Ümit Özdağ Zafer Partisi’ne “terör örgütü” diyen yazarın fotoğrafını paylaştı: İşbirlikçi mi?

Yayın tarihi: 29 Ağustos 2023 Salı 10:18 pm - Güncelleme: 29 Ağustos 2023 Salı 11:50 pm

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Zafer Partisi’ne “terör örgütü” diyen Yazar İbrahim Karagül’ün El Kaide ile bağlantılı olduğu belirtilen Hasan Al Diqqi ile olan fotoğrafını paylaşarak, “Acaba İbrahim Karagül işbirlikçi mi?” dedi.

Yazar İbrahim Karagül’ün Zafer Partisi’ne “terör örgütü” benzetmesi yapmasına Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’dan yanıt geldi.

İbrahim Karagül’ün Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabisan ve Mısır’ın yayınladığı terörist listesinde yer alan Hasan Al Diqqi ile olan fotoğrafını paylaştı.

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Ümit Özdağ şu ifadeleri kullandı:

“Zafer Partisini terörist örgüt olmakla suçlayan AK Parti’nin başyazarı İbrahim Karagül ile fotoğrafı olan şahıs Hasan Al Diqqi isimli selefi cihatçı terörist. Kendisi Birleşik Arap emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır’ın yayinladigi 59 kişilik “local terrorist list” içerisinde yer almaktadır. Suriye’de El Kaide iltisaklı gruplarla işbirliği halindedir, bazilarinin eğitim kamplarında yer almıştır. Hassan Al Diqqi isimli şahıs da dahil olmak üzere, uluslararası selefi cihatçı yapılanma içerisinde yer alan pek çok isim bugün Türkiye’de ikamet etmektedir. Hassan Al Diqqi’nin de dahil olduğu El-Kaide iltisaklı uluslararası Selefi Cihatçı yapılanma sınırlarımız içerisinde önemli ölçüde mevzi elde etmiş durumda. Hassan Al Diqqi haricinde bu yapıya yön veren daha önemli isimler ve yerli işbirlikçileri mevcut. Acaba İbrahim Karagül işbirlikçi mi?”

İBRAHİM KARAGÜL’ÜN PAYLAŞIMI

Karagül, dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım’da Zafer Partisi hakkında, “Bu iş siyasi parti meselesi olmaktan ciddi ciddi çıkmıştır” ifadelerini kullanmıştı.

İbrahim Karagül’ün paylaşımında şu ifadeler yer almıştı:

“Ümit Özdağ sokak mafyası mı kurdu? Çeteler oluşturulmuş. Sokakta tipini beğenmedikleri herkese saldırıyorlar. Bir organize iş var. İşin siyasi yönü var, ırkçılık. İşin şiddet yönü var, sokak saldırıları. İşin örgütlenme yönü var, ülke genelinde çeteler oluşturulması. E ama bu unsurlar birleştiğinde iş, teknik anlamda “terör” olarak tanımlanıyor. Organizasyon da “terör örgütü” olarak… Çünkü terör tanımının bütün unsurları oluşuyor. İster ülke güvenliğini esas alın, ister hukuki tanımları, bu her ülkede böyledir. Bence Ümit Özdağ ve partisi için siyasi kamuflaj kaldırılıp yeni bir tanımlama yapılmalı. “Terör örgütü” tanımı üzerinde ciddi ciddi düşünülmeli. Ve mesele bir “iç güvenlik sorunu” olarak ele alınmalı. Bu iş siyasi parti meselesi olmaktan çoktan çıktı.”

İBRAHİM KARAGÜL: BENİM NAZARIMDA SAYGINLIĞIN YOK

Ümit Özdağ’ın paylaşımını alıntılayan Ümit Karagül, Özdağ için “Zavallı” ifadesini kullandı ve “Benim nazarımda saygınlığın yok” dedi.

Ümit Özdağ’ı “kendisini devletin yerine koymak”la eleştiren İbrahim Karagül’ün cevap paylaşımında şu ifadeler yer aldı:

“Zavallı. Sana iyilik yaptım. Yüzüne ayna tuttum. Bir adım sonrasını anlattım. Akıllı bir adam olsan “acaba” derdin. Mahkemede hesaplaşma mı? Bu senin tarzın değil, bilinir. Senin tarzını sokaklarda. Bunu her gün görüyoruz. Terör tanımı önemli. Er-geç bu tartışma önüne gelir. Ya da getirilir. Benim söylememi boşver. Sen durduğun yeri bak. Bu tanımı kendin yapıyorsun. Farkında bile değilsin. Ya da çirkefliğe vuruyorsun. Ha bir de şu var. Mülteci meselesi, göçmen meselesi devletin işi. Sen içişleri bakanı değilsin. İstihbarat başkanı değilsin. Cumhurbaşkanı değilsin. Devlet iktidarını temsil etmiyorsun. Bunların hiçbiri asla olamayacaksın. Ama sen kendini “devlet” yerine koyuyor, asıp kesiyorsun. Söylersin, eleştirisin ama sokakları dizayn edemezsin. Devletin iktidar ve iradesini kullanamazsın. Kendini devlet yerine koyma Ümit. Vatandaş olarak kal. Siyasi parti olarak kal. Düşünce ve ifade hakkın ile kal. Sokaklara ayar vermeye kalkma, iç güvenliği dizayn etmeye kalkma. Toplumsal çatışma zeminleri oluşturma. Kendini milli güvenliğin patronu sanma. Toplumsal düzenin patronu sanma. Kendini bu ülkenin akil adamı sanma. Sana yedirmezler. Kimseye yedirmediler. Ders al. Ve buna devlet içinde devlet olma hayali derler. Son moda deyimiyle “Paralel Devlet” örgütlenmesi derler. Bunu deneyenlerin başına geleni gördün. Hiçbir devlet iktidar alanına girilmesine tahammül etmez. Bana gelince. İyi bir vatandaş, iyi bir vatanseverim. Devleti temsil etmem. Hiçbir yetki ve görevim de yok. Memur değilim. Resmi bir görevim hiç olmadı. Ama ülkeme ve devletime bağlıyım. Buradan konuşurum. Buradan eleştiririm. Yaklaşan tehditleri buradan görürüm. Sonrası büyük oranda doğru da çıkar. Eksenim Türkiye’dir. Merak ediyorsan, ana-baba Türkmen’im. Ama ben bunu Türkiye’ye bağlılıkla ölçerim. Taşkınlıkla, şımarıklıkla, azgınlıkla, ırkçılıkla, nefretle, şiddetle değil. Gazeteciyim. Siyasi ya da başka türlü bir örgütüm yok. Ama senin örgütün var. Suç işlersem devlet yargılar. Sen kimsin ki tehditler savuruyorsun. 30 yıldır tehdit edenleri saysam sen listede bile olamazsın. Seninki milliyetçilik değil. Vatanseverlik değil. Avrupa aşırı sağı neyse, İsrail aşırı sağı neyse durduğun yeri orada ara. Ayrıca milliyetçilik adı altında İslamofobi dalgaları estirme. Bu ülke bunu yemez. Bir iç tehdit olmaya doğru gidiyorsun. Gördüğüm, okuduğum kadarıyla, Türkiye’nin gelecek hesaplarının tersine kürek çekiyorsun. “İçeriden durdurma, küçültme” hesapları için rol üsleniyorsun. Bu rolü kimler tanımladı bilemem. Ama Türkiye’yi bölgesinde yalnızlaştırma çabalarının kimlerin hesabı olduğunu çok iyi bilirim. 30 yıldır bu mücadeleleri izliyorum. Bu rolü üslenenlerin başına neler geldiğini sen de gördün. Benim nazarımda bir saygınlığın yok. Muhatap alır bir tarafın da. Mesele toplumsal gerilimler olunca, ben de bu ülkenin vatandaşı olarak fikirlerimi söyledim. Söyleyeceğim de. İşine geliyorsa.”

Ümit Özdağ’ın otobüsünde yangın çıktı