Milliyetçi Türkiye Partisi (MTP) Genel Başkanı Ahmet Yılmaz, siyaset bilimci Doç. Dr. Fatih Yaşlı ve gazeteci Yavuz Selim Demirağ, Zeynel Lüle'nin sunduğu Gerçeğin İzinde programına konuk oldu. Yaşlı ve Yılmaz arasında tansiyonu yükselten 'ülkücü' polemiği yaşandı.

TELE1'de ekranlara gelen Gerçeğin İzinde programına konuk olan MTP Başkanı Yılmaz ve Fatih Yaşlı arasında tartışma tartışma yaşandı. İkili arasında geçen diyalog şu şekilde: Yılmaz: Hiçbirini halk seçmedi. Arkadaşlarım var, çok sevdiğim insanlar var. Lüle: Ama halkın seçtiği parti yöneticileri. Yılmaz: Halkın seçtiği parti yöneticileri yok. Parti yöneticilerini de halk seçmiyor. Hiçbir partide ilçe başkanını bile seçemezsiniz. Genel başkanın istemediği birini il başkanı yapın iki saat sonra görevden alırlar. Ben egemenlik mücadelesi veriyorum, ben fikir davasında değilim. Yukarıda bize bu oyunu oynatanlar bizimle alay ediyorlar. Bir kısmımız kendini milliyetçi, bir kısmımız kendini sosyalist, bir kısmımız kendini siyasal dinci zannediyor. Alakası yok. Onların belirlediklerine oy veriyoruz. Seçme hakkımız yok. Seçim yok Türkiye'de, seçtirme var. Bizim önümüze iki tane liste koyuyorlar 'seçin' diyorlar. Biz seçmiyoruz ki, seçtiriliyoruz. Ben milletim adına egemenlik istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine sahip çıkmak istiyorum. Söz milletin olsun bizi buradan kovsun. Bizi dışlasın, önemi yok. Milliyetçiliğin başka bir tanımı yok. Adayları önümüze koymuşlar 'hangi ismi seçeceksin' adayları sen belirliyorsun. Şöyle yapalım; adayları ben belirleyeyim, sen seç. Ne güzel demokrasi değil mi? biz egemenliğimizi kaybettik. 1939'dan sonra Türk milletinin egemenlik hakkı gasp edilmiştir, siyasi partiler kanunu ve seçim kanunuyla. türk milleti öz haklarına sahip çıkmalıdır, egemenliğine sahip çıkmalıdır. Parti mücadelesinin önüne egemenlik mücadelesini koymalıyız. Lüle: Fatih Bey, siz bu konuda araştırma ve çalışma yapmış birisiniz. Şu anki durumu biraz bize yorumlayın, değerlendirin lütfen. Yaşlı: Öncelikle şuna katılmadığımı hemen söyleyeyim; 'Alparslan Türkeş'in kemikleri sızlamıştır' denildi, halbuki daha 1965'ten itibaren Türkiye'de MHP soğuk savaş konseptinde Türkiye'de yükselen sol akımlara karşı bir siyasal şiddet örgütü olarak kurulmuştur, en baştan itibaren. Yılmaz: Kesinlikle katılmıyorum. Yaşlı: Tabii ki katılmayacaksınız. Çünkü, zaten karşı taraflardan bakıyoruz meseleye. Yani Türkeş'in NATO'cu kimliğini konuşuruz falan ama programdan sonra ben de hedef gösterilirim, o yüzden çok girmeyelim bu işlere. Ama şunu da hatırlatayım; Çorum katliamının, Maraş katliamının faillerinin... Yılmaz: Dursun Önkuzu'nun... Yaşlı: Ha tamam işte siz de bunları anlatacaksınız. Karşılıklı olarak bir şeyler söylüyoruz biz. siz de inkar etmiyorsunuz. Diyorsunuz ki; 'öbür taraf da öldürdü' diyorsunuz Yılmaz: Öyle söylemiyorum, onu siz yorumluyorsunuz. Yaşlı: Hayır, öyle söylediniz Yılmaz: Öyle söylemedim. Demirağ: Sonuçta o dönem bu ülkenin en idealist gençleri birbirine kırdırıldı. Yılmaz: Bu ifade doğru. Bu ülkenin çocuklarına kıydılar. birimizi sağa birimizi sola ittiler. sistem bizi götürdü. Şimdi devleti yönetirken arkadaşlarımız evrensel değerlerde sol değerleri savunacaklar, ben faşist olacağım NATO konseptinin elemanı olacağım. Öyle bir dünya yok. Bu çift taraflı bir yorum. İtiraz ediyorum. Yaşlı: Türkiye'de sosyalistler hiçbir zaman devlet yönetmedi. Yılmaz: Türkiye'de NATO'ya karşı olduğunu söyleyen bir tane parti programı yazılmıştır. O da Milliyetçi Türkiye Partisi'nin programıdır. Yaşlı: TKP'nin de TİP'in de programında var. Zeynel Bey'e de bu programa polemik yapmak için gelmediğimi söylemiştim. Ama mecburen tartışmak zorunda kalıyoruz. Türkiye'de sadece sola karşı değil bunu anlatacaktım. MHP'nin ülkü ocaklarının kendi içerisindeki bölünmelerde de birbirlerine karşı izledikleri bir şiddet siyaseti var. 69 Adana Kongresi'nden sonra örneğin Kurtuluş Parkı'nda Ali Balseven'i kim öldürdü? anlatın o zaman. Yılmaz: Biber Ali'den bahsediyorsunuz. Biz o ayrılıkların o fikir mücadelesinin sonunda buradayız. Yaşlı: Kişisel olarak sizinle tartışmıyorum. Başka bir şey anlatmaya çalışıyorum. Bugün deniliyor ki; 'Adana'da ne oluyor?'. Ben de diyorum ki; Adana'da yaşanan şey Mersin'de yaşanan şey ya da Sinan Ateş cinayeti istisnai bir durum değil. Bu hareketin içerisinde daha önce de bu insanlar birbirlerine şiddet uyguladılar. 69-71 arasında atsızcı gençleri türk-islam sentezcileri öldürerek partiden attılar. Dolayısıyla ben başka bir şey anlatmaya çalışıyorum. Diyorum ki; bugün Ayyüce Hanım'a yönelen bu şiddetli açıklamalar, ölüm tehditleri tarihsel olarak istisnai birer vaka değil. Daha önce de yaşandı ülkücü hareketin içerisinde. Biz burada MHP tarihi konuşmuyoruz. Yılmaz: Solun örgüt içi infazlarının listesini yaparsam... Yaşlı: Allah aşkına bunu mu konuşuyoruz? Yılmaz: İtiraz ettiğim noktayı söyleyeyim, tek taraflı bakılmasından, itham edilmesinden, çözüm aramak yerine eleştirilmesinden rahatsızım. Çözüm arayalım. Dün yapılan yanlışların hiçbirini savunmuyorum. Yanlış anlaşılmayı engelleyemezsek bu kucaklaşmayı başaramayacağız. Bizim çözüm üretmemiz gerekiyor. Devlet elimizden, vatan ayaklarımızın altından kayıyor.