Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un suikast sonucu öldürülmesine ilişkin soruşturma tamamlanarak hazırlanan iddianame mahkemeye gönderildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Adem Akıncı tarafından hazırlanan 609 sayfalık iddianamede, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de bulunduğu 28 şüpheli yer aldı. İddianamede Gülen'in yanı sıra, Abdulsamet Kekeç, Ahmet Kılınçarslan, Ayşe Söğüt, Bilal Dereli, Burak Yusmak, Cemal Karaata, Cengiz Özkan, Doğukan Söylemez, Emrullah Uslu, Hamza Sevinç, Hasan Tunç, Hayreddin Aydınbaş, Hüseyin Kötüce, Kaan Bülbül, Kadir Şamlı, Murat Tokay, Mustafa Timur Özkan, Oğuzhan Öztürk, Ramazan Yücel, Salih Yılmaz, Sefa Kurnaz, Sercan Başar, Şahin Söğüt, Şerif Ali Tekalan, Temel Alsancak, Ufuk Gül ve Vehbi Kürşad Akalın şüpheli olarak gösterildi. Şüpheliler hakkında "anayasal düzeni ihlal", "silahlı terör örgütüne üye olma", "terör amaçlı tasarlayarak öldürme", "terör amaçlı kasten öldürmeye teşebbüs" ve "terör amaçlı korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve çeşitli hapis cezaları istendi. İddianamede Karlov'un eşi Marina Mihaylovna Karlova ile saldırıda yaralanan Anıl Değer, Leyla Gündoğan ve Anastas Zimrikaki de müşteki olarak yer aldı. İddianamede Karlov suikastının arkasında, 15 Temmuz darbe girişiminin faili ve aynı zamanda bir casusluk ve istihbarat örgütü olan FETÖ'nün bulunduğu, suikastın, "Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilere yönelik provokasyon türünde bir eylem" olduğu kaydedildi. İddianame, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.

İddianemeye göre FETÖ Karlov'a 6 ay önce de suikast planladı

İddianamede, Karlov cinayetinin Rusya ile Türkiye'yi karşı karşıya getirmek için FETÖ tarafından işlendiği vurgulandı. İddianamede, örgütün cinayetten yaklaşık 6 ay önce de suikast planladığı ifade edildi. İddianameye göre, AKP Genel Merkezi'nce 27 Haziran 2016'da düzenlenen 9. Geleneksel Büyükelçiler İftar Programı'nın davetlileri arasında dönemin Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un da bulunması üzerine, FETÖ'den suikast talimatı alan tetikçi Altıntaş, programın düzenleneceği mekana yine koruma polisi olarak sızacaktı. Altıntaş'ın şüphe çekmemek için programda Başbakanlık personelinin taktığı yaka rozetini kullanacağı ancak Karlov'un o gün yurt dışında bulunması nedeniyle suikast girişiminin başarısız olduğu belirtildi. İddianamede buna ilişkin şunlar kaydedildi: "Terörist Mevlüt Mert Altıntaş'ın belirtilen süreçte Başbakanlık rozeti ile ilgili olarak arama yapmış olduğu hususu da nazara alındığında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından terörist Mevlüt Mert Altıntaş'a, Büyükelçi Andrey Karlov'un katılacağı 27 Haziran 2016 tarihindeki AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen 9. Geleneksel Büyükelçiler İftar Programı'nda Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Sayın Andrey Karlov'a tıpkı 19 Aralık 2016'da gerçekleştirdiği eylem gibi olay yerine koruma polisi kılıfı altında girerek eylem gerçekleştirmesi hususunda talimat verildiği, 27 Haziran 2016 tarihindeki iftar programında Büyükelçiye silahlı saldırıda bulunulmasının planlandığı, ancak Sayın Büyükelçinin yurt dışında bulunması ve belirtilen etkinliğe katılmaması nedeniyle terörist Mevlüt Mert Altıntaş'ın, arkasındaki FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün ve bu örgütü kullanan dış güçlerin gerçekleştirmeyi planladıkları saldırıyı gerçekleştiremedikleri kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda FETÖ/PDY terör örgütü ve arkasındaki dış güçlerin 15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsü öncesinde Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a yönelik silahlı saldırıda bulunmak suretiyle her iki ülke arasındaki ikili ilişkileri kopararak, her iki ülkeyi olası bir sıcak çatışma durumuna getirmeyi, 15 Temmuz 2016 öncesinde ülkemizde suikast gerçekleştirmek suretiyle bir kaos ortamı oluşturmayı planladıkları anlaşılmıştır."

Altıntaş'ın 17-25 Aralık'tan sonra FETÖ ile irtibatı kalmadı

İddianamede, şüpheliler ile tanıkların beyanlarına yer verildi. Dosyanın şüphelilerinden Sercan Başar, soruşturmayı yürüten savcı Akıncı'ya verdiği ifadede, 17-25 Aralık sürecinden önce İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksek Okulu'nda sınıf arkadaşı Kaan Bülbül'ün davetiyle örgütün sohbet toplantılarına birkaç defa katıldığını söyledi. Saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş'ın da bu toplantılara geldiğini belirten Başar, 17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ/PDY irtibatının kalmadığını, bu nedenle Altıntaş'ın toplantılara devam edip etmediğini bilmediğini öne sürdü. Şüphelilerden Kaan Bülbül de 2012'de polis okuluna başladığını, kendisiyle Hamza kod isimli Burak Yusmak'ın irtibat kurduğunu, zaman zaman bu kişinin evine giderek sohbetlere katıldığını bildirdi. Sohbet toplantılarında genellikle dini konuların konuşulduğunu belirten Bülbül, "Evde Fetullah Gülen'e ait kitap ve videolar bulunuyordu. Bazen Gülen'e ait videolar izleniyordu. Eve gittiğim zamanlarda Mevlüt Mert Altıntaş, Sercan Başar, Ufuk Gül, Kadir Şamlı, Doğukan Söylemez, Cüneyt Saatçi isimli şahısları da gördüm. Sercan, Ufuk ve Mevlüt 17-25 Aralık sonrasında da söz konusu eve gelip gitti. Mevlüt Mert Altıntaş, Hamza ile evde Fetullah Gülen'e ait videoları izliyordu. İçine kapanık, konuşmayan birisiydi. Okulda sürekli Sercan ile geziyordu" dedi. Altıntaş'ı fotoğraflarından da teşhis eden Bülbül, "Göstermiş olduğunuz fotoğraftaki şahıs Mevlüt Mert Altıntaş isimli aynı sınıfta okuduğum polis okulu öğrencisidir. FETÖ evlerine gittiğini bildiğim şahıstır. Sercan Başar'ın en yakın arkadaşıydı. Bu şahıs, 17-25 Aralık 2013 olaylarından sonra zaman zaman da olsa FETÖ evlerine giden kişidir" şeklinde beyanda bulundu. Şüphelilerden Doğukan Söylemez de 12 Ocak 2017'de yaptığı fotoğraf teşhisinde, Altıntaş'ın FETÖ/PDY toplantılarına katıldığını söyledi. Dosyanın şüphelilerinden Kadir Şamlı, Altıntaş ile polis okulunda aynı sınıfta eğitim gördüğünü, okulda Hamza kod adlı Burak Yusmak'ın abiliğini yaptığı FETÖ/PDY evine gittiğini, saldırganı da söz konusu evde gördüğünü beyan etti. Şüphelilerden Ufuk Gül de Altıntaş ile polis okulunda aynı sınıfta bulunduğunu, Burak Kusmak'ın abiliğini yaptığı FETÖ/PDY evine gittiğini, Mevlüt Mert Altıntaş'ı evde zaman zaman gördüğünü bildirdi. Saldırganın, dindar ve içine kapalı biri olduğunu ifade eden Gül, 17-25 Aralık sürecinden sonra sohbet toplantılarına katılmadığını, ancak Altıntaş'ın sohbete devam ettiğinin sınıfta konuşulduğunu bildirdi. Örgütte "zümre başkanı" olarak görev yaptığını kabul eden ve kod adının Said olduğunu söyleyen şüphelilerden Salih Yılmaz ise okulu kazanıp Ankara'ya gelen alt kademedeki örgüt mensuplarının üst devreleri tarafından karşılandığını, bu kişilerin karşıladığı öğrenciyi üstteki öğretmenlere teslim ettiğini, Ramazan Yücel'in de Mevlüt Mert Altıntaş'ı karşıladığını ve öğretmeni Ahmet kod adlı Şahin Söğüt'e teslim ettiğini bildirdi. Sohbet toplantılarından sonra öğrencilerle alakalı ayrı ayrı konuştuğunu belirten Yılmaz, bu konuşmalarda Mevlüt Mert Altıntaş'ın da isminin geçtiğini söyledi. Ahmet kod isimli Şahin Söğüt'ün kendisine bağlı olduğunu itiraf eden Yılmaz, saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş'ın kendi zümresi içerisinde gözüktüğünü belirterek, "Ancak cinayetle herhangi bir alakam bulunmuyor. Bu konuda herhangi bir bilgim yok." dedi. Dosyada tanık olarak beyanı geçen Cüneyt Saatçi de Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde, İzmir Polis Meslek Yüksek Okulu'nda okuduğunu, Kadir Şamlı, Mevlüt Mert Altıntaş, Sercan Başar, Kaan Bülbül ve Ufuk Gül'ün sınıf arkadaşı olduğunu, tam emin olmamakla birlikte bu kişilerin FETÖ terör örgütüne mensup olduğunu söyledi. Tanık Cem Yıldız ise Mevlüt Mert Altıntaş ve arkadaşı Sercan Başar'ı, İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksek Okulunda 2013-2014 yıllarında sınıf komiserliği görevi sırasında tanıdığını belirtti. FETÖ'nün okuldaki etkinliğini anlayarak öğrencilere devletin polisi olmaları, vatana, millete hizmet etmeleri konusunda uyarılarda bulunduğunu söyleyen Cem Yıldız, "Bu iki şahsı da öğrencilikleri sırasında okul içinde uyardım. Kendileriyle konuştuğumda bu yapıyla ilişkilerinin olduğunu beyan ettiler. Altıntaş ve Başar ile bu yapıyı bırakmaları konusunda görüşmelerim oldu. 17-25 Aralık 2013 tarihindeki olaylardan dolayı bu şahısları uyarma ihtiyacı duydum. Altıntaş ve arkadaşı Başar, 17-25 Aralık süreci sonrası Fetullahçı Terör Örgütü ile ilişkilerini kestiklerini iddia ettiler." diye konuştu. Tanık Eray Geç de ifadesinde, Mevlüt Mert Altıntaş'ın, okulda ikinci sınıfın başından itibaren Kaan Bülbül, Sercan Başar ve Yakup Buyruk ile takılmaya başladığını belirterek şunları söyledi: "Bu şahıslar bize 'Hafta sonları kahvaltıya gidelim, namaz kılalım, dini sohbetler yapalım, sizi abiler ile tanıştıralım' gibi söylemlerde bulunuyordu. Bu şahısların söylemleri ve okuldaki hareketlerinden Fetullah Gülen ile bağlantılı FETÖ/PDY yapılanması içerisinde olduklarını anladım. Özellikle Kaan Bülbül 'Gelin cemaat evlerine gidelim, sohbetlere katılalım, namazımızı kılalım, Fetullah Gülen hoca efendi bir çok kitap yazmış, bunları okuyalım' gibi söylemlerde bulunup bu sözlerin ardından yanında taşıdığı Fetullah Gülen'e ait vesikalık fotoğrafı gösteriyordu." Eray Geç, Altıntaş'ın bahsettiği kişilerle takılmaya başladıktan sonra sınıf kütüphanesinde bulunan Fetullah Gülen'e ait kitapları okumaya başladığını söyledi.

"Suriye'ye gitmek istediğini söyledi"

Tanık Hüseyin Korkmaz, Altıntaş'ın çok konuşan biri olmadığını, zaman zaman hatırını sorduğunu belirterek, "Heyecanlı bir yapısı olduğunu düşünüyorum. Bir kaç kez bana 'Müslümanlar ne olacak' dediğini hatırlıyorum. Bir konuşmamızda bana FETÖ terör örgütünün sohbetlerine gittiğini söyledi. Tam olarak 'Fetullah Gülen cemaati sohbetlerine de gitmiştim.' dedi. Konuşmanın devamında bu toplantıların polis okulundan önce olduğu kanaatine vardım. FETÖ terör örgütü ya da FETÖ şeklinde bir konuşması olmadı. Sadece 'Fetullah Gülen cemaatine gittim.' şeklinde beyanda bulundu" diye konuştu. Tanık İbrahim Bilal Oduncu, ifadesinde, telefonla arayarak görüşmek isteyen Altıntaş'ı evine davet ettiğini, görüşmede Altıntaş'ın çok bunalımda olduğunu, görevden ayrılmak istediğini söylediğini belirterek, "Yanılmıyorsam Suriye'ye gitmek istediğini, orada Müslümanların sıkıntı çektiğini, onlara yardım etmek istediğini söyledi. Görevi bırakmaması gerektiğini, Suriye'ye gitmesinin bir çözüm olmadığını söyleyerek ona nasihat etmeye çalıştım" dedi. Tanık Şahin Ergül, ifadesinde, okulda bulundukları dönemde mescide gelenler birbirlerini tanıdıkları için Mevlüt Mert Altıntaş ile Sercan Başar'ın FETÖ ile ilişkilerinin bilindiğini anlattı.