyle, polis zoruyla sonsuza dek susturabileceksiniz?"
'BİZİ VURMANIN KURTULUŞ OLDUĞUNU SANIYORSANIZ YANILIYORSUNUZ'
"Hasan Hüseyin bir şiirinde vermiş cevabınızı yıllar öncesinden" diyerek, "Ekmeği bol eyledik / Acıyı bal eyledik / Sıratı yol eyledik / Geldik bugüne / Ekilir, ekin geliriz / Ezilir, un geliriz / Bir gider, bin geliriz / Beni vurmak kurtuluş mu?" şiirini okuyan Barış Atay, "Bizi vurmanın kurtuluş olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bakın, emekçi halkımız yaşadığı birçok zorluğa rağmen çaresiz değildir; çaresiz olmadığını her gün, her an, her saniye yanlarında olarak sonuna kadar savunacağız ve dirayetle dile getireceğiz."
'GEZİ'Yİ MUMLA ARAYACAKSINIZ'
"Bugün Şili'de, Ekvador'da, Lübnan'da, Azerbaycan'da "Kesinlikle sokağa çıkmaz." denilen insanların kendi iradelerini nasıl ortaya koyduğunu, nasıl karşı çıktıklarını görün, bakın, hiç aklınızdan çıkmayan Gezi'yi düşünün. Bu halk sizi iktidardan indirecek ama o gün emin olun, Gezi'yi mumla arayacaksınız."