İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Arnavutköy’de vatandaşla bir araya geldi. İmamoğlu, ""Bu seçim, tarihe geçti. Neyle? İftirayla. Neyle? Montajla, yalanla, dolanla" dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu öncesi saha çalışmalarını sürdüren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Arnavutköy Hadımköy’de vatandaşlarla buluştu. Ayasofya Caddesi üzerinde gerçekleştirilen buluşmada İmamoğlu’na, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi ve Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel de eşlik etti. https://tele1.com.tr/imamogluna-bize-ne-yaptiniz-diyen-vatandasa-yapilan-hizmetler-gezdirildi-851798/ İmamoğlu, şunları söyledi:

"SAYIN CUMHURBAŞKANI, EKONOMİYİ NASIL DÜZELTECEKMİŞ? ANLAYABİLDİNİZ Mİ?"

Yarın, çok önemli ve tarihi bir seçime gidiyoruz. Ama bu kadar tarihi bir seçime giderken, hala anlayamadığımız bir şeyler var. Mesela; Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı, ekonomiyi nasıl düzeltecekmiş? Anlayabildiniz mi? Yani bu süreçte ekonomiyi nasıl düzelteceğini sizlerle konuştu mu? Peki, pazartesi sabahından itibaren bu memleketin belki de maliyetlerini en çok arttıran dövizi nasıl düşüşe geçirecek? Türk lirası nasıl değer kazanacak? Fiyatların nasıl normalleşeceğini, nasıl düşeceğini anlayabildiniz mi? Peki ne yapacak da işsizlik düşecek? Ne yapacak da bu memlekette insanların gelirleri artacak? Ne yapacak da bu ülkenin her yerindeki bu fahiş kira rakamları düşecek? Anlayabildiniz mi? Ne yapacak da bu memleketteki en derin sorunlardan birisi olan sığınmacı sorunu, pazartesinden itibaren çözüme kavuşacak? Anlayabildiniz mi? Bir şey daha sorayım. Mesela bir sürpriz yaparak çok önemli, çok liyakatli kimi ekonominin başına getirecek? Acaba ekonominin başına getireceği başka bir akrabası kaldı mı? Ya da çok yakın bir arkadaşı kaldı mı? Belki Körfez ülkelerinden bir ekonomist getirebilir. Belki ekonominin yönetimini de Körfez ülkelerinden birisine bırakabilir.

"MİLLETİN YARISINI ‘TERÖRİST’ İLAN ETMEYE DAYALI BİR ANLAYIŞLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

Bu sürecin, bu iktidarın; tarihe geçecek kadar yalan, iftira, kumpas, şantaj ve montaj siyaseti devam ederse, toplumda gerilim ve huzursuzluk olur. Milletin yarısını ‘terörist’ ilan etmeye dayalı bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu ülkeye kardeşliği değil, insanları birbirine kötülemeye kötületmeye ve iftira atmaya dayalı bir anlayışla karşı karşıyayız. Söyleyeyim; ‘2023 hedefleri’ dediler. 10 sene önce dediler. 2017 referandumunda, ‘Türkiye'ye uçacak bu sistemle 2018’de’ dediler. Seçimde bir sürü söz verdiler. Enflasyon, kişi başı gelir… Bir tanesini bile tutamadılar. Bugün, 5 sene öncesine göre, neredeyse yüzde 50 daha fakiriz. Cebimizdeki 10 lira, 5 lira değerine düştü. Çok daha güçsüz, çok daha adaletsiz, çok daha demokrasiden uzak bir ülkeyiz. Eğer bu iktidar devam ederse, bakın 5 yıl sonra değil, sadece 5 ay sonra bu ülkede çok daha ağır şartlarda olacağımızı herkes bilsin. Bu seçim; bir fanatizm, bir particilik, bir partizanlık seçimi değildir. Bu süreçten sonra, bu gelen bu kötülüğe karşı, hepimiz kendimizi, ailemizi, milletimizi ve devletimizi korumakla yükümlüyüz. Bu iktidarın size fakirlikten başka vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Bu böyle devam ederse, tek ittifak yapılacak. Bu ittifakın adı; ‘fakirlik ittifakı’ olacak. Hep birlikte, bu sürece karşı ülkemizi korumak zorundayız. Hep birlikte bu çocuklarımızın geleceğini korumak zorundayız. Hep birlikte bu gençlerin geleceğini korumak zorundayız. Gelin hep birlikte milletimizi korumaya çalışalım.

"BU TOPRAKLARIN VATANDAŞLIĞI, 250 BİN DOLARA, 400 BİN DOLARA SATILACAK BİR VATANDAŞLIK DEĞİLDİR"

Ekonomimiz tehdit altında. Demokrasimiz tehdit altında. Bu tehdidi; daha az demokrasi isteyerek, daha az kardeşlik talep ederek, daha az adalet arzulayarak, daha az hukuk devleti olarak ortadan kaldıramayız. Bize, hava ve su gibi demokrasi, adalet, hukuk, kardeşlik, birlik, beraberlik, dostluk, samimiyet her zamankinden daha fazla lazım. Bu tehdidi huzur isteyerek, hukuk isteyerek, refah isteyerek, demokrasiyi isteyerek yapabiliriz. Ancak öyle başarabiliriz. Bu mücadelede, her bir vatandaşımızın bu ülkeye tam aidiyeti, her bir vatandaşımızın kendini ev sahibi gibi hissettiği, kiracı gibi değil, kendini öteki hissetmediği, kendisini her bir vatandaşımız eşit, onurlu bir sahibi, eşit hissedarları olarak hissetsin diye mücadele veriyoruz. Birilerinin, ha bire vatandaşlarımıza kiracı muamelesi yapmasına karşıyız. Bu ülkede vatandaşlığın parayla satılmasına karşıyız. Bu ülkeden yabancı ülkelerden insanlar ev alabilir, gayrimenkul olabilir. Gelsinler. Bu ülkeye yatırım yapsınlar. Bunda hiçbir sorun yok. Ama bu milletin kan döktüğü, şehit verdiği, bu milletin Çanakkale'den bu yana yoğun mücadeleler verdiği bu toprakların vatandaşlığı, öyle 250 bin dolara, 400 bin dolara satılacak bir vatandaşlık değildir. Bu milletin vatandaşlığı, asil vatandaşlıktır. Buna karşıyız. Bu seçim, tarihe geçti. Neyle? İftirayla. Neyle? Montajla, yalanla, dolanla ne yazık ki. Bakın; tek dertleri vardı: Birilerini ‘terörist’ ilan etmek, Ekrem'e terörist demek, Kılıçdaroğlu'na terörist demek, Meral Hanım'a, Mansur Bey'e terörist demek. Ben size söyleyeyim. Yarın, öbür gün, ‘Ya ben de biliyordum Kılıçdaroğlu'nun, İmamoğlu'nun terörle ilgilerinin olmadığını. Ama o günün şartlarında öyle icap etti’ diyeceksiniz. Ama hiç kimse, bunu diyenleri mazur görmeyecek. Tarih, bu hatanın, bu aldatmanın içine düşenleri asla affetmez. Çocuklarınız bile size hak vermeyecek. ‘Anne, baba; bu hatayı nasıl yaptın’ diyecek. Çocuklarınız bile sizden hesap soracak. Yalana inanılmaz, iftiraya inanılmaz. Ben buradan söylüyorum: Bu milletin yarısına, bana veya ilgisi olmayan insanlara iftira atanlarla, çamur atanlarla, milli duygularımı, inancımı ölçmeye kalkıp, bir oy için bile yalan konuşanlarla bu kardeşiniz, hayat bu mücadele edecek. Bu yalanı, bu iftirayı, bu büyük günahı işleyenlerden, Allah hesap soracak. Yaradan hesap soracak.

"YETER ARTIK BU MİLLETİN ÖDEDİĞİ BEDEL"

Yarın hepiniz, hep birlikte, içine sinen, vicdanıyla, aldanmadan, ömür boyu gururla savunacağınız bir oy kullanın. Pişmanlık duymayacağınız bir oy kullanın. Bir avuç insanı ne yapacağız biliyor musunuz? Bir avuç insanı evine yollayacağız, evine. Değişim, iyi kadro, güçlü bir ittifaka şans verin. Değişimi zamanında gerçekleştirmezsek, bedeli ağır olur. Her geçen günün hesabı, faturası büyük olur. Bugün değişim zamanıdır. Yeter artık bu milletin ödediği bedel, yeter artık. Bu bedeli artık yalancılar, iftiracılar, beceriksizler, halkı unutup, israfa ve şatafata gömülenler ödesin. Ödetelim onlara. Evlerine yollayalım onları. Gelin birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz kazansın. Yüzlerinizden, gözlerinizden, o gönüllerinizden güzel duyguları alıyorum. Birlik, beraberlik dualarınızı alıyorum. Hep birlikte yarın, güçlü ve kararlı bir şekilde sandığa gitmeye hazır mıyız? Sandıklarda görev almaya hazır mıyız? Bir oya bile zeval gelmemesi için, gün boyu okullarda durmaya hazır mıyız? O güzel canım Türk bayraklarımızla, yarını demokrasi şölenine çevirmeye hazır mıyız. Gelin; yarın çocuklarımız için, gençlerimiz için, kadınlarımız için, İstanbul için, Türkiye için, memleketimiz için, 86 milyon vatansever, ev sahibi, eşit vatandaşımız için seçimi kazanalım. Her şey çok güzel olsun."