"Sağlıklı Eğitim İstiyoruz" sloganıyla başkent Ankara'ya gelen öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı önünde taleplerini dile getirmek istedi. Öğretmenler, polis engeliyle karşılaştı. Müzakereler sırasında bir polisin, Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay'a yönelik sözleri ortamın gerilmesine sebep oldu.
Eğitim İş üyeleri, okullarında sınıflardaki öğrenci sayısının fazla olduğu, koronavirüs salgını riskinin arttığı, eğitim kurumlarında hijyenik ortamın tam anlamıyla sağlanamadığını belirterek Türkiye'nin birçok kentinden Ankara'ya geldi.
Kızılay Ziya Gökalp Caddesi üzerindeki Eğitim İş Genel Merkezi önünden Güvenpark'taki Millî Eğitim Bakanlığı önüne yürüyerek taleplerini, basın açıklaması ile duyurmak isteyen Eğitim İş Sendikası üyeleri, polisle karşılaştı.
Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay ve yönetim kurulu üyeleri, polis ekipleriyle görüştü. Görüşmede polisler yürüyüşe izin verilmeyeceğini, basın açıklamasının da sendikanın önünde yapmalarını söyledi. Özbay, Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitimciler için "ev" anlamına geldiğini, bu nedenle evlerine gitmek istediğini söyledi.
"ERK SAHİPLERİ YETKİLERİNİ AŞMIŞ, 'SİZ EVİNİZE GİDEMEZSİNİZ' DİYORLAR"
Polisin aldığı güvenlik önlemleri nedeniyle yürüyüş yapamayan eğitimciler, sendikanın genel merkezi önünde basın açıklaması yaparak taleplerini dile getirdi. Eğitim İş Genel Başkanı Özbay, burada şunları söyledi:
"Anayasa'dan aldığımız hakla, en demokratik hakkımızı kullanmak için kendi evimiz olan, bizim sayemizde ayakta duran, arkasında hiçbir hesap yapmadığımız, liyakatsız, kayırmacı bir atama beklemediğimiz, koridorlarını kendi çıkarlarımız için meşgul etmediğimiz ama adı itibariyle başöğretmenimizden bize kalmış olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın, yani öğretmenlerin evi olması gereken, bizlere idarecilik, makamlar vermek için değil de sesimizi bugüne kadar yapmadıklarını orada ilan etmek için Bakanlığın önünde olmak istedik. Ancak görünen tablo, ülkemiz öyle bir hale gelmiş ki Anayasa, yani toplumsal sözleşmemizin üzerinde burada erk sahipleri yetkilerini aşmış ve demişlerdir ki 'siz kendi evinize gidemezsiniz.' Bunu buradan kınadığımızı ilan etmek istiyorum."
"KAOSUN SORUMLUSU, SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEYEN SİYASİ İKTİDARDIR"
Eğitim kurumlarının 6 Eylül'de açıldığını hatırlatan Özbay, şöyle konuştu:
"Üniversitelerimiz yurt, barınma sorununu artık herkes biliyor. Bugün okullar açılmış ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın hiçbir tedbir almadığı tüm kamuoyunun gözünün önünde yaşanmaktadır. Kamuoyuna verileri bile doğru düzgün söylemeyen Milli Eğitim Bakanlığı, şu anda kendi bile şunu görmüştür ki binlerce sınıf karantina altındadır. Bunları kendi, ortalama verileriyle çarptığımızda, hani 26 kişi diyorlar ya, aslında doğruyu yansıtmıyorlar, bugün biliyoruz ki Ankara'nın, Denizli'nin göbeğinde 40 kişilik sınıflar var. Bu çocuklarımızla, eğitim emekçileriyle ilgili hiçbir tedbir almadan adeta bir kaos ortamı yaratmıştır. Bu kaosun sorumlusu Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, sorumluluğunu yerine getirmeyen siyasi iktidardır.”
"SAĞLIKLI EĞİTİM, HERKESİN HAKKI"
Kamu çalışanlarının toplu sözleşmesini anımsatan Özbay, şunları söyledi:
"Toplu sözleşme masasında kamu emekçilerini satan sözde sendikalar gibi değil, kendi üzerimize düşen sorumlulukla davrandık. Bir haftadır ülkenin her tarafında 'Sağlık eğitim istiyoruz' kokartlarıyla eğitim emekçilerimiz derslere girdi. Hatta o kadar güzel ki eğitim emekçilerimize, kantincilerimiz, servisçilerimiz, birçok yurttaşımız da destek oldu. Çünkü sağlıklı eğitim herkesin hakkıydı. Sağlıklı eğitim, bu ülkede Cumhuriyetin nimetleriyle bürokrat koltuklarını dolduranların, siyasi koltukları dolduranların değil, aslında gerçekten ihtiyacı olan insanların hakkıydı. O nedenle bir haftadır Eğitim İş Sendikası, sağlıklı eğitim istiyoruz eylemleri yürütüyor."
"HER YIL 80, 100 BİN KİŞİYİ, ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİĞE, GÜVENCESİZ ÇALIŞMAYA MAHKUM EDİYOR"
Atama bekleyen eğitimcilere vurgu yapan Özbay, "Her yıl bu arkadaşlarımızın emeğini sömürüyorlar. Şurada bir lokantaya gitsek orada sigortasız, asgari ücretin altında biri çalıştırılsa oraya ceza keserler, kapatırlar. Ama bugün devlet iradesi maalesef ki öğretmen arkadaşlarımızı atamadığı gibi onları her yıl 80, 100 bin kişiyi ücretli öğretmenliğe, güvencesiz çalışmaya adete mahkûm ediyor. Emek sömürüsü yapıyor. O nedenle bir an önce derslik sayısı artırılmalı, sınıflardaki öğrenci mevcutları azaltılmalı, 700 binin üzerinde öğretmen arkadaşımız atama bekliyor, ataması yapılmalı. Asla İŞKUR üzerinden yardımcı personel sorunu çözülmemeli" taleplerini dile getirdi.
"TERBİYESİZLİK" TARTIŞMASI
Basın açıklaması öncesi, Millî Eğitim Bakanlığı önünde yürümek isteyen eğitim emekçileri ile polis arasında zaman zaman gerginlik yaşandı. Müzakereler sırasında bir polisin, Eğitim İş Genel Başkanı Özbay'a "terbiyesizlik", "sende başkan sıfatı yok" sözleri üzerine tartışma yaşandı. O sırada eğitim emekçileri, "Mustafa Kemal'in öğretmenleriyiz" sloganı atarak genel başkanları Özbay'a destek verdi.