İliç'te yaşanan altın madeni faciası gündemdeki yerini korurken iktisat tarihçisi Serdar Şahinkaya, "2004'ten günümüze kadar verilen 400 bin tane maden ruhsatı bana göre Osmanlı İmparatorluğu'nun Kanuni devrinden sonra verdiği imtiyazlara çok benziyor" dedi.
TELE1 YouTube editörü Miray Mert'in "Erzincan İliç'te geçtiğimiz hafta bir maden faciası yaşandı. Ve şu anda 9 işçi göçük altında, hala bulunamadı. O sahayı işleten şirkete baktığımızda yüzde 80'i ABD'li Anagold'a ait yüzde 20'si ise Çalık Holding'e. Yani orada bir yabancı sermaye görüyoruz. Bunu ülkenin birçok yerinde aslında görüyoruz. Kazdağları'nda da gördük, Soma madencilerinin yaşadıklarına da şahit olduk. Bu bize nasıl bir ekonomi, nasıl bir politika gösteriyor?" sorusuna yanıt veren iktisat tarihçisi Şahinkaya, şunları söyledi:
"Erzincan maden faciası üzerine son güncel gelişmelere bakarken biraz geçmişe doğru gittim. Bu maden yasasıyla ilgili sömürge madenciliğine evrilen ciddi bir süreç yaşanmış. 2004 yılında maden kanununda bir değişiklik yapmış mevcut iktidar bloğu, sonra günümüze kadar 21 defa değişiklik yapmış. 1923'ten 2004 yılına kadar bin 168 maden ruhsatı verilmişken; 2004'ten 2023'ün Aralık ayına kadar 400 bin tane maden ruhsatı verilmiş. Bu Anadolu coğrafyasının 1923 Cumhuriyetiyle yani yoksulların zaferiyle yeniden yurt yapılan bu toprakların gayrimenkul gibi, kupon arazi gibi görülmesinin en tipik göstergelerinden bir tanesi. Altın, gümüş, bakır ve açık kömür maden ocaklarıyla birlikte Türkiye'de Erzincan İliç'te, Uşak Eşme'de, İzmir Efemçukuru'nda bir felaket zinciri halkaları birbirine dolanmış 'orası ne zaman patlayacak, burası ne zaman patlayacak' diye düşünüyoruz. Bu Amerikalı, Kanadalı neyse çok uluslu firma operasyonlarına baktığımız zaman zaten buradan çıkan altının yüzde 80'ine yakınını adam alıp götürüyor. Size yüzde 20'si kalıyor. Yüzde 20'nin de neredeyse yüzde 18'i falan buradaki o Amerikalı firmanın malum yerli ortaklı firmanın kucağında. Madencilik sektörünün milli gelir içindeki payı Türkiye'de yüzde 1.36. Bu 1.36'lık bir pay için bütün Anadolu coğrafyasını sonsuza kadar kirli rezerve haline dönüştürecek bir politika izlenmiş. Halbuki üretici ve yaratıcı sektörlerin içindeki en kıymet verdiğimiz tarım sektörünün payı yüzde 5 buçuğa gerilemiş. Siz bu madencilik teşviklerini, bu yabancı sermayeye Anadolu coğrafyasının verimli topraklarını peşkeş çekmek yerine ona verdiğiniz desteğin yarısını tarım sektörüne verseniz ve köylere geri dönüşü yeniden başlatsanız inanın gıda enflasyonu sorunu yaşamaz Türkiye. Dolayısıyla da burada tersine çalışan bir teşvik mekanizması var. Yani bir yağma, yani bir sömürge düzeni kurulmuş. 2004'ten günümüze kadar verilen 400 bin tane maden ruhsatı bir iktisat tarihçisi olarak söylüyorum; bana göre Osmanlı İmparatorluğu'nun Kanuni devrinden sonra verdiği imtiyazlara çok benziyor."