CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye seslenerek, "Eğer Sayın Bahçeli, Erdoğan'ı değil Danıştay'ı muhatap alıyorsa, muhatap aldığı yer yanlıştır. Danıştay'a hakimi tayin eden Erdoğan, oradaki kumpası ayarlayan Erdoğan. Sen kalkmışsın Danıştay'ı suçluyorsun. Muhatap alacaksan Erdoğan'ı muhatap alacaksın. Andımızın okunmasını istiyorsan, bizim gibi, yapacağın basit bir şey var. Açarsın Erdoğan'a telefon, bu ant okunmadan kusura bakma bir daha bir araya gelemeyiz, ben ülkemi bayrağımı seviyorum, andımızın okunmasını istiyorum' dersin" çağrısında bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Danıştay'ın andımız kararına değinen Kılıçdaroğlu, "Ben Erdoğan'a 'Andımızın hangi cümlesinden rahatsızsın, çık millete anlat' demiştim kaldırıldığı zaman. Bunu söyledim 2013'te. Geldik 2021'e hala bu soruya cevap alamadım. Şimdi ben vatanını milletini seven, AK Parti'ye oy veren bütün kardeşlerime ve Bahçeli'ye seslenmek istiyorum. Erdoğan Andımızın hangi cümlesinden rahatsız, çıkıp milletin önünde açıklasın" diye konuştu. https://tele1.com.tr/ittifakta-derin-catlak-bahceli-andimiz-kararina-sert-cikti-346767/ Kılıdçaroğlu "Türkiye ekonomik buhrandan nasıl çıkar" sorusunu madde madde yanıtlayarak, iktidara geldiklerinde atacakları adımdan madde madde bahsetti. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle: Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Türkiye'ye huzuru bereketi getirmek mümkündür ama bunun tek yolu vardır Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olmasıdır Biz devletin bütçesinden malı götürme talibi değiliz, biz vatandaşın sorunlarını çözmeye talibiz.

"SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HAKLARI TESLİM EDİLMEDİ"

Sağlık çalışanlarının bütün hakları teslim edilmedi, talepleri göz ardı edildi. Bir kişinin hayatını kurtarmak için hayatını feda eden kişiye sağlık çalışanı denir. Biz onlara minnet borçluyuz, onların en büyük zevki tedavi ettikleri hastanın yürüyerek hastaneden çıkması... 387 çalışanımız pandemi döneminde hayatını kaybetti. Onlar içinde bulunduğumuz dönemin bir meslek hastalığı sayılmasını istediler ama iktidar bu görevi yerine getirmedi. Parlamento hazır buna ama iktidar tarafından kanun teklifi gelmediği için geçemiyor. Bizim bu konuda verdiğimiz mücadele sayımızın yetersizliği nedeniyle gerçekleşmedi. İlk seçimde iktidar olacağız Allah'ın izniyle, o zaman gerçekleştireceğiz.

CHP'Lİ BELEDİYEYE HACİZ

Aramızda Bozkurt Belediye Başkanımız var, geçen günlerde gazetelere çıktı. Koltuğu, masası, sandelyesi haczedildi. Olay daha önceden kendisi belediye başkanı olmadan önce AK Partili bir kardeşimizin belediye başkanlığı yaptığı dönemde bir kaza oluyor, bir kişi kolunu kaybediyor. Davalar açıyor ve kazanıyor. 600 bin lira tazminata mahkum ediliyor. 600 bini birden ödeyemem, taksite başlayalım 100 bin lira peşin vereyim diyor. Sözleşme imzalanıyor. AK Partili avukat devreye giriyor, tamamını ödeyeceksin diyor, o zaman haciz uygulayacağız diyorlar. Bu belediye başkanımız, masayı sandalyeyi alırsınız ama duvardaki Atatürk posterini bizden alamazsınız diyorlar ve vermiyor. Gerçekten çok çalışkan bir hanımefendi. 6 şiddetinde deprem oldu, benzer bir ilçede 5,5 şiddetinde deprem oldu, orada bir AK Partili belediye başkanı var. AK Partili belediye başkanına bin 400 lira devlet desteği sağlanıyor. CHP'li belediye başkanına 500 lira destek sağlanıyor. Bozkurt ilçesinde yapılan depremden sonra Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımızın desteğiyle konutlar yapıldı. Ve bu belediye başkanımıza haciz geliyor.

DANIŞTAY'IN ANDIMIZ KARARI

Danıştay bir karar verdi ortalık karıştı. Olay neydi? Andımızdı. 2013'te Erdoğan bölücü terör örgütüyle masaya oturdu, onların şartı 'Andımızı kaldıracaksınız'dı. Milli eğitim Bakanlığı da yönetmeliği değiştirdi ve kaldırdı. Türk Eğitim Sen, Danıştay'a dava açıp yönetmeliğin iptalini istedi. Danıştay da yapılan değişikliği onaylamıyoruz dedi, dolayısıyla değişikliği iptal etti, Andımız'ın okunması gerekiyordu. Bunun üzerine bana soruldu ne diyorsun diye. Yaptığım açıklama, 'Türkiye ırk temeline dayalı bir devlet değildir, bir siyasi bilinç devletidir. Bu bizim parti programımızda yer alan bir cümledir. Eskiden beri okunuyor Andımız, oturdular çözüm sürecinde bunu kaldıracağız dediler. Erdoğan'ın Danıştay hakimlerini aşağılayarak, azarlayarak meydan okuması insanın ağrına gidiyor. Danıştay üyelerinin buna tepki göstermesi gerekiyor. Ama hakim çıkıp konuşamaz, kararlarıyla konuşur. Danıştay'ın kararı yerinde bir karardır, o karara uyulması, Andımız'ın okunması lazım.' Ama şunu söylüyorum: 'Danıştay Genel Kurulu'nda Erdoğan'ın istediği karar çıkacaktır, bunu bir kenara yazın' diyorum 2018'de. 2 yıl geçti, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu bir karar aldı, 4 hakim tayin edildi. Andımızın okunması yasaklanmalıdır denildi ve karar verildi.

BAHÇELİ'YE ANDIMIZ ÇAĞRISI

Andımız konusu, doğruluğu sevgiyi saygıyı, birlikteliği çocuklara anlatıyor. Ben Erdoğan'a 'Andımızın hangi cümlesinden rahatsızsın, çık millete anlat' demiştim kaldırıldığı zaman. Bunu söyledim 2013'te. Geldik 2021'e hala bu soruya cevap alamadım. Şimdi ben vatanını milletini seven, AK Parti'ye oy veren bütün kardeşlerime ve Bahçeli'ye seslenmek istiyorum. Erdoğan Andımızın hangi cümlesinden rahatsız, çıkıp milletin önünde açıklasın. Açıklayabilir mi? Açıklayamaz. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 2 yıl bekledi, Erdoğan'ın talimatıyla 4 hakim geldi ve Andımızı kaldırdı. Ben bunu 2018'de tahmin ettim. Kamuda uzun yıllar hocalık yapan Bahçeli'nin de tahmin etmesi lazım. Andımızı Cumhur İttifakı kaldırdı. Eğer Sayın Bahçeli, Erdoğan'ı değil Danıştay'ı muhatap alıyorsa, muhatap aldığı yer yanlıştır. Danıştay'a hakimi tayin eden Erdoğan, oradaki kumpası ayaralayan Erdoğan. Sen kalkmışsın Danıştay'ı suçluyorsun. Muhatap alacaksan Erdoğan'ı muhatap alacaksın. Andımız'ın okunmasını istiyorsan, bizim gibi, yapacağın basit bir şey var. Açarsın Erdoğan'a telefon, bu ant okunmadan kusura bakma bir daha bir araya gelemeyiz, ben ülkemi bayrağımı seviyorum, Andımız'ın okunmasını istiyorum' dersin. Yapar mı? Göreceğiz.

TÜRKİYE EKONOMİK BUHRANDAN NASIL ÇIKAR?

Ekonomide bir buhranın olduğunu hepimiz biliyoruz. 10 milyonu aşkın işsiz var. Pazar artıklarından beslenen binlerce kişi var. Siftah yapmayan esnafımız, ektiği ürünü satamayan çiftçimiz var. 2020'de bir buhranın içinde düştük. 18 Mayıs 2020'de, yani 2 yıl sonra, ekonomik buhrandan nasıl çıkarız diye 16 maddelik bir basın açıklaması yaptı, kimseyi suçlamadı. Herhangi bir yorum da yok, olay devam etti. 12 Mart 2021'de Erdoğan ekonomi reformları tanıtım toplantısı yaptı. Herkes bekliyor ekonomide hangi reformları yapacak ki biz ekonomik buhrandan çıkmış olalım. Dağ fare doğurdu, beklenen hiçbir şey olmadı. Yapamayacaklarını biliyordum. 2002'den bu yana 16'sı istihdamda teşvik olmak üzere 23 reform paketi açıkladılar. Açıklanan her paketten sonra işsizlik arttı, döviz tutunamadı, işsizlik, istihdam düştü. Ekonomik buhran ortaya çıktı. Bunları yapamazlar, Türkiye'nin sorununu bunlar çözemezler. Bunların Türkiye'nin sorunlarını çözme kapasitesi yok, bunlar kontrolü kaybetmiş vaziyette. Eski kalkınma planlarından cümleleri kopyalamışlar, biz ekonomi böyle düzelteceğiz diyorlar, öyle düzelmez ekonomi. Ama vatandaş bize sorabilir, 'Kılıçdaroğlu, neleri düşünüyorsun, Türkiye ekonomik buhrandan nasıl çıkar' diye. Şimdi bunu anlatacağım: 1. İktidar olduğumuzda kamuda israfa derhal son vereceğiz. Bütün bakanlıklar ve kamu kuruluşları kendi binalarında oturacak. Yandaş için mi kira veriyorlar? Araba saltanatına son vereceğiz. Fakir fukaranın açlıktan nefesi kokuyor bunların altında lüks araba var. Döviz garantili işler ivedilikle Türk lirasına çevirelecek. Yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gideceğiz. Bütün kamu ihalelerini canlı yayınlayacağız. Bizim belediyelerin yaptığı gibi. 100 liralık işi 1000 liraya yaptırmayacağız.İsrafın ve yolsuzluğun kaynağı olan kamu ihale kanunu değiştireceğiz. Vatandaşı iliğine kadar sömüren Özelleştirme Kurumlarını kapatacağız. Kamulaştıracağız. 600 milletvekili var. 450 neyine yetmiyor. 600'ün yarısı el kaldırıp indirmekle meşgul. El kaldırıp indiren adamlara fakir fukaranın parasından ödemeyeceğiz. Saray'da şatafata son vereceğiz. Devleti yöneten örnek olacak topluma. 50 bin avroluk çantayla gezerseniz devlete güvenmezsiniz. Devlet de size güvenmez. 2. Herkesin can ve mal güvenliğini sağlayacağız. Yargının bağımsızlığını sağlayacağız. Bir partinin genel başkanı mahkemeye hakim tayin edemeyecek. Andımız'da gördük ne olduğunu. Devleti yönetenler mahkeme kararı olmadan suçlu ilan edemeyecek. Demokrasiyi getireceğiz. Seçimle gelen seçimle örnek olacak. Tüm Müslüman ülkelere ve mazlum ülkelere örnek olacağız. Benzerini biz de yapacağız diyecekler. Can ve mal güvenliğinin olduğu yere yabancı sermaye gelir. Yatırım yapmak için değil vurgun için geliyorlar. 3. Devlet yönetiminde liyakat olur. Devletin kadrolarına eş, dost, partili, akraba atanmayacak. Bu rezaletlere son vereceğiz. Rüşvet alandan büyükeçi olmaz. Hırsız Türk bayrağı taşıyor. Hiç mi onur yok sizde? 4. Kuruluş kanununa göre bağımsız kurumlar var. Bu kurumlara müdahale olmayacak. Fiyat istikrarına kilitlenecekler. 5. Devleti yönetenlerin iç borçlanmada işledikleri ilk günah bizim yönetimimizde olmayacak. Kendi vatandaşınızdan Türk lirasıyla borçlanırsanız bunun adı iktisatta ilk günahtır. 6. Bir Anayasal kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey'e işlev kazandıracağız. Rahmetli Ecevit'în bu ülkeye getirdiği en önemli kurumlardan bir tanesi. Ekonomi Koordinasyon Kurulu kuracağız diyorlar. Varolan kurumu bir daha kuruyorlar. 7. Bütçe disiplinini tam sağlayacağız. Ne demek bütçe dışında fon. Bir ayıptan Türkiye'yi kurturacağız. Duyunu Umumiyeyi çağrıştıran Borçlar Genel Müdürlüğü'nü kapatacağız. İnsan utanır ya. Devlet o kadar borç aldı ki yönetemiyor. Osmanlı'nın son dönemindeki Duyunu Umumiye gibi. 8. TBMM'de kesin hesap komisyonu kuracağız. Geçen yılın bütçesinin hesaplarını muhalefet partisine vereceğiz. Komisyon başkanlığı ana muhalefette olacak. 5 kuruşun hesabını vermekten onur duyacağız. 9. Ulusal Vergi Konseyi kuracağız. Vergiyi en çok asgari ücretliler ödüyor. Bu ayıptan da Türkiye'yi kurtaracağız. Asıl vergiyi ödemesi gerekenler faiz baronları. 10. TBMM adına denetim yapan bir kurum var. Vatandaşın ödediği bütün vergileri Sayıştay denetler. Sayıştay'ın evrensel ölçülerde denetim yapması lazım. Sayıştay'ın mali raporu TBMM'ye gelmeden bütçenin görüşülmemesi lazım. Ve Sayıştay, Türkiye'nin en büyük kurumlarını bünyesinde toplayan Türkiye Varlık Fonu'nu denetleyemiyor. Yani TBMM bu kadar büyük bir potansiyeli denetleyemiyor. Tamamını bütçenin içine alacağız. Sayıştay'ın da evrensel ölçütlerde denetim yapmasını sağlayacağız. 11. Kaynakların en verimli ve güzel kullanılmasını sağlamak amacıyla mutlaka bir Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız. Bunlar kalktılar Devlet Planlama Teşkilatı'nı kapattılar. Ordaki insanların tamamını da sağa sola sürdüler. En yetişmiş beyinler. Stratejik Planlama Teşkilatı'nı kesinlikle kuracağız. En nitelikli insanları oraya alacağız. Varolan kaynaklar en verimli ve en çok kalkınmamıza hizmet edecek alanlarda kullanılacaktır. 12. Türkiye siyasetini kirlilikten arındıracağız. İhale takipçisi milletvekili olmaz. Milletvekilinin temiz ve ahlaklı olması lazım. Bir merkezden talimat almaması lazım. Siyasi ahlak yasasını mutlaka ama mutlaka çıkaracağız. Siyaset ahlaklı insanların alanı olacak. Siyasetçi yalan söylemeyecek milletine. Doğru neyse onu ifade edecek. Erdoğan, 12 Şubat 2021'de açıklama yapıyor. "Milli Eğitim Bakanlığı 2 milyonu aşkın tablet dağıttı" diyor. İnanacaksınız tabii, koskoca Cumhurbaşkanlığı makamında oturuyor, devletin bütün bilgileri ona geliyor. 2 milyondan fazla tablet dağıtılmışsa bunun doğru olması lazım. Bizim arkadaşımız Ömer Fethi Gürer, bir önerge vermiş. "Kaç tablet dağıttınız?" diye sormuş. 15 Ocak 2021'de cevabı gelmiş; "359 bin 120 tablet dağıttık." Arada 1 milyon 600 bin fark var. Devletin en tepesindeki adam kendi halkına yalan söyler mi? 13. İzlenen kavgacı ve İhvan politikasını tamamen değiştireceğiz. Kavga etmediğimiz kimse kalmadı. Esnaf, sanayici, kamyoncu, ihracatçı, ithalatçı zarar görüyor. Mısır'la niye kavga ettin? Mısır'ın içişlerine karışmak senin neyine? Onlar İhvan'ı terör örgütü ilan etmiş. Sen baş tacı ediyorsun. Şimdi yalvarıyorsun. Devletler Saray'dan yönetilmez. Akılla bilgiyle yönetilir. Kin ve nefretle yönetilmez. Dış politika ülkelerin çıkarlarıyla inşaa edilmez. Dün söylediğini bugün geri alıyorsan devleti yönetemiyorsun demektir.