Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Koç, Süper Lig'de son dönemde yaşanan gelişmeler ve ezeli rakipleri Galatasaray ile yaşanan polemikler üzerine basın toplantısı yaptı. Sarı kırmızılı ekibi sert sözlerle eleştiren Koç, "Galatasaray Türk futbolunun beka sorunudur" dedi. Camiaya yönelik 3 Temmuz'da yapılan kumpasa da değinen Koç, FETÖ ile ilgili "Garip bir hava var. Fenerbahçeliler olarak anlam veremiyoruz devletin tutumuna. Eskiye dönüş hevesleri türedi sanki" dedi.

Fenerabahçe Kulüp Başkanı Ali Koç, ezeli rakipleri Galatasaray ile son dönemde yaşanan polemikler ve Süper Lig'de yaşanan gelişmeler üzerine Koç, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde basın toplantısı düzenledi. Koç; toplantıda Galatasaray'ın son dönemdeki çıkışları, hakem kararları, TFF yönetimi, Galatasaraylı eski futbolcular, Süper Kupa krizi ve 3 Temmuz'da yaşanan FETÖ Kumpası dahil olmak üzere birçok konuda sert açıklamalarda bulundu. Galatasaray için 'Türk futbolunun beka sorunudur" diyen Koç, "Milyonları kin ve nefretle kışkırtıyorlar. Tüm bu sürece dur diyebilecek bir TFF yok" açıklamasını yaptı. Koç, iptal edilen Süper Kupa finaliyle ilgili ise "Rakibimizin kabul etmesi halinde Süper Kupa finali için yeni bir tarih bulunmasının çok daha doğru olacağını arkadaşlarımızla konuştuk" dedi.

Koç'un açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

-Son dönemde gündem dinamik. İddialar, iftiralar yoğun. Biz de uzun süredir basın toplantısı yapıp cevap veremedik. İstediğiniz soruları sorabilirsiniz. Bazı hatırlatmalar yapacağız. Böyle bir basın toplantısı yaptığım için üzgünüm. Rakibimizin başkanından yöneticilerine kadar seviyeyi düşürdükleri yer mezbaanın da dibinde. Hem camialarını kışkırtıyorlar hem bizim camiamızı tahrik ederek milyonları kin ve nefretle kışkırtıyorlar. Tüm bu sürece dur diyebilecek bir TFF yok. Galatasaray'ın Türk futbolu için nasıl bir beka sorunu olduğunu anlatacağım. Toplantımızın sonunda bu kulübün sadece futbolda değil kötülükte ve riyakarlıkta da Şampiyonlar Ligi'nde olduğunu daha iyi anlayacağını düşünüyorum."

"ALGI OLUŞTURMAKTA, HAK, HUKUK VE VİCDAN TANIMAZLAR"

-Son yıllarda bu kulübü yönetenlerin en büyük özellikleri samimiyetsizlik ve riyakar olmalarıdır. Tenhada ayrı kalabalıkta ayrı konuşurlar. Kendilerine yapılmasını istemedikleri her şeyi karşıdakilere yaparlar. Sportif rekabette, transferlerde, algı oluşturmakta hak, hukuk ve vicdan tanımazlar. Sportif anlayışları korunup kollanmaya dayalıdır. Türlü türlü tehdit ve şantajlarla hakemleri ve TFF kurullarını baskı altında tutarlar. Bunu yapmak için de hayali senaryolar üretirler. Beşiktaş-Galatasaray derbisinde de olduğu gibi rakiplerini aşağılamaktan geri durmazlar. Bir puan kaybı sonrası işler iyi gitmeyince ya da kendi maçlarında lehlerine olan hakem hataları için ortalığı birbirine katarlar. Elimizde bilgi, belge ve VAR kayıtları var derler. Sezon bitince her şeyi açıklayacağız derler ama hiçbir şeyi açıklamazlar."

"ÇIKARLARI SÖZ KONUSU OLUNCA KİMSENİN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAZLAR"

-Futbolun marka değerleri için mücadele ettiklerini söylerler, hatta hızlarını alamazlar, onlar olmasa Türk futbol takımlarının Avrupa'ya gidemeyeceğini iddia ederler. Sadece kendileri için tüm kulüpler için adalet arayışında olduklarını söylerler. Adeta Türk futbolunun adalet bekçiliğine soyunurlar. Hatta bunun için her hafta kendi kanallarında futbol için adalet programı yapacakları yalanını da söylerler. Hatırlarsınız her salı günü program yapacaklardı, bir sürü video yolladık program hiçbir zaman gerçekleşmedi. Dolayısıyla programlardaki pozisyonlar da konuşulamadı. Ancak çıkarları söz konusu olduğunda kimin emeğini gasp etmeleri gerekiyorsa, hiç çekinmeden bunu yaparlar. Gözünün yaşına bakmazlar. -Günü kurtarma refleksiyle yapılmış, samimiyetsiz, gerçek dışı söylemler, insanların bu söylemlerin hakikatini sorgulamayacakmış gibi sadece kendilerini akıllı herkesi saf görürler. Üç tane yaşanmış örnek vereceğim. Hayali senaryo değil yaşanmış şeyler. (Gazetecilere) Aslında bir yere kadar sizlerin de işi bunları sorgulamak. Ama sizi de anlıyorum istediklerini söylemeyenlere öyle bir saldırıyorlar ki hiç bulaşmamak daha iyi.

"GALATASARAY-TFF İLİŞKİSİNİ ÇÖZEMEDİK"

-Birinci örnek TFF Başkanı ve yönetim kurulu ve kurulları Galatasaray için ne ifade ediyor. Bunu bilen var mı? Biz bu ilişkiyi çözemedik. Bu durum ligdeki gidişata göre mi değişiyor, yoksa danışıklı dövüş mü yapıyorlar? Bildiğiniz gibi önce kamuoyunda ve sonrasında da Kulüpler Birliği'nin açıklamasına şerh koyarak TFF'ye adeta siper oldular. TFF'yi kendilerinin seçtiğini söyledikten sonra tarihin en kötü TFF'si açıklaması yapıyorlar. İki gün önce de hesap verin diye açıklama yapıyorlar. Hangisi sizsiniz?"

"ÖNCE KIYAMETİ KOPARDILAR SONRA AYNI PAYLAŞIMI YAPTILAR"

-Bir maçta kulübümüz hakkını aramak için Alanya maçının devre arasında bir paylaşım yapınca kıyameti koparttılar. Sadece 10 gün sonra aynısını kendileri yaptılar. Paylaşımı yapmadan önce aranızdan bir akıllı çıkıp "Bunu Fenerbahçe yaptı biz yapmayalım" demiyor mu?"

"BUNLARIN BİR TAKTİĞİ VAR: İTİBAR SALDIRISI"

-Bunların bir taktikleri var. İnsanların üzerinde baskı kurma. Kamuoyunun önüne atıp itibar saldırısında bulunma. Koç şirketlerinde çalışıyor gibi alakasız konuları gündeme getirirler. Buradaki hedef söz konusu kişiyi hedef haline getirmek. Murat Ilgaz için Fenerbahçeli dediler. Geçen sezonun PFDK başkanı için 'Fenerbahçe formasıyla kararlar alıyor' diye baskı yaptılar. Temsilciler kurulu röportörü için Koç şirketi çalışanı diyerek hedef haline getirdiler. MHK Başkanı Lale Orta'yı 'Okan Üniversitesi eğitim görevlisi' diye hedef haline getirdiler. TFF Başkanı da çanak tuttu Lale Orta'nın hedef gösterilmesine. Beşiktaş yöneticisine de Koç şirketler grubunda çalışıyor diye saldırdılar. TFF Başkanının Galatasaray üyesi olmasını, NEF şirketler grubu ile iş ortaklığının olduğu görmezden gelecek pişkinliği ve kurnazlığı utanmadan yapmaya devam ediyorlar. Bu konular gündeme gelince söz konusu hanımefendinin CV'sini değiştiriyorlar. Bu yüzden Türk futbolunun beka sorunu diyorum. PFDK Başkanını Fenerbahçeli olarak suçladıkları günün ertesi gününde başkanın oğlunun Galatasaray üyesi yaptılar."

"MADEM MEMNUN DEĞİLSİNİZ BİZİM GİBİ YABANCI HAKEM TALEBİNDE BULUNUN"

-Madem TFF başkanından memnun değilsiniz. O zaman siz de bizim gibi Süper Kupa için hatta ligin geri kalanı için yabancı hakem talebinde bulunun. Mertseniz, kendinize güveniyorsanız hiçbir soru işaretine yer vermeden yabancı hakeme destek verin. Samimiyseniz desteklersiniz ama değilsiniz. Siz hep MHK, TFF üçüncü şahıslardan memnunsunuz hakemlerden değil... Riyakar oğlu riyakarsınız. Kendinize yapılmasını istemediğiniz her şeyi yapıyorsunuz. Türkiye için beka problemisiniz. Milyonların arasına nefret tohumları ekiyorsunuz.

"OKAN BURUK'A SORMAK LAZIM: EN YAKIN HAKEM ARKADAŞI KİM?"

-Okan Buruk'a sormak lazım en yakın hakem arkadaşı kim diye. Bilenler bilir... Yabancı hakem istemezler çünkü Avrupa'da görüyorlar yabancı hakemlerin nasıl maç yönettiğini. En iyi sonuçları Türk hakemleriyle alıyorlar. Kazanmak için her şey mübâhtır anlayışından bahsettik. Bir de transferde var aynı durum. Bunların transfer yapmaları olağanüstü. Pek çok yerel kulüp de şikayet eder ama ne olur ne olmaz diye ses çıkarmazlar. Hülleli transfer yapmada, çıkarlarına göre transfer haberleri servis etmede, işini kılıfına uydurmada da Şampiyonlar Ligi'ndeler... -Bu ülkede hiçbir kulüp benim dönemimde oyuncumuzu ayarttı diyemez. Halbuki onlar ne yaparlar? Yeri gelir, kulübüne kontratlı oyuncunun menajerini kafalarlar, ikna ederler. Hatta rakamsal konuşurlar. Sonrasında kulübünü köşeye sıkıştırarak karşı takımı maddi zarara bile uğratabilirler. Ama oyuncuyu o şekilde alırlar. Oğulcan Çağlayan, Taylan Antalyalı gibi birçok örnek var.

"BU SEZON İKİ OYUNCU GALATASARAY MAÇI ÖNCESİ KADRO DIŞI KALDI"

-Ya da iltisaklı oldukları kulüpler üzerinden oynayacakları takımların önemli oyuncularını kadro dışı bıraktırırlar. Bu sezon 2 tane yaşadık. Kayserispor ile maçları vardı. Pendikspor transfer teklifi yaptı. Tam da Galatasaray-Kayserispor maçı öncesi Mame Thiam kadrodan çıkarıldı. Sivasspor'dan Samu Saiz, Galatasaray maçından önce transfer oldu. -İşte alın size gerçek bir koalisyon. Bu yaz güya bize pekçok transfer çalımı attılar. Dolayısıyla ister istemez 3-4 oyunculara aynı baktığımız için kontratlar sürelerini biliyoruz. İsimlere girmeyeceğim, dört futbolcu var ki mukavelelerin gerçekle ilgisi yok. Mümkünatı yok. İradeli bir federasyon olsan çağırır bilgi alır.

"SPONSORLARI ÇOK CÖMERT AMA ASLA İSİMLERİNİ AÇIKLAMAZLAR"

-Bunlarda resmi ve gayriresmi kontrat yapma kültürü, yaklaşımı var. Futbolcuyla anlaştıkları ve ödeyecekleri bedel ile resmi kontrat arasında fark vardır. Bu farkı yeri gelir imaj haklarıyla, başka şeylerle kapatıyorlar. Sponsorları çok cömert. Katiyen isimlerinin açıklanmasını istemezler sponsorlar. Bu nasıl işse? Geçen gün bir gazetede bir futbolcularının imaj haklarıyla ilgili bir haber yapıldı. Transferlerde kamuoyunu eksik bilgilendirirler. İnsanları resmen kandırırlar. Yazın 3 milyon Euro'ya Morutan'ı sattıklarında 'Helal olsun' demiştim. Büyük bir başarı olarak kamuoyuna sunulmuştu. İşin öyle olmadığını öğrenince anladık. Morutan belirli sayıda maçta oynarsa 3 milyon Euro'yu ödeyecekti. Acaba bu transfer 3 milyon Euro'luk limit açmada kullanıldı mı? Bunu takip ediyoruz. Başka bir transfer başarısı daha var: Bakambu. Bir kurum veya kişi niye yanıltıcı bilgi verir? Neden doğruyu söylemez? Real Betis'in 5+5 milyon Euro.

ZANIOLO AÇIKLAMASI

-Zaniolo... Bunlar geçen sene çıktı bir yöneticisi katıldığı bir TV programında kulübümüzün bahsi geçen oyuncuya teklifini ifşa ettiler. Bu aslında suç. Fenerbahçe daha çok verdi oyuncu bizi tercih etti diyor. Biz de bunu mahkemeye götürdük. Haksız rekabetin tespiti kapsamında. Bilirkişi raporu geldi. Dava dosyasından alınan bilirkişi raporunda 'Galatasaray'ın teklifinin bonuslar da düşünüldüğünde Fenerbahçe'den yüksek olduğu ve Erden Timur'un kamuoyunu yanlış bilgilendirdiği tespit edilmiştir.' diyor. Bunlar yargıda da çok güçlü.

"ESKİ GALATASARAYLI OYUNCULARIN GALATASARAY'A KARŞI PERFORMANSLARI MALUM..."

-Burada yetişmiş veya belli bir süre oynamış oyuncuların başka takımlara gittiklerinde Galatasaray'a karşı ortaya koyduğu performanslar hepinizin malumu. Hatta bu sezon 2 maçta yaşananlar, oluşan taraftar ve kamuoyu tepkisini gördük. Bu öyle bir seviyeye geldi ki bir kulüp başkanı oyuncuları için çıkıp '3 futbolcumuzun beyniyle kalbi arasında çelişki oldu' dedi. Bu sözleri, oynanan maç sonrası Fenerbahçe'ye karşı sarf ettiğini düşünebiliyor musunuz? Malum kulüp tarafından ülkede olağan üstü hal ilan edilirdi. Bu işin nirvanası, eski Galatasaraylı Ümit Karan'ın Eskişehirspor'da forma giyerken paylaştığı bir anıda göreceksiniz. 'Ben Galatasaraylıyım' diyerek Fenerbahçe şampiyon olmasın diye gol atmak istemediğini açıklıyor. Bunun yeni de bir örneği var. Gözlerime inanamadım. Anormal şeyler, onlar söz konusu iken o kadar normal yansıtılıyor ki... Geçen sezon Belhanda'nın maçtan önce rakibi olan takımın tribünleriyle üçlü çektirmesi...

"NİYE BAŞKA KULÜPLERDE OLMUYOR?"

-Burada asıl sorulması gereken soru şu. Neden başka bir kulübün eski futbolcularıyla ilgili benzer iddialar gündeme gelmiyor? Veya transferde anlattıklarım. Niye başka kulüplerde olmuyor? Hep bu kulübün oyuncularıyla ilgili gündeme geliyor. Basın toplantılarındaki hal ve tavırları, istemeyen sorulara mobbing yapmaları. Konsept dışında soru gelirse kurumlarına şikayet ederler, ya da iletişim direktörleri gecenin yarısında bizzat hakaret ederler. Yakın zamanda iki isim bunu yaşadı. Yusuf Kenan Çalık ve Beril Böke. Başlarına gelen olayları net şekilde açıkladılar. Düşman yaratıyorlar ya. İstenmeyen soru sorulduysa düşmansın.

"İKİ SEZON NETFLIX DİZİSİ ÇIKAR"

-Son 25 yıldaki türk futbolunun gerçeğini anlamak için Galatasaray-Antalyaspor maçına ve sonraki gelişmelere bakmak yeterli olacak. Bu maç ve sonrası günlerde cereyan eden iletişim furyası, bu kulübün gayriahlaki sportif kültürünün yansımasıdır. O kadar çok örnek verebiliriz, ki bir iki sezon Netflix dizisi çıkar.

"AZ KALSIN DUDAK DUDAĞA..."

-Ben böyle bir şey görmedim. Göz göze, kulak kulağa, az kalsın dudak dudağa. Kart yok, hiçbir şey yok. Bizim neredeyse İngilizce bilmeyen oyuncumuz 'aptalca karar' dedi diye atılıyor. Burada hiçbir şey yok. Bundan sonraki hafta derbi maçı var. Malum takımın başkanı bu maç sonrası sanki Antalyaspor maçında yaşananlar olmamış gibi, bizim Kasımpaşa maçına adresleme yaparak odağı değiştirdi. Bizim maçta son dakikada penaltı verildi. Penaltı mı değil mi, kimse net konuşamadı. Ama ondan dakikalar önce Oosterwolde'ye yapılan ve hakemin penaltı vermediği pozisyon. Bizim maçta iki pozisyon. Onu alıp yaygarayı kopartıyor, yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali.

"ÇİFTE STANDARTTA ZİRVE YAPILDI"

-Hakem kararlarındaki standartsızlık. Gri pozisyonlarda rakibimize avantaj, bize ise dezavantaj olduğu kamuoyunun malumudur. Türk futbolunda kart standartsızlığı son dönemde norm haline gelmiştir. Bu sezon verilen verilmeyen kartlar arasında çifte standartta zirve yapılmıştır. Bir maçta verilen, verilmeyen kartlar, bir sonraki maçın kadrolarına da etki ederek lig yarışının tümüne etki etmektedir. Galatasaray son 8 maçında 99 faul yapmış, 10 sarı kart görmüş. Biz 4 maçta 59 faul, 15 sarı kart. -Hakemler şampiyonluk yarışındaki bir takımın en küçük hatasını ararken, diğer takımın kör göze parmak hatalarını görmezden gelebiliyor. Bu çifte standart normal rekabet unsurlarıyla kimseye anlatamazsınız. Kurullar, PFDK, Tahkim... Burada da dengesizlik var. Bu sezon bize 9 milyon TL ceza kesilmiş, diğer uslu takıma 6 milyon. İndirimlerde bile orantısız. İki kat indirim vermişler.

"SEBEBİNİ BİLMEDİĞİMİZ NEDENLERDEN..."

-Bir taraftan can siper savunurken, diğer taraftan savunmaya devam ediyorlar. TFF nezdinde korundukları, bu kulübün ihtiyacı olduğu zor anlarda TFF'nin yetiştiği ortadadır. Yumruk olayından sonra TFF tarafından sonra maçlara erteleme kararı verildi. Sebebini bilmediğimiz nedenlerden dolayı 1. Lig maçları kaydırıldı. Ancak Süper Lig sadece o haftanın maçları ertelendi. Bu niye önemli? Bu durum bazılarına avantaj, bazılarına dezavantaj sağlar. Hava şartları, cezalı sporcular, takımların yapacakları seyahat süreleri ve bunun gibi muhtelif konularda bütün bu şartlarda Süper Lig'e başka muamele yapılması rakibimizin lehine şartlar oluşturdu.

"ONLARIN ATTIĞI TWEET KRİZİN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ"

-Yaptığımız araştırmaların sonucunda istemediğimiz bir şeyle karşılaştık. Meğer federasyon başkanı, bizi işaret etmiş Ankara'ya, devlet yetkililerine. Ve demiş ki, Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı Uğur Dündar'ın, saat 16.00'da yaptığı açıklamanın krize neden olduğunu yetkililere aktarmış. Ben de gittim kendisine sordum, niye böyle yaptınız diye. 'Oradakiler bana öyle sordular, ben de evet dedim' dedi. Peki dedim sayın başkan, buna mukabil rakibin genel sekreterinin Uğur Bey'den epey önce, İstiklal Marşı'na izin verilmemesi yönündeki ifadelerini yetkililere anlattınız mı dedim. O tweet'ten haberim yok dedi. Topu topu iki tweet atılıyor zaten. Halbuki onların attığı tweet, bütün krizin fitilini ateşleyen konuydu. Sayın Nevzat Dindar şu paylaşımı yapmıştı; 'Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan'a ulaştım, İstiklal Marşı'na izin verilmezse sahaya çıkmıyoruz' diye tweet attı. Bu konuda bile bu kulübü nasıl kayırdığı, sahiplendiği ortada.

"DEVLETİN ARAŞTIRMASINI İSTİYORUZ"

-Basit bir maç organizasyonunun temel gerekliliklerini yerine getirmekten aciz olanlar, sebep olduğu rezaleti dahi yalan ve iftiralarla Fenerbahçe üzerine yıkmaya çalışanlar, Türk futbolunu yönetiyor. Gerisini varın siz düşünün. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak devletin bu konuyu araştırmasını istiyoruz.

"YANLIŞ KARARI İTİRAF ETMİŞ"

-Bir konudan 20 küsür kişi haberdarsa, o konunun gizli kalması imkan dahilinde değildir. İddia şu; Abdülkadir Bitigen, Galatasaray maçında verdiği penaltıyı, hakem eğitim seminerinde yanlış verdiğini itiraf ediyor. İddia bu. Bizim araştırmalarımız çerçevesine öğrendiğimiz, 1 Mart Cuma günü saat 15.00'te, hakemlerle Hugh Dallas ve TFF Başkanı'nın katıldığı online toplantı düzenleniyor. Bu toplantıda TFF Başkanı Tolga Özkalfa ile görüşlerini aktarıyor. Kısacası Özkalfa'nın istifa etmediğini ve görevden alındığı bilgisini paylaşıyor ve toplantıdan ayrılıyor. Toplantının ardından Dallas, Bitigen'e verdiği penaltı hakkında görüşünü soruyor. Penaltı kararını yanlış verdiğini tüm hakemlerin önünde itiraf ediyor. Anlık yanılma da değil. VAR çağırıyor penaltı diyor. Sonra da yanlış karar verdiğini itiraf ediyor. Ediyor da, şampiyonluk yarışındaki etkisi ne olacak? Malum kulüp her sezon böyle 3-4 maç kazanıyor. "Ben bu konuyu TFF Başkanı'na sordum. Böyle bir toplantı olmadığını söyledi. Ben bilerek siz de katılmışsınız demedim. O maçtan beri toplantı yapılmadığını ifade etti. Halbuki kendisi de katılmış. Nasıl bu ortamda rekabet edeceğiz. Bu kayıtlar TFF'nin elinde bulunmaktadır. Bunların açıklanmasını ivedilikle istiyoruz."

"FENERBAHÇE, FETÖ'YE EN KUVVETLİ OLDUĞU DÖNEMDE BAŞ KALDIRIP DİZ ÇÖKTÜRDÜ"

-Gelelim FETÖ mevzusuna. Öncelikle Fenerbahçe'ye iftira atmak isteyenlere şunu söylüyorum: FETÖ'ye en kuvvetli oldukları dönemde ilk baş kaldıran ve diz çöktüren Fenerbahçe'dir. Bunlara karşı mücadeleyi biz başlattık. Başkanımız 'Ne şikesi memleket elden gidiyor' dedi inanmadınız, sulandırdınız. Sonra neler oldu gördünüz. Maddi, manevi olağanüstü zararlar yaşadık. Söylediklerinin hepsi belgeli, kayıtlı olaylar. Bir de otobüsümüz kurşunlandı. Katliamdan döndük. Hala faili meçhul. Buna rağmen bu terör örgütüne kurban verilen ilk ve tek spor kulübü Fenerbahçe. Sportif anlamda da ekonomik anlamda da en iyi dönemizde... Bunun hiçbir şekilde telafisi, helalleşmesi, tazminatı olmadı. Federasyonla tazminat için mahkemeliğiz. Her türlü şark oyunlarını oynuyorlar mahkemeyi uzatmak için. Şimdi bütün bunları anlattım. Bugünlerde neredeyse bu geçmiş yaşananları aratacak, acımasız, arsız, şımartılmış, organize bir kötülükle mücadele halindeyiz. Arkalarında hangi güç varsa, neye güveniyorlarsa, bu davranışlarını her hafta alenen, milyonların gözü önünde yapıyorlar. Böyle bir DNA'dan bahsediyoruz. Buraya gelmişken, er meydanına çıkma teklifimiz de hala geçerlidir. Çünkü siz bizim önümüzde söyleyemeyeceğiniz şeyleri ortalıkla söylüyorsunuz. Siz özelde süt dökmüş kuzu, umumide aslan parçası kesiliyorsunuz.

"DUA VE HİMMETLE..."

-Tüm kumpas davalarının tetikçisi olan Mehmet Baransu'nun Galatasaraylı olması. Belki de tesadüf. Asıl dikkat edilmesi gereken terörist başının kendi ağzından çıkan sözlerdir. Dua ve himmetle ayağa kaldırmalıyız dediği kulüp kim? Biz değiliz. Hadi siz de biz değiliz deyin. Terörist başının televizyon ekranlarında gönlümdeki kulüp Galatasaray, inşallah şampiyon olur dediği kulüp kim? Bu kulüp dışında hangi kulüp için bu sözleri söylemiştir? Bizim için ne demiş? Fenerbahçe bize karşı sert ve katı bir tutum içerisinde. Belki o yüzden oraya çöktüler, bize değil. Bize çökemezler de.

"DEVLETİN TUTUMUNA ANLAM VEREMİYORUZ"

-Garip bir hava var. Fenerbahçeliler anlam veremiyoruz devletin tutumuna. Eskiye dönüş hevesleri türedi sanki. Ne tesadüftür ki Galatasaray da meydana çıkıp 13 yıl önce FETÖ tarafından sahip çıkılan 'bu ateş üfleyerek sönmez' söylemini yeniden gündeme getiriyor. Fenerbahçe'ye bu şekilde saldırmaya cesaret etmeniz. Eski özentinizin sebebi mi? Bu son dönemdeki gelişmelerin verdiği cesaret mi? -Hal böyleyken, Fenerbahçe bu ülkede FETÖ'yle ilgili en son çamur atacağınız kurumların başında gelir. Fenerbahçe'ye bu suçlamayı yapacak en son kurumların başında da siz gelirsiniz Galatasaraylılar."

"YÖNETİMLERİNE DIŞARIDAN DOKUNUŞ OLMUŞ"

-Rakibimizin atanmış başkanıyla ilgili düşüncelerimi paylaşacağım. Sayın Başkan, birkaç okazyonda niye üçüncü kez başkanlığa geldiği sorulduğunda, sayın cumhurbaşkanının rica ettiğini söyledi. Bu yönetim kurulunun oluşumunda dışarıdan birkaç dokunuş yaşanmış. Son ayda açıklamalarıyla coşan, bölücülük, proje, ananas söylemleriyle zirve yapan zatın, tenhada nasıl umumide nasıl biri olduğunu yaşanmış örnekle size anlatma ihtiyacı duyuyorum.

"CESARET HAPI MI ALMIŞ?"

-Algı işleri bunların dünyasında olduğu için kendilerine menfaat konusunda gidecekleri yolun sınırı yoktur. O kadar yok ki, iddia ettiği hayali koalisyonları tanımlarken, şampiyonluk mücadelesini Türk tarihinin en şerefli mücadelesi olan Çanakkale Savaşı'ndaki düşman kuvvetlere karşı yapılan mücadeleye benzetiyor. Hadi oradan be kardeşim. Cesaret hapı mı almış, ne saçmalık bu ya? -Bundan birkaç ay önce bir ziyaretçim vardı, telefonu çaldı. Arayan Dursun Özbek'ti. Ortak dostumuza acil görüşmek istediğini söyledi. Beni ziyaret eden kişi de yanımdan apar topar ayrıldı. Sonrasında ortak dostumuzun anlattığına göre; Dursun Özbek kendisine şunları söylemiş: "Ortam çok gerildi, insanlar çok gergin, bu nedenle seviyesiz insanlar ortaya çıkıyor' demiş. Benim normalde Kulüpler Birliği'nde dostluk yapabileceğim kişi Ali Bey'dir. Maalesef ortam çok gerildi, istenmedik olaylar yaşanabilir. Ali Bey'le yan yana gelip berabe bir yol planı çizelim isterim eğer Ali Bey kabul ederse. Bununla beraber TFF Başkanı bizi birbirimize düşürüp keyifle izliyor, kendisi çok enteresan seviyesiz bir adam. Hatta geçen gün, Ali Bey'le bana aynı an için toplantı saati verip, gereksiz tartışma çıkmasına vesile olup, Ali Bey'le biz tartışırken TFF Başkanı koltuğunu geri çekip bizi izliyordu. Ben de o an bütün taşlar oturdu. Ve Ali Bey ister benim, ister senin evinde başbaşa konuşmak istiyorum. Bu federasyon başkanının seviyesizliklerini konuşmak istiyorum. Bu seviyesiz insanın yarattığı ortamdan bu hale geliyoruz. Biz bunlara karşı beraber hareket edelim. Bu hepimiz için iyi olacaktır. Bunu Ali Bey'e ilet." -Bunlar mesajlar. Görüşmede şunları da söylüyor. Kendi camiası içinde, kendisine karşı kumpaslar kurulduğunu, seçimle alakalı arkasından çalışmalar yapıldığını, yapılan birtakım açıklamalardan ve sosyal medya paylaşımlarından kendisinin haberi olmadığını belirtmiş. Bu ortak dost da bu görüşmeyi gelip bana aktardı.

"TOPLANTIYA 24 SAAT KALA..."

-Ben sordum mesajı getiren kişiye, sen ona güveniyor musun? Ben güvenmiyorum, samimi de bulmuyorum dedim. Aradaki dost da ben kimseye kefil olamam ama 74 yaşındaki bir insanın beni arayıp bunu istemesi normal değil. Böyle bir isteği olmasa rica etmezdi, dedi. Ben de neden olmasın dedim, teklifi kabul ettim. O tarihten bir hafta sonraki cumartesi için konuştuk. Ancak, talep edilen toplantıya 24 saat kala, resmi hesaplarından hakkımda çok ağır açıklamalar yaptılar. Ben de bu açıklamalardan dolayı söz konusu buluşmayı iptal ettim.

"KENDİ ÇIKARLARI İÇİN DEVLET DÜŞMANLARINI KORURLAR"

-Bu insanlar kendi çıkarları söz konusu olduğunda devlet düşmanlarını koruyacak tarzda insanlardır. Bu mevkilerde olmaları da ülkemiz için pek de iyi bir şey değil. Karşımızda, durmaksızın sistematik şekilde yarışında dinamikleriyle oynayan, hiçbir konuda sınır tanımayan bir üslup var. Bu üslupla muhattap olmaya gerek yok dedikçe saldırgan tavırlarını artıran, vefat eden aile fertlerimizi işin içine çekecek kadar alçalan bir anlayışa tanıklık ediyoruz. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş rekabetinin bir seviyesi vardı. Bir yandan gerçekten çok yazık diyorum. Bu ne sportif rekabet, ne sportif dinamikle alakası olan bir konu.

"BU CAMİAYLA FETÖ'YLE MÜCADELE ETTİĞİMİZ GİBİ MÜCADELE ETMELİYİZ"

-Asla oynadığımız şey futbol değil, yaptığımız iş de spor değil. Her türlü gücü eline geçirmiş, ahlak yoksunu, vicdansız organize bir yapıyla dürüstçe savaşmaya çalışıyoruz. Tarihimizin rekorunu kırdık. Karşı karşıya olduğumuz sistematik kötülüğün fotoğrafını anlatabildiğimi düşünüyorum. Fenerbahçeliyim diyen herkese sorumluluk düşüyor. Takımımızı, hocamızı sahiplenmeli, bu zihniyete karşı dimdik ayakta durmalıyız. Bir adım öteye götürüyorum, 3 Temmuz'da malum örgütle nasıl mücadele ettiysek, bu camiayla da benzer şekilde mücadele içinde olmalıyız.

"BİZİM HAMURUMUZ ÇOK FARKLI"

-Bu yüzdendir ki, Türk futbolunda ahlaksızların ahlak, hainlerin sadakat dersi vermekten utanmadığı bu arsız dönemden geçerken, Fenerbahçemiz yine iftiracıların, pusucuların ve tetikçilerin hedefindedir. 25 yıldır bu yol ve yöntemle manipüle edilen bir ligimiz var. Bunlar şampiyon yapılmaya alışmışlar. Fenerbahçe ise, tarihi boyunca elde ettiği her şeyi tanımsız mücadelelerle elde etmiş bir camiadır. Bizim hamurumuz çok farklıdır.

SÜPER KUPA FİNALİ

"Rakibimizin kabul etmesi halinde Süper Kupa finali için yeni bir tarih bulunmasının çok daha doğru olacağını arkadaşlarımızla konuştuk."

"DEVLET İSTESE BUNU BULUR"

-Kimse devletin gücünün önüne geçemez. Cesaret, idare, sabır varsa yol belli. Arzu etmek, başarmanın yarısıdır. Hepimiz bir şeyler olduğunu, normal olmadığını biliyoruz, adını koyamıyoruz. Hayırlı bir gidişat değil. Fenerbahçe 'ben mağdurum' diyor. Herkesin sempatiyle baktığı örgüt, benim kulübümü yerle bir etmeye çalıştı. Az kalsın ülkemiz elden gidiyordu. Benim otobüsüm kurşunlanmış. Viyadükten düşse, kim bilir kaç kişi ölecekti? Ciddiyetini herkes biliyor. Devlet istese bunu bulur! Biz biliyoruz.

"BEN Mİ ÇÖZECEĞİM OLANLARI?"

-7 senede 3 tane şampiyonluğum gitmiş. 'Kupa sizin lig bizim' diyorlardı. Dizayn edildi lig. En iyi dönemimizde, herkesin fersah fersah önündeyken terör örgütünün saldırısına uğradık. Dimdik ayakta durduk. Ülkenin kurtulmasında önemli rollerden biri de biziz. Aynı Zaferin Rengi filmindeki gibi... Hakkımız yendi. Devlete haykırıyorum. Daha ne diyeyim? Ben mi çözeceğim olanları? TFF'ye kurşun atıldı. Ne oldu? Unutuldu. Aynı ofsaytımsı gibi. Biz gücümüz yettiğince gündeme getiririz. Ondan sonrası bizi aşar. Birinin artık parmak basması lazım.