Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin ‘Can Atalay’ hakkındaki kararı üzerine "Bu bir darbedir" yorumu yapan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, "TİP milletvekili sayısı olağanüstü toplantı için yeterli değil ancak hep birlikte talep edersek bunu yapabiliriz” diyerek muhalefet partilerine çağrı yaptı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, TİP Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nce verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar verdi.

Kararın üzerine,  TİP Genel Başkanı Erkan Baş, sosyal medya hesabından Yargıtay'ın kararı ile ilgili "Tüm yurttaşlarımıza, hukukçulara, muhalefet partilerinin temsilcilerine sesleniyorum: Darbeye direnelim" notuyla bu akşam bir video paylaştı. Baş, videoda şunları söyledi:

“BİR GRUP MASKELİ SUÇLU HAKİM…”

"Bugün Anayasa Mahkemesi'nin iki kez üst üste verdiği ihlal kararına rağmen Hatay Milletvekilimiz Can Atalay'ın tahliyesi Yargıtay tarafından bir kez daha engellendi. Bu bir darbedir. Sırtına yargıç cübbesi giymiş, yüzüne hakim maskesi takmış bir grup şahıs hukukla, yasayla, anayasa ile hiç ilgisi olmayan sözde kararlar alarak açıkça halk iradesine, anayasanın açık hükmüne karşı ısrarlı bir başkaldırı eylemi içinde. Bu süreklilik arz eden eylem; anayasal düzene, adalet sistemine ve parlamentoya yönelik bir darbe girişimidir. Artık hukuksal açıdan yorumlama, Anayasa'yı hatırlatma, emredici kanun hükümlerini göstermeye gerek falan duymuyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'ne, onun anayasasına ve parlamentosuna karşı bir grup maskeli suçlu hakim darbeye yeltenmektedir.

Biz bugüne kadar sözümüzü hiç sakınmadık, bundan sonra da sakınmayacağız. Biz bu 12 Eylül Anayasası'na ilk gününden, AKP eliyle bir saray rejimi inşa etmek üzere yapılan değişiklikler sırasında hep 'Hayır' oyu verdik. Biz bu anayasayı değiştirmek istediğini söyleyen siyasi partiyiz. Elbette yurttaşların ya da siyasi partilerin anayasayı eleştirmesi temel bir hakken anayasal kurumların, başta yargı ve kolluk kuvvetleri olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının anayasaya uymaması yalnızca darbe olarak adlandırılabilir. Biz nasıl beğenmesek de anayasaya uymak zorundaysak Tayyip Erdoğan da uymak zorunda. Sokaktaki insan nasıl uymak zorundaysa Yargıtay üyeleri de uymak zorunda.

Bu kararın altında imzası olan Yargıtay üyeleri hakkında 'Anayasaya karşı darbe girişiminde bulunmaktan' suç duyurusunda bulunacağız. Bu imzayı atanları cesaretlendiren, yönlendiren ve teşvik eden iktidar partisi AKP ile onun destekçisi MHP yöneticileri hakkında 'Anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalışmaktan' suç duyurusunda bulunuyoruz.

“YARIN İTİBARIYLA TÜM MUHALEFET PARTİLERİNİN KAPISINI ÇALACAĞIZ”

Bugün AYM kapısına kilit vurulmuştur. AYM üyeleri de tüm hukuk kurumları ve teker teker tüm hukukçular buna karşı net bir duruş göstermelidir ve ayrıca Meclis'teki tüm muhalefet partilerini ve iktidar partilerinde olsa bile -eğer varsa hala- vicdana ve hukuka sahip çıkan milletvekillerini sorumluluğa davet ediyoruz. Yarın itibarıyla tüm muhalif siyasi partilerin kapısını çalacak, Meclis'in acil toplantıya çağırılması için destek talep edeceğiz. Buradan TBMM Başkanı'na çağrı yapıyorum: İçtüzüğün size verdiği yetkiyi ve sorumluluğu hatırlatıyoruz. TBMM'yi derhal toplantıya çağırmalısınız ve bu konu görüşülmeli. Tüm muhalefet partilerine çağrı yapıyorum: TİP milletvekili sayısı olağanüstü toplantı için yeterli değil ancak hep birlikte talep edersek bunu yapabiliriz. Meclis, iradesine karşı bir gasp girişimine karşı toplanmayacaksa ne zaman toplanacak? Meclis, kendisine yapılacakları anayasaya uymama çağrısıyla dikte edenlere karşı halk iradesine sahip çıkmayacaksa ne zaman toplanacak?

TİP olarak mücadelemizi mümkün olan her kulvarda sürdüreceğiz. Hukuktan, Meclis'ten, sokaktan vazgeçmeyeceğiz. Halka doğruları anlatmak ve suçluları teşhir etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Her yerde, her kulvarda, her araçla hem yoldaşımız, milletvekilimiz Can Atalay'ın esir alınmış olmasına karşı hem de ülkemizin tepesine çöreklenmiş bir grup maskeli suçluya karşı mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz. Tüm siyasi partileri, milletvekilleri, hukuk kurumlarını, hukukçuları, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini ve teker teker tüm yurttaşlarımızı bu zalimliğe ve zorbalığa karşı hep birlikte karşı durmaya çağırıyorum. Korkacak hiçbir şey yok. 'Bir Can'ımız var, onu da bunlara verecek değiliz.'"