Gazeteci İsmail Küçükkaya, Filenin Sultanları'nın son maçını izleyen İYİ Parti lideri Meral Akşener'e yapılan saygısızlığı yazdı. Küçükkaya, Akşener'in voleybolcularla görüştürülmediğini yazdı.
İsmail Küçükkaya'nın Odatv'ye yazdığı yazı şöyle:
"Voleybol kadın Milli Takımımız başarıdan başarıya koşuyor. Filenin cesur ve şahane kızları gururumuz oldu ve hepimize sevinç yaşattılar. Başarılarıyla sembolleşen varlıkları, duruşları, mesajları ve şahsiyetleriyle o kadar değerliler ki… Zorlu dönemde topluma ilaç gibi geldiler. Kadın voleybolu asla sadece voleyboldan ibaret değil. Bunu gördük. Çok daha ötesi. Çok daha anlamlı. Biz futbola dev yatırımlar yaparken ve maalesef hüsrana uğrarken uluslararası arenada başarı kadınlarımızdan geldi.
Ne mutluyum ki; üçüncülük maçını Belgrad’da izleme şansı buldum. Benim için tamamen sürpriz oldu. Hikayenin başlangıç ve gelişimi şöyle:
Akşener’in danışmanı Murat İde, “Sayın Genel Başkan seni maça davet ediyor” dedi.
Ne maçı?
-Kızlarımızın kupa maçı?
Aaa. Belgrad’da. Ama o davetin geldiği gün kızlarımızın Sırbistan’la yarı final karşılaşması olacaktı. Sandım ki; kazanırsak finale gideceğiz. Oysa planlama hiç de öyle değildi. Bakın nasıl?
Akşener Cuma sabah FOX’a yayınıma katıldı. Kahve molasında “hazır mısın kazansak da kaybetsek de gideceğiz. Onlar zaten başardılar” dedi. Şaşırdım. Organizasyonu yapmışlar, hazırlıkları “her koşulda gideceğiz” kararlılığı ile bitirmişler bile. Kesin gidilecek.
Sırbistan güçlü takım, üstelik ev sahibi. Finale onlar çıktı. Akşener “haydi Belgrad’a” deyince Cumartesi sabahı yola çıktık.
Pandemi nedeniyle uzun zamandır seyahat etmemiştik. Pasaportumun süresi bile bitmiş olabilirdi. Neyse ki değilmiş. Sırbistan bizden vize de istemiyor. Havaalanında buluştuk. Akşener ve kurmayları aileleriyle geldi. Akşener’in oğlu, gelini, torunu dahil. Oldukça kalabalık heyet. Büyük bir yolcu uçağı kiralamışlar. Biz iki gazeteciyiz; iki İsmail. Küçükkaya ve Saymaz. Yan yana oturduk, sohbet ede ede Belgrad’a vardık. Her fırsatta da Akşener’le sohbet ettik; kurmaylarıyla da.
Akşener uçakta İzmir marşı okudu. Mutluydu. Heyecanlıydı.
Belgrad’a indik. Arabalar aprona kadar gelmiş, uçağın kapısına. Polis eskortları eşliğinde hemen şehre girdik. Polisler trafiği de açtılar bizim konvoy için. “Vay be” dedim içimden. Akşener’e ilgi büyük. Lütfü Türkkan Balkanlarda çok etkili. Onu da anlamış olduk.
Belgrad’da kahve içip Akşener’le sohbet ettik. Öğlen yemeğini de beraber yedik. Akşener özel bir diyet programı uyguluyor. Ekmek/hamur/tatlı yok. Yemiyor.
O da bize yemekte sorular sordu. Siyasi sorular. Sizin gözünüzden görelim diye…
İsterseniz yarın onları da anlatırım size. İsterseniz yazarım.
Salona girdik. Muazzam bir atmosfer. Ellerimizde bayraklar; ayrıca herkese ayyıldızlı tişörtler dağıtıldı. Tezahüratlarla kızlarımıza destek olduk. Çok iyi oynadılar ve net skorla 3/0 kazandılar.
Cesur kadınlarımız Avrupa üçüncüsü oldu. Muazzam başarı. Uzun süredir omuzlarında yük taşıyorlar. Sportif başarıdan çok ötesi. Ama sportif başarı gelmezse olmazdı. Olimpiyatlarda da üstün performans sergilediler. Bizlere hep umut verdiler. Cesaret aşıladılar. Heyecan yaşattılar.
Afganistan’daki kadınlar sokağa çıkamazken Atatürk’ün kızları tüm dünyanın gözleri önünde Türkiye’yi temsil ettiler. Pırıl pırıl parlayarak…
Çağdaş Türk kadınının spordaki temsiliyeti bu. Uluslararası arenada muazzam tanıtım.
Akşener’e baktım, salonda çok coşkuluydu. Neşeliydi. O videoyu izleyin lütfen. Sıcak görüntüler. Akşener’i hiç öyle görmemişsinizdir.
Hep birlikte “İzmir Marşı” ve “Dağ Başını Duman Almış” marşları söylendi. Kızlarımızı alkışladık.
Akşener’in bir kadın siyasetçi olarak o maça, Belgrad’a gitmesi ayrıca anlamlıydı. Şık bir jest, sembolik değeri yüksek bir katılımdı. Toplamda 16 saatlik bir seyahat. Gece 2’de İstanbul’a indik. Ama yüzler gülüyordu. Her şey çok güzeldi. Kızlarımıza çok teşekkür ediyoruz.
Bu arada önemli bir not daha…
Akşener kızlarımızla görüşmek istedi. Moral vermek üzere maçtan önce, hadi bunu geçtik, kutlamak üzere maçtan sonra yanlarına gitmeye çalıştı; izin verilmedi. Lütfü Türkkan defalarca Federasyon Başkanını da aradı. Ki; tüm bu başarıların ardında Federasyon Başkanı ve yönetiminin emeği çok… Sorunu çözmek istedi. Olmadı. Bu ayıp sizce kimindir?"