İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile bir araya geldi. Akşener, görüşme sonrası Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananlara ilişkin, "31 Mart’a giderken çiftçilere Sayın Cumhurbaşkanı ‘terörist’ dedi. Esnafa ‘terörist’ dedi. Kendi partisine oy vermeyen Kürtlere ‘terörist’ dedi. Biz siyasilere zaten ‘terörist’ dedi. Ve dün itibariyle gencecik, Türkiye’nin en iyi okullarından birini kazanmış o gençleri dinlemek yerine, onların sesini duyup ne dediklerini, anladıkları, ne söylemek istediklerini anlamak yerine onlara ‘terörist’ dedi. Ben bu genç arkadaşlarıma bu terörist kulübe hoş geldiniz diyorum. Aramıza hoş geldiler" dedi.

Akşener, parti genel merkezi'nde Babacan ile görüştü. Ziyaretin ardından iki lider basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Akşener, yeni anayasa hazırlıklarına ilişkin sorulan bir soruya "Bugün Cumhurbaşkanının yaptığı işler, o günkü kanunlar üzerinden tanımlandığı zaman birçoğu hukuk dışı. Ama yeni anayasa dediğiniz zaman, sıfırdan bir Anayasa yapmak gibi bir iddia ise o zaman ikinci Cumhuriyetin kuruluşu anlamını taşır ki bunun cevabını almamız gerekiyor" yanıtını verdi. Akşener şunları söyledi: "Yeni Anayasa ile ilgili Sayın Erdoğan konuştuktan sonra konuşanları takip ettiğimde her biri başka bir şey söyledi. Meclis Başkanı başka bir şey söyledi. Sayın Abdülhamit Gül başka bir şey söyledi. Sayın Bahçeli’nin açıklaması çok başka bir şey. En minik ortak, yani Vatan Partisi'nin Genel Başkanı’nın söylediği çok başka bir şey. Şimdi kim neyi söylüyor bilmiyoruz. Fakat burada benim dikkat çekmek istediğim bir yeni anayasa kavramı var. Şimdi partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi 2017’de kabul oldu. Fakat hukuki zemini hala en son vatandaşın seçtiği hatta Meclis’in seçtiği Cumhurbaşkanı’nın yetkileri hukuki olarak çerçevesi içinde. Yemini bile aynı. Dolayısıyla bugün Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı işler, o günkü kanunlar üzerinden tanımlandığı zaman birçoğu hukuk dışı. Ama yeni anayasa dediğiniz zaman, sıfırdan bir Anayasa yapmak gibi bir iddia ise o zaman ikinci Cumhuriyetin kuruluşu anlamını taşır ki bunun cevabını almamız gerekiyor. Dolayısıyla anayasa ile ilgili şu ana kadar gördüğümüz bizim bu. Neye tekabül ettiğine dair bir durum yok. Anladığım kadarıyla Sayın Erdoğan bunu söyleyip, arkada da herhangi bir hazırlık yok bu da benim şahsi fikrim, yine bir yün yumağı attılar, insanları bu işe dolaştırıp; gariban çiftçinin, aç kalmış bebeğine mama alamayan kadının, siftah yapamayan esnafın, üretimden üretim dışı kalmış sanayicinin derdinin konuşulmadığı yeni bir süreç olarak da ben şahsen böyle okuyorum."

BABACAN: "GEREKTİĞİNDE ANAYASANIN DIŞINA ÇIKIYORSUNUZ, O ZAMAN DEĞİŞTİRMEKLE NİYE UĞRAŞIYORSUNUZ"

Babacan, aynı soruyu şöyle cevapladı: "Öncelikle yeni anayasadan bahsedenlerin mevcut anayasaya saygılı olduklarını ve mevcut anayasaya hükümlerine uyulması gerektiğini bilen kişiler olması lazım. Oysaki şu andaki yönetim mevcut anayasaya uymuyor. Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını bağlayıcı olarak kabul etmiyor. Daha evvelsi günkü açıklama, Anayasa Mahkemesi'nden gelen gerekçeli karar açıklamasına bakmışsınızdır eminim ki. Bir ülkenin Anayasa Mahkemesi diyor ki ‘Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmalıdır’ diyor, gerekçeli kararlarına. Bu ne demek tersten okuduğunuzda, ‘şu anda Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına uyulmuyor, anayasa çiğneniyor’ demek. Yeni anayasadan bahsedenlerin öncelikle hukuka saygılı olduklarını, anayasaya bağlı olduklarını, anayasanın kendileri için bağlayıcı olduğunu önce bir ortaya koymaları lazım. Aksi halde zaten uymadığınız bir metni, değiştirmenin ne alemi var. Zaten gerektiğinde anayasanın dışına çıkıyorsunuz, o zaman değiştirmekle niye uğraşıyorsunuz. Bakın dikkat ederseniz, ilk soru anayasa ile ilgili geliyor, amaç da bu zaten. Memleketin önüne bir başka gündemi koymak, geri çekilmek ve asıl derin problemleri de görmemeleri için vatandaşlarımızın bir zemin hazırlamak. Bu oyunlar tutmaz. Eğer ciddilerse çalışsınlar, ortaya somut bir şeyler koysunlar biz de hep beraber inceleyelim."

"BİZİM HAZIRLIĞIMIZ TAMAMEN SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNE DÖNÜK"

Babacan, partisinin güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmalarına ilişkin "Bizim hazırlığımız tamamen sistem değişikliğine dönük. Biz yeni bir anayasa metni çalışmıyoruz. Sadece Türkiye’de güçlendirilmiş parlamenter sistemin kurulması ile ilgili anayasa değişikliklerini çalışıyoruz. Yepyeni bir anayasa çalışılmadığı için, bahsettiğiniz konular bizim çalışmamızın gündeminde değil" dedi.

AKŞENER: KÜRTLER KİMSENİN MARABASI DEĞİL

Akşener, İYİ Partinin Kürt seçmene yaklaşımı ile ilgili bir soruya şu açıklamayı yaptı: "Biz Türkiye’deki 83 milyonun oyuna talibiz. Bir kısım seçmenimizi ikna edebiliriz, oyunu alabiliriz; bir kısım seçmenimizi de ikna edemeyiz, oyunu alamayabiliriz. Buna da son derece saygılıyız. Ama ben bir şeye takılmış durumdayım. Türkiye’deki Kürt seçmenin tümünün HDP’nin seçmeni olduğu varsayımı yanlış ya da x partisinin seçmeni olduğu yanlış ya da Türkiye’nin yaşayan Türk seçmenin tümünün şu veya partinin seçmeni olduğunu varsaymak yanlış. Bu insanları maraba saymak anlamını taşıdığı için yanlış. Kürtler kimsenin marabası değil."

AKŞENER: GENCECİK ÇOCUKLARI TERÖRİST İLAN EDEMEZSİNİZ

Akşener, Boğaziçi eylemlerine ilişkin soru üzerine de şunları söyledi: "İlginç bir şey oluyor Türkiye’de bir rektör Boğaziçi Üniversitesi’ne atandı. Bu arkadaş kim? Bu arkadaş AK Parti’nin aday adayı. 20 yıldır iktidar olan bu siyasi parti, bu arkadaşı doğru bulup beğenip milletvekili yapmamış. Vasıflı bulmamış milletvekili listesine koyup seçtirmemiş. Ama 50 yıl evvel kurulmuş, 158 yıl evvel kökleri kurulmuş, temeli atılmış, bir üniversitenin rektörlüğüne atandı. Boğaziçi Üniversitesi’nin hocaları içinde AK Parti’ye oy veren, beğenen hiç mi hoca yok. Elbette var. O hocalardan biri, yine AK Partili olsun, bakın itirazımız yok. O AK Partili hocalardan biri değil, dışarıdan aday adayı olup, aday yapılıp da milletvekili seçtirilmemiş bir şahıs atandı. Haklı olarak sınavlarda yüzde bir üzerinden, Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmış, kazanma ve orayı seçme nedeni bu geleneğe inancı olan çocuklar orada okuyor. Hocasıyla, öğrencisiyle ‘biz bu arkadaşı istemiyoruz, kayyum’ dendi. Fikirlerini söylediler ve dün itibariyle Boğaziçi öğrencisi gençler terörist oldu. Kimin tarafından terörist ilan edildi, bu ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından. Bunu çok yanlış, sakıncalı bulduğumu ifade etmek isterim. Ama o gençlere de bir sözüm var. 31 Mart’a giderken çiftçilere Sayın Cumhurbaşkanı ‘terörist’ dedi. Esnafa ‘terörist’ dedi. Kendi partisine oy vermeyen Kürtlere ‘terörist’ dedi. Biz siyasilere zaten ‘terörist’ dedi. Ve dün itibariyle gencecik, Türkiye’nin en iyi okullarından birini kazanmış o gençleri dinlemek yerine, onların sesini duyup ne dediklerini, anladıkları, ne söylemek istediklerini anlamak yerine onlara ‘terörist’ dedi. Ben bu genç arkadaşlarıma bu terörist kulübe hoş geldiniz diyorum. Aramıza hoş geldiler. Bu dille bu davranış biçimiyle zaten bir ülkenin yönetilmesi mümkün değil. Bir başka konuda da seçim kazanabilmek, konuları saptırmak amaçlı, ana gündemin konuşulmaması için, gencecik çocukları siz terörist ilan edemezsiniz. Bu cıvıklıktır, ciddiyetsizliktir, acımasızlıktır."

BABACAN: "BU ÜLKENİN GENÇLERİNE YAZIK"

Babacan da, Boğaziçi eylemlerine ilişkin "Bu hükümetin bir haftanın düşmanı panosu var. Çözüm üretemedikleri için her hafta yeni bir düşman üretmek zorundalar. Ve karşıtlık, düşmanlık üzerinden iç siyasette görüntüyü kurtarmaya çalışıyorlar. Gördük ki geçen haftanın da düşmanı Boğaziçi öğrencileri oldu. Bakın bizim kutsallarımız vardır. Dinimizin kutsalları, kırmızı çizgidir. Ancak küçük münferit bir konuyu ele alıp, kim nasıl ne yapmış orası da meçhul, onu ele alıp onun üzerinden büyük bir iletişim kampanyası başlatmak, propaganda kampanyası başlatmak, propaganda makinelerini tekrar çalıştırmak ve bu haftanın düşman panosuna yazmak Boğaziçi Öğrencilerini, onları şeytanlaştırmak bu ülkeye yazık. Bu ülkenin gençlerine de yazık. Şiddetin her türlüsüne karşıyız. Şiddet içeren eylemlere de ama polis devlet şiddetine de karşıyız" dedi.