Türkiye ve İran

Bu hep böyle olmuştur bu ülkede.

Dönek, iki yüzlü, yalaka, oportünist ve lümpenler her yerde varlar ve sayıları hızla çoğalıyor.

Her koşulda dik duranların sayısı çok az ama onlar da olmasaydı bu ülke şimdi çok daha berbat olurdu. Berbat olması için her alanda ve her konuda bir çok kişi kendisinden istenen her şeyi yapıyor. İktidarda ya da muhalif olduğunu söyleyen tüm çevrelerde durum aynen böyle. CHP ve Millet İttifak’ı içinde ve onlarla ilgili yaşanan tüm tartışmalara bu çerçevede bakılırsa durum daha net anlaşılır. Gidişata bakılırsa bu tartışmalar yerel seçimlere kadar devam edecek gibi görünüyor ve Erdoğan Cumhuriyetin kurucu partisi CHP’ye son darbeyi indirmek için hazırlıklar yapıyor. Seçimi kazanmasından sonra dışarıda rahatlayan Erdoğan Şişmek-Erkan İkilisinin yardımıyla para işini de çözdü mü bu iş tamam. Körfez ülkelerinin kral, emir ve şeyhleri Erdoğan’a para vermek için kendi aralarında yarışıyorlar. Karşılığında ne isterler ya da Erdoğan onlara ne verir bilinmez ama bölgede komşu İran eksenli çok sayıda ilginç gelişme yaşanıyor. Mart'ta Suudi Arabistan ile barışan İran şimdi de Körfez’in tüm ülkeleriyle birlikte deniz güvenliği konusunda ortak çalışmalar yapıyor. ABD’nin tepkilerini umursamayan İran Suudi Arabistan’a ‘ gel beraber nükleer enerji konusunda işbirliği yapalım’ diyerek kendi nükleer programıyla ilgili tartışmaları bitirmek istiyor. Geçen hafta çok zengin Lityum yataklarının bulunduğu İran, var olan stratejik avantajlarına bir yenisini ekledi. Lityum rezervi bakımından Bolivya, Şili, ve Arjantin’den sonra dünyada dördüncü sıraya yerleşen İran yine geçen hafta ilk denemesini gerçekleştirdiği sesten hızlı uzun menzilli füzeleriyle İsrail başta olmak üzere herkesin korkulu rüyası haline geldi. İki bin kilometre menzilli SİHA’larıyla Rusya’ya destek veren İran şimdi de bu füzelerle Rusya ve Çin’den sonra bu alanda başarı sağlayan üçüncü ülke oldu.

İki komşu ülke ve iki farklı model Türkiye ve İran.

ABD ve batının 44 yıllık tüm yaptırım ve ambargolarına rağmen direnerek, teslim olmadan ayakta duran İran ve dış politikada ne yaptığı belli olmayan ve çok sayıda çelişkilileriyle ünlenen 21 yıllık AKP iktidarı ile Türkiye.

Bir zamanlar mitinglerde ‘ Türkiye , İran olamaz’ diye bağıranlar vardı.

Olup bitenlerden kaç kişi ders alıyor bilemem. Takip eden ya da anlayan da çok az. Bir çok konuda olduğu gibi. Lafa gelince herkes azman ve uzman. İç politikada olduğu gibi.

Herkesin bir tek derdi var o da CHP.

Adamlara göre CHP biterse Cumhuriyet de biter.

Aceleci olmalarının nedeni bundandır.

Bu iş 29 Ekim’den önce bitmeli.

Kurultay öncesinde ya da sonrasında fark etmez önemli olan 2023 bitmeden.

Az kaldı!