Hatay'ın iradesi TİP Milletvekili Şerafettin Can Atalay'ın vekilliği AKP/MHP Yargı Darbesi'yle düşürüldü. Cezaevinde tutulan Atalay, Aladağ Davası'ndan Çorlu'ya, Gezi'den Soma'ya çok sayıda davada hukuksuzluğa karşı çıktı ve yakınları ailelerin yanında yer aldı.

Anayasa Mahkemesi'nin tahliye kararına rağmen AKP/MHP-Yargı Darbesi'yle Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın  milletvekilliği önceki gün düşürüldü. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un bile altına imza atamadığı hukuksuz metin, geçmişte FETÖ'yü  canhıraş savunan Bekir Bozdağ tarafından okutuldu. Atalay'ın vekilliğinin kaldırılmasının ardından başta Hataylılar olmak üzere birçok farklı görüşten vatandaş isyan etti. Peki Silivri'deki tutsaklığı süren Can Atalay kimdir? İktidar neden Atalay'ı cezalandırdı? İşte Can Atalay'ın öyküsü... Şerafettin Can Atalay, bankacı bir anne ve muhasebeci bir babanın tek çocuğu olarak 1976'da İstanbul'da dünyaya geldi. Adını Türkiye İşçi Partisi (TİP) Amasya İl Başkanıyken 1971 yılında katledilen Şerafettin Atalay'dan aldı. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra bir süre NTV'nin hukuk departmanında çalıştı. Sonrasında avukatlık yapmaya başladı. Çocukluğu ve gençliği Kadıköy'de geçti. Anne babasının çevresi dolayısıyla Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Can Yücel gibi isimlerle küçük yaşta tanışma fırsatı buldu.

HUKUKSUZLUĞA KARŞI EN ÖN SIRALARDA MÜCADELE ETTİ

Atalay, mesleğini yaptığı süre boyunca hukuksuzluklara karşı durup ailelerin yanında duran tavır sergiledi. İhmaller sonucu hayatını kaybeden işçilerin, öğrencilerin yakınlarına gönüllü avukatlık yaptı. Gezi Parkı Direnişi'nde mücadele etti. Uydurma gerekçelerle tutuklanan siyasi tutsakların avukatlığını yaptı. Mücadelesini küçültmek yerine her geçen gün daha da büyüttü. Güç otoritelerinden kaçmak yerine, en ön saflarda mücadele etti.

NEREDE BİR İHMAL, BİR MAĞDUR OLSA ORADAYDI...

301 işçinin hayatını kaybettiği Soma Maden Katliamı'nda oradaydı. Ermenek’teki Maden Faciası'nda oradaydı. 11'i kız öğrenci olmak üzere 12 kişinin yaşamını yitirdiği Aladağ Yurt yangınında oradaydı. 25 kişinin hayatını kaybettiği, 328 kişinin yaralandığı Çorlu Tren Katliamı'nda oradaydı.

FETÖ'YÜ ARAŞTIRDIĞI İÇİN TUTUKLANAN AHMET ŞIK'IN AVUKATIYDI

FETÖ'nün kamu kurumlarına sızmasıyla ilgili araştırmaları sebebiyle yargılanan gazeteci Ahmet Şık'ın avukatlığını yaptı. Şık'ın 'İmamın Ordusu' kitabının özgürleşmesi, 'Dokunan Yanar' adıyla okunması eylemlerinde yer aldı.

İŞÇİ YAKINLARININ AVUKATLIĞINI ÜSTLENDİ

Hendek havai fişek fabrikası patlamasında işçi ailelerinin avukatlığını üstlendi. Validebağ’ın talan edilmesine karşı çıktı, Emek Sineması'nın savunucularından oldu.

GEZİ'DE DİRENİŞTEN BİR AN OLSUN VAZGEÇMEDİ

Gezi Parkı Direnişi'nde en ön sıralarda yer aldı. Danıştay'da Gezi Parkı planlarını iptal ettirdi. Gezi Parkı'nda ağaçların kesilmesine karşı kurulan Taksim Dayanışması'nın avukatlığını yürüttü. Gezi Davası'nda sanık olarak davaya dahil edilip gözaltına alındı; yargılandığı iki davadan beraat etti. 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlamasıyla yargılandığı davada 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay tarafından cezası 28 Eylül 2023 tarihinde onandı.

14 MAYIS'TA MECLİS'E GİRMEYE HAK KAZANDI

Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Atalay, 14 Mayıs'ta Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) Hatay milletvekili adayı oldu. Seçimlerde Hatay halkının oylarıyla Meclis'e girmeye hak kazandı Milletvekili seçilmesinin ardından avukatları aracılığıyla mazbatasını alan ancak tutukluluğu nedeniyle milletvekili yeminini edemeyen Atalay ile ilgili Yargıtay’a yapılan tahliye talepli başvuru reddedildi. Atalay talebi reddedilince “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiği” gerekçesiyle AYM’ye başvurdu. Atalay’ın avukatları, Anayasa’nın milletvekillerine yasama dokunulmazlığı getiren 83. maddesine dayanarak seçim sürecinin ardından müvekkillerinin tahliyesi ve hakkındaki yargılamanın durması gerektiğini vurguladı. Anayasa’nın 83. maddesinde, “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz” ifadesi yer alıyor. AYM, Can Atalay ile ilgili olarak 25 Ekim’de 5’e karşı 9 oyla hak ihlâli kararı verdi ve dosyayı, milletvekilinin tahliye edilmesi ve yargılamanın durması için yerel mahkemeye gönderdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise Atalay için hüküm verildiği gerekçesiyle dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmesini kararlaştırdı.

YARGI DARBESİYLE AYM KARARI HİÇE SAYILDI

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım’da hem karara uymadı hem de Türkiye’de ilk kez görülen bir karara imza atarak ihlâl yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusu yaptı. Can Atalay’ın avukatları, yargı darbesine karşı, bu kez AYM kararına uyulmaması nedeniyle bir kez daha Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM Genel Kurulu 21 Aralık’ta Can Atalay hakkında daha önce verdiği hak ihlâli kararına uyulmaması nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu inceledi. AYM, Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine bu kez 3’e karşı 11 oyla karar verdi. AYM, Anayasa’nın 148. maddesinde güvence altına alınan “bireysel başvuru hakkı”nın ihlâl edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi. AYM ayrıca; hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar vermiş ve Can Atalay’a 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetmişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ise AYM’nin Can Atalay hakkındaki kararını uygulamayarak, dosyayı bir kez daha Yargıtay’a göndermişti.

VEKİLLİĞİ HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE DÜŞÜRÜLDÜ

AYM’nin ‘hak ihlali’ kararına rağmen AKP/MHP-Yargı darbesiyle hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulmaya devam edilen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliği, Meclis’te yoğun protestolar eşliğinde düşürüldü. TBMM'de kararın okutulduğu sırada Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a Adalet Bakanı Bekir Bozdağ vekalet etti. Kurtulmuş'un Suudi Arabistan ziyaretinde olması kamuoyunda tepkiye neden oldu. TİP Genel Başkanı Erkan Baş ise kararı okutan Bekir Bozdağ'a "Bazen suçlu olduklarını bildiklerini yanlarında tutarlar ve en pis işlerini onlara yaptırırlar" sözüyle tepki gösterdi. Atalay'ın, AKP/MHP- Yargı Darbesiyle vekilliğinin düşürülmesine hemen hemen her siyasi görüşten tepki geldi. Birçok parti, STK ve görüşten Atalay'ın tahliye edilmesine yönelik talepler dile getirilmeye devam ediyor. https://tele1.com.tr/can-atalayin-vekilligi-protestolar-esliginde-dusuruldu-999763/