TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı’ndan laiklik çıkışı

Yayın tarihi: 6 Şubat 2020 Perşembe 4:02 pm - Güncelleme: 6 Şubat 2020 Perşembe 4:02 pm

TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan Genel Kurul toplantısında konuşmada, Türkiye laik yapısını koruyarak bölgede yaratılmak istenen kaostan kendisini kurtarabilir” dedi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi. Sabancı Center’daki Genel Kurulu TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan da katıldı. Kaslowski, “Deprem yaralarının sarılması, işsizlik ve iflasların önlenebilmesi için somut çalışmalarda bulunacağız” dedi.

Toplantıda bir konuşma yapan Tuncay Özilhan, İdlib´deki şehitlere, Elazığ depreminde ve Van´daki çığ felaketinde ve uçak kazasında yaşamı yitirenlere Allah´tan rahmet ve ailelerine sabır diledi. Özilhan, “Devletimiz deprem bölgesinde yaraları sarmaya başladı. Keşke krizi yönetimi konusunda gösterdiğimiz başarıyı krizi önlemek için de gösterebilsek. Bu depremin yaklaşmakta olduğu konusunda uyarılar yapan raporlar, deprem olduktan sonra binalar yıkıldıktan ve insanlarımız öldükten sonra dikkatimizi çekti. Belli ki bu raporlar hazırlandığında işaret edilen tehlikelerin uzağımızda olduğunu düşünmüşüz, riskleri yeterince değerlendirmemişiz. En büyük korkumuz benzeri bir durumun ama çok daha büyük bir ölçekte İstanbul depremi için ortaya çıkması. Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 20´sinin yaşadığı, GSYİH´nın yüzde 30´undan fazlasının üretildiği ve vergi gelirlerinin yüzde 44´ünün tahsil edildiği İstanbul´u bekleyen depremde can ve mal kaybının en aza indirilmesi için yapılması gereken hazırlıklar en acil önceliklerimiz arasında. Kaynaklarımız kıt, bu kıt kaynakları en iyi şekilde kullanalım. Projeleri aciliyet ve ihtiyaç bazında değerlendirelim. Bu günü değil, geleceği düşünerek hareket edelim. Kıt kaynaklarımızı depreme hazırlığa, sanayiye, tarıma, teknoloji geliştirmeye, insan yetiştirmeye, bilime, sanata harcayalım” dedi.

‘TÜRKİYE LAİK YAPISINI KORUYARAK KAOSTAN KENDİNİ KURTARABİLİR’

Özilhan, “İstikrarsız bir bölgenin, huzur ve istikrar adası olmalıyız. Türkiye Libya´daki müdahalesiyle Doğu Akdeniz´deki haklarını korumak, denklem dışına atılmasını engellemek için önemli bir adım atmış oldu. Türkiye laiklik sayesinde Müslüman ülkeler arasında mezhep ve etnik çatışmalardan en a etkilenen ülke olmuştur. Türkiye birlik ve beraberliğini, demokratik kültürünü ve bu bölge için en kıymetli özelliği olan laik yapısını koruyarak patlamaya hazır bu bölgede yaratılmak istenen kaostan kendisini kurtarabilir. Türkiye´nin huzuru ve istikrarı, herkesle masaya oturabilmesi, bölgenin huzuru ve istikrarı için çok önemli. Bölgenin huzuru ve istikrarı da Türkiye için çok önemli. Ekonomide ise, küresel ekonomideki talep artışından ve likidite bolluğundan yararlanmamız mümkün. Yeterki içeride bünyeyi güçlendirelim, birlik beraberliği sağlayalım ve kurumlara olan güveni yeniden tesis edelim. Ancak Türkiye açısından bu bahar havasının bozulabileceğini de akılda tutmakta fayda var. Suriye, S-400 derken üzerinde üzerine eklenen Libya ve Doğu Akdeniz sorunları küresel akımlardan yeterince yararlanmamızı engelleyebilir” şeklinde konuştu.

‘SOMUT ÇALIŞMALARDA BULUNACAĞIZ’

Özilhan´ın ardından söz alan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, de İdlib´deki şehitlere, Elazığ depreminde ve Van´daki çığ felaketinde ve uçak kazasında yaşamı yitirenlere Allah´tan rahmet ve ailelerine sabır diledi.

Kaslowski, ardından depreme dikkat çekerek, “Kurtarma çalışmalarında tanık olduğumuz özveriyle, halkımızın depremzedelere yönelik fedakarlığı bu olayda tesellimiz oldu. Depremle ilgili en önemli unsur hazırlıklı olmaktır. Fay hatlarının üzerinde kurulmuş şehirlerimizin yer seçimleri, inşaat kalitesi kurumlarımızın görevlerini eksiksiz yapmaları hayati önemdedir. Bu deprem ülkemizin pek çok noktasında özellikle İstanbul´da yaşanacak bir depremin ne kadar yıkıcı olacağını bize hatırlatmalıdır. Depreme karşı gerekli bütün çalışmalar büyük bir ciddiyetle tamamlanmalı. Ve gerçekleşebilecek en ağır durumlara karşı devletimiz, özel sektörümüz ilgili bütün kurumlarımız hazırlıklarımızı en üst düzeyde tutmalıyız. TÜSİAD olarak TÜRKKONFED ve UNDP ile ortaklaşa kurmuş olduğumuz `Hedefler İçin İş Dünyası Platformu´ temsilcileri bölgede detaylı incelemelerde bulundu. Deprem yaralarının sarılması, işsizlik ve iflasların önlenebilmesi için somut çalışmalarda bulunacağız” dedi.

2020 YILINDA DAHA YÜKSEK BÜYÜME BEKLENTİSİ

Kaslowski, “Ekonomide bir nebze daha iç açıcı haberlerle bu yıla başlıyoruz. Geçen yıl iç talepte gördüğümüz daralma bu yıl yerini hafif toparlanamaya bıraktı. Tüketimde hareketlenme olduğunu görüyoruz. İnşaat başta olmak üzere krizden derin şekilde etkilenen sektörlerde ise toparlanma daha uzun zaman alabilir. 2019´u sıfırın üzerinde cüzi sayılabilecek bir büyüme ile kapatıyoruz. 2020 yılında istihdam sorunumuz açısından yeterli olmayacaksa da daha yüksek bir büyüme bekliyoruz” diye konuştu.

Simone Kaslowski, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Politico adlı internet gazetesinde Libya krizini aşmak için yapılan Berlin Zirvesi´nde önce yayınlanan yazısının sonuç bölümündeki mesajını bu bağlamda çok önemsiyoruz. Cumhurbaşkanımızın şu sözlerle bitiyor, `Avrupa bir yol ayrımındadır. Bu tarihsel kavşakta barış için çalışanlar cesur olmalı ve şiddetin bitmesi için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar. Avrupa bu hedefe ulaşmak için eski dostu ve sadık müttefiki olan Türkiye´ye güvenebilir. Berlin zirvesinden çıkan karar bu açıdan önemli ancak sorunu çözmek için henüz yeterli olmayan bir adım olarak sayılmalıdır. Bu kararın tüm taraflarca sahiplenilmesi, sorunun çözümü için gereken karşılıklı güveni artıracaktır´. Bu mesajın önerdiği diyalog arayışının Alman Şansölyesi Sayın Angela Merkel´in ziyareti sırasında daha ileri bir noktaya geldiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİ

Kaslowski, “Avrupa Birliği´nin pek çok sorunu olduğuna, özellikle dış politikada anlamlı bir strateji üretmekte zorlandığına şüphe yok. Ancak birlik elindeki ekonomik gücü kullanarak dünyadaki gelişmeleri etkileyebilme gücüne sahip. Dijital ekonomiye geçmeyi başardığı takdirde de bu gücünü sürdürebilecek donanıma sahip olacak. Avrupa Birliği´nin halihazırdaki sorunları nedeniyle bugüne kadar elde ettiği başarıları görmezden gelemeyiz. Avrupa Birliği ve Türkiye´nin birbirine ihtiyaçları çok büyüktür. Üyelik müzakerelerinin fiilen donduğu, ilişkilere bir soğukluğun hakim olduğu bugünkü durum kalıcı olamaz. Avrupa Birliği ile diyaloğumuzu zaman kaybetmeden geliştirmeliyiz. Sonuçta ne Türkiye AB açısından sadece mülteci akınını engelleyen bir ülkedir ne de AB Türkiye açısından en önemli ve büyük pazardır. AB projesine dahil olmak Türkiye açısından 200 yıllık modernleşme sürecinin varması gereken bir hedeftir. Türkiye´nin tam üyeliği Avrupa açısından önyargılara teslim olmayacağının, doğusundan gelen enerjiye ve kültüre açıklığının bir göstergesidir.” ded