Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için görülen duruşmada Danıştay Savcısı, kararın iptali talebini yineledi. Savcı mütalaası salonda alkışlandı.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talebiyle feshedilen 'İstanbul Sözleşmesi' olarak bilinen, Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin feshedilmesi kararının iptaline ilişkin Danıştay'daki dördüncü duruşma görüldü. Duruşmada Danıştay Savcısı kararın iptali talebini yineledi. Danıştay Savcısı, "Dava konusu düzenlemenin iptalinin gerektiği düşünülmektedir" dedi. Savcının talebi salonda uzun süre alkışlandı. Danıştay 10. Dairesi’nde açılan onlarca davada bugün; TMMOB, TTB, Körfez Ankara Diş Hekimleri Odası, Çanakkale Feminist Dayanışma, Bağımsız Kadın Dayanışması ve 11 baronun başvuruları görüşüldü. Mahkeme heyeti, kararın 20 Temmuz'daki adli tatil öncesi tebliğ edileceğini açıkladı. Toplumsal cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılık ve şiddete karşı bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı uluslararası sözleşme olarak bilinen İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı 20 Mart 2021 tarihinde duyurulmuştu. Fesih kararının ardından kadın örgütleri, barolar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler kararın iptali için Danıştay’a başvurmuştu.

"KADINLARIN ÜÇTE BİRİ HAYATLARININ BİR DÖNEMİNDE ŞİDDETE MARUZ KALIYOR"

Türk Tabipleri Birliği (TTB)  avukatı Verda Ersoy, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile ilgili Danıştay’daki davada Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı çalışmalara atıf yaparak, "Kadınların üçte birinin sürekli olmasa da hayatlarının bir döneminde şiddete maruz kaldıklarını ortaya koyuyor. Bu şiddet fiziksel olabilir, duygusal, cinsel, ekonomik olabilir. Hepsi olabilir. Ama bu büyüklükte bir şiddetten söz ediyoruz. Şiddetin kadın sağlığı üzerindeki etkisini biliyoruz. Çok ciddi travmatik etkileri var. Bu travmatik etkiler çok uzun yıllar sürüyor. Şiddet sona erse de etkileri sona ermiyor" dedi. İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden bu yana kadın cinayeti davalarındaki hafifletici nedenlere dikkat çeken Ersoy, “Bunların her birisi insanın yaşamına, sağlık hakkına dairdir. İnsan hakkına, onuruna dairdir. Sağlıklı yaşam hakkına dairdir. Bu nedenle TTB İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedi” diye konuştu.

"ŞİDDETİN ÇÖZÜM YOLLARIYLA İLGİLİ ÇÖZÜM HARİTASINI BİZE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VERİYOR"

Ankara Diş Hekimleri Odası Genel Sekreteri Gamze Burcu Gül ise, "Biz toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir meslek örgütü olarak elbette kadına yönelik şiddetin temelinde de eşitsizliğin yattığını biliyoruz. Bizler dil, din, ırk, siyasi görüş, cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığı yapmamaya dair yemin ederek mesleğe başlıyoruz. Ayrımcılık da aslında sağlıkta şiddet gibi sadece suç ortaya çıktıktan sonra ceza vererek çözebileceğimiz bir sorun değil. Bu noktada bile İstanbul Sözleşmesi devreye giriyor. Çünkü, şiddetin sebep odaklı çözüm yollarıyla ilgili çözüm haritasını da bize yine sözleşme veriyor. Biz de bu rehberlikten yola çıkarak toplumsal cinsiyet eğitimleri veriyoruz" ifadelerini kullandı.

AVUKAT HÜLYA GÜLBAHAR: EMNİYET GÜÇLERİNİN PSİKOLOJİK TERÖRİNE MARUZ KALDIK"

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü avukat Hülya Gülbahar, İstanbul Sözleşmesi davası öncesinde polisin tutumu yüzünden duruşmaya geç kaldıklarını söyledi. Gülbahar, “Emniyet güçlerinin psikolojik terörüne maruz kaldık. Manipülasyonuna maruz kaldık. ‘Duruşma mı, basın toplantısı mı?’ diye tehdit edildik. Bu nedenle de duruşmaya geç girmek zorunda kaldık” dedi. https://tele1.com.tr/istanbul-sozlesmesinde-son-durusma-kadinlar-danistayda-648244/