İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gezi Direnişi Davası'nda verilen cezaların ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na verilen cezaların siyasi kararlar olduğunu belirterek, "Susalım, sinelim, bize dayatılan bir kadere razı olalım... Hak temelli bir yaşam talep etmemiz istenmiyor. Ama çok net ifade edeyim; bunu asla kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın 103’üncü yıl kutlamaları kapsamında, 24 farklı üniversiteden gelen gençlerle Florya’da buluştu. İmamoğlu, gençlerle birlikte özçekim de yaptı. İmamoğlu, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Yerleşkesi’ndeki buluşmada, İBB’nin gençlere yönelik çalışmalarından örnekler sundu. Gençlerin toplumun pek çok kesiminden daha fazla özgürlük ve adalet istediğinin farkında olduklarının altını çizen İmamoğlu, “Ülkede özgürlükler tırpanlanıyor ve adalete olan inanç azalarak vicdanları yaralıyor. Haksızlık ve hukuksuzluk kime yapılırsa yapılsın, kötü bir şey. Sorgulamadan, anlamadan, anlaşamadan, dinlemeden, okumadan, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyoruz” dedi. Eski Başbakanlardan Adnan Menderes, bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın 1961'de; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın ise 1972'de idam edilmelerinin toplumsal vicdanı yaraladığını belirten İmamoğlu, şunları söyledi:

ADALETTE SEN-BEN DİYE BİR ŞEY OLMAZ

On yıllar geçmesine rağmen, vicdanlarda o kararı verenler hapsedildi. Ve biz hala bu kötü kararlarla adaletin sıkıntıya uğradığı süreçler sonrasında, ne yazık ki o dönemi yargılıyoruz ve üzülüyoruz. Bu tür ortamları yaşayalım, istemiyoruz. Bugün, ülkeye seçilerek yıllarca hizmet ediyor, beğenin, beğenmeyin bu ülkenin Cumhurbaşkanı, bir şiirden dolayı yargılandı ve hapse atıldı. Bir şiir okuduğu için. Peki Twitter'da 10 küsur yıl önce bir tweet attı diye de bugün Canan Kaftancıoğlu hapsedilmeye ya da cezalandırılmaya çalışılıyor. Bu vicdana sığmaz. Onun için verilen bu cezalar, toplumun vicdanını paramparça ediyor. Efendim, ‘Dünkü sana bugünkü bana, yarınki sana.’ Yok öyle bir şey. Sen-ben yok. Adalette sen-ben diye bir şey olmaz. Adalet hepimize ait. Ve birçok mevzuda artık sen-ben değiliz zaten; biziz.

GEZİ DAVASI KARARI ADALET DUYGUSUNU SARSTI

Gezi Davası kararları ve Kaftancıoğlu ile benzer şekilde siyasi düşüncelerinden ve fikirlerinden dolayı yargılanarak cezalandırılmaya çalışılan insanların durumu gençlerin adalet duygusunu sarstı. Siz gençlerin, gelecek kuşakların daha adil, daha özgür yaşanabilir bir kente kavuşması için emek vermiş insanlar bu insanlar. Ben tanıyorum onları. Bir tanesi benim 10 yıldır danışmanlığımı yapan, 3 yıldır Daire Başkanlığımı yapan Tayfun Kahraman. Dünya iyisi, şehir plancısı, hayatını mesleğine adamış. Yani bir park daha yok olmasın deyip, diyalog isteyen, konuşan, o dönemde bir meslek odasının başkanlığını yapan can arkadaşım, yoldaşım; 18 yıl hapis cezası alıyor. Yok böyle bir şey. Ben 13 yılına şahidim bu insanın; yargılandığı dönem de içinde.

KARARLAR SİYASİ

Dolayısıyla böyle vicdanlara sığmayan kararlar, hukuku hiçe sayarak verilen bu cezaların adaletle ilgili kararlar değil, siyasi karar olduğunu ben biliyorum. Çok net biliyorum. Ve ben yüzünüze bakarak, gözlerinize bakarak şunu söylüyorum: Hangi siyasi görüşte olursa olsun, hangi bakış açısında olursa olsun; düşünce suçu diye bir şey olmaz. Ve bundan ceza alan her kişi, her insan bu ülkenin adalet tarihine, hukuki sürecine kara leke olarak iz bırakır. Başka hiçbir şey olmaz.

SUSALIM, SİNELİM İSTİYORLAR

Bunun üzerinden tüm topluma da bir mesaj vermeye çalışılıyor: Susalım, sinelim, bize dayatılan bir kadere razı olalım... Hak temelli bir yaşam talep etmemiz istenmiyor. Ama çok net ifade edeyim; bunu asla kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Hayallerinizden ve ideallerinizden asla vazgeçmeyin. Pes etmeyin. Bugünler geçecek. Geçmesi için soluğumuz kesilmeden de mücadele ediyoruz. Sizlerin daha iyi bir Türkiye'de, daha iyi bir ortamda var olmanız, size daha güzel bir gelecek bırakmak için çalışıyoruz. Bu anlamda her şeyi birlikte başarmak istiyoruz ve bunu başaracağımıza da inanıyorum. İstanbul için çalışma üretmeye de devam edeceğiz. Bu kente, bu ülkeye hak, hukuk, adalet ve liyakat yeniden gelene kadar da durmayacağız. Yorulsak da durmayacağız. Zira o kadar yorulacağımız bir zamanın kaldığını da düşünmüyorum. Çok yakın zamanda bu değişimi hep beraber başaracağız.

FAZLA DEĞİL, BİR YIL DAHA

Mustafa Kemal Atatürk, fikri hür, vicdanı hür nesiller diye tariflemiştir gelecek nesli. Bu milletin hürriyetine ne kadar düşkün olduğunu, birçok sözünde söylemiştir. Hangi çılgın bizi zapt edebilir? Mümkün mü? Edemez. Kimse bizi baskı altında tutamaz. Lütfen konuşun. Fikirlerinizi söylemekten imtina etmeyin. Ve tabii ki doğru zeminlerde. Dikkatli olun. Fazla değil, bir yıl daha dikkatli olun. Ondan sonra daha özgür fikirlerinizi ortaya koyacaksınız. Gençlerin her türlü fikri benim başımın üstündedir. Siz talep edeceksiniz, beraber tartışacağız olabilirliğini, olamazlığını. Ve doğru olanları hep beraber yine ortak akılla karar verdiğimiz süreçlere dair adım atacağız. Bunları harekete geçirmek için de çalışacağız. Siz eleştireceksiniz, biz düzeltmek için çaba göstereceğiz. Gözümüz, kulağımız sizlerde olacak."