AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın gece 24.00'ten sonra müzik kısıtlamasıyla ilgili "Kusura bakmasınlar. Gece, kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur" ifadesine tepki gelmeye devam ediyor. Müzisyenler, kararın ideolojik olduğunu belirterek, "Kültür ve sanat insanları rahatsız etmek için değil rahatsız olanları iyi etmek için vardır" dedi.
Pandemi sürecinde çalışabilecekleri tüm mekanların kapalı olması, konser ve organizasyonların iptal edilmesi nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayan ve hatta aralarından bazıları intihara sürüklenen müzisyenler, tüm kısıtlamaların kaldırıldığı yeni dönemde de kısıtlı sürelerde çalışabilecekler.
Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, normalleşmeye ilişkin kararları açıklarken sarf ettiği "Müzikle ilgili sınırlamayı daha ileri bir saat olan 24.00'e çekiyoruz. Kusura bakmasınlar. Gece, kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur" sözlerine tepkiler sürüyor.
İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali'nde bir araya gelen müzik dünyasının önemli isimleri Yalçın Tura, Arif Erkin ve Cahit Berkay da tepkilerini dile getirdi.
“KÜLTÜR VE SANAT İNSANLARI RAHATSIZ ETMEK İÇİN DEĞİL RAHATSIZ OLANLARI İYİ ETMEK İÇİN VARDIR”
Tiyatro-sinema oyuncusu, müzisyen Arif Erkin: Madem yasak, niye bizi yasaklıyorsun? 10-12 den sonra sokağa çıkmayı da yasakla ya da ya müziği yasaklayacaksan sabahtan itibaren yasakla sokağa çıkmayı yasaklayacaksan niye müzik 12'ye kadar var da 12'den sonra yok. Bir mantığı yok. Ne diyebilirim ki.
Moğollar’ın kurucularından Cahit Berkay: Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamada kendisinin müziği rahatsızlık olarak gördüğünü anlıyoruz. Ömrümün 55-56 senesi sahnede geçti müzisyen olarak. Yarım asırdır müzik yaparken gayem insanları rahatsız etmek değil, neşelerine ve kederlerine ortak olmaktır. Kültür ve sanat insanları rahatsız etmek için değil rahatsız olanları iyi etmek için vardır- diye böyle bir şey paylaştım.
Athena grubunun solisti Gökhan Özoğuz: Söylenecek söz kalmadı. Sadece nokta. O nokta her şeyi anlatıyor zaten."
“KİMSE KUSURA BAKMASIN KUSURA BAKIYORUZ”
Müzisyen Egemen Yılmaz: Bu pandemi süreci boyunca nedense her normalleşme adımı sonrası ilk gündem maddesi müzik ya da biz müzisyenler oluyor. Kin dolu, nefret dolu, ötekileştirmeyle dolu söylemlere gebe kalan taraf hep ne yazık ki biz müzisyenler. Bu gerçekten çok şaşkınlık uyandırıcı ve üzücü bir durum. Şimdi son gelişmelere göre biliyorsunuz ki her normalleşme adımıyla birlikte biraz daha normal hayata everiliyoruz güzel bir şey aslında. Aşılama süreci de çok iyi yönetiliyor aslında buna gerçekten inanıyorum. Kademeli olarak normalleşme ile sahnelere de ufaktan başlanma arifesindeyiz şu an. Kimi mekanlarda hafiften başlamıştı saat: 20.00 - 21.00 civarında. Şimdi bir lütufta bulunarak 12’ye çekildi. Ve bu da 'Kimse kusura bakmasın, kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok' gibi bir söylemle süslendi. Gerçekten çok teşekkür ediyorum, devlet büyüklerimize sonsuz teşekkürler. En azından saat 12’ye kadar da olsa kendimizi ifade edebileceğimiz, müziğimizi paylaşabileceğimiz bir alanımız sahnemiz olacak tekrar. Gerçekten sonsuz teşekkürler. Bilemiyorum bunun böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bir rahatsızlık unsuruymuş gibi lanse edilmek bu şekilde toplumun önünde nitelendirilmek gerçekten kendim adına müzik emekçisi dostlarımın adına çok üzücü bir olay o yüzden kimse kusura bakmasın, kusura bakıyoruz.”
“BÖYLE BİR ÜLKEDE MÜZİK YAPIYOR OLMAK GERÇEKTEN ÜZÜCÜ”
Dört X Dört grubunun solisti Deniz Tuzcuoğlu: Evet. Takke düştü, kel göründü. ‘Saat 12’ye kadar müzik yasağı, işte akustik müziğe izin veriliyor, işte hala mekanlar açılmadı. Mekanlar şu yüzden açılmadı ama diğer yerler açıldı.’ Biz bunları bilimsel sebeplerden dolayı yapıldığını düşüneduralım. Sonunda artık iktidar tamamen ideolojik tamamen kendi rahatsızlıkları dolayısıyla yaptıklarını birinci ağızdan açıklamış oldu. Yani '24.00'ten sonra kusura bakmasınlar ama' ifadesiyle sevgili Cumhurbaşkanımızın bunu net bir şekilde açıklamış oldu. Bunun artık ideolojik olduğunu, ideolojik bir yaklaşım olduğunu sokaktaki çocuğun bile anladığını görebiliyoruz. Böyle bir ülkede müzik yapıyor olmak gerçekten üzücü. Müziğe verilen değerin Anayasamızın 64. maddesi var sanatçının korunması, sanatın çevreye yayılması ve sanat eserlerinin değerlendirilmesi. Evet işte sanat bu şekilde ayaklar altında bir rahatsızlık olarak değerlendiriliyor ve emin olun biz müzisyenler sonuçta duygularıyla müzik yapan, iş yapan insanlarız. Bütün sanatçılar öyle. Tiyatrocular da öyle, oyuncular da öyle, sunucular da öyle. Gerçekten şu an duygularımız, müziğimize, işimize, sanatımıza kattığımız, çalıştığımız duygularımız ayaklar altında, yerler altında. Bir rahatsızlık olarak görülüyormuş. Ne yazık. Ne yazık. Bizim yaptığımız, ürettiğimiz, müziğimizi dinleyen insanlarla paylaştığımız anlar, anılar, o duygular, güzel şeyler, güzellikler, bu iktidarın her şeyi katletmesi gibi, doğayı, insanları mutluluğunu ve hayvan haklarını, insanların haklarını dahi yok etmesi gibi yok olmuş durumda. Ne olur bu kadar acımasız olmayın. Bu kadar tek taraflı olmayın. Bu kadar tek bir grubun iktidarı olmayın artık ya da gidin. Bir an önce zaten beklediğimiz şey bu. Ümitle ve hasretle gitmenizi bekliyoruz".
“MÜZİSYEN RAHATSIZ ETMEZ, SANATINI İCRA EDER”
Türk rock müziği sanatçısı Aylin Aslım: Yapılan açıklama cidden çok üzücü. Söylediğim gibi müzik rahatsızlık vermez, rahatsız ruhlara şifa olur. Müzisyen rahatsız etmez, sanatını icra eder. Çok üzücü.
"İNSANLARI KONTROL ALTINDA TUTMAK İÇİN ÖZELLİKLE YAPIYORLAR"
Müzisyen Atilla Taş: Bunlar sürpriz değil bizim için. Ellerinde kendi tabanlarından başka bir şey kalmadı. Başka malzeme ellerinde kalmadı. İnsanları kontrol altında tutmak için özellikle yapıyorlar.
"BİZ KUSURA BAKIYORUZ"
Rapçi Sokrat St: Müzik ve eğlence mekanlarının yasaklarının pandemiyle hiçbir alakası olmadığını maalesef çok talihsiz bir cümleyle öğrendik. Biz kusura bakıyoruz.
"ACİLEN İPTAL EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR"
Müzisyen ve söz yazarı Deniz Tekin: Dünya Müzik Günü'nde 12. Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklama ile gece 12’den sonra müzik yapılmasının yasaklandığını öğrendik. Bu, pratikte daha önce de ya polisin gelip kimlik kontrolü yapması ya da sesin kısılmasını talep etmesiyle mekanlara ve müzisyenlere uygulanan bir baskıydı. Bu yeni bir şey değil. Sadece meşruiyet kazanmış oldu sözde. Ama müzik dinleyeniyle ve yapanıyla iki taraflı bir şifa ilişkisi oluşturur. Bizim başka bir var olma yolumuz yok. Zaten bu yüzden müzik yapıyoruz, zaten bu yüzden sanatın dallarıyla ilgileniyoruz, zaten bu yüzden sanatla alakalı endüstrilerde çalışıyoruz. Bizim hayat tarzından kastettiğimiz şey tamamen lüksler ve feragat edilebilecek şeyler olmaktan ziyade bizim varoluş biçimimizi savunmamızdır. O yüzden bunun ne kadar saçma olduğu aşikârdır ve acilen iptal edilmesi gerekmektedir.
"SIKI DURUN ARKADAŞLAR, EN KÖTÜ GÜNLER GEÇER GİDER"
Müzisyen Fuat Ergin : Kusura bakıyoruz, müzisyenlerle ilgili alınan kararlara anlam veremiyoruz. Ülkeye baktığın zaman ne hale geldiğimizi son iki ayda özellikle pek şaşırmak mümkün değil. Pandemi sürecinde intihar eden 150’den fazla müzisyenimiz var, hayat şartlarına dayanamadıkları için, para kazanamadıkları için. Böyle bir darbeyi nasıl vurabildiniz, hangi vicdanla geri dönüp bu kararı aldınız. Gerçekten benim için çok büyük merak konusu. Müzik terapiniz olacak buna eminim, 12’den önce ya da 12’den sonra. Bazı mekanlar zaten saat 23.00'te açılıyor. Adam 12‘de mekanını kapatsın gitsin bir saat sonra. Bu şekilde bir mantıksızlık içerisindeyiz. Dolar 8,45-8,50'yi geçmiş, euro 10’u geçmiş, Türk lirası yanıyor, ekonomimiz yerlerde, bir taraftan Kanal İstanbul projesini yapmaya çalışıyorlar. Gerçekten bu kadar çivisi çıkamazdı diye düşünüyorum. En kısa zamanda aklını başına devşirmiş insanların bu memleketi kurtarmasını diliyorum. Sıkı durun arkadaşlar, en kötü günler geçer gider, atlatılır diye düşünüyorum. Sıkı durun, sıkı durun.
“SANAT KİMSENİN İKİ DUDAĞI ARASINA BIRAKILMAYACAK KADAR DERİN VE BÜYÜK BİR KAVRAMDIR”
Besteci, aranjör, müzisyen Kerem Ulaş Dönmez: Açık söylemek gerekirse gerek toplum olarak gerekse müzisyenler olarak en büyük rahatsızlığımız sanatı ve müziği rahatsız olarak gören zihniyettir. Tarihler boyunca müzik ve sanat birleştirici bir rol üstlenmiştir. Böylesine güzel bir kavramın bu tip söylemler içerisinden alınmasından icap duyuyor bu anlayışı tümüyle reddediyoruz. Şunu da açıkça söylemeliyiz ki sanat kimsenin iki dudağı arasına bırakılmayacak kadar derin ve büyük bir kavramdır. Müzik susmayacak diyoruz.