Yakın bir zamana kadar iki düşman ülke Mısır ve Katar ile birlikte her ikisinin ve elbette İsrail’in stratejik müttefiği ABD’nin arabuluculuğu sonucu İsrail ile Hamas dört günlük bir ateşkes ve esir takası konusunda anlaşmaya varmıştı.
Haziran 2017’de Mısır destekli BAE, Bahreyn ve Suudi Arabistan Katar’la gerginlik yaşayınca Cumhurbaşkanı Erdoğan dostu ve müttefiği Temim El-Sani’yi korumak için bu ülkeye asker yollamıştı. Arap Baharı sürecinde Mısır’dakiler başta olmak üzere bölgedeki tüm silahlı-silahsız İslamcılara destek verenlerin başında Türkiye ve Katar vardı ve bu iş için en az yüz milyar dolar harcanmıştı. Herkesi idare eden ABD ise Türkiye dahil bölgedeki tüm ülkelerde askeri üs bulunduruyor (dünyada yaklaşık 75 ülkede 800 üs) ve Irak, Afganistan ve kuzey Suriye’nin işgal operasyonlarını Katar’daki üslerinden yönetmişti.
Dönelim Gazze’ye…
Mısır, ABD, Katar ve İsrail harika dörtlü.
Hamas’la ilişkisinden dolayı Ankara ve Tahran bu süreci yakından takip ediyor.
Oysa ‘Arap Baharı’ sürecinde iki başkent düşman konumundaydı. Ankara ve Doha’nın telkinleriyle Suriye’deki ofis ve kamplarını kapatıp Türkiye ve Katar’a taşınan Hamas’çılar geçen yıl İran’ın arabuluculuğu ile Esad ve Lübnan’daki Hizbullah ile barıştı ve onların desteğiyle 7 Ekim büyük saldırısını gerçekleştirdi.
Saldırı sonucu yüzlerce İsrailli asker öldürüldü, çatışma sırasında ölen İsrailli sivillerin büyük bölümünü İsrail uçak ve tankları öldürdü ve yüzlerce sivil ve asker esir alındı. İsrail’in 47 gün süren saldırılarında yüzde yetmişi çocuk ve kadın yaklaşık 20 bin (kayıplarla birlikte) Filistinli öldürüldü, 40 bini yaralandı ve sonunda İsrail ateşkesi kabul etmek zorunda kaldı.
Bölgeden gelen haberelere bakılırsa dört günlük ateşkes bir dört gün daha uzatılabilir ve sonrasında daha zor olan süreç başlayabilir. Hamas; elindeki asker esirler karşılığında çok sayıda Filistinli tutsakların salıverilmesini isteyecektir.
Farklı rakamlar konuşuluyor ama uzun süredir İsrail hapishanelerinde yaklaşık on bin Filistinli kadın, çocuk ve erkek bulunuyor. Pazarlıklar sonucu bunların kaçı bırakılabilir bilinmez ama herkes İsrail’e hiç bir zaman güvenilmeyeceğini biliyor çünkü bugün bıraktıklarını üç gün sonra tekrar içeri alıyor.
2,7 milyon insanın yaşadığı Batı Şeria 56 yıl işgal altında ve İsrail askerleri sokaktan geçen herkesi durdurabilir, dövebilir, gözaltına alabilir ve hatta öldürebilir. Örneğin İsrail son takas çerçevesinde 150 Filistinliyi bıraktı ama 7 Ekim’deki Hamas saldırısından bu yana Batı Şeria’da 3200 Filistinliyi göz altına aldı, 234 Filistinliyi öldürdü ve 2631 Filistinliyi yaraladı.
Bir daha söyleyeyim :
Bunlar Batı Şeria gibi 56 yıldır önce işgal sonra kuşatma altındaki Hamas’ın bulunduğu Gazze’de değil işgal altındaki Batı Şeria’da oldu.
Demek istediğim İsrail ve sevdalılarının “Hamas gerekçesi” saçma, kasıtlı ve parası önceden ödenmiş bildik yalanlardır.
Yalan olduğu herkes tarafından anlaşılınca dünya halklarının ezici çoğunluğu sokaklara dökülerek terör devleti İsrail’i lanetledi ve ‘Viva Palestine’ diye haykırdı.
İsrail kamuoyunun bir bölümü dahil dünyada herkes serbest bırakılan İsrailli esirlerle Hamaslı militanlar arasındaki duygu dolu veda görüntülerinden çok etkilendi.
Katil, ruh hastası ve vicdanını şeytana satmış olanlar hariç herkes İsrail’den nefret ediyor. İsrail olup bitenlerden ders alır ve katliamlarına son verirse bu gece sona erecek olan dört günlük ateşkes uzatılabilir, kalan tüm esir ve tutsaklar için yeni bir anlaşma sağlanabilir ve dünya kamuoyunun baskısıyla İsrail işgal ve kuşatmaya son vererek barış yolunda bir adım atabilir.
Atar mı?
İdeolojisinden ve ‘Büyük İsrail devletini kurma’ saçmalığından vazgeçmediği sürece asla.
Peki vazgeçmezse vazgeçirtilebilir mi ?
Evet.
Bunun için Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan ve İran başta olmak üzere Arap ve Müslüman ülkelerinin bu konuda ortak davranma kararı alması ve bu yönde adım atması yeterli.
Daha bir yıl öncesine kadar düşman Mısır ile Katar bir araya gelip ateşkesi sağladıysa Türkiye ve İran bunun çok daha fazlasını yapabilir.
Arap olmayan ‘Şii’ İran’la ‘Sünni’ Türkiye’nin bir noktada buluşup Filistin halkına destek vermesi önce bölgede sonra da dünyada bir çok denklemi etkiler.
Umarım dün akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’la İran Cumhurbaşkanı Reisi arasında yapılan telefon görüşmesi bu çerçevede gerçekleşmiştir.
Yoksa İsrail asla uslanmaz ve arlanmaz, bu coğrafyada hiç bir sorun çözülmez ve ülkeler bağlamında herkes yakın, orta ve uzun vadede MUTLAKA perişan olur ya da edilir.
Yani karanlığın çok daha karanlığı yani zifiri olanı gelir.
Söz konusu olan Siyonist İsrail her şey her an olabilir.
Benden söylemesi.
Kaynak: TELE1