Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi'nin düzenlediği 'Geleneksel İslam Ülkeleri Büyükelçiler İftarı’nda İslam dünyasına birtakım mesajlar verdi. Kılıçdaroğlu, "Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmaya karar verdik. Türkiye, İran, Irak ve Suriye… Niçin bir araya gelmiyoruz. Orta Doğu’da olanlar karşısında neden birbirimize farklı bakıyoruz. Bir araya gelebilir, sorunları çözebiliriz" dedi.

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Saadet Partisi tarafından  düzenlenen ‘Geleneksel İslam Ülkeleri Büyükelçiler İftarı’nda açıklamalarda bulundu. Açıklamasında, Kahramanmaraş'taki deprem felaketi nedeniyle Ramazan ayının buruk geçtiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ev, dükkan ve ahırları yıkılan vatandaşların yapılarını ücretsiz bir şekilde yeniden teslim edeceği vaadini yineledi. Kılıçdaroğlu, "Bize düşen görev, o konutları, dükkanları yeniden yapıp hak sahiplerine teslim etmektir. Ölenleri geri getiremiyoruz doğru ama oturup helalleşeceğiz. Sosyal devlet olarak üzerimize düşen bütün yükümlülükleri ve fedakarlıkları yapıyoruz demektir" ifadelerini kullandı. Konuşmasında, Türk ve İslam dünyasına yönelik bilim ve adalet ihtiyacına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "İslam dünyasını İslamiyet’ten hemen sonra gerçekleştirdiği bilimdeki olağanüstü gelişmeler, Orta Çağ'da rönesansın başlamasına yol açtı. Bilimde ve teknolojide bu kadar ileri adımlar atan İslam dünyası 21’inci yüzyılda neden geride? Bunu sorgulamamız lazım hepimizin. Kaldı ki yüce yaradan Kuran-ı Kerim’de diyor ki ‘Aklınızı kullanmıyor musunuz’. Aklı kullanmanın yolu yüce yaradanın mucizelerini keşfetmektir" dedi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

"Temel Bey ve beraberindekilerle Türk siyasetinde yeni bir anlayışı egemen kılmaya çalıştık. Birlikte olmak, beraber olmak, güzellikleri toplumun her kesimine anlatmanın, bu topluma büyük bir yarar sağlayacağına inanıyoruz. Kavgadan bir şey çıkmadı, çekişmeden bir şey çıkmadı. Ama birlikte olduğumuz zaman ülkenin güzelliklerini toplumun her kesimine rahatlıkla aktarabiliriz. Ne benim ne Temel Bey’in özel bir arzusu yok. Eğer bir arzu varsa bu ülkenin huzur içinde yoluna devam etmesidir."

"BU RAMAZAN DEPREMİN AÇTIĞI YARALARI GİDERMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ"

"Ramazan ayındayız. Mübarek ve manevi duygularımızın zenginleştiği bir aydayız. Bir deprem felaketi yaşandı. Onun açtığı yaraları hep beraber gidermeye, tedavi etmeye çalışıyoruz. Ama bu millete bir sözümüz var. Dükkanı, evi, ahırı yıkılan, herkesin ama herkesin yıkılan dükkanını, evini, ahırını yeniden depreme dayanıklı bir şekilde yapacağız. Ve o insanlar bir kuruş para ödemeden, sosyal devletin koruması altında kendi evlerinde, dükkanlarında, ahırlarında rahat bir şekilde yaşayabilecek."

"BİZE DÜŞEN GÖREV YAPILARI YENİDEN  İNŞA EDİP HAK SAHİBİNE TESLİM ETMEKTİR"

"Helalleşmenin asıl bu noktada gerçekleşebileceğine inanıyorum. Ölenleri geri getiremeyiz ama o binaların yapılması için 42 kişi imza attı, 13 belge düzenlendi. Hepsi kamu görevlisiydi. Bir kişi, dükkanı ve evini alan, tek bir imza attı tapuda, dedi ki ‘bu binalar sağlam yapılmıştır, devlet de bunun garantisine vermiştir, belgeler düzenlenmiştir, fizik mühendisine kadar 43 kişi imza atmıştır ee o zaman ben de gidip dükkanımı dairemi alayım’. Dolayısıyla bize düşen görev, o konutları, dükkanları yeniden yapıp hak sahiplerine teslim etmektir. Ölenleri geri getiremiyoruz doğru ama oturup helalleşeceğiz. Sosyal devlet olarak üzerimize düşen bütün yükümlülükleri ve fedakarlıkları yapıyoruz demektir. Bu vesile ile yardımlarını esirgemeyen, başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünyaya şükran borçluyuz. Dostluğu, insanlığı hep beraber yardım sürecinde gördük, sizlere teşekkür ederiz."

"İSLAM DÜNYASINDA NEDEN GÖZYAŞI VAR?"

"Bir soruyla başlayayım. İslam ülkelerinde neden acı var? Neden gözyaşı var? Bu soruyu aklı bali olan herkesin kendi vicdanında sorgulaması lazım. Aslında bilimde çığır açan İslam dünyası. Sosyolojiden tutun, matematiğe kadar. Tıptan tutun uzay bilimlerine kadar. İslam dünyasını İslamiyet’ten hemen sonra gerçekleştirdiği bilimdeki olağanüstü gelişmeler, Ortaçağ’da rönesansın başlamasına yol açtı. Bilimde ve teknolojide bu kadar ileri adımlar atan İslam dünyası 21’inci yüzyılda neden geride? Bunu sorgulamamız lazım hepimizin. Kaldı ki yüce yaradan Kuran-ı Kerim’de diyor ki ‘Aklınızı kullanmıyor musunuz’. Aklı kullanmanın yolu yüce yaradanın mucizelerini keşfetmektir. Bilim ve teknolojinin özünde bu yatıyor zaten. Bilim ve teknolojide ilerleyen ülkeler, diğer ülkelere rahatlıkla kendi kültürlerini de götürebilmektedir. Biz bilim ve teknolojiye, üniversitelerde çok fazla önem vermek zorundayız. Alimin ölümü, alemin ölümü gibiyse, sevgili peygamberimiz, bir alimin ölümünü bir kainatın ölümüne bağlıyorsa, bilime ne kadar İslam dünyasının ne kadar önem verdiğini gösteriyor. ‘İlim Çin’de bile olsa gidin öğrenin’ diyorsa sevgili peygamberimiz, bilimin ne kadar önemli olduğunu bize söylüyor aslında. ‘Alimin mürekkebi, şehidin kanından daha üstündür’ deniyorsa, bilimin ve alimin kaleminin ne kadar değerli olduğunu bize anlatıyorlar aslında. Sorun şu: Biz niçin koptuk buradan? Adaleti de kendi ülkemize ve bütün İslam dünyasına getirmek zorundayız."

FİLİSTİN MESAJI

"Sayın Karamollaoğlu, Filistin ve Filistin’de yaşanan dramı net bir şekilde dillendirdi. Yıllardır devam eden bir dram var, hakları yenilen insanlar var orada. Eğer biz hakkın ve haklının yanında duracaksak, elbette Filistinlilerin yanında durmak zorundayız. Aksi halde biz, bize öğretilen inancı reddetmiş oluruz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, susmayacağız, karşı çıkacağız. Bu benim yakınım, akrabam veya hiç tanımadığım birisi de olabilir. Dolayısıyla hakkı, hukuku ve adaleti İslamiyet bize zaten öğretiyor."

"BİLİMDEN GERİYE DOĞRU GİDİNCE BİR TOPLUMDA ÇÜRÜME BAŞLIYOR"

"Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez. Hepimiz adalete susadık. Dünyada adalet istiyoruz. Hem kendi tarihimizi, hem İslam tarihini, İslamiyet’in çıkış noktasını çocuklarımıza iyi öğretebilirsek, bilimi de, teknolojiyi de, hukuku da, adaleti de anlatabiliriz. Köklerimiz çok güçlü ama filizlerimiz biraz zayıf. Köklerimizi güçlendirmek zorundayız. Köklerimizden filizlerimize gelen bilgiyi mutlaka yeşertmek ve büyütmek zorundayız. Görkemli bir tarihimiz var. İslam dünyasının da görkemli bir tarihi var. Bilgiden, bilimden geriye doğru gidince, adaletten de geriye doğru gidiliyor ve bir toplumda çürüme başlıyor. Bu çürümeyi kaldırmak lazım. Biz bir arada bu ülkenin huzuru için İslam dünyasının huzuru için çalışmak zorundayız."

"ORTA DOĞU BARIŞ VE İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI KURMAYA KARAR VERDİK"

"Bizim, bir hedefimiz var. Orta Doğu için… Orta Doğu'nun kaderinde hep acı, hep kan, hep gözyaşı oldu, neden? Yeraltında büyük bir zenginlik var ama o zenginlik ülkeler için felakete dönüşüyor. Bunu bir şekilde çözmek gerekiyor. Barışı egemen kıldığınız zaman toplumsal dayanışmayı güçlü kıldığımız zaman pek çok sorunu çözebiliriz. Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmaya karar verdik. Türkiye, İran, Irak ve Suriye… Niçin bir araya gelmiyoruz. Orta Doğu’da olanlar karşısında neden birbirimize farklı bakıyoruz. Bir araya gelebilir, sorunları çözebiliriz. Pek ala acıları gidermek konusunda özel çabalar harcayabiliriz. Bunları bir şekilde yapabiliriz." https://tele1.com.tr/kilicdaroglundan-polislere-mesaj-822876/