Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un kendi şirketine izin verdiği kıyı talanına bir itiraz da Bodrum Denizciler Derneği'nden geldi: Bakanın ÇED Raporu Hukuka Aykırı.
Canan Baykız
Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un şirketi Ersoy Otelcilik tarafından Bodrum halkının yıllar süren uzun hukuk mücadelesine ve itirazlarına rağmen talanı için ısrar edilen Kissebükü Koyu otel projesine itiraz süresi bugün doluyor.
Bodrum'da itiraz eden STK'lara bir destek de Bodrum Denizciler Derneği tarafından geldi. Yapılan açıklamada alınan ÇED raporunun eksiklikleri nedeniyle hukuka aykırı olduğu kamuoyu ile paylaşıldı.
https://tele1.com.tr/turizm-bakani-mehmet-nuri-ersoy-otellere-doyamiyor-bodrumda-sit-alanina-izin-cikti-1108093/
Bodrum Denizciler Derneği üyeleri, yat turları yat imalatları su altı sporları ve dalış turları faaliyetlerinin yapıldığı bölgede deniz turizmi yapmakta ve Gökova Körfezinde “Mavi Yolculuk” olarak dünyaca tanınan bir turizm faaliyetini sürdürmektedir. Bu sektörde çalışanlar Gökova Körfezi’nde yaşayan bireylerden oluştuğundan, doğal ve kültürel varlıkları koruyarak, sürdürülebilir bir turizm sektörünü hayat geçirmekte, hem bölge hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadırlar.
Adalıyalı, Kissebükün’de bulunan, bir gün içinden gidip dönülebilecek,Bodrum’dan Gökova’ya gidiş ve dönüşte ilk ve son koydur. Sözkonusu proje ile Adalıyalı yapılaşmaya açılacak ve orman içinden, eni belirsiz en az 30 km yol açılması, kıyıya yapılacak iskele, otelde yoğun insan sirkülasyonu olacağı, kirliliğin artacağı , iklim sebebi ile son derece hassas bir doğal ortam olduğu düşünülecek olursa ÇED Raporunda belirtilen koruyucu tedbirler, doğal olarak işlevsiz kalacaktır.
Bodrum Denizciler Derneği tarafından yapılan açıklama:
https://tele1.com.tr/bodrum-sit-alanindaki-son-bakir-kiyisini-turizm-bakaninin-elinden-kurtarmak-icin-ayaklandi-1112191/
"Muğla 1. İdare Mahkemesi 2014/1728 Es. 2019/516 Esas sayılı dosyası ile görülmüş, Muğla İli, Bodrum İlçesi, Çiftlik Mahallesi, Adalıyalı Mevkii 105657,4 m2 alanda Ersoy Otelcilik İnşaat ve Turizm İşletmeleri Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan "Turizm Konaklama Tesisi Projesi" ile ilgili olarak Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen 20/11/2014 tarih ve 2015886 sayılı 'Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir' kararı aşağıdaki gerekçeyle iptal edilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Gerekçeli Karar:
“Bu itibarla; ikinci kez yapılan keşif sonucunda hazırlanan ve yukarıda özetine yer verilen bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu "ÇED gerekli değildir" kararına konu projenin yapılacağı alanda antik döneme ait arkeolojik kalıntıların bulunduğu, alanların 1'inci Derece Arkeolojik Sit Alanı özelliği gösterdiği, nitekim Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 10/04/2014 tarih ve 2501 sayılı kararıyla bu alanların 1'nci ve 3'üncü derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildiği, proje kapsamında yapılacak geniş kapsamlı hafriyat ve yapılaşma çalışmaları nedeniyle bu alanların olumsuz etkileneceği, konumu itibariyle kentsel alanlara uzak mesafede konumlanan dava konusu alanda turizm konaklama tesisi projesinin gerçekleşmesi sonucunda bu alanın çevresinin yapılaşma baskısı altına gireceği, dava konusu projenin dayanağını oluşturan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarında G1 notasyonuyla tanımlanmış olan Günübirlik Turizm Tesis Alanlarına yönelik yapılaşma hükmünün proje alanında yoğunluk artışına neden olacağı, alanın doğal karakteri yüksek bölgede olması nedeniyle deniz ve yat turizmi güzergahında olduğu, ancak dava konusu projenin, alanın doğal karakterini olumsuz etkileyecek olması nedeniyle deniz ve yat turizmine de zarar vereceği, keza dava konusu proje alanına yönelik olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 19/04/2017 tarih ve 4395 sayılı Olur'u ile onaylanan 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planlarının iptali istemiyle açılan davada Muğla 2'nci İdare Mahkemesinin 10/10/2018 tarih ve E:2017/1158, K:2018/1864 sayılı kararıyla, "(...) otel kullanımının yapılaşma oranını arttıracağı, bu artışın ve gerektirdiği tadilatın, alanın orman bitki örtüsünün ve sit alanı statülerinin korunmasına engel olacağı, yoğun yapılaşma getirildiği, karayolu ile ulaşımın bulunmadığı, bu imkanın yine alanın korunması gerekli özellikleri aleyhine sağlanabileceği, zira ormandan geçecek karayolu için gerekli kurum görüşlerinin de alınmadığı, kıyıya erişim için yapılmış yaya yolunun kıyıya ve kıyıdaki park alanına ulaşım sağlamadığı, alanın özelliklerinin değerlendirmesini yapabilecek uzman kişilerin plan yapım sürecinde bulunmadığı, derenin gösterilmediği anlaşıldığından, alanın fiziki şartları ve hukuki statüsüne aykırı kullanımlar öngören dava konusu planlarda hukuka uygunluk görülmediği" gerekçesiyle planların iptal edildiği, aktarılan mahkeme kararındaki gerekçelerin de dava konusu projenin çevreye olası olumsuz etkilerini ortaya koyduğu, yine bütünüyle ormanlık bölgede kalan ve denizden başka ulaşım yolu bulunmayan dava konusu alanda proje nedeniyle ne miktarda ağaç kesileceği ve ne kadar ormanlık alanın tahrip edileceğinin proje tanıtım dosyasında belirtilmemesinin eksiklik olduğu, dava konusu alanın konumu dikkate alındığında alana kara ve denizden ulaşım için çevresel değerlendirme yapılması gerektiği, dava konusu turizm konaklama tesisinin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin araştırılması, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla ÇED sürecine tabi olduğu sonucuna varıldığından, söz konusu projeye yönelik olarak verilen uyuşmazlığa konu 20/11/2014 tarih ve 2015886 sayılı 'Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir' kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
YER ALTI SU TUTULUMU
Dava konusu aynı yerde yapılması yeniden planlanan otelin inşaat ve işletme süreçleri bu gün eskisinden çok daha fazla risk yaratmaktadır. Geçen yıllarda bölgede meydana gelen orman yangınlarından kurtulan Adalıyalı bölgesi, bölgenin orman varlığı içinde korunması çok daha önemlidir. Ayrıca ÇED raporunda küçümsenerek ifade edilen makilik bölgeler, Akdeniz Bölgesinde yer altı su tutulumunu sağlayan en önemli unsurdur. Makilik alanlar orman alanları kadar korunmak zorundadır.
PROJE ALANININ GENELİ KIYI VE DENİZ EKOSİSTEMİDİR!
Turizm tesis projesinin yer aldığı alan, Gökova Kuzey Kıyıları Önemli Doğa Alanı sınırları içerisindedir. Alanın geneli kıyı ve deniz ekosistemidir. Kıyının büyük çoğunluğu kayalıktır ve yer yer kıyı mağaraları içerir. Kıyı çizgisinin iç kesimi ağırlıklı olarak tipi Akdeniz maki toplulukları ile ve kısmen kızılçam ormanlarıyla kaplıdır. Bölgenin kıyılarındaki mağaralar ve adalar Akdeniz fokları (Monachusmonachus) için önemli yaşam ve potansiyel üreme alanlarıdır. Gerek anakara kıyısında gerekse adalarda fok mağaraları bulunmakta ve foklar bu bölgede dalgıçlar tarafından sıklıkla görülmektedir. Alanda Türkiye’ye endemik Halikarnas esmeri (Maniolahalicarnassus) adlı kelebek türü yaşamaktadır.
KESİN KORUMA ALTINDAKİ FAUNA TÜRLERİNİN YAŞAMI TEHLİKEYE ATILMAKTADIR!
Gökova Kuzey Kıyıları Önemli Doğa Alanı sınırları içerisinde yer alan proje alanındaaynı zamanda, ÇED Başvuru Dosyasında belirtildiği üzere 2. Derece Doğal Sit Alanı, 3.Derece Arkeolojik Sit Alanı ve Erken Helenistik Dönemden kalan ve 3. Derece Arkeolojik Sit olduğuna karar verilen tescilli bir yapı bulunmaktadır. Ayrıca proje alanında tespit edilen 29 kuş türü Bern Sözleşmesi Ek 2'de (kesin koruma altındaki fauna türleri); 13 kuş türü ise Ek 3'de (koruma altındaki fauna türleri) yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, sahip olduğu doğal ve kültürel değerler doğrultusunda ulusal mevzuat ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler gereği korunması gereken bir alanda turizm tesisi yapılması planlanmaktadır.
ÇED KAPSAMINDAKİ EKSİKLİKLER FAALİYETİ MASUMLAŞTIRMA ÇABASI
Ancak ÇED’in kapsamında önemli eksiklikler bulunmaktadır. Öncelikle söz konusu alana karayolu ile ulaşım mevcut değildir. Karayolu ulaşımı için hangi güzergahta, ne kadar uzunlukta ve genişlikte yollar yapılması planlanmaktadır, belli değildir. Bu yolların açılması için de belirli bir miktarda habitat kaybı yaşanacaktır ve bu kaybın yaşanmadan önce, bölgedeki ekosistemler ve koruma altındaki türler üzerindeki olası etkileri ortaya konmalıdır. Dolayısıyla karayolu ulaşımı için açılması planlanan yolların ÇED kapsamı dışında bırakılması, faaliyetin etkilerinin dar kapsamlı gösterilmesine neden olmaktadır.
ÇED kapsamındaki bir diğer önemli eksiklik de aslında ÇED Başvuru Dosyasında belirtilmektedir. ÇED Başvuru Dosyasında; iskele yapımı projelendirilmemiştir. Bu nedenle gelecek dönemde, kıyı ve deniz ekosistemlerini de geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip edebilecek faaliyetlerin planlandığı anlaşılmaktadır.
ÇED SÜRECİ HUKUKA AYKIRI OLARAK PLANLANMIŞTIR!
ÇED Başvuru dosyasının kapsamı sadece turizm tesisi ile sınırlı tutularak aslında bölgede gerçekleştirilecek faaliyetlerin kümülatif etkileri göz ardı edilmektedir. Karayolu ulaşımı olmayan bir alanda bu kapasitede bir turizm tesisi yapılması, beraberinde karayolu ulaşımı ihtiyacını da getirmektedir ki ÇED sürecinden önce mekansal planlama sürecinde bu konunun bütüncül olarak ele alınması gerekir. Bununla birlikte turizm tesisi ile birlikte yapılması planlanan ÇED Başvuru Dosyasında belirtilen iskele, dolgu gibi faaliyetler yer almaktadır. Dolayısıyla, söz konusu projenin ÇED süreci, tüm kümülatif etkilerin ortaya konabilmesi adına, bu faaliyetlerin hepsini kapsamalıdır. Bölge için yapılan 1/1000 ve 1/5000 ölçekli koruma imar planları iptal edilmiştir.
Yürürlükte yasaya uygun bir koruma imar planı yokken otel yapının planlanması yasaya aykırıdır. Ayrıca 1/25000 ölçekli planda iptal edilen maddeler gereğince Adalıyalı bölgesinde otel yapımına izin verilmesi mümkün değildir. ÇED süreci hukuka aykırı olarak planlanmıştır."