CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin'den ikinci parti koronavirüs aşısı için onay çıktığını, 10 milyon doz aşının bu hafta sonuna kadar gelebileceğini açıklamasıyla ilgili "Nasip olursa, büyük ihtimalle bu hafta sonuna kadar gelebilirmiş. Yani aşının ne zaman geleceği nasip, kısmete kalmış. Millet canını emanet edecek yer arıyor. Siz ise aşı gelmeden KDV’sini getiriyorsunuz" ifadelerini kullandı. Öztrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün arasında yaşanan polemiğe ilişkin “Onlar işi gücü bırakmış, sosyal medya üzerinden ergen çocuklar gibi, birbirleriyle klavye kavgasına tutuşuyorlar. Cumhuriyetimizin hiçbir döneminde böyle bir garabet, görülmedi, yaşanmadı. Bu hükümet elinde ülkemiz bir kara mizah ülkesine döndü” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Enis Berberoğlu hakkında yeniden hak ihlali kararı vermesi için Öztrak, “Yasaların ve anayasanın askıda olduğu yerde, ekmek de askıda olur” diyerek alt mahkemenin karara uyması çağrısı yaptı. https://tele1.com.tr/iki-bakan-arasinda-parmak-sallama-kavgasi-311716/ Öztrak’ın konuşmasından satır başları şöyle: ERGEN ÇOCUKLAR GİBİ KLAVYE KAVGASINA TUTUŞUYORLAR: Bugün, 21. Yüzyılda adalet terazisi kırılan Türkiye’de, çeteler ülkenin başkentine inmiş durumda. Çeteler gazetecilere, siyasetçilere pusu kurup saldırıyor. Peki, ülkede bunlar olurken, kendini devlet zanneden hükümetin başı ne yapıyor? Hiçbir şey… Lütfedip, bu hain saldırıları kınayamıyor bile… Hükümetin küçük ortağı ne yapıyor? Küçük ortak, saldırılarla araya mesafe koymak yerine, Karar Gazetesindeki başka gazetecileri hedefe koyuyor. Partilileri ise soruşturmayı yürüten savcıları tehdit ediyor, istikamet çiziyor. Peki, çeteler başkentte kol gezerken, soruşturmayı yürüten savcılar tehdit edilirken, İçişleri Bakanı ile Adalet Bakanı ne yapıyor? Onlar işi gücü bırakmış, sosyal medya üzerinden ergen çocuklar gibi, birbirleriyle “klavye kavgasına” tutuşuyorlar. Cumhuriyetimizin hiçbir döneminde böyle bir garabet, görülmedi, yaşanmadı. Bu hükümet elinde ülkemiz bir kara mizah ülkesine döndü. YASALARIN ASKIDA OLDUĞU YERDE EKMEK DE ASKIDA OLUR: Adalet Bakanının, ‘Türkiye bir hukuk devletidir’ dediği gün, hukukta normlar hiyerarşisini alt üst eden, ‘Anayasa mahkemeler tarafından nasıl ihlal edilir’ adlı tiyatroda, yeni bir perde açıldı. Anayasa Mahkemesi, arkadaşımız Enis Berberoğlu’nun, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, alt mahkeme tarafından ihlal edildiğine, geçtiğimiz yıl eylül ayında karar vermiş, ‘bunu düzeltin’ demişti. Alt mahkemeler, yüksek mahkemenin aldığı bu kararı tanımamış, Anayasa’yı ihlal etmişlerdi. Yüksek Mahkeme, dün bir kez daha ihlal kararını oy birliğiyle yineledi. Mahkemeye bir kere daha ‘bu işi düzelt’ dedi. Adalet Bakanı da ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararı bağlayıcıdır’ dedi. Şimdi Türkiye, Adalet Bakanının iddia ettiği gibi bir hukuk devleti ise, yapılacak bellidir. Alt mahkeme Yüksek Mahkemenin kararına uymalı, yedi ay boyunca gasbedilen millet iradesi kurtarılmalı, milletin vekilinin, milletin sesini duyurma hakkı geri verilmelidir. Bu ülkede 2014’ten bu yana yaşadıklarımız, bize şu gerçeği açıkça gösterdi. Yasaların ve anayasanın askıda olduğu yerde, ekmek de askıda olur. CEVAP VERMEYE DAHİ DEĞER BULMUYORUZ: Biz ‘aşı yok’ diyoruz. Onlar çıkıyor ‘zillet’ diyor. Biz ‘işsizlik’ diyoruz. Onlar çıkıyor ‘illet’ diyor. Biz ‘millet aç’ diyoruz. Onlar çıkıyor, her konuda iftira atıyor. Milletin derdine derman olamayan Cumhur İttifakı, Çamur İttifakı oldu. On parmağında on kara, sağa sola sürerek, beceriksizliğini saklayacağını zannediyor. Cumhurbaşkanlığı makamında oturan, cumhurun başkanı olmak yerine, partisinin genel başkanlığını tercih eden Erdoğan, kendisinin sarayından sanal olarak katıldığı ama partililerinin sosyal mesafe tanımadığı kongrelerinde ağzına geldiği gibi konuşuyor. Başta CHP olmak üzere, muhalefete her türlü hakareti ediyor. Biz, Türkiye’yi siyasetsiz siyaset ülkesi haline getirmek isteyen, bu çarpık, kutuplaştırıcı zihniyeti, adaptan yoksun söylemi reddediyoruz. Cevap vermeye dahi değer bulmuyoruz. AŞI NASİP KISMETE KALMIŞ: Toplumsal bağışıklık kazanmak için, nüfusumuzun en az yüzde 60-70’inin aşılanması gerekiyor. Yani en az 60 milyon kişinin aşılanmasına ihtiyaç var. Bunun için de 120 milyon doz aşının gelmesi gerekiyor. Sağlık Bakanının daha önceki açıklamasına göre aralık ve ocak ayında toplam 40 milyon doz aşı gelecekti. Ocak ayının ortasını geçtik artık ayın sonuna geliyoruz. Şimdiye kadar geldiğini bildiğimiz aşı 3 milyon doz. O da tek kaynaktan. Yani Çin’den… Bugün Erdoğan Çin’den ikinci parti aşı onayının çıktığını söyledi. ‘Nasip olursa’, ‘büyük ihtimalle’ bu hafta sonuna kadar gelebilirmiş. Yani aşının ne zaman geleceği nasip, kısmete kalmış. Erdoğan’ın beklentisi de 10 milyon doz aşının gelmesiymiş. Aşı yok ama beklentisi var. Beklenti ne demek? Kesin sayıyı bilmiyor musunuz? Şimdi soruyoruz: İhtiyacımız olan 120 milyon aşının 117 milyon dozu ne zaman gelecek? OLMAYAN AŞININ ÖZENDİRME KAMPANYASI VAR: Yeterli aşı yok, ama olmayan aşının özendirme kampanyası var. ‘Bari aşıda adalet olsun’ diyoruz. O da hak getire… AK Parti MKYK’sı aşılanıyor. AK Partili Belediye Meclis üyeleri aşılanıyor. Hükümetin ekran rektörleri aşılanıyor. Yandaş şarkıcı, türkücüler aşılanıyor. Milletin aşı olma sırasına kaynak yapan yapana… Her alanda olduğu gibi aşıda da adaletsizlik ve kayırmacılık ayyuka çıkıyor. Saray koalisyonun küçük ortaklarından biri çıkmış, ‘aşı olmak vatandaşlık görevi’ diye millete vaaz veriyor. Madem aşı olmak bir vatandaşlık görevi, bari doğru düzgün yönetin, bir müsaade edin de vatandaşlarımız görevini bihakkın yerine getirsin. Ama beş maskeyi vatandaşa bedava veremeyen, beceriksizlikle malul bu yönetim, aşıyı da ellerine yüzlerine bulaştırıyor. AŞI AK PARTİ ÜYELERİNE ULAŞTI MI?: Bu arada, AK Parti İl Kongrelerinde korona korkusu diye bir şey yok. Kongrelerde, sosyal mesafenin esamesi okunmuyor. İnsan manzaraya bakınca; vatandaşa ulaşmayan aşılar, acaba AK Parti üyelerine ulaştı mı diye düşünmeden de edemiyor. AK Parti kongrelerinde bulaşmayan virüs, ne hikmetse, lokantada, kafede, kahvehanede bulaşmaya devam ediyor. Lokantalar, kafeler, kahvehaneler başta olmak üzere, birçok işyeri hala kapalı… Bunları Saray kapattı. Esnaf perişan, esnaf çaresiz… Geçtiğimiz yıl, sarayın çıkardığı genelgelerle, yeme-içme ve eğlence mekânları kapatılmıştı. Lokantalar, restoranlar geçen yıl 117 gün kapalı kaldı. Açık olduğu dönemde de zaman kısıtlaması nedeniyle, çok az çalıştılar. Saray, yasak koydu ama esnafın yasaklar nedeniyle, kaybettiği hasılatı telafi etmedi. Tüm dünyanın yaptığı gibi, bütçeden gelir desteği vermedi. Devlete yapılacak vergi, prim, kira ödemelerini silmek yerine, faiziyle erteledi. Destek yerine devlet bankaları eliyle faizli kredi verdi. Şimdi Sarayın kapattığı bu işyerlerine, kamu bankalarının icra tebligatları gelmeye başladı. SARAYIN BALLI İHALELERİNE ABONE OLANLARIN İSMİ YOK: Hafta içinde 2019 vergi rekortmenleri listesi yayımlandı. Fakat en çok gelir vergisi verenler listesinde, Saray’ın ballı ihalelerine abone olan bu müteahhitlerin isimleri yoktu. Dünyada kamudan en çok ihale alanlar arasında, ilk 10’a giren bu müteahhitler, gelir vergisi verirken her nasılsa ilk 100’e girememişler. Girdilerse de biz bilemiyoruz. Çünkü en çok gelir vergisi veren 100 kişinin, 67’si adının açıklanmasını istememiş. 100 rekortmenden sadece 33’ü isminin açıklanmasına izin vermiş. Böyle giderse bu liste yakında yayınlanamaz hale gelecek. Vergisini ödeyen, vatandaşlık görevini yerine getirmenin kıvancını yaşayan biri neden ismini gizler? Neden çekinir, utanır ya da korkar? Bunu anlamak gerçekten mümkün değil. HESAP OYUNLARIYLA DURUMU İDARE EDECEKSİNİZ: Yeni Hazine ve Maliye Bakanı da geçtiğimiz günlerde ilk hatasını yaptı. Bütçe gerçekleşme tahminini bütçe hedefiyle karıştırdı, tasarruf ettik diye hava atmaya kalktı. Merkezi yönetim borç stoku 2020’de 483 milyar lira artmış, rekor kırmış! İki yıl üst üste faiz dışı açık vermişsiniz, yani borcunuzu borç alarak ödemişsiniz. Çıkıp tasarruf yaptık diyorsunuz. Bu güven tahtasına çaktığınız ilk çivi. Biliyorsunuz çivi çıkar ama izi kalır. 2020 bütçesinde, Hazine’nin TBMM’den aldığı borçlanma yetkisi ne kadardı? 140 milyar lira. 2020’de gerçekleşen net borçlanma ne kadar oldu? 241 milyar lira. Meclis’in başlangıçta verdiği yetkiyi 100 milyar lira aşacaksınız, Meclis’ten aldığınız faiz dışı harcama yetkisini 112 milyar lira aşacaksınız. Hesap oyunlarıyla ek bütçe getirmeyecek, borçlanma limitleriyle oynayarak durumu idare edeceksiniz, TBMM Plan Bütçe Komisyonu eski başkanı olarak, bunun ne anlama geldiğini bilmemeniz mümkün değil, sonra da çıkıp tasarruf yapmaktan bahsedeceksiniz. İŞSİZİN SESİNİ SARAYDAN DUYAN YOK: Milletimizin bir diğer yakıcı gündemi, işsizlik… Eğitimli, nitelikli, iş tecrübesi olan yüz binlerce gencimiz işsiz. Sosyal medya, umudunu yitiren evlatlarımızın çığlık odasına dönmüş. Bir evladımız, ‘31 yaşındayım, sigorta girişim yok’ diyor. Bir başkası, “üniversite mezunuyum. Çalmadığım kapı kalmadı, iş bulamıyorum. Bu yaşımda tükendim’ diyor. Bir diğeri, ‘2 çocuk babasıyım. İşsiz kaldım. Evde yiyecek ekmek bile kalmadı. Allah rızası için sesimi duyun” diyor. Saray’dan bu sesi duyan var mı? Yok. Bu ülkede 1 milyon 224 bin üniversite mezunu işsiz. Dün Kırşehir’de, 31 yaşında üniversite mezunu bir gencimiz, Sayın Genel Başkanımızın yanına gelerek, ‘Üniversite okuduğuma pişmanım, okumasam daha rahat iş bulurdum” demiş. Artık bu ülkede, gençleri okuduğuna bile pişman ettiniz. Öztrak, basın mensuplarının sorularına da yanıt verdi.

"BELEDİYELERİN YAPTIKLARINI ÇEKEMEMEZLİK"

Borçlu belediyelerin kesinti oranlarının yüzde 50’ye çıkarılması hakkında gelen soruya Öztrak, “Salgın döneminde belediyelerimizin yükleri arttı. Belediyelerimiz mümkün olduğunca vatandaşlarımıza destek olmaya çalışıyorlar. Siyasi kinle belediyelere verilen paranın kesilmesi anlaşılır gibi değil. Aslında bu paraların kesilmesi belediyelere değil, vatandaşlara husumettir. Açık söyleyeyim bu, bizlerin, beledilerin yaptıklarını çekememezliktir. Ne yaparlarsa yapsınlar belediyelerimiz vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edecektir” dedi. CHP’nin kuyrukları gündeme getirmesine hükümetin tepki göstermesine Öztrak, “Bu ülke bu hale geldiyse, meydanlar ‘açız’ diye bağırıyorsa artık benim halkım ‘yandım Allah’ diyorsa bu ülkeyi bu hale getirdi? ‘Bu hükümet bunun sorumluluğunu taşımıyor mu’ diye iktidara gelenler, sarayda oturunca dün dediklerini duymaz hale geldiler. Biliniz bu yürek sızlatan görüntüler, ülkenin herhangi bir sokağında rast gelebileceğiniz fotoğraflardır” dedi.

"KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK"

Yapılan ziyaretler çerçevesinde erken seçim tartışmaları için Öztrak, “Biz istişareyi savunageldik. Yeter ki milletin dertlerine derman gelsin ama saraylarda oturduğunuz zaman tek düşünceniz var, o koltuğu korumak. Mevcut tabloda Cumhur İttifakı’nın yüzde 50 artı 1’i alması mümkün değildir. Bu çerçevede bu görüşmeler, seçim sistemine yönelik projeler bu telaş içinde yapılan görüşmelerdir. Korkunun ecele faydası yoktur, beceremiyorsanız gideceksiniz” dedi. HDP’li Katırcıoğlu’nun zafer işareti yapması dolayısıyla soruşturma başlatılması hakkında Öztrak, “Anneler orada çocuklarına kavuşmak istemektedirler. Siyasetçi olsun olmasın herkes annelerin bu taleplerini saygıyla karşılamak zorundadırlar” dedi. https://tele1.com.tr/erdogandan-lokanta-ve-kafelere-iliskin-aciklama-312639/