Yenikapı'da onbinlerce Alevi, Laik ve Demokratik Türkiye sloganı ile Büyük Alevi Kurultayı'nda bir araya geldi. Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, "İktidar haddini aşıp bizim inancımızı bize tarif etmeye çalışıyor" dedi.

Yedi Alevi kurumu bir araya gelerek Laik ve Demokratik Türkiye sloganı ile Yenikapı Gösteri Merkezi'nde Büyük Alevi Kurultayı, düzenlendi. Binlerce kişi Yenikapı'ya akın etti. Alevi kurumları kurultayın ardından 11 maddelik bir bildirge yayımladı. Aleviler, AKP iktidarının inançlarını tek tipleştirme amacı güden politikalarını 'lütuf' olarak sunulmasına ve eşit yurttaşlık taleplerini maddiyat üzerinden çözülmeye çalışmasına tepki gösterdi. Aleviler, eşit yurttaşlık istediklerinin altını çizerek, "Tekrar söylüyoruz, asimilasyon ve yok etme politikalarına karşı, Seyit Nesimi’nin dediği gibi iki cihana sığmayan bizler, Kültür Bakanlığına da torba yasaya da sığmayız. Aleviler Vardır, Alevilik Haktır" ifadelerini kullandılar.

TELE1 KURULTAYI YAKINDAN TAKİP ETTİ

TELE1, Alevi Kurultayı'nı yakından takip etti. TELE1'den Hazal Güven,  Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan ile kurultayın amacını konuştu. Mustafa Aslan, üç amaç için Alevilerin bir araya geldiğini belirterek AKP iktidarının tek tipleştirme politikasına tepki gösterdiklerinin de altını çizdi. Aslan şunları dile getirdi:

"HADLERİNİ AŞIP İNANCIMIZI TANIMLIYORLAR"

"7 tane alevi kurumu çağrı yaptı. Bu çağrıda onlarca Alevi kurumu bu çatı altında. Bir temsilciler meclisi oluşturmamız şart. Kurultayın üç temel amacı var. Bir mevcut hükümete sesleniş. İnkarcı ve Alevilerin talebine sessiz kalan hükümete sesimizi duyurmak için. Çünkü son dönemlerde şunu söylüyorlar "Aleviler için olumlu adım atıyoruz ama kendilerini Alevi temsilcileri kabul edenler kabul etmiyorlar" diyorlar. Biz TBMM'de grubu bulunan tüm partilerin olduğu komisyonla oturalım, Alevilerin istediği eşit yurttaşlığı konuşalım dedik. Fakat samimiyetsizlik gördük. halen inkar etmeye hatta hadini aşıp bizim inancımızı bize tarif etmeye çalışıyorlar. Defalarca uyardık, bir devlet temsilcinin hiçbir inancı tarif etmeye hakkı yok dedik.Bu salonda Edirne'deki Alevi de Karadeniz'deki Alevi de burada. Alevilerin renklerine saygı duymak zorundasınız. İki Türkiye gerçekten hukuksuzluğun adaletsizliğin yaşandığı bir süreç yaşnıyor. Aleviler dün nasıl laikliğe demokrasiye yanaysa tekrar Türkiye halklarına seslendik. Laik demokratik Türkiye'yi yeniden inşa edelim. Onlarca insan cezaevinde sırf ifade özgürlüğü için. Basın baskı altında. Üçüncü amacımızda şuydu; Alevi toplumun gerçek temsilcileri, alevi kurumlarıdır, ocaklarıdır dedeleridir pirleridir. Duymayanlar görmeyenler için toplandık"

ALEVİLERDEN TALEPLERİNİ 11 MADDE İLE SIRALADI

Kurultay sonrası yayınlanan sonuç bildirgesinde, Aleviler taleplerini 11 madde ile sıraladı. Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Demokratik Alevi Derneği, Alevi Kültür Dernekleri, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Alevi Bektaşi Federasyonu'nun imzasıyla kurultay sonrası sonuç bildirgesi şöyle: "İnsanlık, geçmişten günümüze kendi içinde aydınlık ile karanlığın mücadelesine sahne olmuştur. Bu mücadele günümüzde de devam etmektedir. Biz Aleviler bu tarihsel süreçte, karşı karşıya kaldığımız bütün kıyım ve saldırılara rağmen aydınlıktan yana durmaktan asla geri durmadık. Yaşadığımız çağda çok büyük sosyal, teknolojik, ekonomik ve siyasal gelişmeler yaşanmaktadır. Ancak bu gelişmelerin her zaman iyi yönde olduğunu söylemek mümkün değildir. Haksızlıklar, sömürü, açlık, sefalet, savaş ve doğanın tahribatı her gün daha da artmaktadır. Farklı kültürel ve toplumsal cinsiyet kimlikleri, farklı etno-dinsel ve yaşam tarzları devamlı baskı altında tutulmaya devam edilmektedir.

"CEMAAT VE TARİKATLARLA YOKSUL HALK KİMLİKSİZLEŞTİRİLMEKTE"

Ülkemizde de bu sorunların fazlasıyla yaşandığına tanık olmaktayız. Türkiye’de tekçi, Türk-İslam sentezci uygulamalar hayatın her alanında kendini hissettirmekte ve iktidarın kurduğu sosyal ve politik baskı mekanizmalarıyla daha da kurumsallaştırılmaktadır. Zorunlu din derslerini kaldırmak bir yana eğitim daha da dinselleştirilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı hayatımızın her alanına müdahale eden ‘’fetva’’larına devam etmektedir. Cemaat ve tarikatların önü açılarak yoksul halk yığınları kimliksizleştirilmekte ve her türlü istismara açık bırakılarak kullanılmaktadır. Kız çocukları ‘’evlilik’’ adı altında sistemli cinsel istismara maruz bırakılmakta ve sorumlular cezasız kalmaktadır. Toplumsal yaşam, başta kadınlar olmak üzere her türlü şiddete ve cinayete açık hale getirilmektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ile toplumun büyük bir kesimi her gün daha da yoksullaştırılmaktadır. Başta Kürt sorunu olmak üzere red, inkâr ve çatışmalar yüzünden insanlarımız hayatını kaybetmeye devam etmektedir. Baskı ve asimilasyon politikaları sonucunda halklar, inançlar ve kültürler mozaiği olan bu topraklar gittikçe çoraklaşmaktadır. Temel insan hakları yok sayılmakta, yeni yasaklamalar ve keyfi uygulamalarla ülkemiz bir hapishaneye dönüştürülmüştür.

"LAİK VE DEMOKRATİK ANAYASA KAÇINILMAZ BİR ZARURİYET"

Laiklik, demokrasi, temel insan hakları, ifade özgürlüğü ve eşit yurttaşlık konularında ülkemiz her gün biraz daha kötüye gitmekte, mevcut anayasa bile uygulanamaz hale getirilmektedir. Rızalık toplumuna inanan bizler için, bu ülkede yaşayan, ayrımsız herkesin temel insan haklarından yararlanmasını ve eşit yurttaşlık temelinde bütün kimliklerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri laik ve demokratik bir anayasa, bizim açımızdan kaçınılmaz bir zaruriyettir. Yetmiş iki millete bir nazarla bakan biz Aleviler, halkları eşit ve kardeş görürüz. Her Alevi bilir ki Kürt de Ermeni de Laz da Rum da Arap da ve devletin inkâr ettiği her kimlik bizim açımızdan tartışmaya açılamayacak bir hakikattir. Bizim gözümüz halklar arasına sınır çizen devletin gözü değil, ermişin, dervişin, abdalın, seyidin, pirin, mürşidin, talibin ve cümle canların gözüdür.

"TOPLUMSAL YÜZLEŞME KAÇINILMAZ BİR GEREKLİLİKTİR"

Geçmişe baktığımızda, herkes gibi biz de kıyımlardan geçmiş, asimilasyona uğramış ve inancını gizlice yaşamak zorunda kalmış bir topluluğuz. Bu gerçekliğin farkında olarak, toplumsal yüzleşme kaçınılmaz bir gerekliliktir. Ocaklarımızın bin yılı aşkın süredir, bin bir emekle bu günlere taşıdığı Alevilik, kentleşmeyle birlikte vakıf, dernek ve Cemevlerimizin kurulmasıyla yeni bir boyut kazanmış, daha görünür olmuş ve hak temelli mücadelesini geliştirmiştir. Bütün bunlar emekle ve tırnakla kazınarak elde edilmiştir. Devlet Alevilerin bu gelişme sürecine kayıtsız kalamamıştır. Bu sebeple, çalıştaylar düzenleyerek ve farklı biçimlerde ilişkiler kurarak sorunları çözmek yerine, yeni sorunlar yaratarak toplumu yanıltma yolunu seçmiştir.

"NEFRET SÖYLEMLERİ İKTİDARIN EN YETKİLİLERİ TARAFINDAN İFADE EDİLDİ"

Alevilerin içinde kendi Alevisini yaratma çabalarını sürdürmüş, tarihsel belleğinde olumsuz yer bulan tarihsel kişilikler öne çıkarılmıştır. Başta okullar olmak üzere kamu kurumları ve hayatın her alanında iktidar eliyle ayrımcılık hız kesmeden devam etmiş, ayrımcı uygulamalar ve nefret söylemleri bizzat iktidarın en yetkilileri tarafından ifade edilmiştir.

"ASİMİLASYON POLİTİKALARI HIZ KESMEDEN DEVAM ETMEKTE"

İktidar, Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer kamu kurumlarının eliyle asimilasyon politikalarına hız kesmeden devam etmektedir. Son dönemde Alevilere yönelik çalışmalar hızlandırılarak birçok yeni uygulama hayata geçirilmiştir. İç İşleri Bakanlığı eliyle Alevi toplumunun içinde çalışmalar yapılmakta ve Alevilerin sorunları maddi sorunlara indirgenerek Alevilerin gerçek sorunlarının üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Alevilerin gerçek sorunları, doğrudan negatif ayrımcı esaslara ve siyasal rejimin ihtiyaçlarına göre yapılandırılmış ve kronik hale gelen sorunlardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şahkulu Sultan Dergahı’nda yine her zaman yaptığı gibi Alevilerin kendi öz örgütlerini yok sayarak, çevresinde toplayabildiği kimi göstermelik, muhataplarıyla, sanki tüm Alevi toplumu ve örgütleri kendi arkasındaymış gibi, bir fotoğrafın önünde Alevilere sözüm ona müjde adı altında sözde demokratik bir reform paketini açıklamıştır. https://tele1.com.tr/alevi-derneklerinden-erdoganin-cemevi-aciklamalarina-yanit-713994/

"TORBA YASA NE DEMOKRATİKTİR NE DE MÜJDEDİR"

Mecliste geçirilen torba yasa ve resmi gazetede ilan edilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ne demokratiktir, ne de müjdedir. Aksine bunlar Aleviliğin şimdiye kadar devlet gücüyle soluksuz bırakılmasının yeni bir aşamasıdır. Ancak, Alevi, toplumunda bunun bir karşılığı yoktur, beyhude bir çabadır. Bir inanç olarak, Aleviliği tüm yönleriyle kabul etmek yerine, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir ‘’Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’’ kurarak bizi hem inkâr etmekte hem de bir kültürel bir öğeye indirgeme çabası içine girmektedirler.

"ALEVİ SORUNLARI "ULUFE" DİYE DAĞITILACAK MAAŞ SORUNUNU İNDİRGEMEKTEDİR"

Aynı zamanda Alevilerin sorunlarını, 17/18 Eylül 2022 ‘deki Hacı Bektaş deklarasyonunda ifade ettiğimiz üzere, Cemevlerinin elektrik, su sorunu, imar sorunu, dedelerimize ulufe diye dağıtılacak maaş sorununa indirgemektedirler.

"BİZZAT CUMHURBAŞKANI ALEVLERİ KUTUPLAŞTIRMA GİRİŞİMİ YÜRÜTMEKTE"

Bir taraftan da bizzat Cumhurbaşkanı ve devlet yetkilileri Aleviliği kendilerine göre tanımlama çabalarına devam etmekte, Alevileri kendi içinde, İslam içi İslam dışı, Ali’li Ali’siz diyerek, hedef tahtasına koyma, kutuplaştırma ve bölme girişimleri yürütmektedirler.

"İSTEDİĞİMİZ LAİKLİKTİR"

Anayasada Türkiye’nin laik, demokratik bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir. Ancak bütün uygulamalar laikliğin olmadığını göstermektedir. Biz Alevilerin, haklarını talep ederken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın karşısında bir Alevi diyaneti talep etmiyoruz. İstediğimiz laikliktir. Devletin tüm inançlardan elini çekmesi, laikliğe aykırı olan kurumların kapatılarak gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yeniden yapılması ve toplumsal ilişkilerin dinsel temalardan arındırılması gerekmektedir. İnsanlığın büyük ilerlemeler kaydederek geldiği bu çağda, yaşadığımız ülkede geriye dönüp baktığımızda, yok sayılmayı ve büyük acılarla karşı karşıya bırakılmayı görüyoruz. Ancak biz Aleviler, nasıl bir ülkede yaşamak istediğimizi geçmişimizden aldığımız mirasla, tüm farklı toplumsal kesimlerle birlikte eşit, özgür, laik, demokratik ve hakça bölüşümün olduğu bir ülkede yaşama isteğidir. Bugüne kadar, Alevi toplumunun meşru kurumları, farklı zamanlarda ve değişik zeminlerde, kendi içinde, akademik çevrelerle, devletin ve iktidarın yetkili organlarıyla, siyasi partilerle, sivil demokratik çevreler ve kurumlarıyla defalarca, kongreler, sempozyumlar, çalıştaylar, toplantılar, görüşmeler gibi çok sayıda çalışmalar yaparak ne istediklerini çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Ne istediğimiz daha iyi bilinsin diye, defalarca açıklamalar, mitingler, yürüyüşler ve benzeri etkinlikler gerçekleştirdik. Bu çalışmalarımızın büyük bir bölümünü tüm kurumlar ya birlikte gerçekleştirdik ya da her birimiz farklı platformlarda ama aynı şeyleri ortaya koyarak gerçekleştirdik. İşte, bu sonuç bildirgesiyle ortaya koyduğumuz talepler, bütün bu çalışmaların birikimi olarak ortaya çıkmıştır. Zaten, herkesçe bilindiğini düşündüğümüz haklarımızı ve taleplerimizi bir kez daha açıkça ifade etmiş oluyoruz.

11 MADDEDE TALEPLER

Alevi toplumumuzun meşru kurumlarının, ocaklarının, süreklerinin ve cümle canlarımızın bu kurultayda ortaya koydukları temel talepleri bir kez daha kamuoyuna ilan ediyoruz:
  1. Cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilerek, bu statünün gerektirdiği tüm hakların tanınması, el konulmuş dergahlarımızın ve mekanlarımızın geri iade edilmesi ve aleyhimize düzenlenmiş olan yasal düzenlemelerin geri çekilmesi,
  2. Toplumun tüm kesimlerine bir deli gömleği gibi giydirilen, zorunlu din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, toplumun tümüyle çağın gerisine savrulmasına neden olan eğitimin dinselleştirilmesinden vazgeçilmesi,
  3. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, toplumun tümünü domine etmeye yönelik girişimlerden bir an önce elini çekerek, temel siyasal sorunlarımız konusunda bir referans mercii olmaktan uzaklaştırılması ve nihayet tasfiyesine dönük adımların atılmaya başlanması,
  4. Gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması, başta Aleviler olmak üzere ötekileştirilen tüm kesimler aleyhine sürdürülen negatif ayrımcılığa derhal son verilmesi,
  5. Madımak’ın utanç müzesi yapılması,
  6. Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve bu gibi nefret suçlarının önüne geçilmesi için gerekli hukuki tedbirlerin alınması,
  7. Alevilere karşı yapılmış olan kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi,
  8. Kutsal mekanlarımıza ve coğrafyamıza yönelik yağma, talan ve el koyma girişimlerine son verilmesi,
  9. Alevi yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesinden vazgeçilmesi ve değiştirilen yerlerin isimlerinin iade edilmesi,
  10. Alevi inancında özel yeri olan günlerin resmi tatil edilmesi,
  11. Kamusal yayıncılığın ayrımcılıktan arındırılması,
Ve uzun sözün özü, EŞİT YURTTAŞLIĞI da içeren yeni bir anayasanın yapılması, taleplerini bir kez daha buradan ilan ediyoruz.

"ALEVİLER HERKESİN TEMSİL EDİĞİ SİSTEMDEN YANA"

Kurultayımız, eşitsizliklerin derinleştiği, demokrasinin ve temel insan haklarının rafa kaldırıldığı, laiklikten giderek uzaklaşıldığı, ayrımcılık ve şiddetin arttığı, politik gerilimlerin yükseldiği ve Alevilerin daha da ağır sorunlar yaşadığı bir dönemde yapıldığından daha da önem kazanmaktadır. Biz Aleviler geçmişte olduğu gibi bugün de birlikte yaşamanın sorumluluğunu bilerek yeniden yaşanabilecek bir ülke özlemini gerçekleştirmek için üzerimize düşen sorumluluğu son bir evimiz kalsa dahi yerine getirmekte kararlıyız. Ülkemizin geleceğinin konuşulduğu bugünlerde biz Aleviler, herkesin kendisini temsil ettiği demokratik parlamenter sistemden yana olduğumuzu bu kurultayda beyan ediyoruz.

"KÜLTÜR BAKANLIĞINA DA TORBA YASA DA SIĞMAYIZ"

Bu kurultayda bir araya gelen bizler, laik, eşit ve özgür bir yaşamın sadece Alevilerin ihtiyacı değil, bu ülkede yaşayan herkesin ihtiyacı olduğunun bilincindeyiz. O yüzden ne istiyorsak, herkes için istiyoruz. Ne yapacaksak hep birlikte yapacağız. Tekrar söylüyoruz, asimilasyon ve yok etme politikalarına karşı, Seyit Nesimi’nin dediği gibi iki cihana sığmayan bizler, Kültür Bakanlığına da torba yasaya da sığmayız. Aleviler Vardır, Alevilik Haktır."

KEMAL KILIÇDAROĞLU’NDAN MESAJ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultaya şu mesajı gönderdi: “Değerli yurttaşlarım, kıymetli canlar, gerçekleştirdiğiniz bu önemli buluşmaya katılamadığım için fevkalade üzgünüm. Türkiye'yi eşit ve özgür bir geleceğe taşımak, inanç ve düşüncenin özgürlüğü için yürüdüğümüz bu uzun yolun sonunda, huzur olacak, güven ve kardeşlik olacak. Özgürlükler olacak. Sizlere saygı ve sevgilerimi sunuyor, her birinizi ayrı ayrı kucaklıyorum.” Kılıçdaroğlu ile birlikte HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da mesaj gönderdi. Kurultaya ayrıca CHP Milletvekilleri Onursal Adıgüzel, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Sibel Özdemir, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Ali Kenanoğlu, Musa Piroğlu, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, TİP Milletvekili Barış Atay, CHP'li ilçe belediye başkanları, TKP, Sol Parti, EMEP temsilcileri katıldılar.