CHP'li Mahmut Tanal, yurttaşın gündeminin ekonomi olduğunu belirterek AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu durumu unutturabilmek için hakaret ettiğini öne sürdü. Tanal, "Vatandaşın gündemi ekonomi, zam. Her gün zam, zam, zam, zam. Bunu unutturabilmek için yok vatandaşa hakaret, yok vatandaşa küfür" dedi.

Gezi Direnişi'ne katılan insanlara 'sürtük ve çürük' diyen AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tepkiler dinmiyor. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Erdoğan'ın vatandaşlara hakaret etmesinin Cumhurbaşkanlığı yemini ile bağdaşmadığını belirterek, "Vatandaşın gündemi ekonomi, zam. Her gün zam, zam, zam, zam. Bunu unutturabilmek için yok vatandaşa hakaret, yok vatandaşa küfür… Bu dışlanma ile bu ötekileştirme ile bu nefret dili ile ülke kalkınamaz. Ülkede milli birlik ve beraberlik için; nefret dili yerine sevgi dilini kullanmak lazım. Düşmanlaştırma dili yerine kardeş dilini kullanmak lazım" dedi. CHP'li Mahmut Tanal, CHP Genel Merkezi’nin 51 ilde planladığı saha çalışması kapsamında bugün Edirne’deydi. Tanal, CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ve CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Tanal, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi: “Burada çıkış var mı? Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Ülkenin bu ekonomik çıkmazdan çıkış yolu vardır, reçetesi vardır, reçetesi CHP ve Millet İttifakı’dır. Nedir bunlar? Bağımsız ve tarafsız yargı, hukukun üstünlüğü, liyakat, adaletli bir yönetim, şeffaflık, kamu ihale kanununun net bir biçimde düzenlenmesi, demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlenmesi, tarafsız ve bağımsız yargının özgürce düşünüp özgürce yazabilmesi…

"İKTİDAR GİBİ DÜŞÜNMEYEN KİŞİ TERÖRİST İLAN EDİLİYOR"

Siz eğer muhalif olan herkesi susturmaya çalışırsanız, ülkede demokrasi olmazsa o ülkede istihdam olmaz, o ülkede üretim olmaz, o ülkede hukuk güvenliği olmaz ve hukuk güvenliği olmayan bir ülkede ne yerli ne de yabancı yatırımcı yatırım yapamaz. Bir güvercin bir yere konmak istediği zaman nasıl çevresine bakıp eğer bir risk hissediyorsa, oraya konmuyorsa yatırımcı da güvercin gibi çevresine bakar, yatırım yapacağı ülkeye bakar, orada hukuk güvenliği var mı, yok mu? Hukuk güvenliği yoksa yerli ve yabancı yatırımcı da oraya yatırım yapmaz. Çünkü ülkemizde artık siyasi iktidar gibi düşünmeyen veya hafif onu eleştiren kişi terörist ilan ediliyor, vatan haini ilan ediliyor. İşte daha iki gün öncesi… Sayın Cumhurbaşkanının Gezi olaylarına katılan insanlara ağır küfretmesi, hakaret etmesi… Dünyanın hiçbir ülkesinde, kendisinin demokratik hakkını iktidara karşı kullananlara hiçbir devlet başkanı hiçbir Cumhurbaşkanı böyle ağır hakaret, küfretmedi. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu olmadı. Hakikaten burada ne Sayın Cumhurbaşkanının ettiği yeminle bağdaşıyor, ne anayasamızın beşinci maddesi var… Maalesef mevcut olan iktidarın gündemi ile vatandaşın gündemi örtüşmüyor ve vatandaşın gündeminden uzaklaşmak için bu şekilde suni yapay gündemler yaratılıyor.

"EKONOMİYİ UNUTTURABİLMEK İÇİN HAKAKRET EDİLİYOR"

Vatandaşın gündemi ekonomi, zam. Her gün zam, zam, zam, zam. Bunu unutturabilmek için yok vatandaşa hakaret, yok vatandaşa küfür… Bu dışlanma ile bu ötekileştirme ile bu nefret dili ile ülke kalkınamaz. Ülkede milli birlik ve beraberlik için; nefret dili yerine sevgi dilini kullanmak lazım. Düşmanlaştırma dili yerine kardeş dilini kullanmak lazım. Burada netice itibarıyla hiç kimseyi dışlamadan, hiç kimseyi ötekileştirmeden kucaklaşma ile ancak bu ülkeye demokrasi gelebilir. Ülkeye demokrasi gelirse de hakikaten o zaman istihdam da olur, işsizlik biter, mutluluk olur, bereket olur, adalet olur, insanların yüzü güler.

"ÜLKE BORÇ BATAĞINDA, BUNLAR ZENGİNLEŞİYOR"

Yöneticilerin ülkeyi nasıl savurduğunu daha net anlaşılabilmesi açısından… Ben esasen avukatım. Eğer avukatlık ofisimde çalışan birileri varsa ben fakirleşiyorsam, benim yanımda çalışan zenginleşiyorsa, onun başka da geliri yoksa, demek ki benim yanımda çalışan benim paramı çalıyor demektir. İktidara baktığımız zaman bakanından tutun Cumhurbaşkanına varıncaya kadar… Ülke borç batağına giriyor, bunlar zenginleşiyor. Bunların başka bir geliri var mı? Yok. Peki bu ülkeyi sen yönetiyorsan, bu ülke fakirleşiyorsa, borç batağına giriyorsa siz zenginleşiyorsanız bu devletin imkanlarını kendi uhdenize geçiriyorsun, anlamı çıkar. Burada da verilen yazılı soru önergelerinden tutun her şeye dek varınca kapalı bir kutu. Şeffaflık yok, kapalılık esas. Kapalılığın esas olduğu rejime, otoriter, totaliter, faşist rejimlerdir. Faşist rejimlerde temel hak ve özgürlükler sınırlandırılmıştır. Vatandaşın kişiliği şahsiyeti düşünülmez veya şu denilir: Vatandaş temel hak ve özgürlüklerini kullanamaz ve otoriter rejimin götürdüğü yer sefalettir, yokluktur, yoksulluktur. Şu anda kısacasını söyleyeceksek. 20 yılda bu ülkede fabrika mı kuruldu? 20 yılda bu ülkede işsizliğe çare mi bulundu? Yoksulluğa bir çare mi bulundu? 20 yılda özel sektör mü büyüdü? 2002'de terör yoktu, terör mü bitirildi? Ve bunların dönemi ile terör hortladı. Ne yaptılar? Gittiler, Oslo’da gizli görüşme yaptılar. Ne yaptılar? Gittiler, Habur Sınır Kapısı’nda gayet rahat çadır mahkemeleri kurdular. Ne yaptılar? Kobani döneminde, gittiler peşmergeleri aldılar, getirdiler Şanlıurfa'da kebap söylediler. Şimdi düşünün Millet İttifakı’na sen terörist diyeceksin kalkacaksın kendin terörle kol kola gireceksin. Bunu tarih de biliyor, bunu millet de biliyor. Hani derler ya Anadolu'da çok güzel bir söz var. ‘Önce bir aynaya bak’ derler. Önce bir aynaya baksınlar."

"ERDOĞAN EKREM BEY'E İKİ KERE YENİLDİ"

Bugüne kadar seçim kararı alınmadan, seçim kararı açıklanmadan, tarih belirlenmeden Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde aday ismi açıklanmadı. CHP, Sayın Cumhurbaşkanının korkulu rüyası olmuş. Aynı şekilde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı düşünün. Seçimler iki sefer İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı kimdi, AK Parti’nin? Binali Yıldırım Bey idi değil mi. Aslında Binali Yıldırım Bey orada aday değildi. Aday olan aslında Ekrem Bey'in karşısında yarışan Sayın Cumhurbaşkanıydı. İki sefer orada yenildi. O mağlubiyeti hazmedemeden dava üstüne dava. Çalıştırılmıyor arkadaşlar. Yani vatandaşın kamu hizmetlerine erişimi AK Parti iktidarı bizim CHP’li belediyelerin üzerindeki bu baskılar nedeniyle çalıştırılmıyor. Çalışmaları engelleniyor ve Belediye Meclis üyeleri sıfatıyla engelleniyor. Onların sayısı yetmiyorsa bu sefer, iktidarla engelleniyor. Yani biz altılı masa dediğimiz ve daha da artacak bu; buradaki Millet İttifakı olarak oybirliği ile oradaki herkesin mutlak surette üzerinde uzlaştığı kiminle kazanılacaksa, yani burada netice itibarıyla biz burada artık hedefe kilitlenmiş durumdayız. Amacımız bu ülkeye adaleti getirmek arkadaşlar. Bu topraklar adalete susamış. Yani onun için bu polemiklere girmiyoruz. Yani Cumhurbaşkanı tabii ki artık siyasi anlamda ülkede siyasi miadını doldurdu. Ne açıdan doldurdu? Çünkü sürekli düşüşte, siyasi miadını doldurdu. Artık kimyası bozulmuş durumda. Onun için bu şekilde savrulduğu için küfrediyor. Neticede savrulmayan bir insan küfretmez.”

"İBB'NİN ÇALIŞMALARI ONLARIN RÜYALARINI GİRİYOR"

İktidar tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yargı yolu açılmaya çalışılması konusundaki düşüncelerinin sorulduğu bir soruya ise Tanal şu şekilde yanıt verdi: "Sayın Cumhurbaşkanının bir siyasi kimliği var. AK Parti'nin Genel Başkanı. Tarafsız ve bağımsız bir Cumhurbaşkanı değil. Anayasamızın hükümlerine göre ve bir siyasi partinin genel başkanı olduğu için bütün yaklaşımları siyasi. Tüm değerlendirmeleri siyasi. Bağımsız ve tarafsız hiçbir değerlendirmesi yok ve bu ettiği yeminle de bağdaşmıyor, Anayasayla da bağdaşmıyor ve Anayasayı ihlal ediyor aslında. Uluslararası sözleşmeleri de ihlal ediyor ve Sayın Ekrem İmamoğlu, Sayın Cumhurbaşkanı geçmişte şunu söylüyordu. ‘İstanbul alan Türkiye'yi alır.’ Evet; CHP, Millet İttifakı İstanbul'u aldı ve bu şu anda onlar için bir korkulu rüya oldu. Yani herhalde İstanbul Belediyesi'nin çalışmaları onların rüyalarına giriyor. Çünkü sosyal devlet ilkesi gereğince Cumhuriyet Halk Partisi'nin tüm belediyeleri insan odaklı olarak çalışmaya devam ediyor. Hizmetlerini o şekilde sunuyor ama netice itibarıyla bizim inandığımız önce Allah'ımız sonra milletimiz var. Yani bu anlamda hizmetlerimize devam edeceğiz ve bu oyunu da bozacağız ve bu oyunu da bozacak olan millettir zaten, sandıktır. Onun için bir an önce sandığı istiyoruz." https://tele1.com.tr/ekrem-imamoglu-o-hakaretleri-yapan-dil-devlet-dili-olamaz-635450/