İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP'nin 'Büyük İstanbul Buluşması Aday Tanıtım Toplantısı'nda belirlenen adaylara tepki gösterenlere seslendi. Adayların en saygın yönetmelerle belirlendiğini ifade eden İmamoğlu, "Bizim demokrasi anlayışımızda insanlar fikirlerini paylaşabilirler. Burası Cumhuriyet Halk Partisi" dedi.

CHP'nin 'Büyük İstanbul Buluşması Aday Tanıtım Toplantısı, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlendi. Toplantıda İstanbul'un 36 ilçesinin belediye başkan adayları tanıtıldı. Toplantı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasıyla başladı. İmamoğlu'nun konuşması sırasında aday gösterilenlere tepki gösterenlerin protestosu dikkat çekti. İmamoğlu'nun 'demokrasi' mesajı vermesinin ardından "Ekrem Başkan" sloganları atıldı. İmamoğlu şunları söyledi: "Bugün İstanbullu hemşehrilerimizin karşısına tam kadro çıkıyoruz. Bu kadronun içinde gençliği de var, tecrübelisi de var, yeteneği de var, cesareti de var; bu kadroda halkın sesi de, nefesi de var. Bu kadroda kadının aklı, bilgisi, kadının sağduyusu var. Bu tablo her şeye rağmen çok önemli ve çok değerli bir tablodur. Bugün burada, dün Parti Meclisi'nde toparlanan adaylıklarla beraber farklı düşüncede olan bire grup arkadaşımız tepkisini gösteriyor. Bu tepkisini gösterme anlayışı bizim partimizde vardır. Bulunan ortamda, onlara açılan yer de görüyorsunuz ki bizim demokrasi anlayışımızda gelip orada afişlerini asabilirler ve burada insanlarla fikirlerini paylaşabilirler. Burası Cumhuriyet Halk Partisi.

ADAY GÖSTERİLMEYENLER İÇİN TEPKİ GÖSTERENLERE KENDİ ADAYLIK SÜRECİNİ ANLATTI

Bakın ben size kısa bir öykü anlatayım; 2008 yılında CHP'de siyaset yapmaya karar verdim ve partime üye oldum. Yaşadığım ilçeyi, hayatı değiştirmek adına aday adayı olmaya karar verdim. Kendime göre ilçesinde tanınan ve ilçesindeki insanlarla iyi ilişkide bulunan ve hatta on binlerce insanla diyalog kurmuş, yaklaşık 20 senedir de orada olan bir insan olarak kendimce hazır olduğumu düşündüm. Sonra aday adayı oldum. Partim bunu uygun görmedi, başka bir aday getirdi. Ben aday yapılmadım. Aday yapılmadıktan sonra partimin uygun gördüğü adayın yanında durdum. Ne yazık ki seçimi kaybettik, partim daha sonra bana ilçe başkanı olmam tavsiyesinde bulundu. Ve ben önce ilçe başkanlığını yapar mıyım, yapabilir miyim, vakit ayırabilir miyim diye biraz düşündüm ama sonuçta partimin bu görev tayinini kabul ettim ve ilk olarak atanarak 2009'un eylül ayında göreve geldim. Tam 4 yıl ilçe başkanlığı yaptım. Ardından belediye başkan adayı olarak Beylikdüzü'ne belediye başkanı seçildim. Şimdi beş yıl ilçe belediye başkanlığı yaptım. Aileme söz vermiştim en fazla iki dönem yapacağım demiştim. Sonra Allah nasip etti bizi İstanbul belediye başkanı adayı yapan partimle süreci yönettik. Büyükşehir belediye başkanlığı koltuğunu hep birlikte kazandık, milletimize hediye ettik. Ben 3 seçimdir Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki bütün süreçleri iyi bilen birisiyim. Bana dediler ki; 'Parti Meclisi'nde görev tayinleri yapılıyor, aday tanıtımını birkaç gün sonra mı yapsak?' 'Hiç böyle bir şeye gerek yok' dedim. İl başkanım da aynı fikirdeymiş ve il başkanım bugün yapılmasına karar verdi.

"EN DEMOKRAT, HERKESE SAYGI GÖSTERİLEN SÜREÇ"

Kızanlar olacak, üzülenler olacak, herkes bir şekilde, bir zaman dilimi içerisinde bu partide belediye başkanı olarak yer aldı. Aday oldu, kazandı kazanamadı hepsi bir süreç. Haksızlık, hukuksuzluk diye tartışmalar yapılabilir. Ben hepinizin huzurunda il başkanımıza teşekkür ediyorum. Sizi buradan temin ediyorum, il başkanı kurulan sistemle birlikte tek tek ilçe ilçe araştırarak ilçe başkanlarıyla konuşarak; bakın ben ilçe başkanlığı süreçlerini de bilirim, dolayısıyla aday adaylarına nasıl bir ilgi veya belediye başkanlarına nasıl bir ilgi süreci yaşanıştır bilirim, benim şahit olduğum 4 süreçle ilgili en araştırmacı en demokrat herkese gereken saygıyı gösteren süreç yönetilmiştir. Adaylarımız, partimize hayırlı olsun. Herkesle bu süreci münazara ederim. Eğer buraya gelip demokratik bir şekilde tepkinizi gösteriyorsunuz o da bugün bu salonu tanzim eden il başkanının demokratlığındandır. Yarın da göstereceksiniz, öbür gün de göstereceksiniz ama 3 gün sonra yaralar sarılır, gönüller hoş edilir, insanlar birbirini arar, kırılan gönüller tamir edilir ve yola çıkılır.

"İSTANBUL SEÇİMİ A KİŞİSİ B KİŞİSİ SEÇİMİ DEĞİL"

İstanbul seçimi A kişisi B kişisi seçimi değil. Bu yola kendini adayan yol arkadaşınız olarak söylüyorum, sonsuz bir mücadele gücüyle, sonsuz bir idealizm yolculuğunda kararı bir şekilde, gözümü kırpmadan her türlü mücadeleyi vereceğimden hiçbir Allah'ın kulunun kuşkusu olmasın. O yüzden tam yol ileri dedim. Bu yol sadece İstanbul'da bir seçim kazanma yolculuğu değil, bu öyle bir yolculuk ki bugün ortaya konulan siyaset manzarası gereği bütün oluşumlara rağmen halkın ittifakını, milletin bir araya gelişini, kentin uzlaşmasını, farklı siyaset görüşünde olan insanların bu şehrin çıkarını son damlasına kadar koruyacak şekilde yapılacak büyük bir yolculuk. O bakımdan dediğim gibi; duygusal tepkinizi ya da bir takım kırgınlıklarınızı dile getirin, saygıyla karşılıyorum ama burası Cumhuriyet Halk Partisi'nin kürsüsüdür, bu kürsünün size duyduğu saygı gibi burada bulunan herkesin de bu kürsüye saygı duyması gerekir. Lütfen ben ve benden sonra çıkacak herkesin aynı saygıyla karşılanmasını diliyorum. 2019'dan bu yana İstanbul'da hayata geçirdiğimiz icraatçi ve halkçı belediyeciliği hep birlikte üst seviyeye taşıyacağız. Bakın göreceksiniz; birlikten doğan kuvvetle İstanbul adına çok daha büyük işler başaracağız. Buradan bütün adaylarımızı kutluyorum. Bayrağı devreden tüm değerli belediye başkanlarımıza ve özellikle her birisine tek tek teşekkür ediyorum ama aynı zamanda talip olan, bu sürecin içinde olan bütün değerli aday adaylarımıza da yürekten teşekkür ediyorum. Görevlendirmeleri yerine getiren parti yetkili kurullarımıza, ilçe ve il yönetimimize, MYK ve PM üyelerimize ve saygı değer genel başkanımıza yürekten teşekkür ediyorum. Bizim partimizde her görev bir sıra neferi ruhu ve bilinciyle üstlenilir. Büyük önder 'Hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak' demiştir. Çalışkan olacağız, çok çalışacağız, en çok çalışandan daha çok çalışacağız. Kaybedecek bir dakikamız, boşa harcayacak enerjimiz yok. Hepimiz aynı umutlarla, aynı hedeflerle yol yürüyoruz. Hep kol kola, omuz omuza olacağız, cesur olacağız. Hakkını talep edene, adalet arayana, eşitlik isteyene çare olacağız. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk yerel seçiminde önemli bir misyonumuz var; 2019'da başlayan yerel yönetim devrimini daha ileri taşıyacağız. Hedefimiz büyük. Yerel siyasetin, yerel demokrasinin evrensel standartlarının yeniden belirlenmesine model olacağız. 4 buçuk yılda İstanbul'da iddiayla söylüyorum; bu yolda çok büyük işler başardık. 31 Mart'tan sonra göreceksiniz; İstanbul'un dört bir yanındaki ilçeler de halkçı belediyecilikle tanışacak. Şahit olduğunuz gibi bu şehirde gücün ve akışın yönünün değişmesi hiç kolay olmadı. Soruşturmalar yaşadık, davalar gördük, engellemelerle uğraştık. Her seferinde İstanbullular yanımızda oldu. Hep birlikte bu oyunu bozduk. Onun için ben ya da biz değil İstanbul başardı diyoruz. İstanbul başardı, yine başaracak. Gündelik siyasetin bütün küçük hesaplarını alt üst edecek. İstanbullular büyük değişimin yanında yer almaya devam edecekler. Bu durum bazı kişi veya partileri ikbal ve beka sorunu olarak görebilirler. Onlar İstanbul seçimlerini başka mecralara çekmeye çalışabilirler. Fakat İstanbulluların gündemi belli; İstanbullular daha fazla metro, daha fazla yeşil alan, daha fazla sosyal destek, daha fazla kreş, daha fazla kent lokantası, kütüphane, spor tesisi istiyor. Bütün bunları da ancak bizim başarabileceğimizi biliyor. Depreme hazırlıkta sergilediğimiz politikaların artmasını istiyorlar, kentsel dönüşümde ortaya koyduğumuz güvenilir model yaygınlaşsın istiyorlar. O eski israf ve ihanet devrine geri dönülsün istemiyorlar." "TALİMATI HALKTAN DEĞİL BİR KİŞİDEN ALIYORLAR" Beş yıldır hiçbir parti ayrımı yapmadan bütün ilçe belediyeleriyle çalışmak için her yolu denedik deniyoruz ama her seferinde bir takım dirençlerle karşılaşıyoruz. Bu direncin kaynağının neresi olduğunu kim olduğunu bütün ülke biliyor. Maalesef özellikle Ak Partili pek çok ilçe başkanı bizimle yan yana gelemediler bile. Görüşlerini almamıza rağmen ilçelerinde yaptığımız her işte onları açılışlara davet ettiğimiz halde onlar gelemediler. Bunu tercih edenler var gelenler de var. Onlara teşekkür ediyorum. Ben ilçe belediye başkanı olarak bir kez bile davet edilmediğim bir kez bile ziyaret edilmediğim, ilçe belediye başkanlığı döneminde yirmi kere gelse onunla gezerdim. Çünkü bu makamlar millete ait makamlar işte bunu anlamıyorlar. Onlar kendilerini vatandaşa değil onlar kendilerini bir kişiye sorumlu hissediyorlar. Bunu yıkacağız, bunu yıkacağız! Talimatı halktan değil bir kişiden alıyorlar.

"MİLLETİN MALINI İŞGAL EDEN VARSA YIKTIK"

Milletle alay etmek demektir. Bu milletin iradesiyle dalga geçmektir bu. Ama millet aldanmayacak. Göreceksiniz milletimiz için çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü ne yaptıysak bu millet için yaptık hem de onlardan çok daha hızlı ve çok daha ucuza, daha kaliteli ve doğru bir biçimde yaptık. İlk dönemde yaptığımız 65 km yolu İstanbul'u beş dönem hem de hükümet 20 yılında kendilerine aitken yönettiler bu kadar çok metroyu yapamadılar. Bu hızla bu kadar düzgün bir finansman yöntemiyle yapabildikleri bir tek dönemeleri yok. İsteseler de yapamazlar. Onların israf düzenine hizmet eden yönetim anlayışıyla eşe dosta kamu kaynağı dağıtan iş ahlakıyla bu işler yapılamaz. Bakın beş yılda bizden önce akıllarına gelmemiş ihmal edilmiş onlarca konuya el attık. Ne yaptıysak birilerine rant üretmedik yeşil alanları meydanları talan etmedik. Tam tersine buraları ihya ettik, güzelleştirdik. Halktan kaçırılan ne varsa vatandaşın kullanımına açtık. Bazen ne yazık ki devletin gücünü bile çekinmeden karşımıza dikmeye çalıştılar. Polisimizi kendi emellerine alet ettiler. Ama biz yılmadık. Valla milletin malını işgal eden varsa orayı gittik yıktık, yıkmaya da devam edeceğiz. Bir kişinin kazandığı değil 16 milyon insanın kazandığı dönemi başlattık. İstanbul'un gücün ve paranın akış yönünü değiştirmeyi başardık. Biz size ihanet ettirmeyeceğiz. Biz İstanbul'un muhafızı olmaya devam edeceğiz.

CEKETLER ÇIKTI

İmamoğlu, konuşması sırasında salondakilerin "Ceketini sıvar kollarını sıva" sloganları üzerine ceketini çıkarıp devam etti ve salondakilere ceketlerini çıkarttırıp "İstanbul hazır mı?" diye sordu. İmamoğlu şöyle devam etti: "Bu kardeşiniz size söz veriyor; bu şehirde kimsenin inancına, kimsenin siyasi düşüncesine, yaşam tarzına bakmadan, ayrımcılık yapmadan adil ve özgür bir kent. Bu şehir herkesin şehri. Bu şehir 16 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının şehri. Bu şehir Kürtlerin şehri, bu şehir Alevilerin şehri, bu şehir Boşnakların şehri, Ermenilerin şehri, Süryanilerin şehri. Bu şehirde 16 milyon özgür Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. Bu şehirde vatansever, bayrağını seven, Mustafa Kemal Atatürk'ün, Cumhuriyetin izinde 16 milyon insan var. İstanbulluların istediği olacak. Hep birlikte 16 milyonun iktidarına yürüyoruz."