Türkiye’deki Amerikan öğretim-kültür kurumları ABD’nin çıkarlarına endeksli

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ankara'yı Orta Doğu ve Karadeniz'de müttefiki olarak tutmaya çalışmaktan vazgeçmiyor. Ekonomisi ve askeri gücü Rusya ve Çin'e göre giderek zayıflayan Beyaz Saray, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, Türkiye'yi kontrol altında tutmak için hayırseverlik, kültür, eğitim, vs. örtüleri altında Amerikan çıkarlarının yürütücüsü – temsilcileri olarak çalışan çok sayıda kar amacı gütmeyen dernek ve vakfa dayanıyor. Soğuk Savaş döneminde Türkiye Cumhuriyeti, ABD’nin sadece Avrupa'da değil Ortadoğu'da da en sadık müttefiklerinden birisi haline gelmişti. Washington onlarca yıldır Türkiye'ye yalnızca kendi askeri üslerinden oluşan bir ağ konuşlandırmakla kalmadı, ama aynı zamanda ülkenin ulusal silahlı kuvvetlerini de eğitip silahlandırdı ve kendisine sadık siyasi liderleri destekledi. Bu politika, yalnızca Sovyetler Birliği'ne tehdit oluşturmayı değil, fakat aynı zamanda tüm Ortadoğu bölgesini de kontrol altında tutmayı amaçlıyordu. Böylece, Basra Körfezi'ndeki ilk savaşın (1991) en aktif katılımcılarından biri haline gelen Ankara, yalnızca Amerikan hava kuvvetlerine hava sahasını kullandırmakla kalmadı, Saddam Hüseyin'e karşı askeri operasyonlar için kendi birliklerinden oluşan sağlam bir askeri güç de temin etti.

DARBE GİRİŞİMİ AMERİKAN ETKİSİNİ ORTAYA SERDİ

Mevcut Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan'ın 2003 yılında iktidara gelmesi, yalnızca Türkiye'deki iç siyasi durumu değil, ama aynı zamanda Kafkaslardan Libya'ya kadar devasa bir bölgedeki jeopolitik durumu da kökten değiştirdi. Yeni Türk lideri, öncelikle Ankara'nın çıkarlarını dikkate alan ve çoğu zaman ABD ve NATO'nun uzun vadeli planlarına ters düşen, son derece pragmatik ve çoğu zaman da kolay kolay öngörülemez bir politika izlemeye başladı. Erdoğan'ın Washington ve genel olarak Batı açısından en endişe verici hamlelerinden ikisi, Türkiye'nin Rusya ile daha yakın ilişkiler kurmaya başlaması ve Ankara'nın Osmanlı İmparatorluğu'nu eski ihtişamına döndürme hırs ve hevesi oldu. On yıldan biraz fazla süre iktidarda kaldıktan sonra Türk lider, Amerikalılar için o denli tehlikeli hale geldi ki, sonradan FETÖ olarak adlandırılan bir grup asker darbe teşebbüsünde bulundu, ancak bu girişim hızla bastırıldı. Yine de 2016'daki başarısız darbe girişimi, Türkiye'de toplumun geniş kesimlerini kapsayan bir dış etki ağını ortaya çıkardı. Başta FETÖ olmak üzere, iktidarı desteklemeyen ve dahası onunla mücadeleye giren bir dolu muhalefet gücünün, pek çoğu ülkede onlarca yıldır faaliyet gösteren ve kar amacı gütmeyen çok sayıda Amerikan kuruluşu ve hayır kurumuyla bir şekilde bağlantılı olduğu meydana çıkmış oldu.

TÜRKİYE’DEKİ KURUMLARIN ESAS İŞLEVİ EĞİTİM DEĞİL

Türkiye'deki en etkili ve dallı budaklı Amerikan Sivil Toplum Kuruluşlarından (STK) birisi, geniş ölçekli kültür ve dil merkezleri ağına sahip olan "Amerikan Kültürü Yabancı Dil Kursları"dır. Formal açıdan merkezi olmayan ve frençayzing sistemine göre işleyen bu eğitim kurumları, esas olarak İngiliz dili ve Amerikan kültürünün öğretimini teşvik etmek amacıyla tasarlanmış olsa da; faaliyetleri Türk eğitim, bilim, kültür ve iş dünyasının birçok alanına nüfuz etmektedir. Çok çeşitli eğitimler ve seminerler düzenleyen ve Türkiye'nin milyonlarca kent sakinine tesir edebilen söz konusu kurum, Türk aydınları ve iş dünyası üzerine nüfuz edebilmek için muazzam kaynaklara malik ve bu da haliyle ABD'ye, Türkiye’deki kamusal yaşamın çok farklı alanlarında büyük bir sempatizan havuzuna sahip olabilme olanağı veriyor.

Vaşington’un Türkiye’deki “yumuşak güçlerine”, “Türk-Amerikan Derneği” ve “Chrest Vakfı” gibi daha bir dizi daha az kapsamlı ve tesirli olmayan fon ve kuruluşun ağları da dâhil.

Bunlar; kültür ve eğitim projelerini gerçekleştirme bahanesi ve görüntüsü altında Türkiyeli gençler, öğretmenler, profesörler ve sosyal aktivistler arasında; Amerikan yaşam tarzının ve Türkiye'nin pek çok görenek ve geleneğine yabancı ve ters değerlerin aktif propagandasını yapmakla meşguller. Resmi işlevleri eğitim ve kültür faaliyetleri olan çok sayıda STK'nın önemli bir kısmının her nedense, Ortadoğu'da ve dünyanın pek çok başka bölgesindeki “renkli devrimlere” geniş desteğiyle tanınan “Amerikan Uluslar arası Kalkınma Ajansı” (USAID) tarafından desteklendiğini ve finanse edildiğini de anımsatmak gerekiyor burada.

BİRKAÇ MİLYON TÜR ABD KURUMLARININ TEDRİSATINDAN GEÇTİ

2016 darbe girişiminden sonra orduda, poliste, diğer devlet kurumlarında ve eğitim sisteminde Amerikan yanlısı güçlerin etkisini zayıflatmaya yönelik geniş çaplı bir tasfiye işlemi hayata geçirilmiş olmasına rağmen, Türkiye her şeye rağmen bu tarz dış etki ve müdahalelere karşı son derece hassas ve savunmasız gözükmeye devam ediyor. Çeşitli kaynakların ortalama verilerine bakılırsa, Amerikan "kültür ve eğitim" STK'larının onlarca yıllık çalışmaları sonucunda birkaç milyon Türk vatandaşı hâlihazırda bunların okullarından, kurslarından ve eğitim programlarından geçmiş durumda ve bunların pek çoğu halen, ABD ve NATO’nun Türkiye’nin kendilerine olan bağımlılık statüsünden gelen çıkarlarını muhafaza etme doğrultusunda çeşitli düzeylerde çalışmalarını sürdürüyorlar…