İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisine sokmaya hiç olmadığımız kadar yakınız' sözlerine 'Türkiye yüzde 100 büyüse bile ilk 10 ekonomisine giremiyor hatta ilk 20'den düşme ihtimali var. Ağam bizle eğleniyor' sözleriyle tepki gösterdi. Akşener, itirazlara rağmen ertelenmeyen LGS sınavındaki kalabalık görüntülere ilişkin de 'İktidarın bu inadını milletime şikayet ediyorum' ifadesini kullandı. Akşener, baro başkanlarının yürüyüşlerine de destek vererek, 'cübbesine düğme diktirmemiş avukatlarımıza, sağduyularından ötürü teşekkür ediyorum' dedi.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
Erdoğan: Ekonomide toparlanma sinyalleri oldukça güçlü geliyor
Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
Biliyorsunuz geçtiğimiz cumartesi LGS'ye girdi. Kendilerine geçmiş olsun diyorum. Haksız çıkmak istedik ama LGS'de olanlar yine bizi haklı çıkardık.
Umarız LGS nedeniyle vaka sayısında artış olmaz. Bu hafta da YKS sınavı var. Gençlerimize zihin açıklığı diliyorum. Bu vesileyle iktidarın bu inadını milletime şikayet ediyorum.
Sınavın 25-26 Temmuz'da yapacağınızı açıkladınız, sonra sınavı bir ay öne çektiniz. Dilekçe verdik, düzenlemenin iptalini istedik. Danıştay’ı, önerimizi iptal etti.
Bırakın rahat hazırlansın dedik, salgın daha bitmedi çocuklarımızı göz göre göre tehlikeye atmayın dedik, dinletemedik.
Koronavirüs gölgesinde yapılan LGS sınavından ‘Fiziki mesafe’ görüntüleri
“İKTİDAR GENÇLERLE SÜREKLİ BİR KAVGA HALİNDE”
Hafta sonu sınava girecek sayın öğrenciler, sınava giderken önlemlerinizi lütfen alın. Ne kendinizi ne de sevdiklerinizi riske atmayın. Allah her birinize zihin açıklığı versin.
Değerli milletvekilleri, farkında mısınız, AK Parti iktidarı gençlerler sürekli bir kavga halinde. Attıkları hiçbir adımda gençlerimize güven yok. Gençlerin hakkı olduğu zaman hep itip kakmak var.
Şimdi yeni bir yasa hazırlığındalar, 25 yaş altındaki çalışanların sosyal haklarını tırpanlayacak bir formül bulmuşlar.
25 yaş altı çalışanların 10 günden az çalışması durumunda sigorta primi ödenmemesini sağlamaya çalışmışlar.
Nasıl depremi fırsat bilip milletin parasını tırpanladılarsa, şimdi de salgını bahane edip işten çıkarmaların önünü açıyorlar.
Her dört gencimizden biri işsiz. 1 milyondan fazla üniversiteli işsizimiz var.
Erdoğan’ın sözlerine tepki yağıyor: Hangi ülkeden bahsediyor
“ESERİNLE ÖVÜNÜYOR MUSUN SAYIN ERDOĞAN”
Eserinle övünüyor musun sayın Erdoğan? Gençlerimize sus otur yerine demeyeceğiz. Biz biliyoruz ki imkan verildiğinde gençlerimiz bu memleketi uçurur. Yeter ki gençlerimize bu imkan verilsin. Ülkeyi akla ve bilme inanmayan, tarihten bir feyiz almayan bir iktidar yönetiyor.
Sayın Erdoğan geçen gün Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisine sokmaya hiç olmadığımız kadar yakınız dedi. Türkiye yüzde 100 büyüse bile ilk 10 ekonomisine giremiyor hatta ilk 20'den düşme ihtimali var.
Yani ağam bizle eğleniyor. Milletimizle dalga geçer gibi işsizlik nerede diyorlar işte işsizlik burada.
“GENÇ İŞSİZLİK VAHİM DURUMDA”
Temenni ile ülke yönetme devri bitti. Akraba ile eş ile doldurdukları TÜİK ne derse desin genç işsizlik Türkiye'nin en büyük sorunlarında biridir.
Yüzde 25'lik işsizlik artık kaybedeceğimiz vaktimiz olmadığını gösteriyor.Güney Doğu ve Doğu Anadolu'da genç işsizlik vahim durumda.
Sayın Erdoğan'ın her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kaide yok sözünün sonuçlarını yaşıyoruz.
BAROLARA TEŞEKKÜR
Akşener, baro başkanlarının Ankara'ya başlattığı yürüyüşün polisler tarafından engellenmesine tepki gösterdi. Akşener, Savunma Yürüyüşü'nü başlatan baro başkanlarına ve avukatlara teşekkür etti.
Akşener, iktidar tarafından getirilen düzenleme ile baroların ayrıştırılmak istendiğini söyleyerek "Yapılan kasıtlı provokasyona rağmen, demokrasi çizgisinden ayrılmayan ve ne kadar uğraşırsa uğraşsın, iktidara bizleri ayrıştıramayacağını gösteren baro başkanlarımıza ve cübbesine düğme diktirmemiş avukatlarımıza, sağduyularından ötürü teşekkür ediyorum" dedi.
Akşener konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Biliyorsunuz, milletçe sadece doğal afetlerle mücadele etmiyoruz. Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, tarafsız yargı kavramları da iktidar eliyle tasarlanan siyasi afetlerle karşı karşıya. Yargının üç ayağından biri savunmadır, yani avukatlardır. İktidar ve küçük ortağı, getirmeye çalıştıkları bir düzenleme ile baroları da ayrıştırmak istiyor. Dün, bu düzenlemeye karşı, demokratik bir şekilde tepki veren baro başkanları, gündüz, saatlerce güneşin altında gece de, sağanak yağmurun altında bekletildiler itilip kakıldılar. Güneşten ve yağmurdan korunmaları için gönderdiğimiz tentelerin bile kurulmasına müsaade edilmedi. İlin valisi çıkıp, çaresizlikle İçişleri Bakanlığı’nı işaret ederek '250 metre yürümelerine izin veremediğini' ifade etti.
Yapılan kasıtlı provokasyona rağmen, demokrasi çizgisinden ayrılmayan ve ne kadar uğraşırsa uğraşsın, iktidara bizleri ayrıştıramayacağını gösteren baro başkanlarımıza ve cübbesine düğme diktirmemiş avukatlarımıza, sağ duyularından ötürü teşekkür ediyorum. Bu günler elbette geçecek, hukukun üstün, yargının bağımsız ve adaletin herkes için olduğu bir Türkiye’de, elbette buluşacağız."
"AK PARTİ İLE İYİ PARTİ ARASINDAKİ EN BÜYÜK FARK...."
Ak Parti ve İYİ Parti iktidarı arasındaki en büyük fark;bu sofrada yemeği kimin yiyeceği, hesabı kimin ödeyeceğiyle ilgilidir. Söz veriyorum,iktidara geldiğimizde, kimse size yemediğiniz yemeğin hesabını ödetemeyecek.Biz işte bunun için varız.İYİ Parti işte bunun için var. Peki bunu nasıl başarabiliriz? Bunu kuvvetler ayrılığı ile başarabiliriz. Bunu demokrasi ile başarabiliriz. Bağımsız yargı ile, bağımsız medya ile, bağımsız denetleme kurumları ile başarabiliriz. İktidarı denetleyen kurumlar güçlü ve bağımsız olursa,ülkenin kaynakları da o kadar adaletli dağılır.Yani, iktidar istediğine ihale dağıtamaz.Yani, ülkenin tüm kaynakları, birkaç müteahhite peşkeş çekilemez.Yani, devletin her kurumu, her çalışanı denetlenir ve yolsuzluk yapılamaz. Hedefimiz iktidara kim gelirse gelsin doğru işleyecek bir sistem inşa etmek.İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dediğimiz işte budur.Ve kimsenin şüphesi olmasın, başaracağız.
Dava arkadaşlarım; Tarih; Milletini güçlendirmeden önce, kendini güçlendiren,Milletini düşünmeden önce, kendini düşünen,Milletini zenginleştirmeden önce, kendini zenginleştiren nice iktidarların hazin hikayeleri ile doludur. Biz böyle bir hikaye yaşanmasın diye, Memleket Masası’nda buluşmayı önermiştik. Ancak Sayın Erdoğan, artık kimin dost, kimin düşman olduğunu maalesef ayırt edemiyor. Başkanlık sistemini övenleri dost, eleştirenleri düşman zannediyor. Damadına sahip çıkanları dost, damattan bakan olmaz diyenleri düşman zannediyor. Yanına matruşka gibi dizdiklerini dost, hakikati söyleyen bizleri düşman zannediyor. Ne diyeyim Sayın Erdoğan? Kimi insan böyledir, kandırılmayı sever. Biz anlatmaktan yorulduk ama, sen kandırılmaktan yorulmadın.
Madem bizi dinlemiyorsun, bari Yunus Emre’yi dinle;
“İş bu meclise gelmeyen,Anıp nasihat almayan,Eliften bayı bilmeyen,Okur kişi olur bir gün!Yunus sözün bunu söyler,Aşkın Deryasını boylar,Şu yüce köşkler saraylar,Viran olur kalır bir gün!”
Aziz milletim; İYİ Parti iktidarında, sadakat değil, liyakat aranacak. İYİ Parti iktidarında, başta gençlerimiz olmak üzere, her vatandaşımın fırsat eşitliği olacak. İYİ Parti iktidarında, EYT’lilerin çilesi sona erecek. 3600 ek gösterge sözü verilenlerin, hakkı teslim edilecek. Öğretmenlerin, sağlıkçıların, işçilerin, gasp edilen hakları teslim edilecek. İYİ Parti iktidarı, Türkiye’nin prangalarından kurtulduğu bir kalkınma dönemi olacak. Ülkemizi nasıl rahatlatacağız,vatandaşımıza nasıl nefes aldıracağız göreceksiniz. Çünkü; Adalet ve demokrasi olursa güven olur. Güven olursa yatırım olur. Yatırım olursa iş bulunur. İş bulunursa, çarklar döner, tencere kaynar, yüzler güler. Yüzler gülerse, gençlerimiz yeniden hayal kurar. Gençler hayal kurarsa, Türkiye hak ettiği geleceğe ulaşır. Formül basit.Bütün mesele “önce millet, yalnız millet.” diyebilmek.“Varlığım Türk varlığına armağan olsun.” diyebilmek.
Dava arkadaşlarım; Bu gerçeği artık herkes görüyor. Milletimiz bu düzenin böyle gitmeyeceğini artık görüyor. İktidar yolun sonuna geldiğini artık görüyor. Çünkü biz geliyoruz. Karanlık gecenin ardından söken şafak gibi geliyoruz. Boyun eğmeden, pes etmeden geliyoruz. Çıktığımız yoldan sapmadan, emin adımlarla geliyoruz. Korkmadan, hakikati anlatarak geliyoruz."