İstanbul'da Esenyurt Belediyesi'nin ardından Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Şanlıurfa'nın Halfeti Belediyesi'ne kayyım atandı. İktidarın kayyım kararlarına ülkenin dört bir yanından tepki yağmaya devam ediyor. 

İktidarın söz konusu uygulamaları ile ilgili bir açıklama da Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nden (TÜSİAD) geldi. 

BP 112 yıl sonra Türkiye'ye veda etti! Tüm şubeler tek tek dönüşüyor BP 112 yıl sonra Türkiye'ye veda etti! Tüm şubeler tek tek dönüşüyor

TÜSİAD yazılı açıklama ile kayyım uygulamasının risklerine dikkat çekti. Açıklamada, toplumsal ve ekonomik sorunların aşılabilmesi için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçılması gerektiğine dikkat çekildi.  

TÜSİAD'dan yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalıyız. Ülkemizin dünyada siyaset ve ekonomi alanındaki etkisini, demokrasisinin ve hukuk devletinin sağlamlığı belirleyecektir. Kanunlar tüm vatandaşları ve kurumları bağlayıcıdır. Bununla birlikte, gündeme gelen her bir siyasi gelişme veya mevzuat değişikliği algı ve beklentiler üzerinde önemli bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle her bir adımımız demokrasinin ve güven ortamının iyileştirilmesi beklentilerine hizmet etmelidir. Yerel yönetimlere kayyum tayini uygulaması, sonuç olarak o kentte ve ilçelerde yaşayan yurttaşları seçilmiş bir yerel yönetimden mahrum etmek sonucunu doğurmaktadır. Kayyum ataması bağlamında cezalandırılan, görevden alınan yerel yönetici değil, onu seçen halk olmaktadır. Görevden alınan yerel yöneticinin yerine gelecek kişi demokratik yollarla belirlenebilmeli ve görevden alınan yerel yönetici hakkındaki ceza soruşturması da bir taraftan kendi mecrasında sürdürülebilmelidir.

“EKONOMİK SORUNLARIN AŞILMASI İÇİN ÖZGÜRLÜK DARALTAN UYGULAMALARDAN KAÇINILMALI”

"Yine son haftalarda TBMM gündemine gelmiş olan ve kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen Türk Ceza Kanunu değişikliğinin içerdiği belirsizlikler, çelişkili ve tartışmaya açık uygulamalara neden olabilecek ve hak ve özgürlüklere orantısız bir sınır getirebilecektir. Mevcut haliyle, STK’ların, basının, araştırmacı ve akademisyenlerin hangi eylemlerinin suç oluşturabileceğine dair çok sayıda belirsizlik içeren yeni suç tarifinin herkes için güvensiz ve öngörülemez bir ortam yaratması riski bulunmaktadır. Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalı, hukuk güvenliği ile öngörülebilirliği sağlamalıyız."

Kaynak: Haber Merkezi