Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye Tek Yürek’ kampanyasına ilişkin, "Devlet aslında bir cebinden alıyor, öbür cebine koyuyor. Yani değişen fazla bir şey yok. Net anlamda 30 milyarlık bir bağış var. Bunun da ne kadar zamanda fiiliyata döneceğini bilmek zor" yorumunda bulundu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde 340 insanın hayatını kaybettiği Şanlıurfa’da açıklamalarda bulundu. ‘Türkiye Tek Yürek’ kampanyasını "Devlet aslında bir cebinden alıyor, öbür cebine koyuyor" olarak değerlendiren Babacan şunları söyledi: “Dün bir bağış kampanyası vardı. Yüksek bir bağış rakamına ulaşıldı. Fakat bunun kahir ekseriyeti zaten kamu kuruluşlarının elindeki kaynağı bağış yapmaları… Devlet aslında bir cebinden alıyor, öbür cebine koyuyor. Yani değişen fazla bir şey yok. Net anlamda 30 milyarlık bir bağış var. Bunun da ne kadar zamanda fiiliyata döneceğini bilmek zor. 1-1 buçuk milyar dolar mertebesinde bir bağış önemli bir rakamdır ama enkazın kalkması ve hayatın normale dönmesi için asla yeterli olmayacaktır. Kaynak temini ve kaynakların doğru yerlere yönlendirilmesi konusunda yapacak çok iş var ama bugün önce insani sorunlara eğilmemiz lazım. Gerisi arkadan gelir. Bir şekilde düzelir, toparlanır inşallah. Sosyal ve ekonomik enkazın kaldırılması çok ciddi uzmanlık işi. Biz şimdiden çalıştık. 2001 krizini, 2008-2009 krizini yöneten ekibimiz bizimle. Böylesine büyük bir sosyal ve ekonomik krizin üstesinden nasıl gelinir bununla ilgili yakın bir zamanda çalışmalarımızı tamamlayıp kamuoyuyla çalışacağız. Tavsiyelerimizi bugünkü iktidara ileteceğiz. Seçimden hemen sonra da kolları sıvayıp kendimiz bunları uygulamaya başlayacağız.

"GÜN SANSÜR GÜNÜ DEĞİL"

Gün, sansür günü değil. Gerçeklerin üstü örtülmemeli. Gerçekleri halktan saklayarak bir yere varamazsınız. Felaketin ne kadar büyük olduğunu herkes biliyor, görüyor. Dolayısıyla hiçbir şeyi saklamaya, örtmeye gerek yok. Depremden önce yapılması gerekirken yapılmayanları herkes biliyor. Depremden sonraki ilk birkaç gün sistem çalışmadı. Bunu da herkes biliyor, görüyor. Kimse kimseden bir şey saklamaya çalışmasın. Özgür yayıncılık mutlaka devam etsin. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde gerçekleri saklamanın zaten imkânı yok. Dolayısıyla benim hükümete acil çağrım şu: Eğer akıllarının ucundan gerçekleri toprağın altına gömme gibi bir şey geçiyorsa bunu hemen unutsunlar. Bu niyetlerinden vazgeçsinler. Özgür basın hayat kurtarır. Bu depremde bunu gördük.

"ÇOK SAYIDA VATANDAŞIMIZI KAYBETTİK AMA ÖNEMLİ BİR KISMI ÖNLENEBİLİRDİ"

Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik ama bunların önemli bir kısmı önlenebilir kayıplardı. Ona üzülüyoruz. Deprem öncesi tedbirlerde daha dikkatli olunsaydı önlenebilirdi. Depremden sonraki ilk 2-3 gün hızlı hareket edilebilseydi yine çok sayıda ölümü önleyebilirdik. Bu konularla ilgili bir soru seti hazırlıyoruz. Depremden önce neler yapılmadı? Niye yapılmadı? Yarın bu sorularımızı ülkeyi yönetenlere soracağız. Bu ülke büyük bir ülke. Milletimizin sağduyusu, basireti ve metaneti çok yüksek. Bu topraklarda nice zorluklar çektik. Milletçe omuz omuza verdiğimiz zaman hepsinin üstesinden geldik. Yine millet olarak ayağa kalkacağız. Koşmaya başlayacağız. En ufak şüphem yok. Yeter ki birlik, beraberlik ruhunu yitirmeyelim. Milletçe hep beraber, el ele verelim. Ülkeyi yönetenler de ‘ben’ demeyi bıraksın, ‘biz’ demeye başlasın." https://tele1.com.tr/bankalarin-yardim-ve-bagislari-hakkinda-ohal-duzenlemesi-790562/