Soma ve Ermenek'te maden işçileriyle birlikte mücadele veren ve "Öyle mi alay komutanı" sözleriyle gündem olan Kamil Kartal, o konuşmasının arkasında işçilerin mücadelesinin olduğunu söyledi.

Soma'da maden işçilerinin direniş alanını ablukaya alan ve önlerini kesen askerlere "Öyle mi Alay Komutanı?" sözleriyle verilen tepki, Türkiye gündemine oturmuştu. O sözlerin sahibi Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Örgütlenme Sekreterleri Kamil Kartal Soma Faciası Katliamı’ndan sonra maden havzalarında nelerin değiştiğini, havzaların etrafında büyüyen mahallelerde yaşayan madencilerin ve ailelerinin sorunlarını anlattı.

"KONUŞMA MADENCİNİN İRADESİ"

Mezopotamya Ajansı'na konuşan Kartal, o geceyi "Gece saat 03.00 gibi emniyet güçleri geldi. Çadır kurmamamız gerektiğini, karayollarında yürüyüşün yasak olduğunu dile getirdi. Bu yaklaşımlar sürerken, çadırlarımızın yakınında ateş yakmıştık. Bir TOMA bizim yaktığımız ateşi dağıttı, bir gürültüyle kalktık. İki görevlinin benim ve Başaran'ın adını söyleyerek dolaştığını duyduk. Alay komutanı çok sert bir reaksiyon göstererek, bize alanı terk etmemiz gerektiğini, yarım saat mühlet verdiğini, terk etmezsek de devletin gücünü göstereceğini söyledi. Bizde 'Yanlış yapıyorsunuz. Buradaki arkadaşlarımızın çoğunun kronik rahatsızlığı var. 8 yıldır tazminatları ödenmeyen, çoğu emekli olmuş insanlar. Arkadaşlarımıza bir müdahalede bulunursanız, bunların sonuçları ağır olur. Ne yapacaksınız benimle Başaran'a yapın' dedik. 'Size yarım saat müsaade ediyoruz' dediler. Çok sayıda jandarma ve zırhlı araçlar vardı. Çadırlarda bulunan madenciler uyanıp yanımıza geldi, sloganlar atılmaya başlandı. Albayın bu tavrını protesto ettik. O soruyu, madencilerimizin tutumu ortaya çıkardı. Konuşmanın arkasındaki şey madencinin iradesi" sözleriyle anlattı.

"İŞÇİLERİN TRAVMALARI SÜRÜYOR"

301 işçinin hayatını kaybettiği Soma Faciası Katliamı'ndan sonra maden havzalarında üretim biçimlerinde yapılan değişikliklere de değinen Kamil Kartal, önceki döneme göre üretimin teknik olarak geliştirildiğini ama katliamdan dolayı travmaları devam eden işçilerin iyileşmediğini söyledi. Kartal, şöyle devam etti: "Madenciler, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, yaşamlarını gün yüzü görmeden geçiriyorlar. Okuyamayan, seyretmeyen, sosyal bir yaşamı olmayan insanlardan oluşuyor. 2014 katliamından sonra havzada önemli değişiklikler oldu tabi, klasik üretim tarzı ortadan kalktı. Daha mekanizasyona dayalı yapılıyor. Yeni devasa büyük madenler açıldı. Bu teknoloji doğal olarak iş sağlığı, iş güvenliği açısından yeni problemleri de beraberinde getirdi. Madenlerde üretim büyüyünce, makinelerin ağırlıklı olarak girmesi, madende aşırı kaya ve kömür tozlarının yarattığı hastalıklar gündeme geldi. Madenciler solunum yolu hastalıklarına yakalandılar. Bunun nedeni kuru üretim yapılıyor olması. Yani çarklar kömürü kesip alırken, bu işlem esnasında fıskiye ile tozlanma engellemesi yapılması gerekirken, daha fazla üretim yapılması için yapılmıyor."

"İÇLERİNE DÜŞEN YANGIN DEVAM EDİYOR"

Kartal, "Madenci eşlerinin, çocuklarının yaşadığı şeyler parasal şeylerle, değişen statülerle ölçülecek bir şey değil. Onların içinde yaşadığımız için onların dramlarını çok rahat görebiliyoruz. İçlerine düşen yangın devam ediyor" dedi. https://tele1.com.tr/madencinin-cigligi-devlet-gucunu-bizde-sinamasin-246572/