Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Rabia Naz Vatan'ın ölümüne ilişkin polislerin ve savcıların olayı kapatmak istediğini belirterek, "Ankara’da bir güç adaletin önünü tıkamaya çalışıyor. Polisler, savcı olayları kapatmak istiyor. Buradan bütün yargı camiasına sesleniyorum: Sizin göreviniz delilleri karartmak değil delilleri ortaya çıkarmak" dedi.

Son günlerde gazetecilere yönelik artan saldırılara tepki gösteren CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Eğer haber yaptı diye bir gazeteciye şiddet uyguluyorsanız, şiddet uyguladıktan sonra bu gazeteciler 'korkarlar, yazamazlar' diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Hiçbir namuslu gazeteci dayak yedi diye bir adım geri atmaz" ifadelerini kullandı. "Saldırganların ceza alması için bu gazetecilerin öldürülmesi mi gerekiyor? İstediğimiz tek şey adalet" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Gazetecilik bir kamu görevidir. Gazeteci doğru bildiğini araştırır, yoklar, sonra yazar. Antalya, Adana, Ankara'da gazeteciler saldırıya uğradı. Saldırganlar yakalandı, serbest bırakıldı. Eğer bir gazeteciye haber yaptı diye şiddet uygularsınız ve sanıkları serbest bırakıp, gazetecileri korkutacağınızı sanarsanız yanılırsınız. Bir tweet attı diye 6 ay içeride kalan var. Gazeteci yazdı diye saldırıya uğrayacak, saldırganlar yakalanıp serbest bırakılacak. Eline bari sertifika verin, ‘adam dövmekte ustadır’ diye."

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Ekrem İmamoğlu’nun uğradığı haksızlığı İstanbullu kardeşlerimiz giderecek. Milletvekili arkadaşlarımız Ekrem İmamoğlu’na destek vermek için İstanbul’da. Seçimle gelen herkese saygı duymamız gerekir hangi partiden olursa olsun. Gazetecilik bir kamu görevidir. O görev yaptığı zaman adı yolsuzluğa bulaşmış insanlar bundan rahatsız olabilirler ama gazeteci görevini yapmak zorundadır. Sayın Demirağ’a saldırıya uğradı, saldıranlar serbest bırakıldı. Eğer haber yaptı diye bir gazeteciye şiddet uyguluyorsanız, şiddet uygulandıktan sonra bu gazeteciler artık yazamazlar, korkarlar diyorsanız sakın öyle düşünmeyin. Hiçbir namuslu gazeteci dayak yedi diye bir adım geriye atmaz. Saldırganların hapse girmesi için gazetecilerimizin öldürülmesi mi gerekiyor? Bir tweet attı diye 6 ay içeride kalan var. Gazeteci yazdı diye saldırıya uğrayacak, saldırganlar yakalanıp serbest bırakılacak. Eline bari sertifika verin, “Adam dövmekte ustadır” diye. Biz sadece adalet istiyoruz. Gazeteci yazdı diye saldırıya uğrayacak. saldıracaksınız döveceksiniz serbest kalacaksınız en çok zarar gören adalet kavramı olacak. Adalet bir kutup yıldızı gibidir. Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gideremez. Rabia Naz 11 yaşında, hayat dolu bir kız. Öldürülmeden önce dondurmacıya gidiyor annesinin çalıştığı eczaneye gidiyor. Haber geliyor bir ayak tamamen kırık, deri tutuyor. Hastaneye kaldırılıyor, ne oldu intihar etti. Baba benim kızım niye intihar etsin diyor ve baba araştırıyor. Olayın doblo marka siyah bir aracın çarpması ile olduğu öne sürülüyor, oradan alınıyor metruk bir eve götürülüyor sonra sırtüstü bir yere bırakılıyor. Savcı yasak getiriyor. Gazeteci Metin Cihan araştırmaya başlıyor. Ambulansta video kaydı vardı polis sildirdi diyor ambulans şoförü. Nerede intihar etti. polisler olay yerinde inceleme yapalım diyorlar. 70 kilo ağırlığında iki çuvalı atıyorlar, çuval önce terasa sonra sokağa düşüyor. Bütün bu gerçeklerin bilinmesine rağmen olay kapatılmak isteniyor. Ankara’da bir güç adaletin önünü tıkamaya çalışıyor. Polisler, savcı olayları kapatmak istiyor. Buradan bütün yargı camiasına sesleniyorum: Sizin göreviniz delilleri karartmak değil delilleri ortaya çıkarmak. Bir çocuğun göz göre göre öldürülmesine tanıklık etmek değildir, bunu yapanları adalete teslim etmektir. Rabia Naz’ın ne günahı vardı? Yargının görevi de Ankara'dan gelen telefonlarla olayları kapatmak değil, adaleti teslim etmektir. Sonra babaya akli dengesi yerinde değildir dediler. İnsaf…

AKP’LİLERE SESLENDİ

AKP’li kardeşlerime seslenmek istiyorum. Madem ki beraber yaşıyoruz, görüşlerimiz farklı olabilir ama hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bir cumhurbaşkanı neden tarafsız olmalı? Çünkü cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Bu topraklarda yaşayan herkesin temsilcisidir. Devlet bütün vatandaşlarına hizmet eder. Her vatandaş kanunlar önünde eşittir. AK Parti’li kardeşlerim dikkatle dinlesinler. Cumhurbaşkanlığı yemininin son cümlesini okuyorum: “…üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim” Bu yemin. Namus ve şeref kavramının ne kadar önemli olduğunu anlattım. Bir Cumhurbaşkanı neden tarafsız olmalı? Çünkü devletin sigortasıdır. Devletin başı ise bir partinin başı olamaz. Devlet bütün vatandaşlarına hizmet eder. AKP’li kardeşlerim bunu unutmasınlar. Bir cumhurbaşkanı günün 24 saati belediye başkanlığı seçimlerine müdahale eder mi? Bir tarafta partilerin belediye başkan adayları var bir tarafta Erdoğan’ın fotoğrafı var. Bu normal bir şey mi? Bir cumhurbaşkanı devleti mi yönetecek yoksa belediyeyi mi? Vicdan sahibi herkese bu soruyu soruyorum.

İBB’DEKİ RAKAMLARI AÇIKLADI

Sayıştay raporlarına göre İBB’de 643 yönetici var, makam aracı sayısı ise 1717. Açlıktan ölen Kübra bebeği onlar unuttular ben unutmadım. AKP’li kardeşim bunu sorgulamak zorundadır. Yazlık sarayı var, kışlık sarayı var, uçan sarayı var. Bir yere giderken bir orduyla gidiyor. Ne oluyor savaşa mı gidiyoruz? Nedir bu lüks? Siz bunu doğru buluyor musunuz AKP’li kardeşlerim? Buna “itibar” diyorlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde israf itibar değildir. Hele milyonlarca işsizin olduğu bir ülkede. İsraf helal midir haram mıdır vicdanınıza sorun. Gün adalet günü, vicdan günü… Bizim paramızı bizim adımıza kullanıyorlar. Kibir iyidir diyorsan git oyunu ver kardeşim. Kibirli insan halka hizmet edemez diyorsan oturup düşüneceksin kardeşim. 2002’de geldi Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurdu. Eyvallah. Komisyonun üyesiydim. Komisyonun başında AK Parti’li Azmi Ateş vardı. Düzgün bir adam. Azmi Ateş bir daha milletvekili olamadı. Niye olamadı? 3 Y… Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk var dediler mücadele edeceğiz. Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk bitti mi? Ne oldu? 3 bakanın yolsuzluk dosyası Yüce Divan’a gönderilmedi. Hani kul hakkı yemek en büyük günahtı? Devleti soyanları Yüce Divan’a göndermemek ne demektir?

İNTİHAR EDEN YOKTU KENDİSİNİ YAKAN YOKTU

AKP’li kardeşim memlekette yoksulluk bitti mi? 17 yıldır yönetiyorlar. 2002’de bir esnaf başbakanlığın önünde yazar kasa attı, intihar eden yoktu kendisini yakan yoktu. 17 yılın sonunda vatandaş borç batağında. Devletin resmi rakamı; Tüketici kredisi ya da kredi kartı borcu 518 milyar TL. Milyonlarca vatandaş borç batağında, niye icra dairelerinin sayısını arttırıyorlar? Millet borç batağında diye. Devlet de borç batağında. İç borç: 653 milyar TL. Dış borç: 557 milyar TL. Bu para nereye gitti? Sen sormayacak mısın? Aklını kullanmayacak mısın? Bu parayı nereye harcadınız diye sormayacak mısın kardeşim? Bankalarda vatandaşın mevduatının yarısı döviz. Bu ne demektir? Vatandaş devlete güvenmiyor demektir. Dış güçler mi dedi sana faiz lobisine koskoca Türkiye’yi teslim et diye? 1 milyon 376 bin kişi işsiz kaldı son 1 yılda. Açlık sınırının altında asgari ücret mi olur. 8 milyon 500 bin kişi asgari ücret ya da onun altında ücret alıyor. 16 milyon hane açlık sınırının altında gelir elde ediyor. “Herkes iş bulacak diye bir şey yok” diyor. Herkesi aşağılıyor, herkese tepeden bakıyor. Vatandaşı bir dinle, neden iş arıyor vatandaş? Kibir abidesi…”