Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir referandum niteliğinde olduğunu belirterek, "Var olan iktidarı onaylarsanız, bütün bu yanlışların, hastalıkların devam etmesini kabul ediyorsun demektir" dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Twitter hesabından Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna ilişkin yeni bir video yayınladı. Davutoğlu “28 Mayıs bir seçim mi, yoksa referandum mu” notuyla yayınladığı videoda şunları söyledi:

"YOL AYRIMINDA YAPILAN BİR REFERANDUM MU?"

“Değerli vatandaşlarım, Yüksek Seçim Kurulu resmi olmayan sonuçları açıkladı. En son yaptığım açıklamada size bir çağrıda bulunmuştum ve demiştim ki; her seçim yeni bir şans sunmaz toplumlara. Ama bu sistemi eleştirmemize rağmen, bu sistem bize yeniden düşünme şansı veriyor. Önümüzdeki seçim gerçekten bir seçim mi yoksa bir yol ayrımında yapılan bir referandum mu? Bu 10-11 günde hepimiz bir kere daha düşünmekte sorumluyuz. Gelecek nesillere borcumuz bu. Seçim neticesi bize bu şansı verdi. Neden referandum biliyor musunuz? Gelecek hafta ile vereceğiniz oylarla sadece bir Cumhurbaşkanı seçmiş olmayacaksınız. Bir ittifak ve partiler grubunu seçmiş olmayacaksınız. Bu oylama ile aslında bir referanduma mahiyetinde bazı şeylere evet, bazı şeylere hayır diyeceksiniz. En temel sonuç şu; son 5 yıl içinde Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nde yaşadıklarınızı ve bu yaşadıklarınız üzerine oluşan statükoya evet mi diyeceksiniz yoksa bu statükodan rahatsız olup yeni bir başlangıç için bu referandumda oyunuzu yeni bir başlangıç için mi kullanacaksınız? Yani bir evet hayır oylaması ile karşı karşıyayız. İkili yol ayrımındayız dedim.

"YASAKLARI YAYGINLAŞTIRMAYI GÜCÜNE SAHİP OLMASINI MI İSTİYORSUNUZ"

Mesela, bu referandumda bir kişinin yargıyı, yürütmeyi, yasamayı kontrol edip gece yarısı çıkardığı keyfi kararnamelerle ülkeyi yönetmesini onaylıyor musunuz yoksa yargı, yasama ve yürütmenin kendi dengeleri içinde bir kontrol mekanizması oluşturduğu ortak aklın devreye girdiği yeni bir başlangıç mı istiyorsunuz? Mesela yine bir kişinin istediği anda yasak getirmeyi, yasakları yaygınlaştırmayı gücüne sahip olmasını mı istiyorsunuz yoksa insan hak ve özgürlüklerinde yeni bir başlangıç mı? Yine mesela ülkede ihale ve imar yolsuzlukları üzerinden büyük rant elde etmiş olan ve yeraltı dünyası ile irtibatlı faiz, imar, uyuşturucu baronlarının her gün at oynatmasını onaylıyor musunuz? Yoksa bütün bu baronlara karşı siyasi ahlak temelli yeni bir düzen mi istiyorsunuz? Mesela, her gün toplumun bir kesimine ‘giderseniz gidin’ başka bir kesime ağır argo ifadelerle hakaret eden bir siyasi kültürün devam etmesini mi istiyorsunuz yoksa siyasi nezaketin, karşılıklı saygının egemen olduğu bir siyasi kültürün inşa edilmesini mi istiyorsunuz? Mesela şekilde dini değerlerimize saygı uyguladığını söyleyen ama özde bu değerlere zarar veren bir yönetim biçiminin, bir zihniyetin hakim olmasını mı istiyorsunuz, yoksa riyakar bir dindarlığa karşılık samimi bir dindarlığı öne çıkaran yeni bir toplumsal kültür mü istiyorsunuz? Mesela zenginin her gün daha zengin fakirin her gün daha fakir olduğu, tefecilerin, faizcilerin, rant üstüne rant kazandığı bir düzenin devamını mı istiyorsunuz yoksa gelir adaleti ile ekonomik kaynakların eşit bir şekilde dağıtıldığı yeni bir başlangıç mı istiyorsunuz? Mesela devlet kurumlarının her gün çürüdüğü zayıfladığı ve devletimizin zaaf gösterdiği bir çöküş mü istiyorsunuz yoksa devlet kurumlarının her birinin yeniden ayağa kalktığı yeni bir başlangıç mı?

"RİYAKAR BİR SİYASET Mİ İSTİYORSUNUZ YOKSA..."

Bugünlerde çok sık sorulan bir soru ile devam edeyim, mesela bir gün kırmızı bültenle aranan bir PKK’lı teröristi ekranlara çıkaran, ertesi günde terörle mücadele ettiğini söyleyen riyakar bir siyaset mi istiyorsunuz yoksa demokratik hukuk kuralları içinde insan, hak ve özgürlüklerinden saygılı ve gerçek anlamda terörle mücadele eden demokratik bir anlayış mı istiyorsunuz? Bunlar hep önümüzdeki yol ayrımları… Gençler için daha da çarpıcı bir soru. Doğrudan ya da dolaylı torpil sisteminin işlediği, akraba kayırmacılığın yürüdüğü bir mülakat sistemini mi istiyorsunuz yoksa bütün vatan evlatlarının eşit şartlarda yarıştığı bir liyakat sistemini mi?

"“STATÜKO MU DEĞİŞİM Mİ? ÇÜRÜME Mİ YENİ BİR BAŞLANGIÇ MI"

Değerli vatandaşlarım. İşte yol ayrımı burada. Mesele; Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı, Cumhur İttifakı tercihlerinin çok ötesinde bir meseleyle karşı karşıyayız. Bu bir seçim değil, net ve açık söylüyorum. Bu bir referandumdur. Eğer var olan iktidarı onaylarsanız, bütün bu yanlışların, hastalıkların devam etmesini kabul ediyorsun demektir. Eğer yeni bir şans, yeni bir başlangıç imkanı sunmak istiyorsanız işte o zaman statükoya karşı değişimi savunacaksınız. Statüko mu değişim mi? Çürüme mi yeni bir başlangıç mı?

"YENİ BİR BAŞLANGIÇ MÜMKÜN"

2019 Mayıs’ında daha iktidar partisinin içinde üyeyken yaptığım bir iftar konuşmasında, ki kamu önündeki eleştirilerimi en açık dile getirdiğim konuşmalardan biriydi. Şöyle demiştim iktidar partisi yetkililerine. Sizi yolsuzluklara, yasaklara ve artan yoksulluğa karşı uyardım dinlemediniz. Çürüttünüz. Siyasi çürümeyle, güç yozlaşmasıyla karşı karşıyasınız şu anda ve seslenmiştim. Ya yeni bir hal ya izmihlal. Yeni nesil için söyleyeyim. İzmihlal demek çöküş demek. Evet, bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin gerçek anlamda kurumsal gücünün ayağa kalkması, milletimizin şeffaf bir şekilde kamu kaynaklarına ulaşabilmesi, siyasi ahlakın egemen olması, özgürlüklerin korunması, demokratik hukuk devletinin ve vicdanıyla hükmeden yargı sisteminin gelmesi için yeni bir başlangıç mümkün.

"DÜZENİNİN ÇÖKÜŞÜYLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ"

Ya bismillah diyerek yeni bir başlangıca, yeni bir hale bürüneceğiz ya da Allah muhafaza al bayrağımızı, vatanımızı, devletimizi, milletin birliğini tehdit eden kurumsal çürümeyi güç yozlaştırmasıyla pekiştiren otoriter yolsuzluk düzeninin çöküşüyle karşı karşıya kalacağız. Seçim sizin ve hepimizin. Ama bu seçimin esas etkiledikleri ise gelecek nesiller olacak. Bir kez daha düşünün. Gelecek nesillerimiz, çocuklarımız, torunlarımız için yeni bir başlangıç şansı verecek şekilde referandumda statükoya karşı değişimin, yozlaşmaya karşı siyasi ahlakın, yasaklara karşı özgürlüğün, mülakata karşı liyakatın, devlet kurumlarının çürümesine karşı devlet kurumlarının ayağa kalkması, riyakâr terörle mücadeleye karşı gerçek terörle mücadele ve bütün milli-manevi değerlerin, insan hak ve özgürlüklerinin korunması yönünde oy kullanacağınıza eminim. Bu dileklerle hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum."