İstanbul'un seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, NTV-Star TV ortak yayınında açıklamalarda bulunuyor. İmamoğlu, canlı yayında gelecek pazar gerçekleştirilecek ortak yayın için Binali Yıldırım'ın soruların görüşülmesini istediğini açıkladı.

 İBB'nin seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu, NTV - Star TV ortak yayınında soruları yanıtlıyor. https://tele1.com.tr/canli-yayinda-telefondan-talimat-alan-yandas-sabah-temsilcisine-tepki-yagdi-okan-mudderisoglu-kimdir-60162/

Ekrem İmamoğlu'nun açıklamasının satır başları şöyle oldu:

Öncelikle Türkiye Milli Takımı'mıza başarılar diliyorum. Münazaranın buluşma noktasında çabayı kendime alacağım, kusura bakmasınlar. Başından beri talep eden kişi olarak. Moderatör tarafını Sayın Yıldırım üstlenmiş gibi oldu. Başından beri net tavrımı söylemiştim. Hangi televizyonu hangi moderatörü istiyorsanız hazır olduğumu söylemiştim. 31 Mart öncesi de söylemiştim. Defalarca dile getirmiştim. Bunun demokrasiye katkı sunacağını söylemiştim. Ne yazık ki 31 Mart öncesinde bu kabul görmedi. Bence burda psikolojik ya da stratejik bir süreç var. 31 Mart'tan önce çok önemsemediler. Sürece dair çok emin bir duruş gösterdiler. Ama seçim böyle bir netice vermeyince şimdiki süreçte stratejik olarak böyle bir karara olumlu baktılar. Özellikle 6 Mayıs sonrasındaki ilk aşamada bunu defalarca dile getirdim. Çünkü bu çağdaş bir toplumun yapması gereken. Her gazeteci, en başta sizler istersiniz böyle bir münazara, tartışma ortamının olmasını. O bakımdan ısrarla bu çabamın kabul görmesi sevindiricidir. Elbette yenilenen seçim sürecine dair, bakın çok adil bir seçim süreci var, kabul gördü, çağdaş da bir münazara ortamı var, asla böyle bir durum anlamına gelmez. Sevindiricidir, böyle bir ortamın sağlanması mutluluktur ama asla bu yenilenen seçim sürecinin ya da bu süreçteki ortamın demokratik bir atmosfer oluşturduğuna delil değildir. Gerekirse onları da sıralarım. Moderatör kısmında Sayın Yıldırım fikirlerini beyan etmeye başladı ben o alana hiç girmedim zaten. Uğur Dündar talebini ortaya koyunca ben ona ne diyebilirim ki? Uğur Dündar saygın bir gazeteci. Böyle bir münazara ortamını defalarca yönetmiş birisi. Sonrasında vazgeçitğini ifade etti. Ben aradım kendisini. Attığı tweetle paralel bir cevap verdi. Ortamın kendi prensiplerinin uygun olmadığını. İki tarafa da zarar verebileceğini bana ifade etti. Sayın İsmail Küçükkaya için bir karar verildi. Mekansal detayları netleşti. O sürecin teknik detayları benim anladığım şeyler değil. Nasıl çekim, reji, yönetmen gibi unsurlar netleşti. 31 Mart günü dahil olmak üzere, İstanbul'un dünü, bugünü ve yarını olmak üzere zihinlerde hangi soru varsa sorulmasından yanayım. Asla bir sınırlama olmasından yana değilim. Bana soruları yollamasa da olur. Kendileri nasıl hazırlıyorlarsa, elbette eşitliğin korunması halinde. Bir adaya hangi sorualrı sorabiliyorsa, bir başka adaya da hissettirerek sorularını hazırlayabilmeli diye düşünüyorum. Sayın Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş. Ben danışmamına bu ifadelerimi söyledim. Biz müdahale eden değil sadece gözetleyen konumda olalım. Biz çıkalım konuşalım. 31 Mart, 6 Mayıs sürecini. 18 günlük süreci. Hepsini konuşalım istiyorum. O kabul etmedi, şimdi de siz vazgeçin diyenler var. Asla! 17 yıldır bu niçin yapılmıyor diyen bir anlayışa sahibiz. Şimdi pozisyon değişti, tereddütler arttı. Bundan dolayı isteniyor diye böyle bir şeyi ben zaten doğru bulmam. Ben münazaraya alışık bir insanım. Ben Beylikldüzü belediye başkanlığı yaptığım dönemde, sağıma soluma ilçedeki siyasi parti ilçe başkanlarını davet edip beni sorgulayın ben de cevap vereyim diyen bir insanım. 5 yıl boyunca bunu yaptım. İnanılmaz bir ferahlık, rahatlık yaratır toplumda. İnsanlar birbirine bakarken söyleyeceklerinin içerisinde emin olmadığı ne varsa unutur. Beni sevenler, beni ilgiyle takip eden herkese şunu söylemek isterim. Gönülleri rahat olsun.

VİP KRİZİ VE ORDU VALİSİ HAKKINDA

Öncelikle şunu söyleyeyim. Ben bir bayram tebriği için Trabzona gittim. Çünkü oralıyım. Köyümde birkaç yüzyıldır yaşayan bir aileyiz. Bizim bir geleneğimiz var. Ata mezarlarımız var. Bayramlaşma ötesinde bir şey yaşadık. Bence Karadeniz'in yaşadığı en büyük bayramlaşmaydı. Muazzam bir şey. Giresun aynı, Ordu aynı. 21 konuşma yaptım. Muazzam bir şey. Her ilçede. Ben bir özel uçak kiralayarak (altını çizeyim) Trabzon'a gittim. Trabzon'da beni nereden karşılayacaklar bilmem ki. Gittiğimiz yerde sorumlu insanlar var. Bizi VIP'ten karşıladılar. Geldik otobüsümüze bindik köyümüze gittik. Ertesi sabah bayramlaşmanın büyük bir kalabalığa dönüşmesini yaşadık. Derken bu güzel buluşmayı örtmek isteyen bir anlayış. Görünen figür Ordu Valisi'dir. Bir tuzak kuruldu bize. Ben oraya gidene kadar nereden çıkacağız onu bilen birisi değilim. Havaalanına girdik, VIP'ın giriş bariyerleri açıldı. Arabaları çektik. Orada insanlarla fotoğraf çekinmeye başladım. Benim annem, babam, kız kardeşim x-ray cihazından geçti. İçeri girdiğimizde bir bağrışma, çağrışma. Ne oluyor ne bitiyor dediğimde. Annemle karşılaştım, benzi atmış. Biz her yerden gideriz evladım" diyor. "Buradan girişmizi yasakladılar", "Kim yasakladı" dedim. Bu bir tuzak dedim. Polislerle direnç varmış gibi gösteriyorlar. Günün sonunda polislere kusura bakmayın, bu sizinle olan bir olay değildir. Hakkınızı helal edin" deyip geçtik. "yok onu dedi bunu dedi" Konuşacaksa basın, medya, 1 milyona yakın insanın Karadeniz sahilinde bizi karşılamasını konuşsun. İnsanların gösterdiği ilgiye uygulanmış, provoke edilmiş bir süreçtir. Vali bey'e kim talimat vermiştir, onu sorgulamak lazımdır. Vali bey bize tuzak kurmuştur. Kim talimat vermiş açıklasın.

ÖFKE KONTROLÜ ELEŞTİRİLERİ HAKKINDA

İki profil yok, tek profil var. Ben insanım. Siz de 72 yaşındaki annenizin yüzünü beyaz görünce insanları dışarı cıkartırsınız ya da kavga edersiniz bilemem. Ben dışarı çıkarmayı seçtim. Tutanak uydurma, bir tuzak. Yüzümdeki sertlik insanlara size çok sert geliyorsa, ben sizi bu ülkenin bakanlarının söylediği sözleri tarif etmeye davet ediyorum. Vali basitlik yapmıştır. Siyasete alet olmuş bir grup diyorsunuz. Siz bile şu anda kusur işliyorsunuz.

Koç Holding'ten uçak kiralaması hakkında

Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıllık bir kuruluşunu hangi ithamla suçluyorsunuz. Sizin şu an bağlı olduğunuz bir grubun, iktidar partisiyle olan münasebetinin milyonda biri kadar o grupla münasebetim yoktur.

Karadeniz ziyareti ve hemşehrilik vurgusu hakkında

İstanbul'da hemşerilik üzerinden buluşmaları minimuma indirmeye çalıştım. Her kavram bir bölünmeyi oluşturuyor. Arkadaşlarım bana 8-9 il saydılar. Ben dedimki bayramda, bir özlemim var yerine getirmek istiyorum. Madem oraya gittiniz Giresun-Ordu talrbi var dediler oraya gittik. Bu da bir siyasi yönlendirmedir. Ama bunun sona ermesi lazım. Ben İstanbullu hemşerilerimin peşindeyim. İstanbul'da hemşeri dernekleri üzerinden siyasallaşmanın çok tehlikeli olduğunu düşünenlerdenim. Herkesin bir değeri var. Kesinlikle ve kesinlikle tüm hücrelerimle söylüyorum. İstanbul'da yaşayan 16 milyon insanın hepsi bir. Bir İstanbul kültürü oluşması konusunda bir eğilimim var.

Seçim Kampanyası ve Bağışlar Hakkında

Kesinlikle. Mini minnacık çocuklarımızın bile liraları var. Yüz binlerce insan bağışta bulundu. Mutlaka ve mutlaka seçim süreci tamamlandığında tüm şeffaflığıyla süreci kamuoyuna aktaracağız. Şu an yapılan bağışların 23 Haziran seçimiyle ilgili bir kampanya olduğunu. Ne kadar harcandı, ne kadar kaldı. Birkaç manevi harcama konusunda düşüncelerim var. Süreç netleştikten sonra paylaşacağım. Ama şehrimizde ama ülkemizin farklı noktalarında kalıcı bir şeyler yapabilir miyiz diye öngörülerimiz oldu. 23 Haziran'dan sonra topluma her şeyi açıklıkla anlatacağız.

CHP - İYİ Parti İttifakı ve HDP hakkında

Bu ülkenin bir atmosferi var. Atmosfere göre dün başka bugün başka konuşan bir kimliğe sahip değilim. Bir kampanya döneminde aynı kampanya bütünlüğü içerisinde hiçbir siyasi yol arkadaşım çelişkili hiçbir ifadede bulunamaz. Ben CHP-İYİ Parti'nin adayıyım. Ben İstanbul ittifakının adayıyım dedim lansmanda. Herkesin oyuna talibim. Bunun içinde HDP'li, AKP'li, MHP'li, BBP'li aklınıza gelebilecek DP, DSP, Saadet partisi, herkesin oyuna talibim. Hiç kimseyi birbirinden ayırmıyorum. Benim garipsediğim taraf şu. Terör örgütlerinin sözcüleri kimlerse - takip etmem onları, yok hükmündedir benim için - terör örgütlerinin isimlerini her gün dile getiren insanlar terör örgütü kampanyası yapıyor. Anlamış değilim. Benim için, senin için bir başkası için de terör örgütü. Bu tavır milli tavırdır. 31 Mart'a kadar, ben İstanbul'da yaşayan Kürt hemşerim için, HDP'li seçmen için ne dediysem bugün aynısını söylüyorum. Bugün gelmeden öğlende Van'lı vatandaşlar sohbet etmek istedi, aynı şeyleri söyledim. HDP, Türkiye'nin siyasi partisidir. Tavsiyem şudur, dün başka konuşan -hatta iki hafta önce başka konuşan- bugün başka konuşan sorgulamanızı ve yorumlamanızı isterim.

Beylikdüzü Belediyesi hakkında iddialar hakkında

Ben 5 yıllık başkanlık dönemimde farklı konularda şahsım da dahil olmak züere yüzlerce soruşturma geçirmiş bir belediye başkanıyım. Birçok konu var. Gururla söylüyorum ki, 5 yıl boyunca, özellikle adaylığım söz konusu olduğunda ayrı bir mercek altında tutulma çabası olmasına rağmen zerre kadar ne bir görev zararı - sayıştay raporları var- var. Bütün bu denetimlerden geçmiş, hakkında tek bir dava açılmamış. Aleyhine tek bir sonuç alınmamış biriyim. Hatamız, eksiğimiz olabilir ama minimum bütçeyle maksimum iş yapma ahlakıyla yetişmiş birisiyim. İhalelerimiz oldu, naklen yayınlamış birisiyim. 5 yıl boyunca başlattığımız en nitelikli biçimde naklen yayınla insanların şeffaf biçimde önüne koyan birisiyim. Bizim raporlarımız var. Ufak tefek hatalar olabilir, asla maddi anlamda değer ifade eden unsurlar değildir. Tertemiz bir 5 yıl geçirdiğime inanıyorum. Biz israf merceği her kurumun yeni nesil bir dönemi başlatma adına tekrar tekrar kendi kurumuna tutmak ve gerekli tedbirleri almalı. Kamu vicdanı korunmamaktadır. Kul hakkı çok değerli bir kavramdır. Bütün bu yapılan harcamaların yanlışları. Bu ülke zengin değil. Ben iş insanıyım. Bir işin fizibilitesinde ihtiyaç mı değilmi, maliyeti çok önemli. İhtiyacı belirlersiniz. Türkiye'nin şu an çok zarar eden kurumları kamu kurumlarıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar çarçur edilen bir alan yoktur. Benim ilk sunumum kent yoksulluğu üzerine oldu. Tam 4 ay önce bugün. Şubat ayının 11'inde yine yoksulluğu konuşuyorduk. O zaman sesimizi duyuramıyorduk.

Mülteci Sorunu Hakkında

Bugünkü mülteci sorunu da Türkiye'nin ekonomik anlamdaki unsurları tetikliyor. Mülteci konusu kulağından tutulmuştur. Uluslar arası, evrensel değerler üzerinden değerlendirilmemiştir. Türkiye bu konuda yalnız bırakılmıştır. Ama Türkiye de bu konuda tutarlı, sağlıklı adımlar üretmemiştir. Günü geldiğinde iç politika malzemesi yapılmıştır. Milyonlarca insanı mülteci olarak tutmak başka şekillerde tutmak başka, şehirlerin içerisinde dağıtmak başka bir kavram. Biz, birkaç temel tavırla bu süreci takip altına alacağız. İBB'nin tek bir hamlesi, akılda kalıcı bir politikası yok. Sıfır. Başka idari kurumlarla bu işi nasıl siyasal zeminde değerlendirildiğiyle ilgili yaşadıklarım var ama anlatmayı doğru bulmuyorum. Biz mültecilerin yaşadığı hangi problemler varsa onların önüne geçeceğiz. Bu kanayan yarayı büyütmeme adına, hep birlikte tedbirler alarak günün sonunda mültecilerin vatanlarına gitmesi konusunda net bir tavırla hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.