Türkiye’nin kasasından 250 milyar dolar gidecek

Yayın tarihi: 1 Eylül 2020 Salı 10:23 am - Güncelleme: 1 Eylül 2020 Salı 10:23 am

Şehir hastanelerinin rasyonaliteden uzak bir modelle yapıldığı her gün daha net ortaya çıkarken, 25 yıl için yapılmış sözleşmelerden doğan yük sözleşme süresi bitiminde 250 milyar doları bulabilir.

Al-Monitor’den Mustafa Sönmez’in haberine göre; Sağlık Bakanlığı tarafından her ay bütçe gider detayları arasında açıklanan “yap-işlet-kirala” yöntemiyle işletilen “şehir hastaneleri”ne ödenen kira ve hizmet bedelleri, onunla ilgili ortaya dökülen fatura, o kadar isyan ettirici ki içine düşülen dehşetli yanlışı ifade edecek sıfatı bulmak zorlaşıyor. Görüntü, savurganlıktan çok akıl dışı bir tercihin karanlık, ürpertici sonuçlarını yansıtıyor. Şehir hastaneleri için merkezi bütçeden, yani vergi ödeyenlerin sırtından ödenenler inanılmaz boyutlara ulaşırken 25 yıllık sözleşmelerin toplamdaki yükünün ne olacağı tahmin bile edilemiyor.

2020 Temmuz ayında bu hastanelerin işletme hakkını üstlenen firmalara ödenen 4.8 milyar TL’ye (653 milyon USD) ulaşan bedel alarm verici. Yılın ilk yedi ayında ödenen kira ve hizmet bedeli ise 17 milyar TL’ye yaklaştı. Bu tutarın yaklaşık yarısı kira, yarısı hizmet bedeli.

Beş tanesi de 2021’de faaliyete geçecek şehir hastanelerinin üstlenicileri ile yapılan sözleşmeler avro üstünden. Dolayısıyla kurdaki her artış, üstlenici firmalara bütçeden yapılan ödemeleri katlıyor. Devlet, sadece ilk yedi ayda bu firmalara ödediği 17 milyar TL ile 30 adet 1000 yataklı hastane yaptırabilirdi. Bu durum, akıl dışı bir modelin ağır sonuçlarını her gün daha çok ortaya koyarken 25 yıl için yapılmış sözleşmelerden doğan yük, sözleşme süresi bitiminde 200 hatta 250 milyar doları bulabilir.

Sağlığa kolayca erişim, 18 yıldır iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) başından beri önemsediği bir konuydu. AKP’nin ilk yıllarında, dış kaynak girişinin istikrarıyla yakalanan yüksek oranlı büyüme oranları, sağlığa daha çok kaynak ayıracak bir bütçe imkânı da yarattı. Bu rüzgârla, seçmenin daha kolay sağlık hizmeti almasının yolları genişletildi. Erişimden kaynaklanan niceliksel yük, başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarına bindirilirken bütçeden artırılan kaynaklar, sağlıkta seçmen memnuniyetini de artırdı. Niteliksel bir sıçramadan çok, niceliksel bir gelişme kaydedildi.

Sağlık hizmetine erişimi artırmakla seçmen memnuniyetinde gözlediği artış, AKP’yi, İngiltere’de deneyimlenen yap-işlet-kirala yöntemiyle şehir hastaneleri yapımına da yönlendirdi. Sağlık Bakanlığı, kendi bütçesinden hastane yatırımı yapmak yerine, üstlenici firmaları, içinde hastane de olan yapı komplekslerinin inşasına özendirdi. Arazi tahsisatı başta olmak üzere cömert teşvikler seferber edildi. Kira bedeline ek olarak, verilen fizik tedavi-rehabilitasyon, radyoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji gibi hizmetlerin faturası da “hizmet bedeli” olarak bakanlıktan, sözleşmede belirtilen Avro üstünden tahsil ediliyor. Ayrıca, hastane içinde ve çevresinde yapılan ve yapılacak kafeterya, yemekhane, kreş, servis, otel, otopark, temizlik, diyetisyenlik, hastane bilgi yönetim sistemi de şirketlerce işletiliyor.

HABERİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ