İstanbul Sözleşmesi'nin mimarlarından ve Avrupa Konseyi Eşitlik Komitesi Onursal Başkanı Gülsün Bilgehan, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gece yarısı kaldırılan İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin konuştu.
Bilgehan, saldırıların gerici bir grup tarafından yapıldığına dikkat çekerek, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu saldırılara, bu tehditlere boyun eğeceğine inanmıyordum. Erdoğan da kendisini kuşatan küçük bir grubun etkisi altında kalmış. Birçok şey yapılabilirdi, bizimle konuşabilirlerdi. İtibarı olan bir ülke iken Avrupa Konseyi'nin bütün ilkelerinin dışına çıkmış bir ülke haline geldik. Ama Türkiye'deki kadınlar, Anayasa'ya, Türkiye'nin hala bir hukuk devleti olduğuna inanlar olarak yasal bütün girişimleri yapacağız" ifadelerini kullandı.
Zeynel Lüle ile Gerçeğin İzinde programına konuk olan Gülsün Bilgehan, sözleşmenin feshedilmesine yönelik şunları söyledi:
"Büyük bir şaşkınlık içindeyim. Bu sözleşmeye geçen yazdan beri devam eden bir takım saldırılar vardı. Sözleşmeyle hiç alakası olmayan yorumlar, ithamlar yapılıyor. İstanbul Sözleşmesi, sözleşmeyi bir kere bile okumayan ultra tutucu, gerici diyebileceğimiz küçük bir grubun hedefi oldu. Sözleşme, Avrupa Konseyi tarafından 10 yıldan uzun bir süredir süren çalışmanın ürünüydü. Avrupa Konseyi'nde biz misafir değiliz, aday değiliz, biz bu konseyin kurucularındanız. Sözleşmeyi hazırlayanların önünde Türk heyetinin üyeleri geliyor. 2011'de TBMM'de dört partinin oy birliğiyle kabul edildi. Yani o dönemde de iktidarda AKP vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu saldırılara, bu tehditlere boyun eğeceğine inanmıyordum. Erdoğan da kendisini kuşatan küçük bir grubun etkisi altında kalmış. Birçok şey yapılabilirdi, bizimle konuşabilirlerdi. İtibarı olan bir ülke iken Avrupa Konseyi'nin bütün ilkelerinin dışına çıkmış bir ülke haline geldik. Ama Türkiye'deki kadınlar, Anayasa'ya, Türkiye'nin hala bir hukuk devleti olduğuna inanlar olarak yasal bütün girişimleri yapacağız. Önce Danıştay'a başvurulacak. Oradan Anayasa Mahkemesi'ne ve sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidebilir. Biz bugüne kadar 10 yıldır AİHM'de Türkiye olarak bu sözleşmeyi savunan ülke iken birden bire biz şimdi o sözleşmeden çıkan bir ülke olarak; ama vatandaşlarının da buna itiraz ettiği bir ülke olarak yer alabiliriz."