TİP Genel Başkanı Erkan Baş, 23 haziran İstanbul seçimlerine ilişkin tavrını açıklayarak, "Halkımız 17 yıllık AKP karanlığına dur diyor. Sosyalistler, komünistler bu çağrıya duyarsız kalamaz ve öncülük etmek zorundadır. Biz sosyalistler komünistler de halkımızla birlikte AKP’ye dur diyeceğiz" ifadelerine yer verdi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. İstanbul seçimleri için sandığa gitme çağrısı yapan Baş, “Halkımız 17 yıllık AKP karanlığına dur diyor. Sosyalistler, komünistler bu çağrıya duyarsız kalamaz ve öncülük etmek zorundadır. AKP gitmelidir ve işçi sınıfının mücadelesi sonrasında da devam edecektir” dedi. https://tele1.com.tr/tkp-23-haziran-secimlerine-iliskin-tutumunu-acikladi-61530/ MHP’li Aliağa Belediyesi’nde işçilere yapılan saldırılara da değinen Baş, mafya yöntemleriyle işçilerin baskı altına alındığını söyledi. Baş ayrıca, geçtiğimiz günlerde gündeme gelen Ankara’daki işkence merkezi iddialarına da değindi. Erkan Baş’ın açıklamaları şöyle:

“ALİAĞA BELEDİYE BAŞKANI MAFYA REİSİ GİBİ”

“İktidarda bulunan, gerici, rantçı MHP’li Aliağa Belediye Başkanı’nın hakkını arayan işçilere yaptıklarının hesabını vermesi ve işçilerin işlerine geri dönmesi için biz de elimizden geleni yapacağız. Bir mafya reisi gibi, insanları silahla vurduran, tokat atan, döven, engelli işçiyi küçük düşürmeye çalışan bu şahsın yaptıklarının hesabını vermesi, ülkemizin de bu utançtan kurtulması gerekiyor. Bakın işçilerin yaşadığı bazı olaylardan örnekler anlatayım. MHP’li Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar şu ana kadar 132 işçiyi işten çıkarıyor ve bunların 99’u kadrolu çalışan işçi. Belediye Başkanı Acar, engelli kadrosunda bulunan bir işçiyi bulunduğu görevden alıp ‘bundan sonra şoförlük yapacaksın’ diyor. Engeli dolayısıyla şoförlük yapmakta zorlanan işçiyi işten atıyor. 15 yıllık büro emekçisini, temizlik işlerine yollayıp, mobbing uygulayarak işten atıyorlar. İşten atıldıktan sonra ‘annem rahatsız alacaklarımı istiyorum’ diyen başka bir işçiye bizzat belediye başkanı tokat atıyor, saldırıyor. Ve daha kötüsü var. Aliağa’da yaşanan olayları, belediyede yaşanan ihlalleri, işten çıkarmaları sosyal medyada paylaşan bir kişiyi gece yarısı bacağından vuruyorlar. Aliağa Belediye Başkanı bir mafya örgütü reisi gibi davranıyor. Orada iktidar organları, güvenlik güçleri, yargı kurumları ise işçilerin değil belediye başkanının yanında duruyor. İşçiler kendi güçleriyle, cesaretleriyle, birlikte direnişe devam ediyor. Biz Türkiye İşçi Partisi olarak işçilerin yanında olacağız, haksızlıkların üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin onurlu emekçileri yalnız değildir. İşçi sınıfının hak mücadelesi de mafya bozuntularına pabuç bırakmayacaktır.

“ANKARA’DA İŞKENCE MERKEZİ VAR”

Geçtiğimiz günlerde, güvenlik güçleri tarafından kaçırılarak 6 ay boyunca işkence yapılan Ayten Öztürk’ün mahkeme savunması vesilesiyle basına yansımıştı. Ayten Öztürk savunmasında, kendisine yapılan insanlık dışı işkenceleri anlatırken çok önemli bazı bilgileri daha veriyor. Ankara’da bir işkence merkezi olduğunu ve burada özel olarak yetiştirilmiş işkence uzmanları tarafından birçok kişinin kaçırılarak aylarca sorgulandığını söylüyor. Bu Türkiye demokrasisi, insan hakları söz konusu olduğunda üzerinden atlanmayacak bir olay. Türkiye’de “işkenceye sıfır tolerans” diyerek iktidara gelen AKP’nin döneminde, insanların nerede olduğu bilinmeyen işkence merkezlerinde aylarca sorgulandığını iddiaları vardı, şimdi iddia olmanın ötesine geçildiğine dikkat çekmek isteriz. İktidarın beğenmediği, düşman gördüğü kişilerin, insanlık dışı birçok yöntemle; Latin Amerika’daki, Afrika’daki, Nazi kamplarındaki, 12 Eylül hapishanelerindeki uygulamaları kat be kat aşan sistematik işkence yöntemleriyle baskı altına alındığı ortaya çıkıyor. Kim neyle suçlanırsa suçlansın işkence yapılamaz. İşkence insanlık suçudur. Yeri bilinmeyen, özel eğitilmiş uzmanların bulunduğu sistematik işkence merkezleri kurmak ise faşizmin göstergesidir. İçişleri Bakanı’nın, cumhurbaşkanı yardımcılarının, iktidar olanaklarını kullanarak meydanlarda AKP propagandası yapmak yerine bu işkence iddialarını sorgulaması, varsa işkence merkezleri hakkında açıklama yapması ve bu insanlık dışı duruma bir an önce son vermesi gerekir. İşkence kimseyi uzun süre ayakta tutamaz, AKP iktidarını da İçişleri Bakanı’nı da tutamayacaktır.

“KOMÜNİSTLER, SOSYALİSTLER SANDIĞA GİDİP AKP’YE DUR DİYECEK”

Partimiz Türkiye İşçi Partisi’nin görüşünü birçok kez ifade etmiştik. Bu basın toplantısı vasıtasıyla son defa kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Türkiye’nin 17 yıllık AKP iktidarında bir karanlığa boğulmaya çalışılmaktadır. AKP-Saray iktidarında hakkını arayan işçiler yerlerde tekmelenmiş, grevleri yasaklanmış, barış savunucuları tutuklanmış, halklar birbirine düşman edilmiş, tren katliamlarında çocuğunu kaybeden annelere ‘şov yapıyorsunuz’ denilmiştir. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yahut şu içinde bulunduğumuz Meclis binasında yapılan israf, makam araçları, gerici derneklere, yandaş kurumlara aktarılan halkın paraları değil; İktidarda yer tutmuş her bir yönetici, cumhurbaşkanından, bakanına, belediye başkanına, köşe yazarına, özel şoförüne, çanak yalayıcısına kadar kendilerini ihya ettikleri bir rant düzeni kurmuşlarıdır. Halkımız 17 yıllık AKP karanlığına dur diyor. Sosyalistler, komünistler bu çağrıya duyarsız kalamaz ve öncülük etmek zorundadır. Biz sosyalistler komünistler de halkımızla birlikte AKP’ye dur diyeceğiz. AKP-Saray iktidarı yıkılacak ve kurtuluş umudu buradan filizlenecektir. AKP gitmelidir ve işçi sınıfının mücadelesi sonrasında da devam edecektir. Her kim gider ve yerine kim gelirse gelsin işçi sınıfının eşitlik, özgürlük mücadelesi ne yeni başlamıştır ne de Pazar günü son bulacaktır. AKP’yi devireceğiz ve sosyalist iktidar mücadelemizi geriye düşürmeden sürdüreceğiz.”
Muhabir: Alp Yanardağ