İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı binasının kurşunlanmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ortaya çıkan çelişkileri anlattı. Zorlu, saldırının failinin mahkemeye bile çıkarılmadan serbest bırakılmasına tepki gösterdi.

İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı binasının kurşunlanmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında yakalanan şüpheli Savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Şüphelinin, yolun karşısındaki inşaatın bekçisi olduğu ve hırsızları kovalarken silahını ateşlediği sırada çıkan kurşunun İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı binasına isabet ettiği bilgisi aktarıldı. Soruşturmadaki çelişkilere dikkat çeken İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, 'Nasıl oluyor da bu hırsız kovalamaca esnasında bu kişi ateşlediği silahını 160 metre mesafeyi geçerek binamızdaki genel başkanın fotoğrafının çok yakınında bir noktaya giriyor koltuğa saplanıyor?' diye sordu.

ARADAKİ MESAFE DİKKAT ÇEKTİ

Elindeki fotoğrafla İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı binası ile bahsi geçen inşaat alanı arasındaki mesafeyi gösteren Zorlu, aradaki D-100 karayoluna dikkat çekti. Öte yandan, arada 50 metre yüksekliğinde de istinat duvarı olduğunu belirten Zorlu, 'Nasıl oluyor da bu hırsız kovalamaca esnasında bu kişi ateşlediği silahını 160 metre mesafeyi geçerek binamızdaki genel başkanın fotoğrafının çok yakınında bir noktaya giriyor koltuğa saplanıyor?' dedi. Zorlu, şunları söyledi: Milletimizi bir arada tutabilecek güvenlik mekanizmasının geldiği noktayı gösteren çok önemli bir işaret bu. Olayın açığa çıkarılması bir çaba bekledik. Ama kovalamaca adı altında söz konusu şahıs, mahkemeye dahi çıkarılmadan serbest bırakıldı. En azından toplumda bir infial uyanmışsa TBMM'de bulunan, iktidarı hedefleyen bir partinin binası sorguya muhtaç şekilde kurşunlanmışsa adalet mekanizması bu şahsı serbest bırakmamalı.

SİNAN ATEŞ'İ HATIRLATTI

Uzağa gitmeye gerek yok. Kısa sürece başkentin göbeğinde gündüz vakti genç bir akademisyen katledildi. Nerede bunun sorumluları? Nerede bunun arka planı? Milletimiz bunu hak etmiyor. 14 Mayıs'a giderken, siyasetin bu kutuplaştırma diline ortak olmama kararlılığındayız. Ancak bu partimize ve genel başkanımıza yönelik ilk saldırı değildir. İYİ Parti'mizi ve genel başkanımızı korku kavramıyla sınamaya çalışanlar bir korku tüneline girmiş demektir. Olayın takipçisiyiz. Ancak üzüntümüz odur ki; burada bir can kaybı yaşanmış olsaydı bunun hesabını kim nasıl verebilirdi?