İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yenikapı Etkinlik Alanı'nda düzenlenen Zafer Bayramı kutlamasında; “Bu ülkenin sınırları, 30 Ağustos’ta bu milletin kanıyla, canıyla çizdiği sınırlardır. O sınırlar bizim varlığımızın ve bağımsızlığımızın teminatıdır. 30 Ağustos’ta şehitler vermiş bir milletin evlatları olarak elbette ülkemizin sınırlarına sahip çıkacağız” dedi.
İBB'nin Yenikapı Etkinlik alanında düzenlediği 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinliğine; İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İYİ Parti ve CHP milletvekilleri ile vatandaşlar katıldı. Etkinlik, İBB çalışanlarının düzenlediği halk oyunları ve vals gösterisi ile başladı.
Daha sonra kürsüye çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
“30 AĞUSTOS, TARİHTEKİ BAŞKA HİÇBİR ZAFERE BENZEMEZ: Bugün, ülkemizin tarihinde bir dönüm noktası olan, dünya milletlerine ilham kaynağı olmuş bir büyük mücadeleyi sonuçlandıran 30 Ağustos Zaferi'nin yıl dönümü için bir aradayız. Gerçekte dünya tarihi sayısız askeri zaferlerle doludur. Ama milletlerin varlık veya yokluk mücadelesini belirleyen zaferler başka zaferlere benzemez. Hele 30 Ağustos, tarihteki başka hiçbir zafere benzemez. Öncesi ve sonrasıyla, 30 Ağustos Zaferi eşsizdir. Çünkü, 30 Ağustos 600 yıllık bir cihan imparatorluğunun küllerinden yepyeni ve modern bir milletin kendini yeniden yarattığı bir zaferin adıdır. Çünkü 30 Ağustos’un öncesinde 19 Mayıs, sonrasında 29 Ekim vardır.
BU MİLLET ‘YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’ DİYEREK AYAĞA KALKTI: 19 Mayıs 1919’da; 'Ya istiklal ya ölüm' diyerek ayağa kalkan bu millet, 29 Ekim 1923’te kendi kendini yönetme iradesini ortaya koyabildiyse, bunu gerçekten de 30 Ağustos’a borçludur. 30 Ağustos, Samsun’da başlayan Anadolu ihtilalini Ankara’da Cumhuriyet idealiyle buluşturan zaferin adıdır. Kuvayı Milliye direnişinden, milli iradenin egemenliğine uzanan yolun en şanlı, en büyük zaferidir 30 Ağustos. 30 Ağustos, esir alınmak istenen bir milletin, diz çöktürülmek istenen bir ordunun kendini yeniden var ettiği zaferin adıdır. 30 Ağustos ile apaçık ortaya çıkmıştır ki, özgürlük ve bağımsızlığına tutkun milli iradenin üzerinde bir şahıs ya da makam tanımayan, onurlu bir milletin önünde hiçbir güç duramaz. Ne mutlu bize ki, 30 Ağustos’ta, Afyon’da, Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığı altında, tek yürek olduk. Ve işte bu gerçeği tüm dünyaya kanıtladık. O gün, bu milletin onurlu fertleri olarak, yurdumuza ve Anadolu’muza sahip çıkmak için, bir olduk, beraber olduk, tek ve çok güçlü bir yumruk olduk. O gün, bu topraklarda özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşayabilmek için hep birlikte ayağa kalktık. Ve bizi esir etmek ve kendilerine kul etmek isteyen kimler varsa, bizi vatansız, topraksız, devletsiz ve geleceksiz bırakmak isteyen hangi güçler varsa, hepsini dize getirdik. 30 Ağustos’ta hepsine diz çöktürdük.
ÜLKEMİZİN SINIRLARINA SAHİP ÇIKACAĞIZ: 30 Ağustos’tan aldığımız güçle bugün, millet egemenliğine dayalı ve tam bağımsız bir ülkeyiz. Ve tüm dünya bilsin ki, sonsuza kadar da hep öyle kalacağız. Bu ülkenin sınırları, 30 Ağustos’ta bu milletin kanıyla, canıyla çizdiği sınırlardır. O sınırlar bizim varlığımızın ve bağımsızlığımızın teminatıdır. 30 Ağustos’ta şehitler vermiş bir milletin evlatları olarak elbette ülkemizin sınırlarına sahip çıkacağız. Bu ülkenin sınırları, büyük önderin söylediği gibi, 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesiyle çizildi. Elbette sınırlarımıza sahip çıkacağız. Sınırlarımıza sahip çıkmak, yalnız kendi hakkımıza, hukukumuza, onurumuza değil, başkalarının sınırlarına, hak ve hukukuna da saygı duymak demektir. Tabii ki sınırlarımıza sahip çıkacağız. Bu toprakların herhangi bir biçimde istilasına asla izin vermeyeceğimizi 30 Ağustos 1922’den beri dünyadaki herkes çok iyi biliyor.
DÜN MİLLETİN ZAFERİ NASIL ENGELLENEMEDİYSE, BUGÜN MİLLETİN BAYRAMI DA ENGELLENEMEYECEK: Bu güzel yurdun yangınlarla, sellerle ve depremlerle harap olmasına da seyirci kalamayız. Herkesten sakınıp esirgediğimiz bu cennet vatanı, doğal afetlere teslim edemeyiz. Afet üretmeyen ve afetlere asla zemin hazırlamayan politikalara, hızla ve hep birlikte harekete geçmeye ihtiyacı var. Devlet, millet, sivil toplum ve bu milletin evlatları olarak, bu cennet vatanın doğasının korunması için de zafere ihtiyacımız var. İnanıyorum ki, kısa sürede bu alanda da zaferlere erişeceğiz. Tüm dünyanın bildiği en yalın gerçeği daima hatırlayalım: ‘30 Ağustos, vatanı için her şeyi göze alan bu milletin zaferi ve kutlu bayramıdır.’ Dün milletin zaferi nasıl engellenemediyse, bugün milletin bayramı da engellenemeyecek.
16 MİLYON İSTANBULLUYLA KARDEŞÇE YAŞAYACAĞIZ: Bu topraklarda 30 Ağustoslarda hep bir bayram coşkusu, gururu ve mutluluğuyla, 16 milyon İstanbulluyla kardeşçe yaşayacağız. Bize bu umudu veren, bizi birleştiren ve millet olarak ufkumuzu açan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını anarak ve anlayarak, bizi yeniden bağımsız, onurlu ve özgür bir millet yapan o insanlara sonsuza kadar saygı göstererek, bu vatan için gazi olmuş, şehit düşmüş büyüklerimizin mücadelesinin büyüklüğünü ve kutsallığını daima hissederek yaşayacağız. Bu duygularla bir kez daha ve coşkuyla tekrar etmek isterim: Milletin zaferi, milletin bayramı 30 Ağustos, herkese kutlu olsun.”