Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan,  30 binden fazla kişinin öldüğü deprem felaketinde cenazelerin kaldırılma işlemi hakkında uyarıda bulundu. Sağkan, "Deprem bölgesi, şu anda topyekûn bir suç mahalidir. Savcılıkların emir ve talimatı olmadan enkazların kaldırılması ayrıca suç teşkil edecektir "dedi.

Erinç Sağkan, bugün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, TBB’nin deprem bölgesindeki faaliyetlerine ilişkin bilgi verdi. Sağkan, şunları söyledi: “Depremde hayatlarını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Evini, yurdunu kaybetmiş yaralı on binlerce yurttaşımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

^"NSANLIK TARİHİNE ÇOKTAN GEÇMİŞ İNSANÜSTÜ DAYANIŞMAMIZDIR"

Deprem, yalnızca yıkımların olduğu 10 ilimizi değil, ülkemizin tamamını derinden etkilemiştir. Ortaya çıkan vahim tabloya rağmen hâlâ ayakta durabilmemizi sağlayan, bizi bu ülkenin bir parçası olmakla gururlandıran, insanlık tarihine çoktan geçmiş insanüstü dayanışmamızdır. Tarih boyunca onlarca kez olduğu gibi, Anadolu coğrafyası bu yıkımdan da bir olma direnciyle çıkacak, yaralarını saracak ve ayakta kalmaya devam edecektir. Depremzede kardeşleriyle oyuncaklarını paylaşan evlatlarımız, hiç tanımadığı insanları kurtarmak üzere enkazın altına girmek için ülkenin dört bir yanından gelen kurtarma ekiplerimiz, cebindeki son parayı bir kampanyaya bağışlayan yurttaşlarımız, sağlık çalışanlarımız, kolluk görevlilerimiz, çalışmalarda görev alan kamu görevlilerimiz ve gönüllü yurttaşlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, hepinize minnet ve şükranlarımızı sunduğumuzu bilmenizi isteriz. Özellikle ilk andan itibaren yaşadıkları kayıplara ve büyük yıkıma rağmen gece gündüz çalışan deprem bölgesindeki baro başkan ve yönetim kurulu üyelerimiz, meslektaşlarımız ve baro emekçilerimiz, fedakarlığın ve sorumluluğun ne olduğunu bizlere ve tüm ülkeye göstermişlerdir. Acılarını paylaşmak bir yana, bundan dolayı şükranlarımızı sunmayı bir görev biliyoruz. Deprem bölgesindeki barolarımız, meslektaşlarımız ve yurttaşlarımızla dayanışma için gece gündüz çalışan, deprem bölgesi dışında kalan 71 ilimizin barosuna, başkanlarımıza, yönetim kurulu üyelerimize, meslektaşlarımıza ve baro emekçilerimize de sonsuz teşekkürlerimizi sunmak isteriz. En umutsuz anlarımızda bile ortaya çıkan bu büyük dayanışmayı hiç unutmayacağız.

"YIKIMA MARUZ KALAN 10 İLİMİZDE 16 BİN AVUKAT MESLEKTAŞIMIZ BULUNMAKTADIR"

Depremde yıkıma maruz kalan 10 ilimizde 16 bin avukat meslektaşımız bulunmaktadır. Bazı illerimizin depremden daha fazla zarar gördüğü, bazı illerimizde görece daha küçük çaplı bir yıkım yaşandığı göz önünde bulundurulduğunda, 10 binden fazla meslektaşımızın ofislerinin ve evlerinin depremden doğrudan etkilendiğini ve kullanılamaz durumda olduğunu değerlendiriyoruz. Bu, yaklaşık olarak, Türkiye’de yaşayan her 15 avukattan birinin, evini ve ofisini kaybetme düzeyinde depremden etkilendiğini göstermektedir.

"İLK OLARAK MESLEKİ DAYANIŞMA AĞI OLUŞTURDUK"

Felaketin yaşandığı 6 Şubat sabahı, depremi haber alır almaz yurttaşlarımızla paylaştığımız taziye, destek ve kan bağışı duyurumuzun ardından Türkiye Barolar Birliği’ne düşen görevleri yerine getirmek üzere ilk olarak mesleki dayanışma ağı oluşturduk. Bu sayede, o an itibariyle depremin boyutları hakkında tam bir bilgi sahibi olmamakla birlikte, bir telefon hattı aracılığıyla ulaşılabilen acil durum masasını kurmuş olduk. İlk reflekslerimizden biri, Adalet Bakanlığı ve HSK yetkilileriyle çok sayıda görüşme ve yazışma gerçekleştirerek ortaya çıkması muhtemel hukuki ve mesleki sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunmak oldu. İlk gün hemen, meslektaşlarımıza, SYDF kapsamındaki yardımlarımızdan yararlanabileceklerini hatırlattık. Mesleki dayanışma amacıyla kurduğumuz acil durum masası, bir anda göçük altında kalan veya ulaşılamayan avukatların, yakınlarının ve yurttaşlarımızın bildirildiği bir çağrı merkezi haline gelmiş ve oluşturduğumuz çağrı merkezi ile tüm sorunlar tespit edilerek etkin bir şekilde çözülmeye çalışılmıştır.

"169 HANE İÇİN EŞLEŞME YAPILDI VE 855 AVUKAT VE YAKINI KONUTLARDA MİSAFİR EDİLMEKTEDİR"

Oluşturulan merkez, aynı zamanda deprem bölgelerinde konaklama imkanı bulamayan meslektaşlarımız ve yakınları için barınma kampanyası için de kullanıldı. Bu kapsamda, dün gece itibariyle bin 311 meslektaşımız, evinin kapılarını açabileceğini bildirdi; 169 hane için eşleşme yapıldı ve 855 avukat ve yakını konutlarda misafir edilmektedir. Ayrıca 700’ün üzerinde avukat ve yakını da başta Birliğimize ait Litai Konukevi olmak üzere çeşitli misafirhanelerde ağırlanmaktadır. İnsani ve mesleki dayanışma ile evlerini ve gönüllerini avukat ve yakınlarına açan tüm meslektaşlarıma sizlerin huzurunda buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.

"ZARAR GÖREN MESLEKTAŞLARIMIZA DESTEK İÇİN NAKDİ VE AYNİ YARDIM KAMPANYASI BAŞLATTIK"

Depremden zarar gören meslektaşlarımıza destek için nakdi ve ayni yardım kampanyası başlattık. Deprem bölgesinde sunduğumuz hizmetlerin bir kısmını bu yardımlar sayesinde gerçekleştirdik. Bağışçılarımıza şükran borçluyuz. Depremin ardından tüm yönetim kurulu üyelerimiz arasında derhal görev paylaşımı yapılarak ilk etapta neler yapılacağı planlanmıştır. Bu kapsamda, TBB Başkanı sıfatıyla ben ve yönetim kurulu üyelerimizden bir kısmı ile birlikte deprem bölgesine hareket ettik. Başkanlık divanı ve yönetim kurulunun kalan üyeleri de acil destek merkezimizde deprem bölgesine yardım için barolarımız ve meslektaşlarımız ile koordinasyonu sağladı. Depremden etkilenen illerimizde incelemelerde bulunduk. İllerimizdeki barolarımızla hasar tespiti yaparken kısa ve uzun vadede yapılabilecekleri değerlendirdik.

"İKİ ÖNEMLİ HUKUKİ BAŞVURUDA BULUNDUK"

Depremden sonraki dört gün içerisinde iki önemli hukuki başvuruda bulunduk. Bunlardan ilki, bant daraltma ve erişim engeli iddialarıyla ilgili olarak BTK ve Twitter’a yaptığımız bilgi edinme başvurularıdır. İkincisi ise 10 ilde meydana gelen yıkımlar nedeniyle binaların yapımında, denetiminde ve planların onaylanmasında ilgili olanlar ile kurtarma çalışmalarındaki ihmaller nedeniyle kayıpların artmasına sebep olanlar hakkında olası kastla öldürme suçu kapsamında yaptığımız suç duyurularıdır. Bu suç duyurularında ayrıca, kaçma ve delil karartma şüphesi nedeniyle hukuki tedbir de talep ettik. Suç duyurularımızdan bazıları resen başlatılan soruşturmalarla birleştirilerek hazırlık numarası almış ve hukuki tedbir taleplerinin karşılandığı örnekler yaşanmıştır. Örneğin, kamuoyunda öne çıkan müteahhitlerden biri, yurt dışına kaçmak üzereyken bu soruşturmalar kapsamında havaalanında yakalanmıştır.

"DEPREMDEN ETKİLENEN YURTTAŞLARIMIZIN YANINDA YER ALMAYA DEVAM EDECEKTİR"

Hukuki boyut anlamında ayrıca, etkin bir soruşturma yürütülebilmesi için binlerce meslektaşımızla birlikte gönüllü olarak görev almaya hazır olduğumuz Adalet Bakanlığı’na açık bir çağrı olarak ifade edilmiş, ayrıca Türkiye Barolar Birliği’nin 20 yıl önce hazırlamış olduğu deprem mağdurları için hukuk rehberi güncellenmiştir. Bu hafta itibariyle rehber yurttaşlarımızın kullanımına sunulacaktır. Türkiye Barolar Birliği, hukuki bilgi ve tecrübesiyle depremden etkilenen yurttaşlarımızın yanında yer almaya devam edecektir. Ayrıca deprem bölgesindeki barolarımız ve meslektaşlarımız için konteyner, çadır, soba, battaniye ve portatif tuvaletler ile diğer yardım malzemeleri tedarik edilerek bir kısmı gönderilmiş, diğer kısmı da peyder pey deprem bölgesine gönderilecektir.

"YASAL SÜREÇ HAKKINDA BİLGİLENDİRİLMESİ VE RAPORLAMA FAALİYETLERİ YÜRÜTECEĞİZ"

Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından, 12 Şubat 2023 tarihinde Deprem Koordinasyon Merkezi kurulmuştur. Deprem Koordinasyon Merkezi’miz, depremden etkilenen illerde gönüllü avukatlardan oluşturulacak heyetlerin öncelikle etkin bir soruşturma sürecinin yürütülmesine katkı sunmak bakımından delillerin toplanması, korunması, yasal başvuruların yapılmasında yurttaşlara yardımcı olunması ve hak arama hürriyetinin temini bakımından vatandaşlarımızın yasal süreç hakkında bilgilendirilmesi ve raporlama faaliyetleri yürütecek; yardım malzemelerinin tasnifi, depolanması ve gerek meslektaşlarımıza gerekse ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ulaştırılması için sorumluluk yüklenecek ve depremden zarar gören meslektaşlarımızla dayanışma, TBB SYDF kapsamında yapılacak yardımlar için sağlık durumu, ev ve büro hasarlarının tespiti ile diğer tüm ihtiyaçların belirlenerek raporlanması ve Türkiye Barolar Birliği’ne iletilmesi için çalışacaktır.

"TMMOB İLE ORTAK BİR KOORDİNASYON KURULU OLUŞTURULMUŞTUR"

Bugün duyurduğumuz üzere, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile ortak bir koordinasyon kurulu oluşturulmuştur. Sahada sürdürülen delillerin karartılmasını önleme ve raporlama çalışmalarında karşılıklı ihtiyaç duyulan teknik bilgi birikimi bir merkezde toplanacaktır. Bu vesileyle çağrımıza ve talebimize derhal karşılık veren TMMOB’un değerli başkan ve yöneticilerine de teşekkür ederim. Birlikte daha güçlü olduğumuzu biliyoruz.

"BİRÇOK YERLEŞİM BİRİMİNE ÇOK GEÇ İNTİKAL EDEBİLMİŞTİR"

Deprem sonrasında derhal deprem bölgesinde olması beklenen gerek kurtarma ekipleri gerekse mülki ve idari yetkililer ile kolluk kuvvetleri, birçok yerleşim birimine çok geç intikal edebilmiştir. Geçmiş afetlerde de olumlu katkı ve destekleri tüm kamuoyunca takdir edilen, bu alanda uzmanlığı olan askeri birliklerin sahaya gönderilmesinde gecikilmiş, ilerleyen günlerde görevlendirme sayıları artırılmıştır. Yine yapılan 4. derece alarm çağrısı üzerine olumlu geri dönüş yapan uluslararası arama-kurtarma ekiplerinin ülkemize kabullerinde gecikmeler yaşanmıştır. Maalesef hâlâ enkazında çalışma yapılamayan binalar, yardımına koşulamayan yurttaşlar, hiç gidilemeyen köyler vardır.

"BAZI KAMU GÖREVLİLERİNİN İHMALLERİ OLDUĞU AÇIKÇA GÖRÜLMEKTEDİR"

Deprem sonrası gerek kurtarma gerekse depremden etkilenen yurttaşların barınma, beslenme gibi en temel ihtiyaçlarının karşılanması, yine ülkemizin her bir noktasından deprem bölgesine gönderilen yardımların zamanında ve etkin bir şekilde depremzedelere ulaştırılması konusunda bazı kamu görevlilerinin ihmalleri olduğu açıkça görülmektedir. Bu konuda görevli mülki ve idari sorumluların derhal tespit edilerek haklarında hukuki süreçlerin başlatılması ve sürdürülmesi için takipçi olacağız.

"GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI İLE İLGİLİ OLARAK CİDDİ ZAFİYET YAŞANDIĞI ANLAŞILMAKTADIR"

Deprem sonrası başta Hatay ilimiz ve ilçelerimiz olmak üzere güvenliğin sağlanması ile ilgili olarak ciddi zafiyet yaşandığı anlaşılmaktadır. Yurttaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması devletin asli görevi olup, bu kamu hizmetinin sağlamasında süreklilik esastır. Her ne koşul altına olursa olsun, yurttaşlarımızın can ve mal güvenliklerinin sağlanamaması kabul edilemez. Devletin birinci varlık sebebi, tam da böyle zamanlarda bu güvenliği sağlamaktır.

"GÖRÜNTÜLER KAMUOYUNUN GÜNDEMİNE GELMEKTEDİR"

Öte yandan, bu zafiyetin bir sonucu olarak, çeşitli hırsızlık ve yağma iddiaları gündeme gelmekte; ayrıca bu suçların faili olduğu ileri sürülen kişilere işkence ve kötü muamele yapıldığı yönünde görüntüler kamuoyunun gündemine gelmektedir. Bu duruma, birlik ve bütünlüğümüzü ve hukuk devleti ilkemizi zedeleyecek ayrımcı bir nefret dili de eşlik etmektedir. Altını çizerek ifade etmek isteriz ki işkence ve kötü muamele yasağı mutlaktır. Bu yasağın ihlali hiçbir koşul altında kabul edilemez bir insanlık suçu olup bu suçlarda zamanaşımının işlemediğini de hatırlatırız. Hukuk devletinde kanun önünde herkes eşittir ve suçu ispatlanana kadar masumiyet karinesi, suç ve cezaların kanuniliği ilkesi geçerlidir. Bu hususlara ilişkin etkili soruşturma yürütülmesi, faillerin açığa çıkarılarak cezalandırılmaları, devletin en önemli yükümlülüklerindendir. Deprem bölgesindeki ceza ve tutukevleriyle ilgili olarak, kamuoyu gündemine de yansıyan, isyan ve bazı tutuklu ve hükümlülerin işkence ve kötü muamele gördüğü ve hatta yaşamını kaybettiğine dair haberler duyulmaktadır. Hukuk devleti olmanın gereği olarak, ilgili kurumlarca bu iddia ve olaylara ilişkin ayrıntılı, açık, tatmin edici bilgilendirme yapılmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak kamuoyunu tatmin edecek en önemli bilgilerin avukatlardan geleceği unutulmamalı, meslektaşlarımızın müvekkilleriyle ceza ve tutukevlerinde görüşmelerinin önüne çeşitli şekillerde zorluklar çıkarılmasından vazgeçilmelidir. Tutuklu ve hükümlülerin de hakları olduğu ve bunların başında müdafi veya vekilleriyle görüşme hakkının geldiği unutulmamalıdır.

"DEPREM BÖLGESİ ŞU ANDA TOPYEKÛN BİR SUÇ MAHALİDİR"

İlk günden itibaren kamuoyunu en çok kaygılandıran meselelerden biri, depremde ortaya çıkan zararlara ilişkin delillerin karartılacağı, faillerin bulunamayacağı veya cezalandırılamayacağıdır. Bu kaygıları gidermek mümkündür. Deprem bölgesi, şu anda topyekûn bir suç mahalidir. Dolayısıyla Cumhuriyet savcılığının gözetim ve denetimi altındadır. Yürütülecek soruşturmalara esas oluşturacak deliller toplanmadan, başta Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı ve belediye binaları olmak üzere hasarlı binaların yıkılmaması, yıkılmış binaların da enkazlarının kaldırılmaması gerektiği açıktır. Savcılıkların emir ve talimatı olmadan enkazların kaldırılması ayrıca suç teşkil edecektir. Bu hususla ilgili olarak başsavcılıklar tarafından derhal talimat verilmeli gerek başsavcılıklar gerekse Adalet Bakanlığı tarafından kamuoyunu rahatlatacak önlemlerin alındığı yönünde açıklamalar yapılmalıdır. Delillendirme çalışmalarında savcılıklarla birlikte çalışmak üzere binlerce avukat meslektaşımızın gönüllü olduğunu tekrar hatırlatırız.

"TÜRKİYE’DE YAŞAYAN HER 15 AVUKATTAN BİRİ BU DEPREMDEN AĞIR ŞEKİLDE ETKİLENMİŞTİ"”

Tüm ülkede adli sürelerin durması ve duruşmaların ertelenmesi yönündeki ısrarlı taleplerimize rağmen durma ve ertelemenin kısmi bir şekilde gerçekleştirildiği kamuoyunun malumudur. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, Türkiye’de yaşayan her 15 avukattan biri, bu depremden ağır şekilde etkilenmiştir. Deprem bölgesinde yakınları olan on binlerce meslektaşımız ise ilk günden itibaren, mesleki kaygılarını bir yana bırakarak dayanışma çalışmalarına katılmışlardır. Kaldı ki bölgede hiçbir tanıdığı olmasa bile, ulus olma bilinci tam da kederde ortak olmak anlamına gelir. Türkiye’nin neresinde olursa olsun meslektaşlarımız ve yurttaşlarımız, dava dosyalarındaki süreleri kaçırmak durumunda kalmamalıdır. Yaşadığımız trajedi büyüktür. Mesleki kaygıların insani kaygıların önüne geçmemesi için gerekli yasal düzenlemelerin istisnasız bir şekilde ve ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Yurttaşlarımız, yaşanan felaket sonrası çalışmaların bir günlük ya da bir haftalık, bir aylık olmadığını, belki önümüzdeki birkaç yıl boyunca sürecek çalışmalar yapılması gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Türkiye Barolar Birliği, bugün derhal yapılması gerekenleri yapmaktan geri durmamakla birlikte, varlığını ve tüm birikimini önümüzdeki uzun zaman dilimine yayacak şekilde çalışmayı sürdürecek; deprem sebebiyle yaşanan kayıpların sorumluları hakkında yürütülecek yargı sürecine başından sonuna kadar müdahil olacaktır. Meslektaşlarımız ve yurttaşlarımızın hiçbir şüphesi olmasın. Milletimizin başı sağ olsun.”