Mercek programına konuk olan gazeteci Murat Yetkin suç örgütü lideri Sedat Peker'in açıklamalarına ilişkin konuştu. Yetkin, "Bunu da anlamak lazım tabii ki de sonuçta karşımızda siyasi nedenlerle sürgüne gitmiş bir muhalif lider yok ya da zenginden alıp fakire veren bir Robin Hood yok derdi kendisiyle olan, derdimi bir anlatsam işimi bir çözseniz benim de sorunum kalmaz diyen birisi var" dedi.

Murat Taylan'ın sunduğu Mercek programının bu haftaki konukları gazeteciler Mehmet Ali Güller ile Murat Yetkin oldu. Suç örgütü lideri Sedat Peker'in yayınladığı videoların ana akımda yer bulamamasına ilişkin konuşan Yetkin, "Bu konunun gündemde olmaması isteniyor ama bundan kaçış yok. 128 milyar dolar nerede kampanyasında AKP bir video yayınladı ama bu videoda bilmem kaç kez bu soru geçiyordu ve apar topar kaldırdılar çünkü bu muhalefet partisinin kampanyasına dönüştü. Yani bir kaçış da olmuyor; hatırlarsınız daha önce de yeşil noktalı Twitter hesapları vardı o da büyük bir iletişim fiyaskosuyla sonuçlanmıştı." dedi. Peker'in şu ana kadar çok somut iddialar sunmadığını biraz gizemli konuştuğunu belirten Yetkin, "Bunu da anlamak lazım tabii ki de sonuçta karşımızda siyasi nedenlerle sürgüne gitmiş bir muhalif lider yok ya da zenginden alıp fakire veren bir Robin Hood yok derdi kendisiyle olan, derdimi bir anlatsam işimi bir çözseniz benim de sorunum kalmaz diyen birisi var" şeklinde konuştu.

"Erdoğan'ı gölgelemeye yaklaşan kim varsa..."

Güller'in "Bu meselelerin AKP içindeki iktidar mücadelesi ile doğrudan dolaylı bir ilgisi olabilir mi?" sorusuna da yanıt veren Yetkin, şöyle konuştu: "Bir zamanlar görülen homojenlik artık yok; pek çok tasfiyenin gerçekleştirilmiş olmasına rağmen. Ben hizipler savaşı görmüyorum ancak şunu görüyorum: Epey bir zamandır AKP içinde kimin yıldızı yükselmeye başlıyorsa bakıyoruz bir vesileyle o gidiyor. Bu planlanmış bir vesile de olabilir kendiliğinden bir fırsatın değerlendirilmesi şeklinde de olabilir. Bakın bütün bu tartışmalar olurken Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu "Yüzde 49.5 almışken beni nasıl tasfiye ettiğinizi anlatın" dedi. Şimdi olanları hatırlayalım: Abdullah Gül'ün devre dışı bırakılması için Ahmet Davutoğlu öne çıkarıldı, Ahmet Davutoğlu'nun tasfiyesi için Binali Yıldırım öne çıkarıldı. Binali Yıldırım meclis başkanıyken İBB için aday yapıldı ve artık eski yetkisi de yok. Geçen sene bugünlerde ise pandemi başladı ve 10 Mart'ta Türkiye'ye geldiği söylendi birtakım tedbirler alındı; bu kamuoyunda bir güven patlamasına da neden oldu ilk başta. Sonra Fahrettin Koca'nın ön plana çıkmasıyla Erdoğan'a olan güven düştü. O dönem yıldızı yine süratle parlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu; zaten terörle mücadele performansı nedeniyle bir popülaritesi vardı ama istifa olayından sonra ne oldu? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı söz konusu değildi "Gidiyorum ben" diyen birine "Gitme, dur" demesi ama böyle bir şey oldu. Süleyman Soylu gibi Hulusi Akar da o dönem çok öne çıktı ama şunu çok net görüyoruz mayıs sonu haziran gibi en beğenilen siyasetçiler ilk beşte Erdoğan, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu yarışıyordu ama Süleyman Soylu ve Hulusi Akar da vardı o yarışta. Bugünkü duruma geldiğimizde ise Fahrettin Koca'nın artık salgın yönetiminde neredeyse inisiyatifi yok; Hulusi Akar ise Gara operasyonu, Montrö tartışmaları, emekli amiral bildirisi ile yıldızı söndü ve kendini geri çekti. Süleyman Soylu'ya gelince Sedat Peker videoları gelene kadar gayet yükselen bir imaj vardı ama bu tartışmalar insanlara "Neler oluyor ya?" dedirtti. Dolayısıyla ne sonuç çıkarıyoruz? AKP içinde çok öne çıkan Erdoğan'ı gölgelemeye yaklaşan kim varsa bir vesileyle tepetaklak oluyor."