Eski Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, 'iyilik örgütü' Kızılay'ın holdingleşmesine tepki gösterdi. Akar, Kızılay'ın çadır satması hakkında, "Çok büyük bir ihanettir, çok büyük bir yanlıştır" dedi.
Kahramanmaraş merkezli 11 ilde yıkıma neden olan depremlerin ardından bölgedeki barınma sorunu hâlen devam ediyor. Depremlerin ardından afetzedeler yardım eli beklerken, geçmişteki birçok afette sağladığı yardımlarla bilinen Kızılay’ın, sanatçı Haluk Levent’in kurucusu olduğu AHBAP Derneği ile Türk Eczacıları Birliği gibi bölgeye ücretsiz ilaç dağıtmaya giden sağlık kuruluşları dahil birtakım kurum ve kuruluşlara çadır satmasına karşı da tepkiler sürüyor.
Tüzüğünde “Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, iş ve meslek ile sosyal ve kültürel alanlarda bilgili ve deneyimli, karşılıksız hizmet ve yardımlaşma anlayışına sahip, feraset sahibi, dürüstlüğü ile tanınan ve Kızılay’ın amaç ve temel ilkeleri ile uyum sağlayacak kişilerden oluşur” yazan derneğin, depolarında bekleyen çadırları belirli bir ücret karşılığında satmasına, 2011- 2016 yılları arasında Kızılay Genel Başkanlığı yapan Ahmet Lütfi Akar da tepki
gösterdi.
https://tele1.com.tr/kizilay-baskani-kerem-kinik-12-sirketten-maas-aliyor-798338/
Akar, ayrıca
Kızılay'ın 12 şirket kurarak holdingleşmesini, ülkenin dört bir yayına yayılmış 550 şubesinin kapatılmasını ve ehliyetsiz kişilerin yüksek ücretlerle dernekte çalıştırılmasını eleştirdi.
Kendilerini Kızılay’ın gönüllüleri olarak gördüklerini dile getiren Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"KIZILAY 12 ŞİRKETLİ BİR HOLDİNG HÂLİNE GETİRİLMİŞ. BU SON DERECE YANLIŞTIR"
Kızılay’ın şirketleşmesine de tepki gösteren Ahmet Lütfi Akar, şunları söyledi:
“Tabii ben 6 yıldır Kızılay’da ayrıyım ve çok detaylı olarak bilgim yok ama basından, oradaki arkadaşlarımızdan edindiğim bilgiye göre, Kızılay 12 şirketli bir holding hâline getirilmiş. Bu son derece yanlıştır. Bir holding, ticari amaç güder, kâr amacı güler. Kâr için her şeyi yapar, nitekim yapıldı. Kâr için mevcut olan çadırlar dağıtılmadı, verilmedi ve satıldı bir şeye. Onlar gitti kurdular. Bu son derece büyük yanlış bir şeydir yani; AHBAP’a satmak, bilmem kime satmak filan. Kızılay’ın elinde ne varsa afette harcamak zorundadır, anında harcamak zorundadır, hem de öyle bekleyerek filan da değil. Şimdi bunlar bekletilmiş anlıyoruz ki bu çadırlar. Öyle ifade edildi. Sayın Genel Başkanın kendisi de ifadelerinde arkadaşlarının bunu yanlışlıkla yaptığını teyit etti. Böyle bir yanlışlık olmaz. Bu tür bir yanlışlığa Kızılay’ın tahammülü yoktur, insanların da tahammülü yoktur. Gerçekten büyük bir afetle karşı karşıyayız. 11 ilimize yayılmış, kilometrelerce bir alana yayılı, 50 bin kişiye yakın insanımızı kaybettiğimiz, 100 bin civarında insanımızın yaralandığı ve tedaviye muhtaç olduğu bir afetten bahsediyoruz.”
“KIZILAY, ÇOK GARİP BİR ŞEKİLDE ELİNDEKİ 2 BİN 20 ÇADIRI GÖTÜRÜP KURMAMIŞ, SONRA BİR BAŞKA DERNEĞE SATMIŞ”
Afet sürecinde halkın yardım yağdırdığını da söyleyen Akar,
şunları dile getirdi:
https://tele1.com.tr/cadir-satan-kizilaydan-bir-skandal-daha-kiralarini-akpye-yakin-sirket-toplamis-803801/
“Hâlen yağmaya devam ediyor. Bizim halkımız yardımı sever ve iyilik perverdir ama Kızılay, çok garip bir şekilde elindeki 2 bin 20 çadırı götürüp kurmamış. Ondan sonra bir başka derneğe satmış. Bu bence çok büyük bir ihanettir, yani çok büyük bir yanlıştır. Diyelim ki bir an kabul edelim, ticarileştiniz, eyvallah, tamam filan ama böyle bunu bekletmek, bunu bir başkasına satmak, bunun için soğukta titreyen yavruların ölmesine, yaralanmasına, hastalanmasına sebebiyet vermek, insanların her bakımdan sarsıntı geçirmelerine sebep olmak son derece yanlıştır. Bunun kabul edilir tarafı yoktur. Yani her şeyin bir kılıfı bulunabilir. Yani şöyleydi, böyleydi, yetişemedik, gelemedik, lastik patladı vesaire filan gibi mazeretler ileri sürülebilir ama ‘Biz bunu başkasına sattık’ mazereti diye bir mazeret asla ve asla olmamalıdır. Bunu ileri süren de Kızılaycılığından şüphe etmelidir.”
“SRİ LANKA’DA OLAN AFETE MÜDAHALE ETTİĞİMİZDE DE 5 LİRA PARA ALMADIK”
Kızılay tarihinde böyle bir şey görülmediğini de vurgulayan Ahmet Lütfi Akar, sözlerini
şöyle sürdürdü:
https://tele1.com.tr/kizilayin-fonladigi-turken-usaya-depremden-2-ay-once-14-milyon-dolar-804077/
“Gerek benim dönemimde gerek işte benim bizatihi yönetiminde bulunduğum Van depreminde, ondan evvel vukua gelen, benden evvelki arkadaşlarımızın müdahale ettikleri Erzurum depremlerinde, Simav depremlerinde hiç öyle bir şey söz konusu olmadı. Elimizden geldiği kadar, gücümüzün yettiği kadar; bırakın bunu, Türkiye’de olan afetleri, Türk Kızılay’ı dünyanın neresinde afet olursa olsun, aynı hisle insan ızdırabını dindirmek için her yerde olmuştur ve bu vasfını her zaman göstermiştir. Biz Sri Lanka’da olan afete müdahale ettiğimizde, Endonezya’da vukua gelen tsunamiye müdahale ettiğimizde bile kimseden 5 lira para almadık oradakilerden. Öyle bir şey olmaz. Bu gönüllü bir hadisedir ve biz buradan kalktık binlerce kilometre ileride insanlara yardım götürdük. Asla ve asla da bir para filan talep etmedik. Kaldı ki kendi ülkemizde, kendi insanımızdan bu şekilde fatura etmek son derece yanlıştır.”
“KIZILAY’IN ESAS GELİRLERİNİN KAYNAĞI, HALKIMIZIN BAĞIŞLARIDIR”
Kızılay’ın yeteri kadar gelirleri olduğuna da dikkat çeken Akar, şunları anlattı:
“Biz Atatürk’ümüzün hediye ettiği Afyon Maden Suları işletmesinin yanına bir de Erzincan’da maden suyu işletmesi, fabrikasını, Balkanların en büyük fabrikasını, en modern fabrikasını kurduk. Muazzam bir üretim yapılıyor. Oradan da kârlar geliyor. Gayrimenkullerimizin kiraları var. Gayrimenkulleri efektif olarak değerlendirmek suretiyle onlardan gelirler elde ediyoruz, ediliyor yani Kızılay olarak. Biz Kızılaycılar kurumumuzu çok benimsediğimiz için hep böyle bu zamiri kullanıyoruz. Dolayısıyla gelirlerimiz yeterli. Bir de Kızılay’ın esas gelirlerinin kaynağı, halkımızın bağışlarıdır. Kızılay’ın yaklaşık olarak 5 bin civarında gayrimenkulü vardır. Bu gayrimenkuller nereden gelmiş, Kızılay hepsini bunların satın almamıştır. Kızılay’ın gayrimenkulleri, halkımız tarafından bağışlanan gayrimenkullerdir.”
https://tele1.com.tr/kilicdaroglu-eski-kizilay-yoneticileriyle-bir-araya-gelecek-803849/
“AFETZEDE, ENKAZIN ALTINDA DAHA ÇIKMAMIŞ, BAĞIRTILARI GELİYOR. SEN NEYİ SATIYORSUN?”
Eğer AHBAP Derneği çadırları satın almasaydı ne olacağına ilişkin soruya da Ahmet Lütfi Akar,
şöyle yanıt verdi:
“O çadırlar bekleyecekti herhalde. Yani ne olacaktı, onu sormak gerek ilgilisine. Bunu ben Kızılay’da birlikte çalıştığımız arkadaşlarım olarak da bunu asla yakıştıramıyorum onlara, kimseye yakıştıramıyorum. Böyle bir şey asla olmamalıydı. AHBAP’a bir kabahat bulmuyorum. Adamlar çadır arıyorlar. Bence onlar da gidip Avrupa’dan filan getirseler de iyi olurdu. Türkiye’de hazıra konup Kızılay’ın elindeki çadırları alalım da buraya şey yapalım filan… Kendi ellerinde para birikmiş, onu harcamak açısından makul bir düşünce gibi kabul edilebilir. Burada kabul edilebilen esas yöntem, bunun yurt dışından getirilmesidir. Ben görüyorum mesela bir banka gitmiş, Kızılay’dan çatır satın almış. Bir meslek odası çadır satın almış. Böyle bir şey olmaması lazım. O meslek odası, ‘Ben burada şu icraatı yapacağım. Bana bir çadır kurar mısınız’ derdi. Kızılay da kurardı. İşin esası budur. Bir afete hizmet ediyor çünkü oradaki afetzede, enkazın altında daha çıkmamış, bağırtıları geliyor. Sen neyi satıyorsun? Neyiyle uğraşıyorsun? Düğme baştan yanlış iliklenmiş.”
“KIZILAY ASLİ GÖREVLERİNDEN SIYRILDI, HOLDİNG İDARE ETMEYE BAŞLADI"
Kızılay’ın 12 tane şirketi olduğunu da belirten Akar, şöyle devam etti:
“Bu şirketlerin 12 tane yönetim kurulu var. Anonim şirketi olduğu için yönetim kurulları var. Yönetim kurulları başkanı, otomatik olarak genel başkan, bunların hepsinin yönetim kurulu başkanlığını yapıyor. Yani siz o zaman işi gücü bıraktınız, Kızılay asli görevlerinden sıyrıldı, holding idare etmeye başladı. Holding idare etmek de kolay bir iş değildir. Yani bunun için mesai vardır. Demek ki siz mesainizi Kızılay’ın işlerini organize etmek, afet müdahalelerini daha evvelden planlamak, Türkiye Afet Müdahale programında kendisine düşen rolleri iyice ezberlemek, yerine getirmek için gereken tedbirleri almak yerine holdinginizin yarın öbür gün borsaya vereceksiniz ve kâr edip etmediğiyle alakalı konuları ekranlardan izleyeceksiniz. Bunlar yanlış şeylerdir. Kızılay’ın holding olması filanı da asla kabul etmiyorum. Halkımız da bunu kabul etmiyor
ve etmeyecek, göreceksiniz. Bunları kapatmak zorunda kalacaklar.”
https://tele1.com.tr/bir-yalani-daha-ortaya-cikti-kizilay-baskani-sirket-kurulmadan-once-cadirlari-satti-803416/