CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, " Dolar sabit kalsın düşmesin diye 128 milyar dolar sattılar. Merkez Bankası'nın kasasından. Sordum bu 128 milyar doları kime verdiniz? İşçiler, memurlar satın almadı. Kim aldı bu 128 milyar doları? Ben cevabını bilmiyorum. Meclisteki 600 milletvekili de bilmiyor. Sizler zaten hiç bilmiyorsunuz. Dolayısıyla hepimize düşen bir görev var, düşünmek. Yeni bir siyaset anlayışını bu ülkeye getirmek zorundayız" dedi.
Kılıçdaroğlu Sefaköy Kültür Merkezi’nde düzenlenen 3. Bölge Apartman Görevlileri Buluşması’na katıldı. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada iktidarın apartman görevlilerin sorunlarına kayıtsız kaldığını söyledi. Bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini, hiçbir insanın çöp konteynırlarından yiyecek toplamasını, hiçbir kadının pazar artıklarından bir şeyler toplayıp çocuklarına götürmesini istemediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devleti yönetenler acaba bir apartman görevlisinin evine gidip bir çay içti mi? Devletin Hazine Bakanı Maliye Bakanı gitti mi? Nasıl yaşıyor bu insanlar. Bu insanların güneş, ağaç, kuş görmeye hakkı yok mu? Hakları var. O zaman neden bu haklarını teslim etmiyoruz. Ben garibin gurebanın sözcüsüyüm. Kim adaletten yana haktan ve hukuktan yana bir eşitsizlikle karşılaşıyorsa bana haber vermesi yeterlidir. Bunun mücadelesini yapacağım. Bu mücadeleyi yapmadığımız zaman siyasetçi olarak görevimizi yapmamış olurum. Eğer ben gözlerime bant çekip sadece tepedekileri görür aşağı milyonları görmezsem, onların yoksulluğunu görmezsem ben de siyasetçi olarak görevimi yapmamış olurum. Londra’daki tefecilerin sorunlarını bilirler, beylerin paşaların sorunlarını bilirler sizin sorunlarınızı bilmezler. Bir maaş alması yetmez 5 ayrı yerden maaş alırlar, onların sorunlarını bilirler, sizin sorunlarınızı bilmezler” dedi.
“HER YERDE SÖZCÜNÜZ OLACAĞIM”
1 milyon apartman görevlisi olduğuna dikkat çeken Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Apartman görevlileri, sorununuz var mı? Elbette var. Örgütlenin. Bakın sayınıza Türkiye genelinde en az bir milyon kişisiniz. Bir milyon kişi bir araya gelip ses çıkardığınızda Türkiye’yi sallarsınız. Bir araya gelin. Dernek kurun, örgütlenin. Temsilcilerinizi seçin. Her yerde sözcünüz olacağım. Gerekirse sizin sözcünüzü Türkiye Büyük Millet Meclisinde grupta kürsüye çıkaracağım. Herkes dinlesin. Sorunu yaşayan sizsiniz. Ben sizin çocuklarınızın da iyi beslenmesini isterim. İyi okullara gitmesini isterim. Hiçbir eğitim sorunuyla karşılaşmamalarını isterim. Okuyacaklar büyüyecekler bu ülkeye hizmet edecekler. Hiçbir ayrım yapmamak zorundayız. Ayrım yaptığımız zaman toplumu ayrıştırırız. “
"APARTMANI YIKILAN APARTMAN GÖREVLİLERİNE İŞ BULDUK"
Kılıçdaroğlu, İzmir depreminde çalıştıkları apartmanları yıkılan apartman görevlilerine iş bulduklarını açıklayarak şöyle dedi:
“İzmir’de bir deprem yaşadık. Gittim İzmir’e. İzmir’de kimlerle toplantı yaptım çoğunuzun haberi yoktur. İlk toplantıyı apartman görevlileriyle yaptım. Kardeşim evleri yıkıldı. Bu insanların gidecek yeri yok. Herkes taşınmış bir yere. Bu insanların evleri yok. İşlerinden de oldular. Evi yıkılan, apartmanı yıkılıp işsiz kalan bütün apartman görevlilerine iş bulduk. Belediye başkanlarını huzurunda yaptım toplantıyı. 'Bu insanlara iş bulacaksınız. Evsiz barksız kalan kişiler onlar. Bir şekilde bu insanlar geçinecek?' dedim."
"BİR TELEFON KADAR YAKINIM SİZE"
Apartman görevlilerinin yasal haklarını kullanamadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, sorunları aşmanın yolunun ise birlik olmaktan geçtiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“İzin hakkınızı yeteri kadar kullanabiliyor musunuz? Kıdem tazminatı hakkınızı alabiliyor musunuz? Pek çok hakkınız var. Yasalar bu hakkı vermiş size. Ama bu hakları alma ya da tanıma konusunda sorun var. Bu sorunu aşmanın yolu birlik olmaktır, ortak ses çıkarmaktır. Apartman yöneticisiyle gerekirse siz değil sizi temsil eden sendika veya derneğin başkanı konuşmalı. Burada böyle bir haksızlık yapıyor denmeli. Önemli olan kavga yaratmak değil, önemli olan sorunun çözülmesine katkıda bulunmaktır. Biz her zaman yanınızdayız. Hiç endişeniz olmasın. Bir telefon kadar yakınım size. Beni ararsınız, büyükşehir belediye başkanımızı ararsınız. Benim ilkem şu. Bu ülkede herkesin huzur içinde yaşadığı güzel bir Türkiye’yi inşa etmek. Bir apartmanda bir tane huzursuz insan varsa herkes huzursuzdur. Bunu en iyi siz bilirsiniz. Huzuru kendi ülkemizde kendi apartmanımızda sağlamak zorundayız.”
“BİR SİYASİ İKTİDARIN BAŞARISI YARATTIĞI İSTİHDAMA BAĞLIDIR”
Türkiye’de yaşanan işsizlik sorununa dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Neden istihdam yaratılmıyor? Neden bizim bütün vergilerimiz Londra’daki bir avuç tefeciye gidiyor?” diye sorrdu. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bir siyasi iktidarın başarısı neye bağlıdır. Yarattığı istihdama bağlıdır. Almanya’da arıyorsunuz çalışacak adam yok. Dışardan işsiz ithal ediyorlar. Bizim gençliğimiz diyor ki, Türkiye’de iş yok, yurt dışına gideceğiz. Niye Türkiye’de iş yok? Neden istihdam yaratılmıyor? Neden bizim bütün vergilerimiz Londra’daki bir avuç tefeciye gidiyor? Neden milyarlarca doları oraya ödüyoruz biz? Milyarlarca doları bir avuç kişiye öderken, bu parayı kim ödüyor? Hep beraber ödüyoruz sizler de ödüyorsunuz. En ağır yükü bu ülkenin vatandaşı ödüyor. Vergiyi niye veririz? Devlet yatırım yapsın diye değil mi? Herhalde tefecilere faiz ödesin diye değil. Dolar sabit kalsın düşmesin diye 128 milyar dolar sattılar. Merkez Bankası'nın kasasından. Sordum bu 128 milyar doları kime verdiniz? İşçiler, memurlar satın almadı. Kim aldı bu 128 milyar doları? Ben cevabını bilmiyorum. Meclisteki 600 milletvekili de bilmiyor. Sizler zaten hiç bilmiyorsunuz. Dolayısıyla hepimize düşen bir görev var, düşünmek. Yeni bir siyaset anlayışını bu ülkeye getirmek zorundayız.
Hepinize saygı duyuyorum. Neden biliyor musunuz alın teri döküyorsunuz. Aldığınız her kuruş ananınızın ak sütü kadar helaldir çünkü. Evinizi su basıyor, nemli ama koşullarda bile bir sakinin gidip ihtiyacını karşılayabiliyorsunuz. Onlar da size minnet borçlu. Öyle olmak zorunda. Karşılıklı anlayış içinde sorunlarımızı çözmek zorundayız. Unutmayın Ankara’da bir kardeşiniz var. Bizden birisi. Bizi bilen birisi. Bizi savunan birisi. Bizim sorunlarımızı dile getiren birisi. Siz bunu söylediğiniz zaman ben bundan büyük bir gurur duyacağım. Evet bütün apartman görevlileri benim kardeşim ve ben de onların sözcüsü olmaktan onur duyuyorum.”