Emekli Yargıtay üyesi Seyfettin Çilesiz, Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) adata savaş açtı. Çilesiz TÜİK’in enflasyonu düşük açıklayarak insanlık suçu işlediğini söyleyerek dava süreci başlattı. Çilesiz açtığı davanın nedenini “insanlar enflasyona ezdirilip açlıktan ölmesin” diye tanımladı.

Sözcü’de yer alan habere göre, açıkladığı enflasyon verileriyle tepkilerin odağında olan TÜİK’ karşı, emekli Yargıtay 7. Ceza Dairesi Onursal üyesi Seyfettin Çilesiz, adeta savaş başlattı. Çilesiz, açtığı davanın kendisi için değil, açlık sınırının altındaki emekli aylıklarıyla yaşam mücadelesi veren milyonlar için olduğunu söyledi. Çilesiz, TÜİK’in enflasyonu düşük açıklayarak insanlık suçu işlediğini, davayı kazanması halinde TÜİK’in gerçek enflasyon rakamlarını açıklamak zorunda kalacağını söyledi. Çilesiz, davayı kaybederse, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gideceğini belirtti.

TÜİK’e ‘Geçinemiyorum’ davası açan eski Yargıtay üyesi Çilesiz: Sessiz kalmak vicdanımı yaralıyor

Çilesiz, insanların yetersiz beslenme nedeniyle öldüklerini söyleyerek şu açıklamayı yaptı:

“YETERSİZ BESLENME NEDENİYLE ÖLÜYORLAR”

“Kamuoyu araştırmacılarına çağrı yapıyorum. İleri yaşta ölenlerin ne kadarı yetersiz beslenmeden kaynaklı olarak hastalanıp ölüyor araştırsınlar. Bakalım açlıktan ölen var mı yok mu? Açlıktan insan ölüyor. Bir şey yememiş de ölmüş değil, yetersiz beslenme nedeniyle hastalığa yakalanıp ölüyor. Bunları düşündükçe dengem bozuluyor. Açlık sınırının altında emekli aylığı alanların hislerine tercüman olayım, TÜİK bundan sonra gerçeğe aykırı enflasyon açıklayamasın, insanlar enflasyona ezdirilip açlıktan ölmesin diye dava sürecini başlattım.”

Çilesiz, TÜİK’in kendisini de mağdur ettiğini, sosyal statüsüne uygun bir hayat yaşayamaz hale geldiğini de söyledi ve şöyle dedi:

“EŞİM PAZARA AKŞAM GİDİYOR”

“Asıl canımı yakan 12 bin 500 liralık en düşük emekli aylığını alanların durumu. Günde 2-3 simit yiyerek günü geçiren insanlar var. Benim durumun onlardan daha iyi ama 40 sene yargı, 15 sene yüksek yargıda görev yapmış birinin yoksulluk sınırında aylık alması da sosyal statüsüyle bağdaşmıyor. Eşim daha ucuz olsun diye pazara gitmek için akşam saatlerini bekliyor. İyi bir yerde tatil yapamıyoruz, yurt dışını düşleyemiyoruz, lokantada oturamıyoruz, bir kalem pirzolaya 200 TL yazıyorlar, yiyemiyoruz. Biz bu haldeyken milyonlarca emekli ne yapsın?”