İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'Ahmak Davası' ile ilgili açıklama yaptı. Davanın seyrini hukuk mu yoksa siyasetin mi belirlediğini anlayamadığını ifade eden İmamoğlu, "Özellikle son birkaç haftadır, yoğun bir şekilde bunun kamuoyuna yansımasının birkaç yönü var. Bir, toplumun vicdanını rahatsız ediyor. İki, böyle bir dava olmaz" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye Belediyeler Birliği'ndeki toplantının ardından, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Gazetecilerin, 'ahmak davası' ile ilgili sorusuna yanıtlayan İmamoğlu, "Özellikle son birkaç haftadır, yoğun bir şekilde bunun kamuoyuna yansımasının birkaç yönü var. Bir, toplumun vicdanını rahatsız ediyor. İki, böyle bir dava olmaz. İki kere iki dört. İki kere ikiyi beş yapmaya gayret etmenin bir anlamı yok" dedi.
İmamoğlu'nun açıklaması şöyle:
-İstinaftaki dosyanın, tabii hukukçuların konusu ama dosyaların elbette görüşme zaman dilimi vardır. Ama çok da belirgin olmaz. Ancak istinafta mevzu bahis olan, 'ahmak davası' diye tariflenen biçimiyle ne zaman görüşüleceği, hukuki teamüller mi yoksa bir takım siyasi atmosferler mi belirliyor onu anlamakta zorluk çekiyorum.
-Dönem dönem elbette bize de akan dedikodular, bu davanın tartışılacağı duyumları söz konusu. Bu neredeyse haziran ayından beri yoğunlaşan bir biçimde kulağımıza geliyor. Bunun tabii bunun, dedikodu veya bilgi akışının tarifi net olmadıkça kamuoyuyla paylaşmamız doğru değil.
-Özellikle son birkaç haftadır, yoğun bir şekilde bunun kamuoyuna yansımasının birkaç yönü var. Bir, toplumun vicdanını rahatsız ediyor. İki, böyle bir dava olmaz. İki kere iki dört. İki kere ikiyi beş yapmaya gayret etmenin bir anlamı yok. Birinci derecede mahkemede nelerin olduğunu trajikomik bir biçimde izledik, yaşadık. Garip bir durum. Biz net olarak yargının siyaset mecrası tarafından bir silah gibi kullanıldığını düşünenlerdenim. Bu olmaz. Demokrasi bu şekilde sürdürülemez.
-İstinaf hepimizin hava gibi su gibi ihtiyaç duyduğumuz hukukun üstünlüğünü bize yaşatır. Benim en büyük temennim bu. Oradaki yargıçlarımızdan, hukuk temsilcilerimizden en büyük dileğim bu. Dilerim ve isterim ki o tarihi görevi yerine getirirler ve toplumu rahatlatırlar. Tabii ki benim davamla hukuk çözülmeyecek ama en azından bir ışık görürüz.
NE OLMUŞTU?
İmamoğlu, İBB Başkanlığına seçildiği 2019 yılının kasım ayında, Fransa'nın Strazburg kentinde düzenlenen Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'ne katılmıştı.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İmamoğlu'na "Avrupa Parlamentosu'na gidip, Türkiye'yi şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek" diye seslenmişti.
İmamoğlu ise Soylu'ya verdiği yanıtta, "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa'da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce ona bir odaklansın" ifadelerini kullanmıştı.
Bunun üzerine Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) üyeleri İmamoğlu'nun hakaretine uğradıklarını ve mağdur olduklarını iddia ederek İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı suç duyurusunda bulunmuştu.
Başsavcılığın hazırladığı iddianamede "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret" suçundan İmamoğlu'nun 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapis cezasına çarptırılması istenmişti.
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk ayağında Ekrem İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak cezası verilmişti.
Dava, son iki yıldır Türkiye'de "Temyiz Mahkemesi" olarak da kabul edilen Yargıtay'ın bir alt basamağı İstinaf Mahkemesi'nde görülmeye devam ediyor.
https://tele1.com.tr/yavastan-imamogluna-destek-sonuna-kadar-yanindayiz-1147061/